

İstihdamda ortaya çıkmış olan bu oransal başarının, arka plan ve alt kırımları ile derinlemesine ele alınması ve irdelenmesi gerekiyor. Bilindiği üzere, işgücü demografi ve gidişatı söz konusu olduğunda, karşımıza iki farklı tablo çıkıyor:
Yukarıda belirtilen 8.5’luk manşet, görünür işsizliği; teknik ifadesi ile “dar tanımlı” kapsamı ifade ederken, “geniş tanımlı işsizlik” kavramı temelinde gerçek(çi) işsizlik görünümü ifade ediliyor. “Atıl işgücü oranı” şemsiye kavramı altında “zamana bağlı eksik istihdam” ve “potansiyel işgücü” yapılanmalarını dahil etmek gerekiyor. Bu durumda, mesela, son iki yıl için dar tanımlı işsiz sayısı beşyüzyetmişbinin üzerinde azalmış olarak hesaplanırken, geniş tanımlı işsizlik sayısı bunun altı kat fazlasına; üç milyon dörtyüzbin kişiye ulaşıyor. Aralık manşeti olan 8.5 düzeyinde “dar tanımlı işsizlik” rakamı; bakış açısı “geniş tanımlı” platforma çevrildiğinde, üç kattan fazla bir artış ile 28.2 seviyesine tırmanıyor. Keza, kadınlar için 11.4 olarak açıklanan Aralık manşeti; benzer kapsam ve yaklaşım çerçevesinde 37.2 mertebesine çıkıyor. Dar ve geniş tanımlı işsizlik rakamları arasındaki makas, yaklaşık olarak yirmi puana kadar açılmış bulunuyor. Genel geçer bir ifadeyle, her üç kişiden birisinin işsiz olduğu ortaya çıkıyor; çalışmaya hazır beş milyon kişinin iş bulma ümitlerini yitirdikleri görülüyor.
Bir diğer önemli nokta; 15-24 yaş arasını kapsayan genç nüfus işsizlik oranındaki artış eğiliminin sürmesi ve %17’ye yaklaşması olarak karşımıza çıkıyor. Genç kadınlar arasındaki işsizlik oranının (%22.1) ise, kadın nüfusun benzer verisine(%11.4) oranla iki kat zayıf bir duruma işaret ettiği hesaplanıyor. İşini kaybedenler için geliştirilen bir geçici destek sistemi olan işsizlik sigortasından yararlanma oranının ise, hak kazananların sadece beşte biri düzeyinde kaldığı görülüyor. Öte yandan, haftalık ortalama çalışma süresinin kırküç saatin altında kaldığı ortaya konulmuş bulunuyor.
İstihdam ekonomisinde elde edilen güncel (Aralık) verilerin genel bir arka plan okuması sonucunda bile, yapısal/kronik sorunların varlığını görmek; bunların ayırdına inmek mümkün oluyor. İşte, bu bakımdan, istihdam kulvarında yeni vaziyet ediş ve öngörülü/düzeltici/bütüncül yaklaşımlara duyulan ihtiyaç artıyor. Tam bu noktada, içinde bulunduğumuz ay başında yasal geçerlik kazanan Ulusal İstihdam Stratejisi (2025-2028) belgesini gündeme getirmek gerekiyor:
Onikinci Kalkınma Planı’nda yer verilen “İstihdam ve Çalışma Hayatı Hedefleri” doğrultusunda; istihdam ekonomisinde ana manşet olarak kabul edilen “işsizlik oranı” düzeyinin 2008 itibarıyla %7.5 düzeyine düşürülmesi öngörülüyor. Tüm iyileştirme hedef ve çabalarına karşın, vade sonunda “aşırı iddialı olmayan” müstakbel rakamların ortaya konulduğu yargısı ağır basıyor. Bu cümleden olmak üzere, istihdam oranı için %52.5; kayıtdışı istihdam oranı olarak %23.4; işgücüne katılma oranı bakımından %56.7 (kadınlar için %40.1) ve genç nüfustaki işsizlik oranı tarafında ise %16.6 hedef manşetleri ortaya konuluyor. Bir ve beraber değerlendirildiğinde; ülkemiz istihdam eko-coğrafyası bakımından yakın erimde, köktenci ve etkileyici ilerleme ile düzelmelerin müjdesine rastlanmıyor.
Yakın vadede geçerli kılınacak ve takip edilecek ana ilkeler ise beş ana başlık altında ifade ediliyor:
Bütüncül Yaklaşım ve Uyum; Kapsayıcılık ve Fırsat Eşitliği; Sosyal Diyalog ve Fırsat Eşitliği; İnsana Yakışır İş ve nihayet; Sürdürülebilirlik ve Risk Yönetimi Temelli Yaklaşım.
Yüzdokuz sayfa hacmindeki ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koordinesindeki stratejik planın son kısmında ilgili Eylem Planları yer alıyor. Bu kapsamda, dört farklı temel politika alanı kapsayıcı şemsiyesi altında, toplam doksan adet eylem planı; onüç tane politika kalemi ile ilişkilendirilerek ortaya konulmuş bulunuyor. Temel Politika Alan başlıkları da şu şekilde sıralanıyor:
-Yeşil ve Dijital Dönüşüm Beceri Uyumunun Geliştirilmesi
-Kapsayıcı İstihdamın Geliştirilmesi
-Sosyal Koruma ve İstihdam İlişkisinin Güçlendirilmesi
-Kırsal Bölgelerde Sürdürülebilir İstihdamın Geliştirilmesi
Sınırlı bir çevresel analiz temelinde, başta, büyüme tahminleri; kayıtdışılık; geçim güçlüğü; ücretlerde aşınma; işveren maliyeti/vergi boyutu olmak üzere pek çok ilgili faktörün radar dışı kaldığı/bırakıldığı görülüyor. Çalışmanın finansal ve mali/bütçe boyutundan yoksun bırakılmış bulunması; genel olarak, “ilkesel duruş/prensipler paylaşımı ve temenni kulvarında sıkışma” ilk değerlendirmelerini ön plana çıkarıyor.
İstihdamda ortaya çıkmış olan bu oransal başarının, arka plan ve alt kırımları ile derinlemesine ele alınması ve irdelenmesi gerekiyor. Bilindiği üzere, işgücü demografi ve gidişatı söz konusu olduğunda, karşımıza iki farklı tablo çıkıyor:
Yukarıda belirtilen 8.5’luk manşet, görünür işsizliği; teknik ifadesi ile “dar tanımlı” kapsamı ifade ederken, “geniş tanımlı işsizlik” kavramı temelinde gerçek(çi) işsizlik görünümü ifade ediliyor. “Atıl işgücü oranı” şemsiye kavramı altında “zamana bağlı eksik istihdam” ve “potansiyel işgücü” yapılanmalarını dahil etmek gerekiyor. Bu durumda, mesela, son iki yıl için dar tanımlı işsiz sayısı beşyüzyetmişbinin üzerinde azalmış olarak hesaplanırken, geniş tanımlı işsizlik sayısı bunun altı kat fazlasına; üç milyon dörtyüzbin kişiye ulaşıyor. Aralık manşeti olan 8.5 düzeyinde “dar tanımlı işsizlik” rakamı; bakış açısı “geniş tanımlı” platforma çevrildiğinde, üç kattan fazla bir artış ile 28.2 seviyesine tırmanıyor. Keza, kadınlar için 11.4 olarak açıklanan Aralık manşeti; benzer kapsam ve yaklaşım çerçevesinde 37.2 mertebesine çıkıyor. Dar ve geniş tanımlı işsizlik rakamları arasındaki makas, yaklaşık olarak yirmi puana kadar açılmış bulunuyor. Genel geçer bir ifadeyle, her üç kişiden birisinin işsiz olduğu ortaya çıkıyor; çalışmaya hazır beş milyon kişinin iş bulma ümitlerini yitirdikleri görülüyor.
Bir diğer önemli nokta; 15-24 yaş arasını kapsayan genç nüfus işsizlik oranındaki artış eğiliminin sürmesi ve %17’ye yaklaşması olarak karşımıza çıkıyor. Genç kadınlar arasındaki işsizlik oranının (%22.1) ise, kadın nüfusun benzer verisine(%11.4) oranla iki kat zayıf bir duruma işaret ettiği hesaplanıyor. İşini kaybedenler için geliştirilen bir geçici destek sistemi olan işsizlik sigortasından yararlanma oranının ise, hak kazananların sadece beşte biri düzeyinde kaldığı görülüyor. Öte yandan, haftalık ortalama çalışma süresinin kırküç saatin altında kaldığı ortaya konulmuş bulunuyor.
İstihdam ekonomisinde elde edilen güncel (Aralık) verilerin genel bir arka plan okuması sonucunda bile, yapısal/kronik sorunların varlığını görmek; bunların ayırdına inmek mümkün oluyor. İşte, bu bakımdan, istihdam kulvarında yeni vaziyet ediş ve öngörülü/düzeltici/bütüncül yaklaşımlara duyulan ihtiyaç artıyor. Tam bu noktada, içinde bulunduğumuz ay başında yasal geçerlik kazanan Ulusal İstihdam Stratejisi (2025-2028) belgesini gündeme getirmek gerekiyor:
Onikinci Kalkınma Planı’nda yer verilen “İstihdam ve Çalışma Hayatı Hedefleri” doğrultusunda; istihdam ekonomisinde ana manşet olarak kabul edilen “işsizlik oranı” düzeyinin 2008 itibarıyla %7.5 düzeyine düşürülmesi öngörülüyor. Tüm iyileştirme hedef ve çabalarına karşın, vade sonunda “aşırı iddialı olmayan” müstakbel rakamların ortaya konulduğu yargısı ağır basıyor. Bu cümleden olmak üzere, istihdam oranı için %52.5; kayıtdışı istihdam oranı olarak %23.4; işgücüne katılma oranı bakımından %56.7 (kadınlar için %40.1) ve genç nüfustaki işsizlik oranı tarafında ise %16.6 hedef manşetleri ortaya konuluyor. Bir ve beraber değerlendirildiğinde; ülkemiz istihdam eko-coğrafyası bakımından yakın erimde, köktenci ve etkileyici ilerleme ile düzelmelerin müjdesine rastlanmıyor.
Yakın vadede geçerli kılınacak ve takip edilecek ana ilkeler ise beş ana başlık altında ifade ediliyor:
Bütüncül Yaklaşım ve Uyum; Kapsayıcılık ve Fırsat Eşitliği; Sosyal Diyalog ve Fırsat Eşitliği; İnsana Yakışır İş ve nihayet; Sürdürülebilirlik ve Risk Yönetimi Temelli Yaklaşım.
Yüzdokuz sayfa hacmindeki ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koordinesindeki stratejik planın son kısmında ilgili Eylem Planları yer alıyor. Bu kapsamda, dört farklı temel politika alanı kapsayıcı şemsiyesi altında, toplam doksan adet eylem planı; onüç tane politika kalemi ile ilişkilendirilerek ortaya konulmuş bulunuyor. Temel Politika Alan başlıkları da şu şekilde sıralanıyor:
-Yeşil ve Dijital Dönüşüm Beceri Uyumunun Geliştirilmesi
-Kapsayıcı İstihdamın Geliştirilmesi
-Sosyal Koruma ve İstihdam İlişkisinin Güçlendirilmesi
-Kırsal Bölgelerde Sürdürülebilir İstihdamın Geliştirilmesi
Sınırlı bir çevresel analiz temelinde, başta, büyüme tahminleri; kayıtdışılık; geçim güçlüğü; ücretlerde aşınma; işveren maliyeti/vergi boyutu olmak üzere pek çok ilgili faktörün radar dışı kaldığı/bırakıldığı görülüyor. Çalışmanın finansal ve mali/bütçe boyutundan yoksun bırakılmış bulunması; genel olarak, “ilkesel duruş/prensipler paylaşımı ve temenni kulvarında sıkışma” ilk değerlendirmelerini ön plana çıkarıyor.