hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    "Kırkbeş'in Karesi"ne Geçerken..

    02.01.2025 Perşembe | 17:58Son Güncelleme:

    Küresel planda jeo-politik risklerin üst perdeden seyretmesi beklenen yeni yıl başlıyor; bizlere de 2025 yılının değerli okuyucularımıza esenlikler getirmesini dilemek düşüyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bilindiği üzere, eko-politik akışlar, 31 Aralık itibarı ile otomatik olarak sıfırlan(a)mıyor! Nitekim, bu gerçeğin karşısında, “enflasyon stoku” (sonraki yıla devreden birikimli manşet ve yapısal bütünlük) benzeri kavramlarla ekonomi teorisi vaziyet alıyor. İş, özellikle “yapısal” boyuta geldiğinde; mesela, enflasyondaki  “yapışkanlık” ve “kırılganlık” parametrelerindeki mevcut durumun, senelerdir süren bir gelişme ile günümüze ve geleceğe devindiği/taşındığı biliniyor. O halde, gelecek; aslında, geçmiş birikim ve yapılanma çerçevesinde olgunlaşıyor. Gene de, her yeni yılın “taze bir başlangıç/beyaz sayfa” olduğunu düşünerek ilerlemek, ihtiyatlı iyimser duruşun bir gereği hükmünde karşımıza çıkıyor.

    2024 yılı için ilk yıllık enflasyon manşeti, İTO İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksine göre, %55,27 olarak belirginleşiyor ve ayın üçünde açıklanacak TÜİK rakamından yüksek kalacağı tahmin ediliyor. Tüm ücret zamları için, özel sektör tarafından “avantajlı” bir artış oranı olarak esas alınacağı anlaşılan %30’luk asgari ücret artışı çıtasının çok üzerinde kalan bir 2024 enflasyonu, şimdiden önümüze geliyor. 2025 yılının, ücretli kesim bakımından “zorluklarla dolu bir yeni sene” olacağına dair ortaya konulan öngörüleri destekleyecek yeni somut göstergeler, birbirini takip etmiş oluyor!   

    Daha önce değindiğimiz üzere, gelir dağılımındaki eşitsizliğe ve hızlı bozuluşa işaret eden TÜİK Gelir Dağılımı İstatistiklerine ilaveten, yılın son gününde yayınlanan TÜİK Yoksulluk ve Yaşam Koşulları araştırma sonuçları dikkat çekiyor. Sürekli yoksulluk oranında beklenen gerileme kulvarından uzakta kalındığı ve nüfusun üçte birinin yoksulluk veya sosyal dışlanma riskinden kurtulamadığı ortaya konuluyor. Keza, seçilmiş yaşam kalitesi bileşenleri ve yoksunluk göstergeleri bakımından geliştirilmeye muhtaç bir tablo karşımıza çıkarılıyor. Türk-İş tarafından takip edilen açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarının seyri de benzer bir çıkarımı destekliyor: Ocak başından, Aralık sonuna kadar, açlık sınırı, 15,048 liradan; 21,083 liraya tırmanırken, yoksulluk sınırı’ nın, 49,019 liradan; 68,675 liraya ulaştığı görülüyor. Gene, yaklaşık elli milyon kişinin; taksit ödemesi ve/veya borcunun bulunduğu bir eko-ritim çerçevesinde yaşamlarını idame ettirdikleri tespit edilmiş bulunuyor. Nitekim, güncel BKM (Bankalararası Kart Merkezi) verileri de toplam kredi kartı alış veriş tutarındaki yıllık artışın %75 düzeyini aşacağını gösteriyor. Market ve eğitim harcama kalemlerinin ortalamanın çok üzerinde artış kaydetmiş olması ayrıca dikkat çekiyor. Yeni yıla 1.7 trilyon liraya ulaşmış kart borcu ile giren vatandaşın; tüm sene boyunca kartlara ödediği faiz tutarı; 350 milyar liraya, tüketici kredilerine ödediği faiz miktarı ise 500 milyar liraya yaklaşmış bulunuyor. Bireysel kredi kartı kullanımı, miktar bazında, 2024 yılını zirveye taşımış olduğu için, “geçen senenin kartlar yardımıyla geçirildiği” ifadesi, yerinde bir tespit olarak değerlendiriliyor.  

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    2024 yılının; servet transferleri üzerinden (ucuz kredi/KKM/EYT başta gelmek üzere) ve enflasyon marifeti ile “zenginin daha zengin; yoksulun daha yoksul duruma geldiği” bir serimi dayatmış olduğu ortaya çıkıyor. Otuzaltı aylık dezenflasyon programının yarısından fazla bir sürenin geride bırakıldığı 2024 senesinde, beklenen sonuç ve manşetlere henüz ulaşılamadığı izleniyor. Parasal politikalar bacağının, daima senkronize biçimde, mali politikalar ve yapısal reform dinamikleri ile hemhal edilmesi gereğinin altı, bir kere daha, kalın çizgilerle çizilmiş bulunuyor. Tam 22 ay sonra tekrar başlatılan faiz indirimi sürecinin vade; tempo ve montanı gibi kritik parametreleri kadar, 2025 yılındaki “bütüncül yaklaşım karar ve tatbik kabiliyeti” boyutu, tekrar ön plana taşınmış oluyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    TÜİK rakamları ile %45 civarında bir manşet ile kapanacak 2024 yılı enflasyonu; tüm birikmiş yükü ve patolojik bozukluklarını, maalesef 2025 yılına devrediyor. Belki de, “45’in karesi olan 2025” kronolojisinin; yeni yıl şapkası ile, çalkantılardan uzak bir eko-politik akış kompozisyonunu karşımıza getirmesi ümidimizi paylaşarak taze seneye girmek gerekiyor!.