hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Eko-Politik Radara Takılanlar..

    07.11.2024 Perşembe | 07:40Son Güncelleme:

    Hızla gelişen ve değişen dünyada, çok sayıda eko-politik dinamik ile değişiklikler birbirini takip ediyor; aktüel gündemi oluşturuyor. İşte, bu akışta “radarımıza takılan” başlıkları sıralama işi de bize kalıyor:

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kazanan adaydan ve sonuçtan bağımsız olmak üzere, ABD seçim deneyimini; yaygın demokrasinin yapısal sorun ve açmazları temelinde iyice çalışmak, “kapsamlı arka plan okumaları” gerçekleştirme ihtiyacı ortada duruyor. Bilhassa, seçim sistemleri tasarımı ve yönetiminde, köklü değişiklik ihtiyaç ile arayışı öncelik kazanıyor. Seçimli demokrasi ve kaynak kullanımı/paylaşımı başlıklarını adamakıllı çalışmak gerekiyor.


    Küresel rekabetin ve uluslararası ticaretin şekillenmesi sürecinde, belirleyici vasfı yüksek Çin’in yanında, “henüz söyleyecek sözü; yaratılacak mucizesi olan” Japonya’ yı da hesaba katmak doğru bir duruşu temsil ediyor.

    Almanya’ nın yaşadığı konjonktürel sıkıntı ile dar boğazlardan öğrenilecek dersler; edinilecek zengin kazanımlar bulunuyor. Tıpkı Japonya örneğinde görüldüğü üzere, kriz benzeri ortamlar, “ekonomik mucize dokusunun liflerinin” daha net ortaya çıkmasını sağlıyor. İlaveten, “tam dayanıklı ve sarsılmaz ekonomi” anlayışının bacaklarını, acımasızca, yerden kesebiliyor!

    Çin tarafından ilgili kulvarlarda alınan mesafe ve artan rekabetçi gücü karşısında, yeşil dönüşüm-sıfır karbon söyleminde ton düşüren; 2030 çevre hedeflerinin adeta içini boşaltan gelişmiş ülkeler profili yakından izleniyor. Boş ve sulandırılmış söylem kalabalığının; hedefe yönelik somut aksiyon ihtiyacına ket vurduğu, hatta üstün gelebildiği yeni bir eko-sistem filizleniyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ABD mahreçli ek gümrük tarifeleri; FED’ in ben-merkezcil faiz politikaları; içe kapanmacı eko-politik tercihler gibi oluşumlar, küresel sinerji (birliktelikten doğan güç) anlayışını köstekleyici etkilerini; kademeli ve katmanlı olarak sergilemeye devam ediyor. “ Savaşın sonlandırılması-barışın sağlanması” gibi öncelikli konularda gösterilmesi gereken birliktelik, tam tersine, ilmek ilmek sökülen bir kaotik panoya dönüşüyor.

    Seksen yılını geride bırakan küresel eko-politik mimari, kimilerine göre; “payandalarla ayakta tutulmaya çalışılan bir viraneye” benzetilse de, yakın erimde yerini alacak; arsasına konacak bir alternatifin varlığından bahsedilemiyor. BRICS en ön plana kendini atsa ve şu anki esnek/geniş opsiyonlu yapısının avantajını yaşasa da, kısa bir süre içinde tamamlaması gereken kurumsallaşma kıskacından kurtulamayacağı biliniyor. Başlangıçta olumlu tını veren “çeşitlilik”, zamanla “karmaşık ve karman-çorman” gelişimle, küresel bir alternatif sunabilme becerisini baskılama riskine kaynaklık ediyor.

    Bir diğerinden farklılaşmaya; ötekine alternatif olmaya çalışan ideoloji, sistem ve kurumlar, ilgi çekici şekilde, birbirlerine daha çok benzemeye, hatta karşıtına dönüşmeye başlıyorlar. Fransızların bilinen sözü; “ les extremes se touchent: aşırı uçlar buluşur! “, belki de, bu durumu en yetkin biçimde ifade ediyor.
    Yapay zeka (AI) gibi ileri teknolojik yaklaşımlar daha önce hayal etmesi zor yetenek ve kapasiteleri sağlarken, temel feraset ve birikimimizde saklı olan yetersizlik ile yetenek eksikliklerini zorluyor. İnsanın; amaç/araç hiyerarşi ve ayrımına karşı belagat ve kavrayışını sorguluyor. F.W. Taylor’dan onlarca yıl sonra, yeniden, Bilimsel Yönetim-Scientific Management birikiminin arı ve açık ilkeleri hatırlanıyor. Karmaşık ve hızla değişen bir dünyada, “sadeleşme”; ”basitleştirme” gibi temel değerler yeniden yükselişe geçiyor. “İş yapma becerisi” olarak tanımlanan teknolojinin aynı anda “en ileri, ama en yalın” formlarının peşine düşülüyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sihirli çözüm ve mucizelere yer olmayan bir dünyada, birlikte hareket etme; her alan ve kulvarda, “rekabetçi katma değer yaratma” ülküsünde buluşma ihtiyacı, varlığını her zamankinden fazla hissettiriyor. O halde, güncel eko-politik akışın, farklı frekanslardaki feryadını duymak ve çözüm yolunda birlikte gayret sarf etmek dışında bir alternatifimiz bulunmuyor.