Sadullah Ergin: Ha or, ha kor ne fark eder
Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Balyoz davası kapsamında tutuklanan Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı'nın tutuklamasıyla ilgisi "or ile kor arasında ne fark var, önemli olan deliller" dedi.
Bütün çocukluğu babasının yün dükkânında geçtiği için Sadullah Ergin, Uzunçarşı esnafları için “bizim oğlan”. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki eğitimi dışında hep Hatay’da yaşamış. Hoşgörü kenti Hatay’da, imam hatipli Sadullah Ergin’e Alevisi, Yahudisi, Hıristiyanı tüm vatandaştan, kendi ifadesiyle “teveccüh” var. Habertürk'ten Hilal Öztürk'e konuşan Ergin, hemşerilerinin karşısına tek mesajla çıkıyor: “2002 Türkiye’sine mi dönmek istersiniz, daha da iyi günler mi görmek istersiniz. Sadullah bizim çocuk oy verelim diye oy istemiyorum sizden, kendiniz için en doğru tercihi yapın.” Ergenekon operasyonları ve yargı reformuyla geçirdiği 22 zorlu aydan sonra, gerginliklerinden sıyrılmış olan Ergin’in seçim çalışmalarını izledik. AK Parti Milletvekili adayı Ergin’i, “O günleri tekrar yaşamak istemem” dediği bakanlık dönemine götürdük. Ergenekon’u, yargı reformlarını konuştuk.
AB ve ABD’den 21. yüzyılın Türkiye’sinde darbelere karşı yargı süreci başlarken, özgürlüklerin kısıtlandığı, demokrasinin kesintiye uğradığı eleştirileri de yapıldı . Bu eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz? “Bunları anlayışla karşılamak lazım, maksadını aşan bir uygulama varsa onun üzerine gidip, usul hukuku çerçevesinde soruşturmaların ve kovuşturmaların yapılmasına itina göstermek lazım.”
Maksadını aşan uygulamalara müdahaleniz oldu mu? “Benim müdahale etmem mümkün değil ancak, örgütlü suçların soruşturulmasında 2006 yılında yayınlanmış bir Bakanlık genelgesi var. Bu genelge doğrultusunda, soruşturmaların bilgi olarak Adalet Bakanlığı’na ulaştırılması lazım. Zaman zaman bu bilgi formları ulaştırılmadı. Bu işlerin hesabı siyasetten soruluyor, Adalet Bakanlığı muhatap gösteriliyor. Başsavcılıkları uyarıp ‘Bu konuyla ilgili bilgi formlarını doldurun, bize gönderin’ dedik. Bu noktada zaman zaman müdahalemiz olmuştur. Bunun ötesinde ne soruşturmaya ne kovuşturmaya müdahale etmemiz söz konusu değil."
KCK operasyonu
Bazı maksadını aşan uygulamalar soruşturmalar da zarar verdi mi? “Bu tür soruşturmalar yapılırken bazen usul esasın ötesine geçebiliyor. Örneğin Diyarbakır’da KCK operasyonunda gözaltına alınan seçilmişlerin elleri kelepçeli sıralanmış şekilde fotoğraflarının çekilmiş olması. Bütün bu soruşturmadan akılda kalan bir görüntüdür. Dosya içeriğinde çok önemli şeyler vardır ama onlar bir tek fotoğraf karesiyle önemini kaybediyor. Uygulamada maksadını aşan görüntüler varsa, bunlara dikkat etmek gerekir.”
Ergenekon operasyonunda kaçma şüphesi olmayan kişilerin de tutuklandığı, uzun tutukluluk süreleriyle ilgili eleştiriler var. Ne düşünüyorsunuz? “Biz yargıç değiliz. Soruşturma dosyalarının içeriğine de vakıf değiliz. Değerlendirmeyi soruşturma makamları ve yargıçlar yapacak. Burada tutuklama gerekçeleri sadece kaçma şüphesi değil ki. Hataları telafi için tutuklamaya itiraz mekanizması var. Gazeteci, siyasetçi, teknokrat; herkes yargı makamı olursa soruşturmaların içinden çıkılmaz. Ama süreç uzamamalı, bir an önce bu soruşturmalarda neticeye gelmek lazım.”
'Sabırla beklemeliyiz'
Son olarak ilk kez görevdeki bir orgeneral (Bilgin Balanlı) tutuklandı. “Daha önce korgeneral, tuğgeneral ve amirallerden benzer tutuklamalar oldu. Bu da onun üst rütbesi. Or’la kor arasında ne fark var? Önemli olan soruşturma dosyasındaki mevcut delil durumu bunu gerektiriyor mu gerektirmiyor mu?”
Böyle bir tutuklama kararı verirken hasas davranılması gerekmez mi? “Hassas davranmadığına neye göre karar vereceğiz. Siz ya da ben bunu değerlendirecek durumda değiliz. Süreci sabırla beklememiz gerekiyor.”
‘Maksadını aşan uygulamalar oldu'
Çok zor bir dönemde Adalet Bakanı koltuğunda siz vardınız. Bir yanda Ergenekon operasyonu, diğer yanda ‘yargıyı ele geçiriyorlar” eleştirileri altında yargı reformu. O dönemi nasıl anıyorsunuz? “Tekrar yaşamak istemem. Sıkıntılı, sancılı bir dönemdi. Türkiye açısından atılması gereken önemli adımlar vardı. Türk yargısının sorunlarını çözme, bağımsız tarafsız bir yargı düzeni kurulması açısından önemli reformlar yapıldığına inanıyorum. Sonuçlarının alınması biraz zaman alacak. Ama zor adımlardı.”
Sizi en çok ne zorladı? Ergenekon operasyonları mı yargı reformu mu? “Türkiye bu tip yargılamaları ilk kez yapıyor. Türk yargısının daha önce böyle bir deneyimi yok. Böyle bir şeyin olabileceği noktasında inancı da yoktu. İlk defa olduğu için bir hayret ve şaşkınlık ortaya çıktı. Asker sivil ilişkileri ve askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına ilişkin tecrübe yoktu. Hep ilkler olduğu için birtakım eleştiriler, zaman zaman maksadını aşan uygulamalar oldu. Bütün bunlar yapılan işin önemini azaltmaz. Türkiye 1950’de yola çıktığı çok partili siyasi yaşamında çok defa askeri darbe ve muhtralarla bu yolculuğu kesmek zorunda kaldı. Ama bunların arasında halka intikal etmemiş, dışarı yansımamış, kol kırılır yen içinde kalır anlamında bir çok müdahalelerin olduğunu tahmin ediyorum. Türk siyasi tarihi bu açıdan çok iç açıcı, övüneceğimiz bir tarih değil.”