

İstanbul’dan, Katanya’ya THY ile güzel bir uçuştan sonra İtalya’dan, Malta’ya düşük maliyetli Ryanair ile seyahat etmek tam bir azap oldu. Kötü kabin koltukları ve bagaj kurallarına, bir de rötar eklenince 30 dakika havada kalmak bile zor geldi. Malta Havalimanı sürekli büyütülüyor. İnşaatlar gece de olsa göze çarpıyor. Amaç her geçen gün yoğunlaşan turizme en iyi yanıtı verebilmek.
Oğlum ve gelinim ana adaya bağlı Gozo Adası’nda yaşıyorlar. Ulaşım son derece hızlı ve kusursuz. Gozo, Osmanlı Donanması’nın fethi için ilk durak olmuş. Akdeniz’in ortasında olan bu ikili adanın iklimi, 550 km uzaklıktaki Sicilya gibi bol güneşli ve sıcak. Malta Adası bu yüzden İngilizlerin sık sık tatil için geldiği yer. Son zamanlarda İtalyan’lar da Malta’yı keşfetmişler. Özellikle gençlerin neredeyse ilk tercihi. İtalya’da olduğu gibi Malta’da bize ucuz geldi. İtalya’da ne gördüysek aynıları buradaki marketlerde mevcut. Kısacası bu şirin adaya ‘Little İtaly’ deniyor. Dilleri karışık. Genizden gelen bir arapça aksanının Frenk lisanları ile birleşimi ‘Maltaca’yı yaratmış. Hemen hemen herkes İngilizce ve İtalyanca biliyor. Turizmin gelişmesi için ciddi biçimde kolları sıvamışlar. Sokak kafeleri, barları, salaş lokantaları yanında Michelin yıldızlı lüks restoranları da oldukça rağbette.
Hemen bilgilendireyim. Ülkede Malta eriği, maltız keçisi ve eşeği yok. Bu arada hırsızlık ta yok. Buna karşın Osmanlı Donanmaları’ndan korunmak için inşa edilmiş çokça kaleler var. Eğer rehberle gezerseniz, Malta şövalyelerinin Türklere karşı adayı savunma destanlarını dinlersiniz. Maltalılar belki AB’nin en dindar Katolik inançlıları. Adada tam 365 kilise var. Yıl boyunca her güne bir kilise olması Maltalılar için gurur verici. İtalya’dan sonra burada da ucuzlukla tanışmak beni düşündürdü ve hüzünlendirdi. Metal para bile kıymetli ve değerli, hala bahşiş için geçerliliğini sürdürüyor. Her İngiliz topluluğu eski üyesi gibi araçlarda direksiyon sağdan. Kıbrıs gibi, alışkanlığı olmayanlar sık sık ezilmekle karşı karşıya kalabiliyor.
Bunun için trafik kuralları haklı olarak çok katı. Malta’nın bir başka sorunu ise düzensiz göçmen akını. Bu konuda da çok hassaslar ve önlemlerini alıyorlar. Kaçakları geri gönderme sistemi oturtulmuş. Buna karşın bir çok yerde ağır işler için yabancıları çalıştırmak kolaylarına gelmiş. Son olarak yabancı turistleri çekmek için adada eğlenceler, etkinlikler ve festivaller birbirini kovalıyor. THY Malta’ya İstanbul’dan günde iki sefer yapıyor, Malta Havayolları ise Haziran’da tekrar seferlerine başlayacak. Bu adayı gözüm kapalı öneririm. Gelecek yazımda ‘Gastronomi maceraları’ programı yaratıcısı ünlü gurme Ayhan Sicimoğlu’nun seçenekleri ile benim gözlemlerimi kıyaslayacağım.
İstanbul’dan, Katanya’ya THY ile güzel bir uçuştan sonra İtalya’dan, Malta’ya düşük maliyetli Ryanair ile seyahat etmek tam bir azap oldu. Kötü kabin koltukları ve bagaj kurallarına, bir de rötar eklenince 30 dakika havada kalmak bile zor geldi. Malta Havalimanı sürekli büyütülüyor. İnşaatlar gece de olsa göze çarpıyor. Amaç her geçen gün yoğunlaşan turizme en iyi yanıtı verebilmek.
Oğlum ve gelinim ana adaya bağlı Gozo Adası’nda yaşıyorlar. Ulaşım son derece hızlı ve kusursuz. Gozo, Osmanlı Donanması’nın fethi için ilk durak olmuş. Akdeniz’in ortasında olan bu ikili adanın iklimi, 550 km uzaklıktaki Sicilya gibi bol güneşli ve sıcak. Malta Adası bu yüzden İngilizlerin sık sık tatil için geldiği yer. Son zamanlarda İtalyan’lar da Malta’yı keşfetmişler. Özellikle gençlerin neredeyse ilk tercihi. İtalya’da olduğu gibi Malta’da bize ucuz geldi. İtalya’da ne gördüysek aynıları buradaki marketlerde mevcut. Kısacası bu şirin adaya ‘Little İtaly’ deniyor. Dilleri karışık. Genizden gelen bir arapça aksanının Frenk lisanları ile birleşimi ‘Maltaca’yı yaratmış. Hemen hemen herkes İngilizce ve İtalyanca biliyor. Turizmin gelişmesi için ciddi biçimde kolları sıvamışlar. Sokak kafeleri, barları, salaş lokantaları yanında Michelin yıldızlı lüks restoranları da oldukça rağbette.
Hemen bilgilendireyim. Ülkede Malta eriği, maltız keçisi ve eşeği yok. Bu arada hırsızlık ta yok. Buna karşın Osmanlı Donanmaları’ndan korunmak için inşa edilmiş çokça kaleler var. Eğer rehberle gezerseniz, Malta şövalyelerinin Türklere karşı adayı savunma destanlarını dinlersiniz. Maltalılar belki AB’nin en dindar Katolik inançlıları. Adada tam 365 kilise var. Yıl boyunca her güne bir kilise olması Maltalılar için gurur verici. İtalya’dan sonra burada da ucuzlukla tanışmak beni düşündürdü ve hüzünlendirdi. Metal para bile kıymetli ve değerli, hala bahşiş için geçerliliğini sürdürüyor. Her İngiliz topluluğu eski üyesi gibi araçlarda direksiyon sağdan. Kıbrıs gibi, alışkanlığı olmayanlar sık sık ezilmekle karşı karşıya kalabiliyor.
Bunun için trafik kuralları haklı olarak çok katı. Malta’nın bir başka sorunu ise düzensiz göçmen akını. Bu konuda da çok hassaslar ve önlemlerini alıyorlar. Kaçakları geri gönderme sistemi oturtulmuş. Buna karşın bir çok yerde ağır işler için yabancıları çalıştırmak kolaylarına gelmiş. Son olarak yabancı turistleri çekmek için adada eğlenceler, etkinlikler ve festivaller birbirini kovalıyor. THY Malta’ya İstanbul’dan günde iki sefer yapıyor, Malta Havayolları ise Haziran’da tekrar seferlerine başlayacak. Bu adayı gözüm kapalı öneririm. Gelecek yazımda ‘Gastronomi maceraları’ programı yaratıcısı ünlü gurme Ayhan Sicimoğlu’nun seçenekleri ile benim gözlemlerimi kıyaslayacağım.