1 Aralık dünya ne günü? Dünya AIDS ile Mücadele Günü nedir? HIV ve AIDS nasıl bulaşır?
1 Aralık her yıl AIDS ile Mücadele Günü olarak çeşitli etkinliklerin ve bilgilendirmelerin yapıldığı gün olarak biliniyor. AIDS ile mücadelede bilinçlenme büyük önem taşıyor. Peki, tam olarak Dünya AID ile Mücadele Günü nedir?
1 Aralık Dünya AIDS ile Mücadele Günü kapsamında çeşitli etkinliklerde bilgilendirmeler gerçekleştiriliyor. Sağlık Bakanlığı da HIV ve AIDS’e ilişkin bilinmesi gerekenleri ve vaka durumları ile ilgili detayları paylaşmıştı. İşte o bilgilendirmede yer alan içerikler…
HIV VE AIDS NEDİR?
HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü), doğrudan bağışıklık sistemine zarar veren bir virüs olup bu virüsü taşıyan insanlar “HIV pozitif” olarak adlandırılır. HIV, vücut direncini azaltarak insanların kolayca hasta olmasına neden olur. AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) ise HIV virüsünün bağışıklık sistemini zayıflatmasından sonra ortaya çıkan hastalık hâlidir.
HIV NASIL BULAŞIR?
HIV enfeksiyonu, ilk defa ortaya çıktığı 1980’li yıllardan bu yana tüm dünyada artarak yayılmaya devam etmektedir. HIV enfeksiyonu, korunmasız her türlü cinsel temas, ortak enjektörlerle damar içi madde kullanımı ve enfekte kan ve kan ürünlerinin verilmesiyle ya da anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında veya doğum sonrasında emzirmeyle bulaşabilmektedir. Bulaşma yollarının çeşitliliğine bağlı olarak HIV enfeksiyonu tüm yaş gruplarında görülebilmektedir.
Günümüzde hastalığın tedavisinde önemli gelişmeler kaydedilmiş olup tedavi ile bulaştırıcılık önlenebilmekte ve enfeksiyonun anneden bebeğe geçişi engellenebilmektedir.
Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) 2019 yılı raporuna göre; dünyada HIV epidemisinin başlangıcından bu yana 74.9 milyon kişi HIV ile enfekte olmuş, 32 milyon kişi ise AIDS ile ilişkili hastalıklar nedeni ile hayatını kaybetmiştir.
2018 yılı içinde tüm dünyada 37.9 milyon HIV ile yaşayan bireyin bulunduğu, 1.7 milyon kişinin HIV ile yeni enfekte olduğu, 770 000 kişinin ise AIDS-ilişkili hastalıklar nedeni ile öldüğü belirtilmektedir. Ayrıca bu raporda Dünya genelinde yaklaşık 8.1 milyon HIV ile yaşayan bireyin ise HIV durumunu bilmediği belirtilmektedir.
UNAIDS 2019 Raporu’na göre Batı/Merkez Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi’nde son 10 yılda yeni HIV enfeksiyonu sayısında azalmanın olduğu ancak ülkemizi çevreleyen Doğu Avrupa ve Merkez Asya Bölgesi ile Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgelerinde yeni HIV enfeksiyonlarında artışın olduğu belirtilmektedir.
Ülkemiz HIV/AIDS açısından hastalığın az sıklıkla görüldüğü ülkeler arasında yer almakla birlikte son yıllarda vaka sayılarında artış izlenmektedir.
Ülkemizde, ilk vakanın görüldüğü 1985 yılından 10 Kasım 2019 tarihine kadar doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 22,345 HIV(+) kişi ve 1864 AIDS vakası mevcuttur. Vakaların % 80,4’ü erkek, % 19,6’sı kadın olup % 15,5’i yabancı uyruklu kişilerden oluşmaktadır. Vakaların en fazla görüldüğü yaş grubu 25-29 ve 30-34 yaş grubudur.
Bulaş yoluna göre dağılıma bakıldığında, ülkemizde bildirimi yapılan vakaların % 50,4’ünde bulaş yolu bildirilmemiştir. Bulaş yolu bildirilen vakalar içerisinde cinsel yolla bulaş %98.0, damar içi madde kullanımı yoluyla bulaş %2,3 ve anneden bebeğe geçiş ise %1,5’dir.
HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır ve korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur. En sık görülen bulaşma yolunun cinsel temas olması nedeni ile tek eşliliğin yanı sıra, riskli cinsel temasta doğru kondom kullanımı hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yoludur. Şüpheli durumlarda ise vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna müracaat ederek test yaptırmak gerekir.
HIV enfeksiyonu, HIV pozitif kişilerle aynı iş yerinde çalışmakla, aynı okulda okumakla, aynı ortamda bulunmakla, ortak çatal kaşık kullanmakla; dokunmak ve tokalaşmakla; telefon, kitap, defter gibi araçlar ile duş-banyo alanlarını, havuzları, tuvaletleri ortak kullanmakla, böcek ısırması ve sinek sokması ile bulaşmaz.
Günümüzde, erken dönemde ilaç tedavisine başlayan HIV pozitif kişiler, uzunca bir süre hastalık oluşmadan yaşamlarını sürdürebilmektedirler.