hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    2025 ve ötesi için enflasyon ile dış ticaret tespitleri

    05.01.2025 Pazar | 17:56Son Güncelleme:

    Başta enflasyon olmak üzere, ekonomik göstergelerin kesinleşen yıllık manşetleri arasına dış ticaret rakamları da katılıyor. 2024 yılına ait bu toplam tablosu temelinde, artık, ilgili genel tespit ve önerileri ortaya koymak mümkün hale geliyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Açıklanan TÜİK Aralık ayı manşeti; beklentilerin altında bir düzey ile geniş kesimlerde farklı şekilde karşılanıyor. Yeni dönem ücret artışları bu baz üzerinden belirlenecek memur ve her statüden emekli milyonlarca kişi açısından tatminkar bulunmayan bir tablonun çıktığı değerlendiriliyor. “Refah payı” gibi mekanizmaların devreye sokulması gibi beklentiler, siyaset kesiminin inisiyatifinde bulunuyor. Akademik bakış açısından ise, enflasyonun sürekli/istikrarlı/öngörülebilir bir iniş (dezenflasyon) kulvarına girip/girmediğinin tespiti ağırlık kazanıyor:

    TÜİK’in açıkladığı Aralık TÜFE alt kırımlarına bakıldığında, bu bakımdan olumlu bir resim elde edilemiyor; yeterli dayanakların henüz ortaya çıkmadığı görülüyor. Tamamı aylık manşetin üzerinde kalan eğitim, konut ve sağlık enflasyon rakamları, Yaşam Kalitesi kavramının temel dinamiklerini oluşturuyor. Çekirdek enflasyon göstergeleri arasındaki farklılıklar; “katılık” ve “yapışkanlık” morfolojilerinde ortaya çıkan bir düzelmeye de işaret etmiyor. TÜİK sepetindeki ürün grupları arasında halen %90 oranında fiyat artışı yaşandığı; piyasa aktörlerinin zam yapma konusunda ellerini korkak alıştırmaya henüz yanaşmadıkları anlaşılıyor.

    Zaten, TCMB’nin değerlendirmesinde de, “dezenflasyon süreç ve temposu” bakımından ihtiyatlı ve ılımlı retorik kullanımına devam edildiği okunuyor. Bu durumda, enflasyonun; iniş patikasına geçiş yapmakla beraber, sürekli/istikrarlı/öngörülebilir azalma kulvarına giriş yap(a)madığını, hemen yılın başında tespit ve teslim etmek gerekiyor. Enflasyon ile mücadele konusunda alınması gereken yeni vaziyetler; uygulamaya konulması beklenen etkin politikalar konusunun, gelecek günlerde daha çok konuşulacağı biliniyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yılın ilk haftasının son gününde açıklanan dış ticaret rakamları ile senenin uluslararası ticaret tablosu ortaya çıkmış bulunuyor. İhracatta yaşanan düşük oranlı (%2.5) artış ve ithalatta ortaya çıkan azalış (%5) ile ihracatın ithalatı karşılama oranımız %76.1 düzeyini aşamıyor. Kırk küsur yıllık ihracat/dış ticaret serüvenimize; bürokrat ve akademisyen olarak aktif katılım sağlamış bir bakış açısıyla, 2025 için 390 milyar düzeyi hedeflenen dış ticaret kulvarında yapılması gerekenleri sıralama zamanıdır:

    Trump’ın ikinci dönemi ile ön plana çıkması beklenen yeni uluslararası ticaret düzenlemelerin de göz önüne alınarak, ticaret çerçevesinin yeniden yapılandırılması gerekiyor. En büyük dış ticaret ortağımız Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Revizyonu işinin ustalıkla kotarılması/tamamlanması işine öncelik verilmesi gerekiyor. Başta İngiltere ve Güney Kore olmak üzere, mevcut Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) için yeniden müzakere/revizyon işini süratle devreye alma aciliyeti ortaya çıkıyor. Özellikle Tayland (ASEAN ülkelerine açılan kapı) ve diğer stratejik dış ticaret ortakları ile yeni STA’ ların sürüncemede kalmasına son verilmesi, ortak bir beklenti olarak ortaya çıkıyor. Ayrıca, Tercihli Ticaret Anlaşmaları (TTA) için revizyon ve/veya yeni açılım meselesini de devreye sokmak gerekiyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Neredeyse 1/9 oranında inanılmaz bir dış ticaret dengesizliği ekseninde gelişen Çin ile ilişki için, kısa ve orta/uzun vadeli rekabetçi stratejilerin çalışılması, acil bir ihtiyaç konumuna taşınıyor. Keza, ABD ile ortada olan potansiyelin gerçekleştirilmesi bakımından yeni taktik ve açılımlara ihtiyaç duyuluyor.

    İhracat içindeki %40’lık yüksek- orta yüksek teknoloji ürünleri payının hangi gerçekçi vade ve hedefler çerçevesinde, hangi taktikler ile artış patikasına sokulacağının ortaya konması gerekiyor. Hizmetler kategorisinde yeni ve üst platformlara çıkma yaklaşım ve desteklerinin yeniden formüle edilmesi elzem görünüyor. Turizm kulvarında, elli yılın ardından, “yorulmuş ve rekabetçi keskinliği düşmüş” uygulama ile taktiklerin ( başta, “herşey dahil” olmak üzere) köktenci bir bakış açısıyla yeniden değerlendirilmesi zarureti dikkatlerden kaçmıyor. Keza, rekabetçi performans metriklerinin de yeniden masaya yatırılarak, (“turist sayısı” kadar “turist başına harcama tutarı” nın ikamesi gibi) sürdürülebilirlik kalitesinin arttırılması işinin ıskalanmaması gerekiyor. Daha çok sayıda “dünya markası” çıkarma cephesinde, elde edilen kazanımlar ve yaşanılan dar boğazlar ışığında, yeni programların oluşturulması zorunlu gözüküyor. Belki de, işin özünde, kırk küsur yıllık teşvik ve yapılanma politika ile anlayışların, adeta “sıfırdan, yeniden revizyonu” meselesinin yattığını vurgulamak gerekiyor.