

Biyolojik çevreyi atmosfer ve ona bağlı olarak gelişen tabiat olayları oluşturmaktadır. Organizmanın tamamı atmosfer ile sarılmıştır. Yaşamımız için gerekli oksijeni atmosferden almakta, zararlı olan CO2'yi atmosfere vermekteyiz. Yani organizma atmosferi, atmosfer organizmayı her an etkilemekte, aralarında etki-tepki esasına dayanan bir ilişki sürüp gitmektedir. Atmosferde oluşan olayların verdiği mesajı ( etkiyi) duyu organlarımız alırlar ve bu mesajları sinir sistemimize (beyinle ilgili kısımlarına) iletirler.
Çevre bilimciler, mikrobik ajanların yaşam çevrimi ve nüfus dinamiğinin detaylı ve karmaşık yapısının çevre şartlarından etkilendiğini ortaya koymuşlardır. İklim koşullarının nispi dengesi bakımından çevre bilimciler dikkatlerini bulaşma çevriminin etkileri ile sıcaklık, nemlilik, mevsim ve aşırı hava şartları gibi doğal değişken faktörlerin mikroplar üzerindeki etkileri konusunda yoğunlaştırma eğilimi gözlediler.
Küresel ısınmayla birlikte değişen iklimler, dünyada biyolojik değişikliklere yol açmaktadır. İklim değişikliğinden en çok etkilenen canlı, hiç şüphesiz, insandır. İklim değişiminin insan sağlığına olan etkileri doğrudan veya dolaylı olarak ortaya çıkabilmektedir. Isınmanın sonucu gelişen iklim değişiklikleri, belli vektörlerce taşınan hastalıkları beklenmedik şekilde tetiklediği için sıcaklığın artmasından daha fazla önem taşımaktadır.
Küresel ısınma dolaylı yoldan da insan sağlığını etkilemektedir. Giderek artan küresel ısınma ile birlikte değişen iklimler sebebiyle, şiddetli yağışların ve yaz aylarında görülen kuraklıkların meydana gelme sıklığının artacağı bilinmektedir.
Şiddetli yağışın artması sel olaylarının artmasına ve dolayısıyla içme ve kullanma sularının kirlenmesine yol açabilecekken, yaz kuraklıklarının artması ise tarım ve su kaynaklarında tahribat ve Güney Avrupa’da görülen orman yangınlarının sıklığını etkileyecektir.
Bitki ve hayvan türleri, insanlar gibi iklim değişikliklerine duyarlılık gösterirler. Bu nedenle ekosistemin bozulması ve tarımsal yapının değişmesi kaçınılmaz olacaktır. Dünya üzerindeki bitki türlerinin üçte biri, hatta yarısı değişime uğramış ve uğramaya devam etmektedir. Hatta değişime ayak uyduramayan bazı türler yok olmuştur.
İklim değişimlerinin neden olduğu kuraklık, sel, şiddetli ve ani fırtınalar ve deniz seviyelerinin yükselmesi sonucunda yerleşim yerleri zarar görmekte ve birçoğu yaşanmaz hale gelmektedir. Böyle durumlarda, zarar görmüş bölgelerde yaşayan insanlar, göç edip başka yerlere yerleşmek ve hayatlarını yeniden kurmak zorunda kalmaktadırlar.
Çevresel bozulmanın sonuçlarına bağlı olarak çevresel göçmenlerin artması, yerleri değiştirilmiş, demoralize toplumlarda ortaya çıkan psikolojik sorunlar, toplumsal çatışmalara bağlı çeşitli sağlık sonuçları da ortaya çıkmaktadır.
Biyolojik çevreyi atmosfer ve ona bağlı olarak gelişen tabiat olayları oluşturmaktadır. Organizmanın tamamı atmosfer ile sarılmıştır. Yaşamımız için gerekli oksijeni atmosferden almakta, zararlı olan CO2'yi atmosfere vermekteyiz. Yani organizma atmosferi, atmosfer organizmayı her an etkilemekte, aralarında etki-tepki esasına dayanan bir ilişki sürüp gitmektedir. Atmosferde oluşan olayların verdiği mesajı ( etkiyi) duyu organlarımız alırlar ve bu mesajları sinir sistemimize (beyinle ilgili kısımlarına) iletirler.
Çevre bilimciler, mikrobik ajanların yaşam çevrimi ve nüfus dinamiğinin detaylı ve karmaşık yapısının çevre şartlarından etkilendiğini ortaya koymuşlardır. İklim koşullarının nispi dengesi bakımından çevre bilimciler dikkatlerini bulaşma çevriminin etkileri ile sıcaklık, nemlilik, mevsim ve aşırı hava şartları gibi doğal değişken faktörlerin mikroplar üzerindeki etkileri konusunda yoğunlaştırma eğilimi gözlediler.
Küresel ısınmayla birlikte değişen iklimler, dünyada biyolojik değişikliklere yol açmaktadır. İklim değişikliğinden en çok etkilenen canlı, hiç şüphesiz, insandır. İklim değişiminin insan sağlığına olan etkileri doğrudan veya dolaylı olarak ortaya çıkabilmektedir. Isınmanın sonucu gelişen iklim değişiklikleri, belli vektörlerce taşınan hastalıkları beklenmedik şekilde tetiklediği için sıcaklığın artmasından daha fazla önem taşımaktadır.
Küresel ısınma dolaylı yoldan da insan sağlığını etkilemektedir. Giderek artan küresel ısınma ile birlikte değişen iklimler sebebiyle, şiddetli yağışların ve yaz aylarında görülen kuraklıkların meydana gelme sıklığının artacağı bilinmektedir.
Şiddetli yağışın artması sel olaylarının artmasına ve dolayısıyla içme ve kullanma sularının kirlenmesine yol açabilecekken, yaz kuraklıklarının artması ise tarım ve su kaynaklarında tahribat ve Güney Avrupa’da görülen orman yangınlarının sıklığını etkileyecektir.
Bitki ve hayvan türleri, insanlar gibi iklim değişikliklerine duyarlılık gösterirler. Bu nedenle ekosistemin bozulması ve tarımsal yapının değişmesi kaçınılmaz olacaktır. Dünya üzerindeki bitki türlerinin üçte biri, hatta yarısı değişime uğramış ve uğramaya devam etmektedir. Hatta değişime ayak uyduramayan bazı türler yok olmuştur.
İklim değişimlerinin neden olduğu kuraklık, sel, şiddetli ve ani fırtınalar ve deniz seviyelerinin yükselmesi sonucunda yerleşim yerleri zarar görmekte ve birçoğu yaşanmaz hale gelmektedir. Böyle durumlarda, zarar görmüş bölgelerde yaşayan insanlar, göç edip başka yerlere yerleşmek ve hayatlarını yeniden kurmak zorunda kalmaktadırlar.
Çevresel bozulmanın sonuçlarına bağlı olarak çevresel göçmenlerin artması, yerleri değiştirilmiş, demoralize toplumlarda ortaya çıkan psikolojik sorunlar, toplumsal çatışmalara bağlı çeşitli sağlık sonuçları da ortaya çıkmaktadır.