Dünya Bankasında Başkan Yardımcılığı pozisyonunda başarılı ve ses getiren çalışmalara imza atmış bulunan Ayhan Köse öncülüğünde hazırlanan beşyüzaltmışdört sayfalık kapsamlı değerlendirme, küresel ölçekte irtifa kaybeden gelir büyümesi dinamiklerini mercek altına alıyor.(*)
Gerileyen Uzun Vadeli Büyüme Potansiyeli ana teması üzerinden, aralarında Sinem Kılıç Çelik’ in yer aldığı değerli uzmanların, üç yıl öncesine uzanan ilgili akademik çalışmalarını daha da geliştirerek, yedi bölümlük bir kitap formatına taşıdıkları görülüyor. Kapsamlı çalışmanın; “Trendler, Beklentiler ve İlgili Politikalar” alt başlığından anlaşılacağı üzere sadece “durum tespiti” ile yetinmeyen, yetkin bir değerlendirme ile dünya kamuoyunun önüne çıkılmış olduğunu tespit ediyoruz.
Kapsamlı ve derinlikli analiz ile projeksiyonlar saklı kalmak üzere, çalışmanın, manşetlere taşınan ses getirici bulgu ve mesajı; önümüzdeki “Kayıp On Yıl (Lost Decade)” ibaresi ile dünya gündemine taşındı. Çalışmanın; 2030 yılına kadar, “son otuz yılın en düşük küresel büyümesinin yaşanacağı” öngörüsü, en keskin analiz sonucu olarak ortaya konuldu.
Doksanlı yıllardan başlayarak dolu-dizgin yaşanılan Küreselleşme Çağı’ nda, tüm dünyada üretimin; gelirin; verimliliğin birlikte artarken, enflasyonun düştüğüne vurgu yapılırken, İkibinli yıllarda gidişatın değiştiğine dikkat çekiliyor. Nitekim, 1990-2011 arasındaki dönemde Küresel Milli Gelir Artışı’ nın; Uluslararası Ticaret Hacmi’ ndekine oranla iki misli düşük oranda gerçekleştiğine vurgu yapılıyor.
2000-2010 arasında 3,5 düzeyinde yaşanılan Küresel Gelir Artışı’ nın; takip eden on yıl zarfında 2,6 seviyesine gerilemiş olduğu gerçeğinden hareketle, önümüzdeki on yıl projeksiyonunda 2,2 çıtasına gerilemiş bir manşetin işaret ettiği “kayıp on yıl” ifadesi ortaya çıkıyor. Gelir Büyümesi söz konusu olduğunda, “2,5 sınırı” nın altında kalan manşetlerin; Resesyon İklimi’ ne yol verdiğini hatırlatmalıyız.
Bu noktada, bir başka araştırmaya; Euromonitor tarafından gerçekleştirilen 2023-İlk Çeyrek Raporu’na bakıldığında; sene sonu için 2,3 düzeyinde öngörülen büyüme rakamına göre, enflasyon kestiriminin, bunun çok üzerinde bir seviyede; 6,8 olarak ortaya konduğu görülüyor. İlaveten, takip eden yıllar için de, benzer makasın korunabileceği yönünde öngörüler paylaşılıyor. O halde, enflasyon olgusuna ilaveten düşük büyüme ile ortaya çıkan Stagflasyon ve sürekli küçülme ile gündeme gelen Slumpflasyon risklerinin de, önümüzdeki “kayıp on yılda” gündeme gelme ihtimaline hazır olunmalıdır.
“Yatırım olmayınca Hareket; Hareket olmayınca Bereket olmaz!” ifademizden hareketle, ilave bir karamsar kestirime de atıfta bulunmalıyız: Dünya Bankası çalışmasında, 2022-2024 arasındaki toplam yatırım hacminin; önceki yirmi yılın ancak yarısı düzeyine ulaşacağı öngörülmektedir. Kapsamlı çalışmanın önsözünü kaleme alan Dünya Bankası Başkanı David Malpass’ ın ifade ettiği üzere, tüm dünya için “ekonomik yol ayrımına gelmiş” bulunduğu tespiti, herhalde görmezden gelinemez.
Genel tablonun ortaya konması ile birlikte, çözüm odaklı öneri ve tekliflere de yol açılmaktadır. Altı ana başlık altında formüle edilen küresel eksenli çözüm başlıkları arasında, “ yatırımların arttırılması”; “para ve maliye politikalarının uyumlaştırılması”; “taşımacılık başta olmak üzere küresel ticaret maliyetlerinin düşürülmesi”; “hizmetler sektörüne öncelik verilmesi”; “işgücüne katılımın arttırılması” ve nihayet, “uluslararası işbirliği-dayanışmanın arttırılması” yer almaktadır.
Gelişmişlik ve refah düzeyleri ne olursa olsun, küresel ölçekli sorunların çözümünde geçerli tek yol; hep birlikte vaziyet ve hareket etmek suretiyle Sinerjik Güç birikimine ulaşmaktan geçmektedir.
(*) “Falling Long-Term Growth Prospects- Trends, Expectations, and Policies”, Edited by A.Kose and F.Ohnsorge, World Bank Group, 2023.
Dünya Bankasında Başkan Yardımcılığı pozisyonunda başarılı ve ses getiren çalışmalara imza atmış bulunan Ayhan Köse öncülüğünde hazırlanan beşyüzaltmışdört sayfalık kapsamlı değerlendirme, küresel ölçekte irtifa kaybeden gelir büyümesi dinamiklerini mercek altına alıyor.(*)
Gerileyen Uzun Vadeli Büyüme Potansiyeli ana teması üzerinden, aralarında Sinem Kılıç Çelik’ in yer aldığı değerli uzmanların, üç yıl öncesine uzanan ilgili akademik çalışmalarını daha da geliştirerek, yedi bölümlük bir kitap formatına taşıdıkları görülüyor. Kapsamlı çalışmanın; “Trendler, Beklentiler ve İlgili Politikalar” alt başlığından anlaşılacağı üzere sadece “durum tespiti” ile yetinmeyen, yetkin bir değerlendirme ile dünya kamuoyunun önüne çıkılmış olduğunu tespit ediyoruz.
Kapsamlı ve derinlikli analiz ile projeksiyonlar saklı kalmak üzere, çalışmanın, manşetlere taşınan ses getirici bulgu ve mesajı; önümüzdeki “Kayıp On Yıl (Lost Decade)” ibaresi ile dünya gündemine taşındı. Çalışmanın; 2030 yılına kadar, “son otuz yılın en düşük küresel büyümesinin yaşanacağı” öngörüsü, en keskin analiz sonucu olarak ortaya konuldu.
Doksanlı yıllardan başlayarak dolu-dizgin yaşanılan Küreselleşme Çağı’ nda, tüm dünyada üretimin; gelirin; verimliliğin birlikte artarken, enflasyonun düştüğüne vurgu yapılırken, İkibinli yıllarda gidişatın değiştiğine dikkat çekiliyor. Nitekim, 1990-2011 arasındaki dönemde Küresel Milli Gelir Artışı’ nın; Uluslararası Ticaret Hacmi’ ndekine oranla iki misli düşük oranda gerçekleştiğine vurgu yapılıyor.
2000-2010 arasında 3,5 düzeyinde yaşanılan Küresel Gelir Artışı’ nın; takip eden on yıl zarfında 2,6 seviyesine gerilemiş olduğu gerçeğinden hareketle, önümüzdeki on yıl projeksiyonunda 2,2 çıtasına gerilemiş bir manşetin işaret ettiği “kayıp on yıl” ifadesi ortaya çıkıyor. Gelir Büyümesi söz konusu olduğunda, “2,5 sınırı” nın altında kalan manşetlerin; Resesyon İklimi’ ne yol verdiğini hatırlatmalıyız.
Bu noktada, bir başka araştırmaya; Euromonitor tarafından gerçekleştirilen 2023-İlk Çeyrek Raporu’na bakıldığında; sene sonu için 2,3 düzeyinde öngörülen büyüme rakamına göre, enflasyon kestiriminin, bunun çok üzerinde bir seviyede; 6,8 olarak ortaya konduğu görülüyor. İlaveten, takip eden yıllar için de, benzer makasın korunabileceği yönünde öngörüler paylaşılıyor. O halde, enflasyon olgusuna ilaveten düşük büyüme ile ortaya çıkan Stagflasyon ve sürekli küçülme ile gündeme gelen Slumpflasyon risklerinin de, önümüzdeki “kayıp on yılda” gündeme gelme ihtimaline hazır olunmalıdır.
“Yatırım olmayınca Hareket; Hareket olmayınca Bereket olmaz!” ifademizden hareketle, ilave bir karamsar kestirime de atıfta bulunmalıyız: Dünya Bankası çalışmasında, 2022-2024 arasındaki toplam yatırım hacminin; önceki yirmi yılın ancak yarısı düzeyine ulaşacağı öngörülmektedir. Kapsamlı çalışmanın önsözünü kaleme alan Dünya Bankası Başkanı David Malpass’ ın ifade ettiği üzere, tüm dünya için “ekonomik yol ayrımına gelmiş” bulunduğu tespiti, herhalde görmezden gelinemez.
Genel tablonun ortaya konması ile birlikte, çözüm odaklı öneri ve tekliflere de yol açılmaktadır. Altı ana başlık altında formüle edilen küresel eksenli çözüm başlıkları arasında, “ yatırımların arttırılması”; “para ve maliye politikalarının uyumlaştırılması”; “taşımacılık başta olmak üzere küresel ticaret maliyetlerinin düşürülmesi”; “hizmetler sektörüne öncelik verilmesi”; “işgücüne katılımın arttırılması” ve nihayet, “uluslararası işbirliği-dayanışmanın arttırılması” yer almaktadır.
Gelişmişlik ve refah düzeyleri ne olursa olsun, küresel ölçekli sorunların çözümünde geçerli tek yol; hep birlikte vaziyet ve hareket etmek suretiyle Sinerjik Güç birikimine ulaşmaktan geçmektedir.
(*) “Falling Long-Term Growth Prospects- Trends, Expectations, and Policies”, Edited by A.Kose and F.Ohnsorge, World Bank Group, 2023.