

Geçtiğimiz günlerde, Türk iş insanı Naki Karaaslan’ın öncülüğünde, eski Rus diplomatlar ve akademisyenlerin desteğiyle kurulan Uluslararası Andrey Karlov Vakfı tarafından düzenlenen özel bir etkinliğe davetliydim. Rusya'nın en prestijli yükseköğretim kurumlarından biri olan ve genç diplomatlar yetiştiren MGIMO (Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü) kampüsünde gerçekleşen etkinlikte, Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Tanju Bilgiç de bulunuyordu. Geleceğin diplomat adaylarının yer aldığı törende, Rusya'nın çeşitli şehirlerinden, BDT ülkeleri ve Türkiye'den öğrencilerin yarıştığı "Karlov Okumaları" yarışmasının finalinde çeşitli kategorilerde ödüller verildi. Ödülleri takdim edenler arasında Büyükelçi Tanju Bilgiç, Marina Karlova, Vakfın Kurucu Başkanı Naki Karaaslan ve akademisyenler de vardı.
O gün dikkatimi çeken en önemli ayrıntı, Ankara'da görevi başında haince bir saldırıda hayatını kaybeden, Rusya için de önemli bir diplomat olan dönemin Büyükelçisi Karlov'un anısının, Moskova'da Türk iş insanlarının desteğiyle yaşatılıyor olmasıydı. Üstelik Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Tanju Bilgiç'in de törende bulunması önemli bir detaydı.
Rus gençleri, Türk ve Rus bayraklarının dalgalandığı sahnede ödüllerini alırken, etkinlik boyunca Türkiye’ye dair en küçük bir olumsuz bakışa dahi rastlamadım. O kötü günün Türkiye ile ilişkilendirilmesi bir yana, genç diplomat adayları Büyükelçi Bilgiç’e yönelttikleri sorulara cevap almanın heyecanı bir yana; arabasına binene dek onunla fotoğraf çektirmek için yarışmaları da gözden kaçacak gibi değildi. Marina Karlova ile ayaküstü gerçekleştirdiğimiz kısa sohbet ise Türk-Rus ilişkilerinin geldiği sıcak noktayı gözler önüne seriyordu. Ve işte tam o esnada gazeteci merakıyla sordum:
"Bu kadar yaşananların ardından Türkiye'ye hiç kızdınız mı? Sizi hâlâ Türk etkinliklerinde görmek büyük bir mutluluk. Neler hissediyorsunuz?"
Marina Karlova'nın gözleri doldu, yüzünde sıcak bir tebessüm belirdi ve yavaşça şu yanıtı verdi:
"Benim kocamı Türkiye öldürmedi ki... Benim kocamı teröristler öldürdü. Türkiye'ye sırtımı dönmek aklımın ucundan bile geçmedi. Andrey Karlov hayatını Rus-Türk ilişkilerini geliştirme uğrunda verdi. Ben Türkiye'yi çok seviyorum."
Andrey Karlov’u, Ankara Büyükelçisi olduğu dönemde tanıma fırsatı bulmuştum. Zaman zaman da çeşitli etkinlikler vasıtasıyla yollarımız kesişiyordu. En son kendisiyle, Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak krizinin çözümü aşamasında, Antalya’da düzenlenen Türkiye-Rusya Dışişleri Bakanları toplantısında karşılaşmıştık. O telaşın içinde kendisine bu konudaki fikrini sormuştum. O kısa sohbette bana, "Merak etme, çözmeye çalışıyoruz; ilişkilerimiz bu sorunu da aşacaktır." demişti. Onunla yaptığım son konuşmaydı bu. O günkü umut dolu sözleri ve diplomasiye olan inancı hâlâ kulaklarımda. Hayatını Türk-Rus ilişkilerine adayan bir büyükelçi olarak tarihe geçti. Şimdi ise görüyorum ki, eşi Marina Karlova da aynı adanmışlıkla bu mirası yaşatmaya devam ediyor.
Moskova'da düzenlenen ya da Türkiye’de gerçekleştirilen Türk-Rus dostluk etkinliklerinde daima onu görmek mümkün. Özellikle Moskova’daki Türk Büyükelçiliği tarafından düzenlenen resepsiyonlar ve benzeri anlamlı törenlerde Marina Karlova'nın varlığı, törenlere adeta sıcak bir atmosfer katıyor.
Geçtiğimiz günlerde, Türk iş insanı Naki Karaaslan’ın öncülüğünde, eski Rus diplomatlar ve akademisyenlerin desteğiyle kurulan Uluslararası Andrey Karlov Vakfı tarafından düzenlenen özel bir etkinliğe davetliydim. Rusya'nın en prestijli yükseköğretim kurumlarından biri olan ve genç diplomatlar yetiştiren MGIMO (Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü) kampüsünde gerçekleşen etkinlikte, Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Tanju Bilgiç de bulunuyordu. Geleceğin diplomat adaylarının yer aldığı törende, Rusya'nın çeşitli şehirlerinden, BDT ülkeleri ve Türkiye'den öğrencilerin yarıştığı "Karlov Okumaları" yarışmasının finalinde çeşitli kategorilerde ödüller verildi. Ödülleri takdim edenler arasında Büyükelçi Tanju Bilgiç, Marina Karlova, Vakfın Kurucu Başkanı Naki Karaaslan ve akademisyenler de vardı.
O gün dikkatimi çeken en önemli ayrıntı, Ankara'da görevi başında haince bir saldırıda hayatını kaybeden, Rusya için de önemli bir diplomat olan dönemin Büyükelçisi Karlov'un anısının, Moskova'da Türk iş insanlarının desteğiyle yaşatılıyor olmasıydı. Üstelik Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Tanju Bilgiç'in de törende bulunması önemli bir detaydı.
Rus gençleri, Türk ve Rus bayraklarının dalgalandığı sahnede ödüllerini alırken, etkinlik boyunca Türkiye’ye dair en küçük bir olumsuz bakışa dahi rastlamadım. O kötü günün Türkiye ile ilişkilendirilmesi bir yana, genç diplomat adayları Büyükelçi Bilgiç’e yönelttikleri sorulara cevap almanın heyecanı bir yana; arabasına binene dek onunla fotoğraf çektirmek için yarışmaları da gözden kaçacak gibi değildi. Marina Karlova ile ayaküstü gerçekleştirdiğimiz kısa sohbet ise Türk-Rus ilişkilerinin geldiği sıcak noktayı gözler önüne seriyordu. Ve işte tam o esnada gazeteci merakıyla sordum:
"Bu kadar yaşananların ardından Türkiye'ye hiç kızdınız mı? Sizi hâlâ Türk etkinliklerinde görmek büyük bir mutluluk. Neler hissediyorsunuz?"
Marina Karlova'nın gözleri doldu, yüzünde sıcak bir tebessüm belirdi ve yavaşça şu yanıtı verdi:
"Benim kocamı Türkiye öldürmedi ki... Benim kocamı teröristler öldürdü. Türkiye'ye sırtımı dönmek aklımın ucundan bile geçmedi. Andrey Karlov hayatını Rus-Türk ilişkilerini geliştirme uğrunda verdi. Ben Türkiye'yi çok seviyorum."
Andrey Karlov’u, Ankara Büyükelçisi olduğu dönemde tanıma fırsatı bulmuştum. Zaman zaman da çeşitli etkinlikler vasıtasıyla yollarımız kesişiyordu. En son kendisiyle, Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak krizinin çözümü aşamasında, Antalya’da düzenlenen Türkiye-Rusya Dışişleri Bakanları toplantısında karşılaşmıştık. O telaşın içinde kendisine bu konudaki fikrini sormuştum. O kısa sohbette bana, "Merak etme, çözmeye çalışıyoruz; ilişkilerimiz bu sorunu da aşacaktır." demişti. Onunla yaptığım son konuşmaydı bu. O günkü umut dolu sözleri ve diplomasiye olan inancı hâlâ kulaklarımda. Hayatını Türk-Rus ilişkilerine adayan bir büyükelçi olarak tarihe geçti. Şimdi ise görüyorum ki, eşi Marina Karlova da aynı adanmışlıkla bu mirası yaşatmaya devam ediyor.
Moskova'da düzenlenen ya da Türkiye’de gerçekleştirilen Türk-Rus dostluk etkinliklerinde daima onu görmek mümkün. Özellikle Moskova’daki Türk Büyükelçiliği tarafından düzenlenen resepsiyonlar ve benzeri anlamlı törenlerde Marina Karlova'nın varlığı, törenlere adeta sıcak bir atmosfer katıyor.