

Nasıl mı oluyor? Anlatayım…
Bayram gününe içinize yerleşen garip bir yalnızlık ve sahipsizlik duygusu ile uyanırsınız. Ne sokaklarda bayram vardır, ne televizyonda. Ne de Türk değilse çalıştığınız yerde bayram yoktur. O günü bilirsin ama takvim yaprağındaki bir gün gibi geçirirsin. Bu da üstüne çöken bir yük gibi omuzlarını düşürür o gün. Vatandakiler “Nerede o eski bayramlar?” diye hasretle iç geçirirken, sen bayramın her haline razısındır. Hasretin memleket kokusunadır ama bayramda bu koku daha da keskinleşir burnunuza.
Kendi ülkenizde bayram, toplumsal kutlanan ortak bir sevinçtir. Başka bir şehirde bile olsanız yürüdüğünüz her sokakta bayram havasını solursunuz. Her döndüğünüz köşede başlayan sokak size “Bayram geldi” diye fısıldar. Ama yurt dışında iseniz bu duyguya ulaşmak için epey bir çaba sarf etmeniz gerekir. Siz içinizde bayramı yaşarken, çevrenizdekiler sıradan bir gün gibi yaşamına devam eder. Bazen de bunun tam tersi de olur; onlar bayram kutlarken siz sıradan boşlukta bir gün geçirirsiniz.
İşte tam da bu yüzden yurt dışında düzenlenen bayramlaşma organizasyonları bir buluşmadan öte, sizin gibi yalnızlığını paylaşmak isteyenlerin çöken omuzlarının dikleştiği yerlerdir.
Özellikle çocuklar için bu etkinlikler o kadar değerli ki... Karma evliliklerden olan çocuklar, Türk kültürüyle ancak bu tür günlerde tanışıyor. Birbirlerini görüyor, tanışıyor kendinden birisi gibi birileri ile birlikte oyunlara karışırken bir geleneğinde kalp atışlarını hızlandırıyor. Böyle günlerde büyükelçiliklerin ve sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği bu bayramlaşma etkinlikleri, sıradan gibi gözükse de bir kültür köprüsüne dönüşüyor aslında.
Bu yıl da Moskova’daki Türk toplumu, Türkiye Cumhuriyeti Moskova Büyükelçiliği ve Rus-Türk İş İnsanları Birliği'nin ortak düzenlediği bayramlaşmada tamda yukarda anlattığım duygularla bir araya geldi. Büyükelçi Tanju Bilgiç, vatandaşlarla bir araya gelip herkes ile tek tek tokalaşıp bayramlaşırken, aslında vatandaşlarımıza Türkiye'nin elini uzatıyordu. Bu eli sıkan herkesin yüzünde de ülkesine binlerce kilometre uzakta da olsa yakınlaştığının hissi vardı.
(Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Tanju Bilgiç, çocuklarla bayramlaşırken aynı zamanda da şakalaşmayı ihmal etmedi.)
Bayramı yaşamakla, kutlamak arasında derin bir fark var. Bayram tatil dönemlerinde kısa süreliğine yurt dışına çıkmakla, orada yaşayıp bayramı orada karşılamak çok farklı şeyler. Bu farkı yalnızca uzun yıllar yurt dışında yaşamış, yukarda anlattığım o hissi tatmış olanlar anlayabilir.
- Teşekkürler Adil Karaca
Bu yıl Moskova'da, ilk kez bayram arifesini de yaşadık. Bu güzel duygunun mimarı da kariyerini başarılı bir şekilde Rusya'da sürdüren ses sanatçımız Adil Karaca oldu. Uzun yıllara dayanan bir tanışıklığımız olduğu için ben ona “halk ozanı” diyorum, onun da hoşuna gidiyor.
Bayram gecesi “Boğaz Melodileri” adlı bir konser verdi. Türk ve Rus aileleri bayram arifesinin coşkusunu sahneden seslendirdiği boğaz ezgileri ile yaşattı. Boğaz'dan Moskova’ya taşınan ezgiler, sadece müzik değil, özlemin ve yalnızlığın çığlığıydı. Rusya’da doğup büyüyen ama Türk kültürüne uzak kalan gençlerin, bu ezgilerle gözlerinin parladığını görmek bile başlı başına her şeye değerdi.
- Rusya’da Bayram: İnanca saygının fotoğrafı
Müslüman ülkeleri bir kenara bırakırsak, yurt dışında dini bayramların en rahat ve coşkulu şekilde kutlanabildiği ülkelerin başında Rusya geliyor. Ülke yönetiminin olumlu bakışı bir yana, bırakacak olursak, ülkedeki ciddi Müslüman nüfus bu tabloyu mümkün kılıyor. Özellikle Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinden gelen insanların bayram hassasiyetleri dikkat çekici.
Moskova’da her bayram sabahı, yüz binlerce kişi aynı anda saf tutarak bayram namazını kılar. Sokaklar insan seline dönüşür. Bu, sadece bir ibadet değil; bir inancın şehrin merkezinde yankılanışıdır adeta.
Üstelik Rusya'nın kalbi Kremlin Sarayı'na yürüme mesafesinde. Bir gün öncesinden sokaklar temizleniyor, trafiğe kapatılıyor, polis, itfaiye, ambulans ve sağlık ekipleri hazır bekletiliyor. Caddeler göz açıp kapayıncaya kadar insan seline dönüşüyor. Her ülkeden dini görevini yerine getirmek isteyen Müslümanlar kendi yöresel kıyafetleri ile geldikleri alanda mahşeri ama bir o kadar da renkli görüntüler ortaya çıkarıyor.
Rusya Müslümanları Dini İdaresi Başkanı, Moskova Merkez Camii'nde hutbesini okur. Ardından devletin zirvesinden gelen bayram mesajları cemaate okunur. Ne Devlet Başkanı ne Başbakan ne Belediye Başkanı Müslüman ama hepsi, bu geleneği büyük bir saygıyla sürdürüyor. Hatta belediye, müftünün sesi dışarıdan da duyulsun diye hoparlörler kurup, caddeleri sabunlu suyla yıkıyor.
Bu tabloyu her gördüğümde, sadece bir gazeteci olarak değil, bir insan olarak da her gördüğümde takdir etmekten kendimi alamıyorum. Bu arada Bayram namazı bazı Rus televizyonlarında canlı yayınlanıyor, daha ne olsun...
- Putin’den İslam dünyasına selam
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, İslam’a ve inançlara yaklaşımı zaten biliniyor. Zaman zaman konuşmalarında Kur'an'a atıfta bulunması bir kenara, Müslüman toplumların yaşadığı bölgelere ziyaretleri sırasında Kur’an’ı öpüp başına koyduğu anlar, hafızalara kazınmış durumda. Bayram sabahı yayınladığı özel mesajlarla İslam dünyasına seslenmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinde Türk halkının Ramazanını ve bayramını özellikle kutlaması da dikkat çekiciydi.
Putin'in mesajında, İslam dünyasına ve bayramın manevî derinliğine vurgu yapması seçtiği cümleler Rusya’nın bu konudaki yaklaşımını çok net şekilde ortaya koyuyor.
Bana sorarsanız, bu tutum, “en ileri demokrasiyiz” diyen birçok ülkenin fersah fersah önünde. İnsanların inançlarına karışmamak bir yana, onları görünür ve değerli kılmak, Rusya’nın bu konudaki en dikkat çekici yönü. Ve Rusya bu yönüyle, birçok Müslüman ülkeden saygı ve takdir topluyor.
Nasıl mı oluyor? Anlatayım…
Bayram gününe içinize yerleşen garip bir yalnızlık ve sahipsizlik duygusu ile uyanırsınız. Ne sokaklarda bayram vardır, ne televizyonda. Ne de Türk değilse çalıştığınız yerde bayram yoktur. O günü bilirsin ama takvim yaprağındaki bir gün gibi geçirirsin. Bu da üstüne çöken bir yük gibi omuzlarını düşürür o gün. Vatandakiler “Nerede o eski bayramlar?” diye hasretle iç geçirirken, sen bayramın her haline razısındır. Hasretin memleket kokusunadır ama bayramda bu koku daha da keskinleşir burnunuza.
Kendi ülkenizde bayram, toplumsal kutlanan ortak bir sevinçtir. Başka bir şehirde bile olsanız yürüdüğünüz her sokakta bayram havasını solursunuz. Her döndüğünüz köşede başlayan sokak size “Bayram geldi” diye fısıldar. Ama yurt dışında iseniz bu duyguya ulaşmak için epey bir çaba sarf etmeniz gerekir. Siz içinizde bayramı yaşarken, çevrenizdekiler sıradan bir gün gibi yaşamına devam eder. Bazen de bunun tam tersi de olur; onlar bayram kutlarken siz sıradan boşlukta bir gün geçirirsiniz.
İşte tam da bu yüzden yurt dışında düzenlenen bayramlaşma organizasyonları bir buluşmadan öte, sizin gibi yalnızlığını paylaşmak isteyenlerin çöken omuzlarının dikleştiği yerlerdir.
Özellikle çocuklar için bu etkinlikler o kadar değerli ki... Karma evliliklerden olan çocuklar, Türk kültürüyle ancak bu tür günlerde tanışıyor. Birbirlerini görüyor, tanışıyor kendinden birisi gibi birileri ile birlikte oyunlara karışırken bir geleneğinde kalp atışlarını hızlandırıyor. Böyle günlerde büyükelçiliklerin ve sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği bu bayramlaşma etkinlikleri, sıradan gibi gözükse de bir kültür köprüsüne dönüşüyor aslında.
Bu yıl da Moskova’daki Türk toplumu, Türkiye Cumhuriyeti Moskova Büyükelçiliği ve Rus-Türk İş İnsanları Birliği'nin ortak düzenlediği bayramlaşmada tamda yukarda anlattığım duygularla bir araya geldi. Büyükelçi Tanju Bilgiç, vatandaşlarla bir araya gelip herkes ile tek tek tokalaşıp bayramlaşırken, aslında vatandaşlarımıza Türkiye'nin elini uzatıyordu. Bu eli sıkan herkesin yüzünde de ülkesine binlerce kilometre uzakta da olsa yakınlaştığının hissi vardı.
(Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Tanju Bilgiç, çocuklarla bayramlaşırken aynı zamanda da şakalaşmayı ihmal etmedi.)
Bayramı yaşamakla, kutlamak arasında derin bir fark var. Bayram tatil dönemlerinde kısa süreliğine yurt dışına çıkmakla, orada yaşayıp bayramı orada karşılamak çok farklı şeyler. Bu farkı yalnızca uzun yıllar yurt dışında yaşamış, yukarda anlattığım o hissi tatmış olanlar anlayabilir.
- Teşekkürler Adil Karaca
Bu yıl Moskova'da, ilk kez bayram arifesini de yaşadık. Bu güzel duygunun mimarı da kariyerini başarılı bir şekilde Rusya'da sürdüren ses sanatçımız Adil Karaca oldu. Uzun yıllara dayanan bir tanışıklığımız olduğu için ben ona “halk ozanı” diyorum, onun da hoşuna gidiyor.
Bayram gecesi “Boğaz Melodileri” adlı bir konser verdi. Türk ve Rus aileleri bayram arifesinin coşkusunu sahneden seslendirdiği boğaz ezgileri ile yaşattı. Boğaz'dan Moskova’ya taşınan ezgiler, sadece müzik değil, özlemin ve yalnızlığın çığlığıydı. Rusya’da doğup büyüyen ama Türk kültürüne uzak kalan gençlerin, bu ezgilerle gözlerinin parladığını görmek bile başlı başına her şeye değerdi.
- Rusya’da Bayram: İnanca saygının fotoğrafı
Müslüman ülkeleri bir kenara bırakırsak, yurt dışında dini bayramların en rahat ve coşkulu şekilde kutlanabildiği ülkelerin başında Rusya geliyor. Ülke yönetiminin olumlu bakışı bir yana, bırakacak olursak, ülkedeki ciddi Müslüman nüfus bu tabloyu mümkün kılıyor. Özellikle Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinden gelen insanların bayram hassasiyetleri dikkat çekici.
Moskova’da her bayram sabahı, yüz binlerce kişi aynı anda saf tutarak bayram namazını kılar. Sokaklar insan seline dönüşür. Bu, sadece bir ibadet değil; bir inancın şehrin merkezinde yankılanışıdır adeta.
Üstelik Rusya'nın kalbi Kremlin Sarayı'na yürüme mesafesinde. Bir gün öncesinden sokaklar temizleniyor, trafiğe kapatılıyor, polis, itfaiye, ambulans ve sağlık ekipleri hazır bekletiliyor. Caddeler göz açıp kapayıncaya kadar insan seline dönüşüyor. Her ülkeden dini görevini yerine getirmek isteyen Müslümanlar kendi yöresel kıyafetleri ile geldikleri alanda mahşeri ama bir o kadar da renkli görüntüler ortaya çıkarıyor.
Rusya Müslümanları Dini İdaresi Başkanı, Moskova Merkez Camii'nde hutbesini okur. Ardından devletin zirvesinden gelen bayram mesajları cemaate okunur. Ne Devlet Başkanı ne Başbakan ne Belediye Başkanı Müslüman ama hepsi, bu geleneği büyük bir saygıyla sürdürüyor. Hatta belediye, müftünün sesi dışarıdan da duyulsun diye hoparlörler kurup, caddeleri sabunlu suyla yıkıyor.
Bu tabloyu her gördüğümde, sadece bir gazeteci olarak değil, bir insan olarak da her gördüğümde takdir etmekten kendimi alamıyorum. Bu arada Bayram namazı bazı Rus televizyonlarında canlı yayınlanıyor, daha ne olsun...
- Putin’den İslam dünyasına selam
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, İslam’a ve inançlara yaklaşımı zaten biliniyor. Zaman zaman konuşmalarında Kur'an'a atıfta bulunması bir kenara, Müslüman toplumların yaşadığı bölgelere ziyaretleri sırasında Kur’an’ı öpüp başına koyduğu anlar, hafızalara kazınmış durumda. Bayram sabahı yayınladığı özel mesajlarla İslam dünyasına seslenmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinde Türk halkının Ramazanını ve bayramını özellikle kutlaması da dikkat çekiciydi.
Putin'in mesajında, İslam dünyasına ve bayramın manevî derinliğine vurgu yapması seçtiği cümleler Rusya’nın bu konudaki yaklaşımını çok net şekilde ortaya koyuyor.
Bana sorarsanız, bu tutum, “en ileri demokrasiyiz” diyen birçok ülkenin fersah fersah önünde. İnsanların inançlarına karışmamak bir yana, onları görünür ve değerli kılmak, Rusya’nın bu konudaki en dikkat çekici yönü. Ve Rusya bu yönüyle, birçok Müslüman ülkeden saygı ve takdir topluyor.