hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Vergi ve Vergilendirme Temelleri..

    20.06.2024 Perşembe | 12:58Son Güncelleme:

    Henüz idrak ettiğimiz Kurban Bayramı, ekonomide bir kere daha “bayram ekonomisi” dinamik ile etkilerini gündeme getirdi. Tüm benzeri özel gün ve/veya dönemlerde görülen artan hareketlilik; ekonomiyi daha bol bereketlilik sonucuna bir kere daha taşımış oldu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Önceki ölçümler, ağırlıklı kısmı arife günleri gerçekleşmek üzere, perakende satışlarda %30-50 arasında artışın yaşandığına işaret ediyor. Dokuz güne uzatılan tatil süresinin, başta turizm ve ilgili sektörler olmak üzere, kayda değer ciro artışlarının önünü açtığı öngörülüyor. Her kurban bayramında yaklaşık üç milyon adet (üçte ikisinden fazlası küçükbaş; geri kalanı büyükbaş olmak üzere) kesim yapıldığı biliniyor. Hac farizasının gerçekleştirildiği Suudi Arabistan’ı takiben dünyada en çok kurbanın kesildiği ülkemizde, bu sene itibarıyla kurbanlık satış pazarının 180 milyar liralık bir düzeye eriştiği hesaplanıyor.

    “Daha nice bayramlara..” temennisi ile geride bıraktığımız bu dönemin hemen sonrasında gündeme gelmesi beklenen yeni vergi düzenlemeleri, şimdi ön plana taşınacaktır. Bu süreç ile ilgili olarak hemen bayram öncesinde ortaya atılan başlıklar; tartışmalara konu olan “borsada işlem vergisi”; “ciro bazlı vergi”; “yurtdışı çıkış harcında artış” ve benzerleri üzerinden farklı beklenti ve değerlendirmeleri şimdiden gündeme getirmiştir. İşte bu minvalde, vergi ve vergilendirme kulvarlarında geçerli kılınması gereken temel ilkeler ile işin birbirini tamamlayan teknik ve teknik olmayan yönlerini yeniden gözden geçirme/hatırlama zamanıdır:

    Ekonomi politikalarının başarılı olabilmesi bakımından BÜTÜNCÜL ve SİNERJİK (birliktelikten güç çoğaltan) duruş ve uygulamalar esastır. Bu bakımdan, Parasal Politikalar – Mali Politikalar – Yapısal Reformlar üçlü sacayağının dengeli yapılandırılmasına dayanmayan bir vergi politikası eksik kalır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İlaveten, PRO-AKTİF (önceden kestirilen ve vaziyet edilen) duruş ile yaklaşımlar dışında kalındığında, her türlü vergi düzenlemesi, ancak ve sadece, REAKTİF (ihtiyaca göre ve günü kurtarıcı) olmaktan kurtulamaz. Üstelik, “geçici/ olağandışı bir mekanizma” olması gereken ihtiyati vergilerin (deprem-iletişim, ÖTV, vb.) zamanla kalıcı hale geldiği; “verginin vergisinin alınabildiği!” çarpıklıklardan uzak kalınamaz. İş yeni vergi meselesine geldiğinde, en doğru ortam; “söylenti ve söylencelerin en aza indirildiği”, bu gibi gelişmelere fırsat verilmediği bir süreci ifade etmelidir.

    Ülkenin Demografik Yapı ve Dinamikleri bakımından ortaya çıkan keskin eğilimler ve yeni kırılımların dikkatle incelenmesi ve özenle modellenerek ilerlenmesi esas alınmalıdır.

    Kayıt-dışı Ekonomi, dengeli ve hakkaniyetli yaklaşımlarla makul seviyeye çekilmeden etkin vergi planlama ve uygulamasına zemin bulunamaz. Tamamlayıcı bir kavrayışla, gelir dağılımındaki eşitsiz ve adaletsiz yapılanmaların da hesaba katılması gerekecektir.

    Yüksek enflasyonun çarpıtıp, perdelediği bir ekonomide, ENFLASYON MUHASEBESİ’ nin; zamanında, doğru ve istisnaları dikkatle ortaya konularak uygulanmadığı bir platformda mesafe almaya çalışmak, istenilen sonuçları sağlayamaz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Vergi ve Vergilendirme Ekonomisi bakımından geçerli Temel ve Genel Kabul Görmüş Kurallar’ ın dikkate alınması bakımından istisnalara geçit verilemez. Bu cümleden olmak üzere; “Gelire/Mali Güce Göre Vergi Yükü” ilkesi kadar Laffer Eğrisi (*) ve Ayırma Kuramı (**) benzeri modellere müracaat edilmelidir. Toplam vergi hasılatı bakımından Dolaylı Vergilerin üçte ikilik payı; Doğrudan Vergiler lehine kökten değiştirilmelidir. Sosyal Transfer Harcamaları başlığı altında maddi destek sağlanan geniş toplum kesimlerinin durumu hesaba katılmalıdır. Vergide İstisnalar ve Uyuşma kulvarları da, yeniden tanımlanma ile köktenci düzenleme ihtimallerine açık bırakılmalıdır.

    Vergilendirme ve ilgili tüm tercihler, hepimizin meselesi olup, bilinen bir sözle; “ ölüm ile birlikte kaçınılamayacak ikinci yaşam gerçeğidir!”. Teknik yönleri ağır basmakla birlikte, ancak ve daima teknik olmayan değerlerin ilavesi ile tamamlanabilir. “Günü kurtarırken; yarını sakatlamamak!” özen ile duyarlılığına en çok ihtiyaç duyulan bir yaşam alanıdır. O halde, vergi anlayış ile uygulamaları söz konusu olduğunda; “ ekonomik “akışa göre nakış” özeni içinde olunmalı, eğreti teğel ve tutturmalarla vergi kesesinin sağlam dikiş tutmayacağı bilinmelidir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    (*) Laffer Eğrisi, ekonomide vergi oranı ile vergi hasılatı arasındaki ilişkiyi ortaya koyan bir modeldir. Vergi Oranı %0 iken vergi hasılatı da elde edilemeyecek; %100 olur ise, mükellef zamanla katma değer üretimi ve ekonomiden çekileceği için gene hasılat sıfıra düşecektir. İşte, bu iki uç nokta arasında optimal vergi oranı ile en yüksek vergi hasılatı elde edilebilecektir.

    (**) Ayırma İlkesi, emekten kaynaklanan ücret gelirlerinin, sermaye gelirine kıyasla korunmaya ihtiyaç bulunduğunu ve bakımdan ücretlerden; servet ve sermaye gelirlerine göre daha düşük oranda vergi alınması özelinde vergilendirmede ödeme gücünün dikkate alınması esasına işaret etmektedir.