Modern toplumlar ve gelişme seviyesinden bağımsız olarak tüm ekonomilerin, bu dört temel unsur üzerinde yükseldiği ve yapılandırıldığı görülmektedir. Ekonomide zenginlik ve gelişmişlik; her şeyden önce, yakın zamanda ve küresel planda ikame edilmeleri olanaklar dahilinde görülmeyen bu dört meta üzerinde yapılandırılmıştır. (*)
Söz konusu dört materyalin küresel üretimi için küresel enerji kapasitesinin beşte biri harcanırken, fosil yakıtlara bağlı karbon salınımının dörtte biri bunlardan kaynaklanmaktadır. Gerçekçi analizler, yakın gelecekte bu durumu değiştirebilecek yeni açılımların ortaya çıkması ihtimalini düşük olarak değerlendirmektedir.
Bir nitrojen ve üç adet hidrojenden oluşan amonyak; kimyasal gübre/hayvansal yem maddelerinin temel birleşeni olup, doğrudan insanoğlunun beslenmesinde en büyük role sahiptir. Yokluğu halinde, dünya nüfusunun yarısının “aç kalacağı” ve hayatını sürdüremeyeceği belirtilmektedir. 1908’de, Fritz Haber tarafından elde edilen sentetik amonyak, Carl Bosch katkısı ile üretim ölçeğine taşınmış ve 1910’lu yıllardan bu yana Haber-Bosch prosesi olarak sentetik amonyak imalatının temelini teşkil etmiştir. Günümüzde, küresel amonyak üretiminin %80’i, tarımsal gübre olarak kullanılmakta iken, geri kalan kapasiteyi; nitrik asit, patlayıcılar, roket yakıtları, boyalar, lifler, temizlik maddeleri ve diğerleri oluşturmaktadır. Amonyak sentezi ile üretilen ve gıda eldesinde kritik rol oynayan kimyasal gübrenin dünyadaki farklı kullanım dağılımını not etmek gerekir: Asya (%60), Avrupa- Kuzey Amerika (%25) iken, Afrika kıtasının payı %5’den daha az düzeyde kalmaktadır.
Her türlü biçimlendirme ve kalıplandırma işlemine uygun yapısı ile plastikler, çağdaş yaşamın her anında ve alanında karşımıza çıkmaktadır. Nanometre mertebesindeki ince filmlerden; dev ölçekli dayanıklı taşıma borularına kadar farklı ürünler ve finans sektöründen-kredi kartı, vb.-, sağlık alanına-damar içi katater, vb.-kadar hemen her kulvarda plastiklerin varlığı ortadadır. Küresel planda, termo-plastikler ön plana çıkmakta; polietilen (PE), poliproplen (PP) ve polivinilklorit (PVC) bilinen ticari adları ile üretimin ağırlıklı kısmını teşkil etmektedir. Isıl işlem ile plastik üretim teknolojisinin geçmişi de 1900’lerin başına uzanmaktadır. Hendrik Baekeland’ın 1907 yılında elde ettiği öncü katkıları takiben, selofan; naylon; teflon, likra, kevlar gibi ticari ürünler ekonomiye kazandırılmıştır. Günümüze gelindiğinde, küresel ekonomide ve günlük yaşamda yer alan farklı plastik çeşitleri sayısı elli adedi aşmaktadır.
Demir esaslı alaşım olarak tanımlanan çelik metasının, üçbinbeşyüz farklı çeşidi bulunduğu için, çoğul sıfatına dayanarak; “çelikler” kavramını kullanmak yerinde olacaktır. Sanayi Devrimi öncesinde artizanal üretim tekniği ile üretilen çelikler, mesela, en sert taşlardan granite nazaran otuz kat fazla ağırlık taşıyabilme, ya da, bakıra göre sekiz kat sertlik kazanma gibi avantajları sunmaktadır. Üstelik, mıknatıs özelliği ile ön plana çıkmakta; başta elektrik üreten olmak üzere her tür makine/alet imali bakımından eşsiz avantajlar sağlamaktadır. Karbon çelikleri; alaşım çelikleri; paslanmaz çelikler ve takım çelikleri olmak üzere dört ana kategoride değerlendirilen bu materyal, sağlıktan; silaha kadar hemen her sektörde varlığını sergilemektedir. Hayat kurtaran cerrahi bıçak da; hayatı bitiren tüfek de çelik katkısı ile üretilmektedir. Dünya ekonomik faaliyetlerinde kullanılan çeliklerin üçte birisinin hurda-geri dönüştürülmüş malzemeden oluştuğu ve “makine yapan makinelerin” ana materyalini teşkil ettiği de hatırlatılmalıdır.
2000’li yılların başından bu yana, insanlığın büyük kesimi, beton ile beton üzerine inşa edilen yerleşim bölgelerinde yaşamaktadır. Özellikle çelik materyali ile kuvvetlendirildiğinde, “yıllara meydan okuyan” bir inşa malzemesi olarak, “betondan ormanlar” inşasında ana faktör olarak değerlendirilmiştir. Beton üretiminin vazgeçilmez birleşeni çimentodur ve modern çimento teknolojisi tam iki yüz yıl önce ortaya konmuştur. 1824 yılında Joseph Aspdin tarafından patenti alınan Portland çimentosu, betonun çağdaş inşa malzemesine yükselişinin önünü açmıştır. Bina inşasından; karayollarına kadar her alanda ana materyal durumundaki beton, her ekonomi resminin ve katma değerli projenin içinde yer almaktadır. Kuvvetlendirilmiş beton uygulamaları ile modern dünyanın iddialı projelerini - dev barajlardan; kıtalararası köprülere kadar - hayata kazandırmak mümkün olmuştur.
Modern ekonomiler, ancak büyük ölçekli ve her sektöre yayılmış metalar hareketi üzerinden inşa edilir ve yükseltilir. İşte, bunlar arasında “eşitler arasında birincilik” üzerinden düşünerek, amonyak; plastikler; çelikler ve beton unsurlarını işaretlemek mümkündür. Elbette “ekonomi; insan içindir” ve fakat, bu dört meta/araç olmadan, çağdaş ekonominin çarklarının dönmesi, şu an için düşünülemeyecektir.
(*) “How The World Really Works”, Vaclav Smil, Penguin Books, 2022.
Modern toplumlar ve gelişme seviyesinden bağımsız olarak tüm ekonomilerin, bu dört temel unsur üzerinde yükseldiği ve yapılandırıldığı görülmektedir. Ekonomide zenginlik ve gelişmişlik; her şeyden önce, yakın zamanda ve küresel planda ikame edilmeleri olanaklar dahilinde görülmeyen bu dört meta üzerinde yapılandırılmıştır. (*)
Söz konusu dört materyalin küresel üretimi için küresel enerji kapasitesinin beşte biri harcanırken, fosil yakıtlara bağlı karbon salınımının dörtte biri bunlardan kaynaklanmaktadır. Gerçekçi analizler, yakın gelecekte bu durumu değiştirebilecek yeni açılımların ortaya çıkması ihtimalini düşük olarak değerlendirmektedir.
Bir nitrojen ve üç adet hidrojenden oluşan amonyak; kimyasal gübre/hayvansal yem maddelerinin temel birleşeni olup, doğrudan insanoğlunun beslenmesinde en büyük role sahiptir. Yokluğu halinde, dünya nüfusunun yarısının “aç kalacağı” ve hayatını sürdüremeyeceği belirtilmektedir. 1908’de, Fritz Haber tarafından elde edilen sentetik amonyak, Carl Bosch katkısı ile üretim ölçeğine taşınmış ve 1910’lu yıllardan bu yana Haber-Bosch prosesi olarak sentetik amonyak imalatının temelini teşkil etmiştir. Günümüzde, küresel amonyak üretiminin %80’i, tarımsal gübre olarak kullanılmakta iken, geri kalan kapasiteyi; nitrik asit, patlayıcılar, roket yakıtları, boyalar, lifler, temizlik maddeleri ve diğerleri oluşturmaktadır. Amonyak sentezi ile üretilen ve gıda eldesinde kritik rol oynayan kimyasal gübrenin dünyadaki farklı kullanım dağılımını not etmek gerekir: Asya (%60), Avrupa- Kuzey Amerika (%25) iken, Afrika kıtasının payı %5’den daha az düzeyde kalmaktadır.
Her türlü biçimlendirme ve kalıplandırma işlemine uygun yapısı ile plastikler, çağdaş yaşamın her anında ve alanında karşımıza çıkmaktadır. Nanometre mertebesindeki ince filmlerden; dev ölçekli dayanıklı taşıma borularına kadar farklı ürünler ve finans sektöründen-kredi kartı, vb.-, sağlık alanına-damar içi katater, vb.-kadar hemen her kulvarda plastiklerin varlığı ortadadır. Küresel planda, termo-plastikler ön plana çıkmakta; polietilen (PE), poliproplen (PP) ve polivinilklorit (PVC) bilinen ticari adları ile üretimin ağırlıklı kısmını teşkil etmektedir. Isıl işlem ile plastik üretim teknolojisinin geçmişi de 1900’lerin başına uzanmaktadır. Hendrik Baekeland’ın 1907 yılında elde ettiği öncü katkıları takiben, selofan; naylon; teflon, likra, kevlar gibi ticari ürünler ekonomiye kazandırılmıştır. Günümüze gelindiğinde, küresel ekonomide ve günlük yaşamda yer alan farklı plastik çeşitleri sayısı elli adedi aşmaktadır.
Demir esaslı alaşım olarak tanımlanan çelik metasının, üçbinbeşyüz farklı çeşidi bulunduğu için, çoğul sıfatına dayanarak; “çelikler” kavramını kullanmak yerinde olacaktır. Sanayi Devrimi öncesinde artizanal üretim tekniği ile üretilen çelikler, mesela, en sert taşlardan granite nazaran otuz kat fazla ağırlık taşıyabilme, ya da, bakıra göre sekiz kat sertlik kazanma gibi avantajları sunmaktadır. Üstelik, mıknatıs özelliği ile ön plana çıkmakta; başta elektrik üreten olmak üzere her tür makine/alet imali bakımından eşsiz avantajlar sağlamaktadır. Karbon çelikleri; alaşım çelikleri; paslanmaz çelikler ve takım çelikleri olmak üzere dört ana kategoride değerlendirilen bu materyal, sağlıktan; silaha kadar hemen her sektörde varlığını sergilemektedir. Hayat kurtaran cerrahi bıçak da; hayatı bitiren tüfek de çelik katkısı ile üretilmektedir. Dünya ekonomik faaliyetlerinde kullanılan çeliklerin üçte birisinin hurda-geri dönüştürülmüş malzemeden oluştuğu ve “makine yapan makinelerin” ana materyalini teşkil ettiği de hatırlatılmalıdır.
2000’li yılların başından bu yana, insanlığın büyük kesimi, beton ile beton üzerine inşa edilen yerleşim bölgelerinde yaşamaktadır. Özellikle çelik materyali ile kuvvetlendirildiğinde, “yıllara meydan okuyan” bir inşa malzemesi olarak, “betondan ormanlar” inşasında ana faktör olarak değerlendirilmiştir. Beton üretiminin vazgeçilmez birleşeni çimentodur ve modern çimento teknolojisi tam iki yüz yıl önce ortaya konmuştur. 1824 yılında Joseph Aspdin tarafından patenti alınan Portland çimentosu, betonun çağdaş inşa malzemesine yükselişinin önünü açmıştır. Bina inşasından; karayollarına kadar her alanda ana materyal durumundaki beton, her ekonomi resminin ve katma değerli projenin içinde yer almaktadır. Kuvvetlendirilmiş beton uygulamaları ile modern dünyanın iddialı projelerini - dev barajlardan; kıtalararası köprülere kadar - hayata kazandırmak mümkün olmuştur.
Modern ekonomiler, ancak büyük ölçekli ve her sektöre yayılmış metalar hareketi üzerinden inşa edilir ve yükseltilir. İşte, bunlar arasında “eşitler arasında birincilik” üzerinden düşünerek, amonyak; plastikler; çelikler ve beton unsurlarını işaretlemek mümkündür. Elbette “ekonomi; insan içindir” ve fakat, bu dört meta/araç olmadan, çağdaş ekonominin çarklarının dönmesi, şu an için düşünülemeyecektir.
(*) “How The World Really Works”, Vaclav Smil, Penguin Books, 2022.