

Katanya tipik bir Akdeniz adası. Malum baharın ilk haftaları. Erguvanlar, mor salkımlar, yalancı manolyalar, narenciye ürünleri çiçek açmış. Hava ılık ve nefis. Yollar lav sıkıştırmasıyla yapılan bloklar kentte başka bir atmosfer yaratmış. Etna’nın izi her yerde, eski binalarda bile lavlar gözle görülüyor.
Katanya’nın merkezindeki pazarı çok ünlüdür. Pazar günleri dışında, her sabah yaz kış 6’da açılır 12’de biter. Her tür sebze, meyve dışında antikaların bile satıldığı bit pazarı gibidir. Önce gıda bölümünü gezdik ve gördüklerimize inanamadık.
Euro-TL paritesine göre her şey, ülkemizden sonra sudan ucuz geldi. 10 enginar 120 lira, pembe domatesin kilosu 30 lira, patlıcan 40 lira, sarımsağın kilosu 120 lira, atom salata üç tanesi 60 lira, kapya biberi 60 lira, balıklara gelince, hamsinin kilosu 60 lira, sardalya 80 lira, somon balığı 375 lira, kılıç balığı 400 lira, karides 350 lira, kalamar 375 lira, ahtapot 450 lira. Pes dedik. Sanki bir damping ucuzluk furyası. Bitmedi. Akşam lüks bir mekana gittik. 4 kişi tıka basa yedik, içtik ve 95 euro yani 4 bin lira hesap ödedik. Aynı durumda, İstanbul’da herhalde 12 bin lira ile masadan zor kalkardık. Gerçekten şaşkınız. Sadece İtalya’da eczanelerde satılan bir pomata 7 yıl önceki fiyatıyla aynı durumda ödeyince dilim tutuldu. Türkiye’de her şey pahalı, kabak tadı veren kabak bile!
Yarın Malta’nın Gozo Adası’na geçeceğiz. Eminim orada da ucuzluk furyasına tanık olacağız.
Katanya tipik bir Akdeniz adası. Malum baharın ilk haftaları. Erguvanlar, mor salkımlar, yalancı manolyalar, narenciye ürünleri çiçek açmış. Hava ılık ve nefis. Yollar lav sıkıştırmasıyla yapılan bloklar kentte başka bir atmosfer yaratmış. Etna’nın izi her yerde, eski binalarda bile lavlar gözle görülüyor.
Katanya’nın merkezindeki pazarı çok ünlüdür. Pazar günleri dışında, her sabah yaz kış 6’da açılır 12’de biter. Her tür sebze, meyve dışında antikaların bile satıldığı bit pazarı gibidir. Önce gıda bölümünü gezdik ve gördüklerimize inanamadık.
Euro-TL paritesine göre her şey, ülkemizden sonra sudan ucuz geldi. 10 enginar 120 lira, pembe domatesin kilosu 30 lira, patlıcan 40 lira, sarımsağın kilosu 120 lira, atom salata üç tanesi 60 lira, kapya biberi 60 lira, balıklara gelince, hamsinin kilosu 60 lira, sardalya 80 lira, somon balığı 375 lira, kılıç balığı 400 lira, karides 350 lira, kalamar 375 lira, ahtapot 450 lira. Pes dedik. Sanki bir damping ucuzluk furyası. Bitmedi. Akşam lüks bir mekana gittik. 4 kişi tıka basa yedik, içtik ve 95 euro yani 4 bin lira hesap ödedik. Aynı durumda, İstanbul’da herhalde 12 bin lira ile masadan zor kalkardık. Gerçekten şaşkınız. Sadece İtalya’da eczanelerde satılan bir pomata 7 yıl önceki fiyatıyla aynı durumda ödeyince dilim tutuldu. Türkiye’de her şey pahalı, kabak tadı veren kabak bile!
Yarın Malta’nın Gozo Adası’na geçeceğiz. Eminim orada da ucuzluk furyasına tanık olacağız.