Bırakalım dolmayı, yoğurdu, baklavayı 400 yıllık Türk kahvesi bile Greek kahve olarak dünyaya tanıtılıyor. Örneğin arap kökenli kelime Musakka yani patlıcan yemeği Osmanlı’dan Yunanistan’a gitmiş ve hemen ulusal yemekleri listesinin başına geçmiştir. Ama suç onlarda değil bizde. Listede ancak 6. sırada gösterilen Türkiye maalesef gerektiği şekilde gurmesini savunamadığı gibi tanıtımını da yapamıyor. Anadolu’nun her bir bölgesinin harika tabakları var. Zengin ürünleri arasında özellikle nefis peynirler bulunuyor. Ama çoğunu komşuya veya komşulara kaptırıyoruz ve ders almıyoruz maalesef. Üstelik son zamanlara ihraç ettiğimiz ürünlerdeki zehir saçan yasaklı ilaçların yüksek oranı nedeniyle iadesi dışında gümrük kapılarında imha edilmesi bu pazarda adımızı fazlasıyla lekelemekte.
Peki Yunanistan bunu nasıl beceriyor? Öncelikle ülkesinde sürekli yerli malı ürünleri kullanıyor. Bizdeki gibi yabancı mutfaklara rağbeti milliyetçi girişimlerle önlemeye çalışıyor. Kalite ve fiyatı sürekli kontrol ediyor. Ülkeye gelen yabancı turistleri asla kazıklamıyor çünkü cezası büyük. İlk amaç müşteriyi memnun etmek. Bunun için Yunanlı’ların bir yemek lobisi bile var. ABD, Kanada, Avrupa’da ve Balkanlar’da çok etkinler. Ülkeye tanınmış gurme şeflerini davet ediyorlar. Propaganda güçleri için turizm sektörünü ustalıkla kullanıyorlar.
Bizde ise Türk mutfağı yabancı turistleri yolunacak kaz gibi gören esnaf elinde. Fiyatlar abartılı ve çok yüksek. Düşünün ülkemizden sırf ucuz ve kaliteli yemek yemek için Adalar’a giden vatandaşlarımız her geçen gün fazlalaşıyor. Bunun için komşu sınır kapısında kolay vize bile veriyor. Biz ise kendi öz Osmanlı mutfağına yüz çevirip Orta Doğu’nun et yemeklerine kucak açtık hatta sakatatlara sığındık. Tarihi esnaf lokantaları bir bir kepenk kapatıyor. Ülkemizde kaliteli bir yemek için ödenen fiyatlar cep yakıyor. Sürümden kazanma yerine kısa yoldan cebi doldurma iştahı müşteriyi iştahsızlaştırıyor. Euro ile bir Yunanistan, bir İtalya, bir İspanya hatta Portekiz bile bizden çok daha ucuz.
‘TasteAtlas’ın güncellenmiş son listesinde Türkiye Yunanistan, İtalya, Meksika, İspanya ve Portekiz’den sonra 6. sırada gösterildi. Böyle kısır tanıtıma ve yüksek fiyatlara karşın yine de iyi sayılır. Yüzyıllar boyunca iddialı ve nefis yemeklerimizi Yunanlılar’a adlarıyla birlikte kaptırmasaydık belki şimdi bu güzide sektörde İtalya ile kafa kafaya mücadele ediyor olabilirdik. Çok yazık.
Bırakalım dolmayı, yoğurdu, baklavayı 400 yıllık Türk kahvesi bile Greek kahve olarak dünyaya tanıtılıyor. Örneğin arap kökenli kelime Musakka yani patlıcan yemeği Osmanlı’dan Yunanistan’a gitmiş ve hemen ulusal yemekleri listesinin başına geçmiştir. Ama suç onlarda değil bizde. Listede ancak 6. sırada gösterilen Türkiye maalesef gerektiği şekilde gurmesini savunamadığı gibi tanıtımını da yapamıyor. Anadolu’nun her bir bölgesinin harika tabakları var. Zengin ürünleri arasında özellikle nefis peynirler bulunuyor. Ama çoğunu komşuya veya komşulara kaptırıyoruz ve ders almıyoruz maalesef. Üstelik son zamanlara ihraç ettiğimiz ürünlerdeki zehir saçan yasaklı ilaçların yüksek oranı nedeniyle iadesi dışında gümrük kapılarında imha edilmesi bu pazarda adımızı fazlasıyla lekelemekte.
Peki Yunanistan bunu nasıl beceriyor? Öncelikle ülkesinde sürekli yerli malı ürünleri kullanıyor. Bizdeki gibi yabancı mutfaklara rağbeti milliyetçi girişimlerle önlemeye çalışıyor. Kalite ve fiyatı sürekli kontrol ediyor. Ülkeye gelen yabancı turistleri asla kazıklamıyor çünkü cezası büyük. İlk amaç müşteriyi memnun etmek. Bunun için Yunanlı’ların bir yemek lobisi bile var. ABD, Kanada, Avrupa’da ve Balkanlar’da çok etkinler. Ülkeye tanınmış gurme şeflerini davet ediyorlar. Propaganda güçleri için turizm sektörünü ustalıkla kullanıyorlar.
Bizde ise Türk mutfağı yabancı turistleri yolunacak kaz gibi gören esnaf elinde. Fiyatlar abartılı ve çok yüksek. Düşünün ülkemizden sırf ucuz ve kaliteli yemek yemek için Adalar’a giden vatandaşlarımız her geçen gün fazlalaşıyor. Bunun için komşu sınır kapısında kolay vize bile veriyor. Biz ise kendi öz Osmanlı mutfağına yüz çevirip Orta Doğu’nun et yemeklerine kucak açtık hatta sakatatlara sığındık. Tarihi esnaf lokantaları bir bir kepenk kapatıyor. Ülkemizde kaliteli bir yemek için ödenen fiyatlar cep yakıyor. Sürümden kazanma yerine kısa yoldan cebi doldurma iştahı müşteriyi iştahsızlaştırıyor. Euro ile bir Yunanistan, bir İtalya, bir İspanya hatta Portekiz bile bizden çok daha ucuz.
‘TasteAtlas’ın güncellenmiş son listesinde Türkiye Yunanistan, İtalya, Meksika, İspanya ve Portekiz’den sonra 6. sırada gösterildi. Böyle kısır tanıtıma ve yüksek fiyatlara karşın yine de iyi sayılır. Yüzyıllar boyunca iddialı ve nefis yemeklerimizi Yunanlılar’a adlarıyla birlikte kaptırmasaydık belki şimdi bu güzide sektörde İtalya ile kafa kafaya mücadele ediyor olabilirdik. Çok yazık.