hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    EKO-POLİTİK’TE GÜNCEL BAŞLIK VE DİNAMİKLER...

    20.03.2025 Perşembe | 20:47Son Güncelleme:

    Yüksek tempolu ve aşılamayan BELİRSİZLİK arka planına bağlı bir küresel eko-politik konjonktür ağırlığını açıkça hissettiriyor. İçeride ve dışarıda piyasalar, değişen ve gelişen bu dinamiklere uyum sağlamaya ve ilgili riskleri yönetmeye çalışıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Başta FED olmak üzere dünya ekonomisinin önde gelen beş ülkenin merkez bankaları, beklenen gösterge faiz kararlarını, birbirini takiben ve bir tanesi hariç,“pas geçme” ortak zemininde açıklıyor. Japonya Merkez Bankası tarafından “%0.5 düzeyinde sabit bırakma” kararını; Çin Merkez Bankası’nın “%3.1 oranının aynen korunması” açıklaması takip ediyor. FED ise, beklentilere paralel ve ancak, Başkan Trump’ın “indirim önerisi” tavsiyesine karşı olarak Mart toplantısında pas geçme ve referans faizi 4.25 - 4.5 aralığında koruma kararını deklare ediyor. Başkan Powell’ın konuşması ve karar metni çözümlemeleri ışığında; senenin geri kalan kısmında iki kez olmak üzere ve toplam 50 bips oranında indirime gidilmesi ihtimali ön plana çıkıyor. Gene, Başkanın, FED’in benimsediği ana duruş olarak; “büyük ölçüde gümrük tarifeleri dinamiklerine bağlı olarak ortaya çıkan belirsizlik için daha fazla netlik bekleme ve ancak ekonomik görünüm güçlü kalırsa sıkı para politikasına devam etme” söyleminin altını çizmek gerekiyor. Söz konusu “bekle-gör moduna geçiş” tercihinin, FED’i; kısa-orta vadede Trump’ın keskin eleştiri oklarına hedef etme ihtimalinin giderek arttığı değerlendiriliyor. Faiz kararları kervanına en son katılan İsveç Merkez Bankası politika faizini %2.25 düzeyinde bırakır iken, İsviçre Merkez Bankası ise 0.25’lik bir tenzilata gitmiş bulunuyor. Önümüzdeki günlerde, İsviçre ekonomisinde yeni açılım ve tercihlerin gündeme gele(bile)ceği değerlendiriliyor.

    Geçen sene küresel ticaretin yaklaşık %4’lük bir büyüme oranı ile otuzüç trilyon dolarlık bir rekor düzeye ulaşmış bulunduğu UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı) Küresel Ticaret Güncellemesi raporu ile ortaya konuluyor. Söz konusu artışın büyük oranda hizmet ticareti kesiminden geldiği ve Avrupa ile Orta Asya hariç bölgeler bazında pozitif artışlar kaydedildiği ifade ediliyor. İlaveten, içinde bulunduğumuz yılın başında küresel ticaretin istikrarlı görünüm sergilemesine karşın, “artan jeo-politik gerilimler; korumacı politikalar ve ticari anlaşmazlıkların muhtemel olumsuz etkilere yol vermesi” riskine özellikle vurgu yapılıyor. 2025 için en büyük zorluğun; “uzun erimli büyümeyi örselemeden politika değişikliklerini yönetirken, ülkelerin korumacı ticaret blokları oluşturduğu bir küresel parçalanmaya karşı vaziyet etmek olacağı” net bir şekilde ifade ediliyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    OECD (Avrupa Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı) tarafından Ekonomik Görünüm serisi kapsamında yayınlanan ara rapor; “Belirsizlik Sularında Dümen Tutmak” başlığı ile daha kapak sayfasında günümüzün hakim trendine vurgu yapıyor. Buradan hareketle, 2025 ve 2026 yılları küresel büyümesi için aşağı yönlü bir revizyon ile, sırasıyla %3.1 ve %3 düzeylerine ulaşılıyor. Ülkemiz için büyüme oranları tahmininde ise 2025 için %3.1 ve 2026 sonu itibarıyla %3.9 düzeylerinde hesaplanıyor. Enflasyon öngörüleri bakımından ortaya çıkan tablo ise Türkiye bakımından düşündürücü bir görünüm taşıyor; içinde bulunduğumuz yılsonu için %31.4 ve önümüzdeki sene sonu toplam manşeti bakımından %17.3 tahminleri ile cari enflasyon hedeflemesi parametrelerinin dışında bir kestirim ortaya konuluyor.

    Uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch’in, “Küresel Ekonomik Görünüm Raporu” Mart edisyonu; “küresel büyüme tahminlerinin, ABD’nin başlattığı ticaret savaşları ile önemli oranda düşürüldüğü” tespitini üst manşetine taşıyor. Nitekim, küresel büyüme grafiğinde; 2024’ün %2.9’luk seviyesinden, bu sene için 2.3’e; önümüzdeki yıl için ise %2.2 seviyelerine gerileme tahmini kamuoyu ile paylaşılıyor. Özellikle Avrupa ekonomisi temelinde negatif ayrışan bir büyüme kestirimine vurgu yapılırken, Türkiye için iki senelik beklenti rakamlarının aynen korunarak, sırasıyla 2.6 ve 3.5 manşetlerinin geçerli olduğu konfirme ediliyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hafta ortasında gerçekleşen İBB merkezli adli kovuşturma ve gözaltılar ile piyasalarda ortaya çıkan yüksek oranlı ve keskin volatilite (oynaklık/değişkenlik) hareketleri izleniyor. Borsada, açılışın hemen sonrasında yaşanan keskin düşüş ile “devre kesme” önlemi devreye sokulur iken, dolar/TL. paritesinde, uzun süreli bir göreceli artış grafiği; %11’e ulaşan keskin artışlarla kırılıyor. Altın fiyatlarında günün ilk saatlerinde gram başına artış oranı %5 düzeyine ulaşan hızlı artış hareketleri de dikkat çekiyor. Günün ilerleyen saatlerinde sakinleşme ve geriye çekilme yaşanan kur/altın piyasalarında gene bir miktar değerlenme köpüğünün kaldığı hesaplanıyor. İlgili uzmanların ortak görüşü; Merkez Bankası’nın on milyar dolar civarında bir müdahale ile devreye girdiği noktasında yoğunlaşıyor. Aynı paralelde, bu sabah TCMB tarafından “Türk Lirası Uzlaşmalı Vadeli Döviz Satımı” uygulamasının da devreye sokulduğu görülüyor. Ancak, istikrarlı kur düzeyi gidişatında ortaya çıkan bu ani yükselişin; enflasyon beklentisi ve gelecekteki faiz kararları kulvarlarında olumsuz etki yapma ihtimalinden bahsediliyor. Nitekim, J.P.Morgan gelişmelerin sıcağında yayınladığı bir rapor ile enflasyon beklentilerini yukarı yönlü revize etme cihetine gidiyor. Genel hatlarıyla; dezenflasyon sürecinin ivme kaybedeceği ve Mart ayı manşetinin 2.3’ten; 3.2’ye çıkartılırken, yılsonu tahmininin %27.2 düzeyinden, %29.5 çıtasına çekilmesinin uygun bulunduğu izleniyor. Ayrıca, Merkez Bankası beklenen faiz indirimleri seriminde yapılan bir tenzili düzenleme ile yılsonu gösterge faiz manşet tahmini %30 seviyesinden, %35’e yükseltiliyor. Altın, dolar ve avro kulvarlarının tamamında görülen artışlar ile tarihi yüksekliklerin bir arada ve kısa bir zaman diliminde yaşanmasının, ekonomik beklenti iklimini bozucu etkisi baş gösteriyor ve ülke risk primi CDS temelinde de %10’luk bir artış ortaya çıkıyor. BIST 100 temelinde son beş yılın en sert ikinci değer kaybının ardından, ekonomik aktörlerin dikkatli ve tedbirli davranmanın yanısıra, panik davranış salınımlarından uzak kalma bakımından hassasiyet ile önemi artıyor. Özellikle bankacılık endeksi bakımından, BIST genelinde aşağı yönlü baskılara açık bir vasatın ortaya çıktığı değerlendiriliyor. Enflasyon ile etkin mücadele yolunda yatırım tercihlerinin dövize yönlenmesi opsiyonlarının dikkatli yönetilmesi bakımından hassas bir dönemden geçildiği anlaşılıyor.