Bir önceki karar metninde yer almayan; sonraki ayarlamaların “kapsam ve zamanlaması” ibaresi, FED’in, faiz indirimi işinde “gaza basmayacağına” işaret ediyor. Nitekim, 2025 için öngörülen muhtemel faiz indirim kararı sayısının, yarı yarıya azaltılarak, iki adete indirildiği takip ediliyor. Keza, Cleveland FED Başkanı Beth Hammack’ın, tıpkı Kasım toplantısında olduğu üzere şahin tutumunu sürdürdüğü ve bu kez de karşı oy kullandığı anlaşılıyor. İşte bu yüzden, başkan Powell’in konuşmasında yer alan; “zorlu ve fakat doğru bir karar” ifadesinin altını çizmek gerekiyor. Başkan’ın diğer söylemleri arasında yer verdiği; “hızlı yol aldık; daha temkinli olmaya geçilecek!” mealindeki duruş beyanı da ön plana çıkıyor.
Ezcümle, ABD doları/tahvilleri dışındaki tüm finansal piyasa ve varlıklar aleyhine çalışan “güçlü dolar sendromu” gerçeğinin, 2025 açılışı ile gündemde kalmaya devam edeceği artık belirgin hale geliyor. İddialı sermaye piyasaları başta olmak üzere, atak yapan kripto ve güvenli liman şapkasına talip altın ve diğerlerinin yükselme heveslerinin, en azından, önümüzdeki ilk çeyrek sonrasına ertelendiği ortaya çıkıyor. FED’in, üzerindeki yoğun ve sürekli baskı ve kampanyalara karşın, “ılımlı şahin” duruşunu terk etmeye hazır olmadığı okunuyor. 20 Ocak sonrası Trump dönemi açılım ve icraatları bakımından, FED cephesinde “bekle-gör” moduna geçildiği akla geliyor. Ortada duran ifadeleri ve rutin dışı duruşları ile bilinen Donald Trump’ın, 47.Başkanlık döneminde hangi gelişmelere yön vereceği merak ve ihtiyatla bekleniliyor. Beklenen ticaret vergi ve düzenlemelerinin etkileri konusunda “zamana gerek duyulduğuna” yönelik ifadelerin altını özellikle çizmek gerekiyor.
Üst üste üç toplantıda, alt düzey oranı ile indirim gerçekleştirerek seneyi kapatan FED’in, üzerindeki “indirim yönlü baskı” kıskacından kurtulma, ancak, herhangi bir taahhüt andacına takılıp kalmama manevrasını ustalıkla sürdürdüğü düşünülüyor.
FED’in dünyanın en büyük ekonomisi ile ilgili güncellenmiş öngörüleri de, sene sonu olması itibarıyla daha fazla önem ve ağırlık kazanıyor. Özellikle, çekirdek enflasyon verisinin, 2024 yılı için, %10’luk bir artışla, %2.8 seviyesine yukarı yönlü güncellenmesi ve paralel biçimde, önümüzdeki yıl için geçerli tahminin de %2.2’den; %2.5 düzeyine taşınması dikkate değer bulunuyor. Enflasyon gidişatını okuma bakımından karamsar ve temkinli bir duruşa işaret eden bu manşetlerin, %2.0 hedef enflasyon çıpasından uzak düştüğü açıkça görülüyor.
Bu bağlamda, üst üste faiz indirimi gerçekleştiren ECB (Avrupa Merkez Bankası) etki sahası olan Euro Bölgesi için de enflasyon artışına işaret eden verilerin ortaya çıktığını ıskalamamak gerekiyor. Geçtiğimiz Ekim ayında hedef oran %2.0 yakalanmış iken, Kasım itibarıyla %2.2 düzeyine ulaşan bir artış yaşandığı anlaşılıyor. Gene, İngiltere’de bozulma sinyali veren enflasyon verileri ışığında önümüzdeki yıl için öngörülen faiz indirimi beklentileri büyük ölçüde tenzilata uğramış bulunuyor. 2024 yılı sona ererken, küresel planda enflasyon ile mücadele cephesi için adeta bir “takılıp kalma” durumu ortaya çıkıyor! Bu noktada, akla hemen Powell’ in saatler önce sarf ettiği; “ enflasyon tarafında risk ve belirsizliklerin bulunması durumunda, biraz daha yavaş ilerleme gereğine vurgu yapan” sözleri geliyor.
Çekirdek enflasyon kulvarındaki karamsar FED tutumu, iş büyüme meselesine geldiğinde, yerini; görece bir iyimserlik duruşuna terk ediyor: 2024 için büyüme beklentisi %2.0’den %2.5 düzeyine yükseltilirken, 2025 dönemine ait beklenti daha ılımlı bir duruşla %2.0’den %2.1 seviyesine çekiliyor. Ancak, orta erimde, büyüme tahminlerinin daha mütevazı bir orana (%1.8) endekslendiği gerçeği dikkatlerden kaçmıyor.
İstihdam bakımından “etkileyici” bir tablo ortaya koyan ABD ekonomisi için ortaya konulan FED işsizlik beklentilerinin de iyimserlik dozu yüksek vasfını doğal karşılamak gerekiyor; bu sene için işsizlik oran manşeti %4.2’ye, önümüzdeki yıl için ise %4.3 düzeyine çekiliyor.
FED’in, aylar boyunca güçlü dolar sendromunu doğuran ve besleyen “ben-merkezcil” tutumunu sürdürür iken, gene kendi görev tanımı içinde yer alan “enflasyon ve istihdam ikilisini birlikte gözetme” beklentisinden taviz vermediği, Aralık kararları ile bir kere daha, ortaya çıkmış oluyor.
Bir önceki karar metninde yer almayan; sonraki ayarlamaların “kapsam ve zamanlaması” ibaresi, FED’in, faiz indirimi işinde “gaza basmayacağına” işaret ediyor. Nitekim, 2025 için öngörülen muhtemel faiz indirim kararı sayısının, yarı yarıya azaltılarak, iki adete indirildiği takip ediliyor. Keza, Cleveland FED Başkanı Beth Hammack’ın, tıpkı Kasım toplantısında olduğu üzere şahin tutumunu sürdürdüğü ve bu kez de karşı oy kullandığı anlaşılıyor. İşte bu yüzden, başkan Powell’in konuşmasında yer alan; “zorlu ve fakat doğru bir karar” ifadesinin altını çizmek gerekiyor. Başkan’ın diğer söylemleri arasında yer verdiği; “hızlı yol aldık; daha temkinli olmaya geçilecek!” mealindeki duruş beyanı da ön plana çıkıyor.
Ezcümle, ABD doları/tahvilleri dışındaki tüm finansal piyasa ve varlıklar aleyhine çalışan “güçlü dolar sendromu” gerçeğinin, 2025 açılışı ile gündemde kalmaya devam edeceği artık belirgin hale geliyor. İddialı sermaye piyasaları başta olmak üzere, atak yapan kripto ve güvenli liman şapkasına talip altın ve diğerlerinin yükselme heveslerinin, en azından, önümüzdeki ilk çeyrek sonrasına ertelendiği ortaya çıkıyor. FED’in, üzerindeki yoğun ve sürekli baskı ve kampanyalara karşın, “ılımlı şahin” duruşunu terk etmeye hazır olmadığı okunuyor. 20 Ocak sonrası Trump dönemi açılım ve icraatları bakımından, FED cephesinde “bekle-gör” moduna geçildiği akla geliyor. Ortada duran ifadeleri ve rutin dışı duruşları ile bilinen Donald Trump’ın, 47.Başkanlık döneminde hangi gelişmelere yön vereceği merak ve ihtiyatla bekleniliyor. Beklenen ticaret vergi ve düzenlemelerinin etkileri konusunda “zamana gerek duyulduğuna” yönelik ifadelerin altını özellikle çizmek gerekiyor.
Üst üste üç toplantıda, alt düzey oranı ile indirim gerçekleştirerek seneyi kapatan FED’in, üzerindeki “indirim yönlü baskı” kıskacından kurtulma, ancak, herhangi bir taahhüt andacına takılıp kalmama manevrasını ustalıkla sürdürdüğü düşünülüyor.
FED’in dünyanın en büyük ekonomisi ile ilgili güncellenmiş öngörüleri de, sene sonu olması itibarıyla daha fazla önem ve ağırlık kazanıyor. Özellikle, çekirdek enflasyon verisinin, 2024 yılı için, %10’luk bir artışla, %2.8 seviyesine yukarı yönlü güncellenmesi ve paralel biçimde, önümüzdeki yıl için geçerli tahminin de %2.2’den; %2.5 düzeyine taşınması dikkate değer bulunuyor. Enflasyon gidişatını okuma bakımından karamsar ve temkinli bir duruşa işaret eden bu manşetlerin, %2.0 hedef enflasyon çıpasından uzak düştüğü açıkça görülüyor.
Bu bağlamda, üst üste faiz indirimi gerçekleştiren ECB (Avrupa Merkez Bankası) etki sahası olan Euro Bölgesi için de enflasyon artışına işaret eden verilerin ortaya çıktığını ıskalamamak gerekiyor. Geçtiğimiz Ekim ayında hedef oran %2.0 yakalanmış iken, Kasım itibarıyla %2.2 düzeyine ulaşan bir artış yaşandığı anlaşılıyor. Gene, İngiltere’de bozulma sinyali veren enflasyon verileri ışığında önümüzdeki yıl için öngörülen faiz indirimi beklentileri büyük ölçüde tenzilata uğramış bulunuyor. 2024 yılı sona ererken, küresel planda enflasyon ile mücadele cephesi için adeta bir “takılıp kalma” durumu ortaya çıkıyor! Bu noktada, akla hemen Powell’ in saatler önce sarf ettiği; “ enflasyon tarafında risk ve belirsizliklerin bulunması durumunda, biraz daha yavaş ilerleme gereğine vurgu yapan” sözleri geliyor.
Çekirdek enflasyon kulvarındaki karamsar FED tutumu, iş büyüme meselesine geldiğinde, yerini; görece bir iyimserlik duruşuna terk ediyor: 2024 için büyüme beklentisi %2.0’den %2.5 düzeyine yükseltilirken, 2025 dönemine ait beklenti daha ılımlı bir duruşla %2.0’den %2.1 seviyesine çekiliyor. Ancak, orta erimde, büyüme tahminlerinin daha mütevazı bir orana (%1.8) endekslendiği gerçeği dikkatlerden kaçmıyor.
İstihdam bakımından “etkileyici” bir tablo ortaya koyan ABD ekonomisi için ortaya konulan FED işsizlik beklentilerinin de iyimserlik dozu yüksek vasfını doğal karşılamak gerekiyor; bu sene için işsizlik oran manşeti %4.2’ye, önümüzdeki yıl için ise %4.3 düzeyine çekiliyor.
FED’in, aylar boyunca güçlü dolar sendromunu doğuran ve besleyen “ben-merkezcil” tutumunu sürdürür iken, gene kendi görev tanımı içinde yer alan “enflasyon ve istihdam ikilisini birlikte gözetme” beklentisinden taviz vermediği, Aralık kararları ile bir kere daha, ortaya çıkmış oluyor.