Büyük yatırımcı kurumlar, risk sermayesi ve özel sermaye şirketlerinin toplandığı bu dört günlük etkinlik oldukça ilgi çekici başlıklar barındırıyor. Dünyanın dört bir yanından gelen sermaye grupları bu etkinlikte geçmiş yılların verilerini paylaşmanın yanında gelecek yıllara dair öngörülerini ve yatırım stratejilerini paylaşıyorlar. Özellikle durgunluk döneminin ekonomi üzerindeki baskının azalmasıyla birçok fırsatın oluştuğunu toplantılarda sıkça duyabiliyoruz. Genellikle büyük fonların bulunduğu bu alanda LP veya GP olarak adlandırılan sınırlı ve genel ortaklara yönelik toplantılar yoğunlukta.
Özellikle Hindistan, Pakistan, Çin gibi ülkeler ve Asya pazarına dair yatırımların çok hızla arttığını paylaşan birçok oturumda bulundum. Genellikle Avrupa pazarına odaklı bakış açımızı bir yönüyle Asya tarafında çevirmek de fayda oluşturacağı açıkça fark ediliyor. Yatırımcıların bakış açısında sadece nüfus yoğunluğuna yer almıyor aynı zamanda kaynak çeşitliliği ve maliyet kavramının onları Asya pazarına yöneltiyor. Avrupa’da ise sosyal devlet sisteminin özellikle teknoloji şirketlerine ve startuplara olan bankacılık sistemi üzerinden oluşturduğu fonlarla büyüyen bir altyapı bulunuyor. Risk sermayesi şirketleri ve fonlar haliyle çok nitelikli şirketlere yatırım yaparken onları ikna sürecinde pazarın %55 ine erişmeye odaklanıyorlar.
Praqin’den Paul Sinthout’un yaptığı sunumda paylaştığı veriler oldukça dikkat çekici görünüyordu. Venture Capital olarak adlandırılan yatırım şirketlerinin yatırım istatistiklerine baktığınızda 2019 yılının verilerinin altında bir yerlerde kalındığı görülüyor. Pandemi öncesi ve resesyon arasındaki 2021 yılı büyük risk iştahı daha çok yatırım alınan bir dönemi işaret ediyor. Bu verilerle bakınca 2024 yatırım rakamları 2021’in baya uzağında kalmış durumda. Hatta özel sermaye şirketlerinin fon toplama süreçlerinin en erken iki ila üç yıl sürdüğü görülüyor. Bu durum özelinde bakıldığında büyük fonların başlangıç süreci ve yatırım sürecine baktığınızda ortalamada on yıllık bir süreci değerlendirildiğini görüyorsunuz. Ülkemizden de Superinvestor’a katılım sağlayan; Domino Ventures, Farklabs, İlab , Nexrone Global, Asteks şirketlerinden kurum temsilcileri ile karşılaşmak ülkemiz adına olumlu bir tablo oluşturuyor.
Superinvestor gündemi de ABD seçim gündeminden haliyle kaçınamıyor. Küresel ekonomik hareketlerin yatırım dünyasına fazlaca yön verdiğini buradan görmeniz de mümkün. Birçok sohbette seçimi kimin kazanacağı veya sonrasına dair tahminleri dinleyebiliyorsunuz. Büyük yatırımları beklediğimiz ülkemiz adına umuyorum güzel sonuçlar oluşturabileceğiz.
Büyük yatırımcı kurumlar, risk sermayesi ve özel sermaye şirketlerinin toplandığı bu dört günlük etkinlik oldukça ilgi çekici başlıklar barındırıyor. Dünyanın dört bir yanından gelen sermaye grupları bu etkinlikte geçmiş yılların verilerini paylaşmanın yanında gelecek yıllara dair öngörülerini ve yatırım stratejilerini paylaşıyorlar. Özellikle durgunluk döneminin ekonomi üzerindeki baskının azalmasıyla birçok fırsatın oluştuğunu toplantılarda sıkça duyabiliyoruz. Genellikle büyük fonların bulunduğu bu alanda LP veya GP olarak adlandırılan sınırlı ve genel ortaklara yönelik toplantılar yoğunlukta.
Özellikle Hindistan, Pakistan, Çin gibi ülkeler ve Asya pazarına dair yatırımların çok hızla arttığını paylaşan birçok oturumda bulundum. Genellikle Avrupa pazarına odaklı bakış açımızı bir yönüyle Asya tarafında çevirmek de fayda oluşturacağı açıkça fark ediliyor. Yatırımcıların bakış açısında sadece nüfus yoğunluğuna yer almıyor aynı zamanda kaynak çeşitliliği ve maliyet kavramının onları Asya pazarına yöneltiyor. Avrupa’da ise sosyal devlet sisteminin özellikle teknoloji şirketlerine ve startuplara olan bankacılık sistemi üzerinden oluşturduğu fonlarla büyüyen bir altyapı bulunuyor. Risk sermayesi şirketleri ve fonlar haliyle çok nitelikli şirketlere yatırım yaparken onları ikna sürecinde pazarın %55 ine erişmeye odaklanıyorlar.
Praqin’den Paul Sinthout’un yaptığı sunumda paylaştığı veriler oldukça dikkat çekici görünüyordu. Venture Capital olarak adlandırılan yatırım şirketlerinin yatırım istatistiklerine baktığınızda 2019 yılının verilerinin altında bir yerlerde kalındığı görülüyor. Pandemi öncesi ve resesyon arasındaki 2021 yılı büyük risk iştahı daha çok yatırım alınan bir dönemi işaret ediyor. Bu verilerle bakınca 2024 yatırım rakamları 2021’in baya uzağında kalmış durumda. Hatta özel sermaye şirketlerinin fon toplama süreçlerinin en erken iki ila üç yıl sürdüğü görülüyor. Bu durum özelinde bakıldığında büyük fonların başlangıç süreci ve yatırım sürecine baktığınızda ortalamada on yıllık bir süreci değerlendirildiğini görüyorsunuz. Ülkemizden de Superinvestor’a katılım sağlayan; Domino Ventures, Farklabs, İlab , Nexrone Global, Asteks şirketlerinden kurum temsilcileri ile karşılaşmak ülkemiz adına olumlu bir tablo oluşturuyor.
Superinvestor gündemi de ABD seçim gündeminden haliyle kaçınamıyor. Küresel ekonomik hareketlerin yatırım dünyasına fazlaca yön verdiğini buradan görmeniz de mümkün. Birçok sohbette seçimi kimin kazanacağı veya sonrasına dair tahminleri dinleyebiliyorsunuz. Büyük yatırımları beklediğimiz ülkemiz adına umuyorum güzel sonuçlar oluşturabileceğiz.