

İnsan yaşamını sürdürmek için üretmek ve tüketmek zorundadır. Üretim ve tüketim insanın varlık koşuludur. Yaşam bu iki etkenliğin bir sentezidir. İnsan yaşamı için zorunlu olan üretim ve tüketimi gerçekleştirirken doğayı kirletir. Kirlenmenin düzeyini, özellikle, tüketim anlayışı belirler. Eğer tüketim anlayışı, “ekonomik mallardan ölçülü yararlanma” diye tanımlanırsa, doğanın kirlenme düzeyi yüksek olmaz. Tüketim, “harcamak, israf etmek, bitirmek” şeklini alırsa doğa çok kirlenir. Tüketim bir araç olmaktan çıkar, bir amaç olursa, bir bağımlılığa dönüşürse, kirlenme doğanın yıkımına neden olur. Tutkuya dönüşen tüketim, doğayı kirleten en önemli kaynak olan endüstriyel üretim kurumlarının büyümesine neden oldu. Büyüyen endüstriyel kurumlar, atıkları ile doğayı sürekli kirletiyorlar. Endüstriyel atıkların bir grubunu, bacalardan çıkan, karbon dioksit, metan v.b. gazlar oluşturur. Atmosferi kirleten bu gazlar sera gazları diye adlandırılır. Sera gazları küresel ısınmaya dolayısıyla iklim değişimine neden olurlar.
Dolayısıyla; küresel iklim değişikliğinin temel nedenleri, nüfus artışı ve buna bağlı enerji tüketimi, toprak kullanımı, uluslararası ticaret ve ulaşım gibi diğer insan aktivitelerindeki artış ile sanayinin gelişmesidir. Sera gazlarının atmosferdeki miktarı arttıkça dünyanın ortalama sıcaklığı da artar. Zira sera gazları Dünyadan yayılan ve atmosferi ısıtan uzun dalga boylu radyasyonun uzaya kaçmasını engeller. Ocak 2019 da 410.83 ppm olan CO2 değeri, Ocak 2020 de 413.40 ppm' e, Ocak 2024 de 422.80 ppm, Ocak 2025 de 426.65 ppm’e yükselmiştir. Bu yıllık artış 66 ölçüm yılının rekorudur. Önlem alınmadığı sürece bu artış devam edecektir. Bu artışa bağlı olarak Dünyanın ortalama sıcaklığı da artmaya devam edecektir. 2024 yılında küresel yüzey sıcaklığı 20. yüzyıl ortalamasının 1,29°C üzerinde ölçülmüştür. Bu, 1850-2024 dönemindeki en yüksek küresel sıcaklık olarak kayıtlara geçmiştir. 1850'den bu yana en sıcak 10 yılın tamamı son on yılda yaşanmıştır. 2024 yılında küresel sıcaklık, sanayi öncesi (1850-1900) ortalamasını 1,46°C aşmıştır.
Küresel ısınmanın en önemli sonucu iklim değişimidir. Bu değişim, ülkeleri aynı şekilde etkilemeyecektir. Etkileri ülkeden ülkeye değişecektir. İklim değişimi yıkıcı etkisini 21.yy da artarak sürdürmektedir. Ülkemizin bulunduğu enlemlerde, iklim değişiminin etkileri, kuraklığa, dolayısıyla su kaynaklarının azalmasına neden olacaktır. Bu da Sosyo-Ekonomik kuraklığı beraberinde getirecektir.
İnsan yaşamını sürdürmek için üretmek ve tüketmek zorundadır. Üretim ve tüketim insanın varlık koşuludur. Yaşam bu iki etkenliğin bir sentezidir. İnsan yaşamı için zorunlu olan üretim ve tüketimi gerçekleştirirken doğayı kirletir. Kirlenmenin düzeyini, özellikle, tüketim anlayışı belirler. Eğer tüketim anlayışı, “ekonomik mallardan ölçülü yararlanma” diye tanımlanırsa, doğanın kirlenme düzeyi yüksek olmaz. Tüketim, “harcamak, israf etmek, bitirmek” şeklini alırsa doğa çok kirlenir. Tüketim bir araç olmaktan çıkar, bir amaç olursa, bir bağımlılığa dönüşürse, kirlenme doğanın yıkımına neden olur. Tutkuya dönüşen tüketim, doğayı kirleten en önemli kaynak olan endüstriyel üretim kurumlarının büyümesine neden oldu. Büyüyen endüstriyel kurumlar, atıkları ile doğayı sürekli kirletiyorlar. Endüstriyel atıkların bir grubunu, bacalardan çıkan, karbon dioksit, metan v.b. gazlar oluşturur. Atmosferi kirleten bu gazlar sera gazları diye adlandırılır. Sera gazları küresel ısınmaya dolayısıyla iklim değişimine neden olurlar.
Dolayısıyla; küresel iklim değişikliğinin temel nedenleri, nüfus artışı ve buna bağlı enerji tüketimi, toprak kullanımı, uluslararası ticaret ve ulaşım gibi diğer insan aktivitelerindeki artış ile sanayinin gelişmesidir. Sera gazlarının atmosferdeki miktarı arttıkça dünyanın ortalama sıcaklığı da artar. Zira sera gazları Dünyadan yayılan ve atmosferi ısıtan uzun dalga boylu radyasyonun uzaya kaçmasını engeller. Ocak 2019 da 410.83 ppm olan CO2 değeri, Ocak 2020 de 413.40 ppm' e, Ocak 2024 de 422.80 ppm, Ocak 2025 de 426.65 ppm’e yükselmiştir. Bu yıllık artış 66 ölçüm yılının rekorudur. Önlem alınmadığı sürece bu artış devam edecektir. Bu artışa bağlı olarak Dünyanın ortalama sıcaklığı da artmaya devam edecektir. 2024 yılında küresel yüzey sıcaklığı 20. yüzyıl ortalamasının 1,29°C üzerinde ölçülmüştür. Bu, 1850-2024 dönemindeki en yüksek küresel sıcaklık olarak kayıtlara geçmiştir. 1850'den bu yana en sıcak 10 yılın tamamı son on yılda yaşanmıştır. 2024 yılında küresel sıcaklık, sanayi öncesi (1850-1900) ortalamasını 1,46°C aşmıştır.
Küresel ısınmanın en önemli sonucu iklim değişimidir. Bu değişim, ülkeleri aynı şekilde etkilemeyecektir. Etkileri ülkeden ülkeye değişecektir. İklim değişimi yıkıcı etkisini 21.yy da artarak sürdürmektedir. Ülkemizin bulunduğu enlemlerde, iklim değişiminin etkileri, kuraklığa, dolayısıyla su kaynaklarının azalmasına neden olacaktır. Bu da Sosyo-Ekonomik kuraklığı beraberinde getirecektir.