TÜRKİYEDEKİ SAYININ 70 BİNLERE ULAŞTIĞI TAHMİN EDİLİYOR
2021 yılı sonu itibariyle dünyada 38,4 milyon HIV enfeksiyonu ile yaşayan kişi olduğunun tahmin edildiğini kaydeden Prof. Dr. Akalın, “Günümüze kadar yaklaşık 40 milyon kişi AIDS ya da AIDS ile ilişkili fırsatçı enfeksiyon ya da kanserlerden kaybedilmiştir. 2021 yılında 1,5 milyon yeni HIV enfeksiyonu saptanmış olup, AIDS ve AIDS ile ilişkili komplikasyonlar nedeniyle 650 bin kişi yaşamını yitirmiştir. Ülkemizde ise 2021 yılı sonu itibariyle Sağlık Bakanlığı resmi kayıtlarında 32 bin kişi HIV ile yaşıyor olarak raporlanmıştır. Bunlardan 26 bini erkek bireylerdir. Hastalığından habersiz olduğu düşünülen kişilerle beraber ülkemizdeki HIV ile yaşayanların sayısının 65-70 bin arasında olduğu tahmin edilmektedir” dedi.
“SADECE YARISININ BULAŞ YOLU BİLİNİYOR”
Virüsün ülkemizdeki en sık bulaş yolunun cinsel yolla olduğunu anlatan Prof. Dr. Akalın, “Resmi kayıtlarda bulaş yollarının sadece yarısı tam olarak raporlanabilmiştir. Bulaş açısından durumu bilinen kişilerin yüzde 97,1’inde bulaş yolu cinsel ilişkidir. Cinsel yolla bulaşın da yaklaşık yüzde 67’sini heteroseksüel (kadın-erkek) ilişki, yüzde 33’ünü ise erkek-erkek ilişkisi ve biseksüel ilişki oluşturmaktadır. Ülkemizde HIV ile yaşayanların en yoğun oldukları yaş aralığı 20 ila 45 yaş arasıdır. Bununla birlikte 15-19 yaş aralığında son yıllarda dikkati çeken bir artış mevcuttur” diye konuştu.
“KOVİD, HIV TESTLERİ VE TAKİBİNİ SEKTEYE UĞRATTI”
Kovid pandemisiyle beraber HIV testi yaptırma olanaklarının da kısıtlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Akalın, şunları söyledi: “Son yıllarda resmi kayıtlara girenlerin azalması, Kovid-19 pandemisinin getirdiği karantina ve kapanma ya da konu ile ilgili bakım veren kliniklerin tamamen Kovid hastalarına yönelmesi gibi kısıtlamalar nedeniyle test yaptırma olanaklarının pandemiden olumsuz etkilenmesine bağlanmaktadır. 2023 yılında bu artış ivmesinin normale dönmesi beklenmektedir. 1996 yılından itibaren etkili kombinasyonların tedaviye girmesi ile yeni enfeksiyon sayılarında ve AIDS’e bağlı ölüm oranlarında belirgin azalma meydana gelmiştir. Tedavisini düzenli sürdürenlerde yaşam süresi beklentisi, HIV ile yaşamayanlara göre neredeyse aynı seviyeye gelmiştir. Bu tedaviler HIV’i vücuttan tamamen silmediği için tedavinin ömür boyu düzenli olarak alınması gerekmektedir. Yapılan çalışmalarda tedavisini düzenli olarak alan ve HIV’in kandaki seviyesi en az 6 ay ölçülemeyecek düzeyde seyredenlerin bulaştırıcı olmadığı gösterilmiş ve bu sonuçlar belirlenemeyen (B) = bulaştırmayan (B) yaklaşımını getirmiştir (B=B). Damgalama ve ayrımcılık hak ihlallerini beraberinde getirmektedir. Tüm toplum olarak damgalama ve ayrımcılık ile savaşmamız gerekmektedir.”