Aşağıda bu sergilerin bir kısmını detayları ile paylaşıyorum. Ben de en kısa zamanda Şubat ayı ile beraber bu sergileri gezmeyi planlıyorum..
1) Pera Müzesi / Asmalı Mescit - Beyoğlu
Pera Müzesi'nde şu an 2024 Macar - Türk Kültür Yılı kapsamında düzenlenen iki sergi var. Bunlardan biri "Hesaplar ve Tesadüfler: Macaristan Ulusal Bankası Koleksiyonu'ndan Algoritma Sanatı" adını taşıyan, algoritma ve bilgisayar sanatının üç öncü ismi Dora Maurer, Vera Molnar ve Gizella Rakoczy'nin eserlerinden oluşan bir sergi. Diğeri ise "Vera Molnar'ın İzinde" adını taşıyan, bilgisayar sanatının öncü isimlerinden Vera Molnar'a saygı duruşu niteliğindeki bir sergi.
Henüz gezememiş olanlar için her iki sergi de 23 Şubat'a kadar uzatıldı.
Not: The Matrix serisi, Vera Molnár'in izinde sergisine paralel hazırlanan özel bir programda Pera Müzesi'nde izleyicilerle buluşuyor. İsteyenler 16 Şubat'a kadar serinin 4 filmini de Pera Müzesi'nde izleyebilir.
2) Meşher / İstiklal Caddesi - Beyoğlu
Sergi adı: Hikâye İstanbul’da Geçiyor
Ne anlatıyor? 16. yüzyıldan günümüze farklı zamanlarda ve çeşitli edebi türlerde üretilmiş İstanbul temsillerini odağına alıyor.
Sergi, fantastik öykülerden grafik romanlara, bilim kurgudan casusluk hikâyelerine Batı edebiyatının kurmaca yapıtlarındaki İstanbul tahayyüllerini inceliyor. Bir yandan şehrin arka plan olarak kullanılışını gözlemlerken diğer yandan insanları, tarihî olayları ve kültürüyle önce edebiyata, ardından diğer yaratıcı alanlara nasıl ilham verdiğini araştırıyor.
Ömer Koç Koleksiyonu’ndan kitapların merkezde olduğu sergide Candide’den Don Juan’a, Orlando’dan Aziyade ve James Bond’a uzanan bir seçkiyle ziyaretçileri farklı boyutlarda bir yolculuğa davet ediyor. Kitaplara, yayımlanan Türkçe çevirilerinin yanı sıra çeşitli kaynaklardan gravür, resim, film, efemera, nadir koleksiyon objeleri, gazete kupürleri ve diğer arşiv malzemeleri eşlik ediyor.
Sergi 23 Ocak'ta açıldı ve 13 Temmuz'a kadar ziyarete açık.
3) Anna Laudel / Gümüşsuyu - Beyoğlu
Sergi adı: “Her Yerde Ev Olma Arzusu”
Sanatçı: Özlem Yenigül (ilk kişisel sergisi)
Ne anlatıyor? Sergi, insan ve mekân arasında kurulan güçlü bağa odaklanıyor. Sanatçı, “Nereye ait hissediyorum?” sorusunu merkeze alarak, mekân ve ev kavramlarını sorgulamış ve yanıtlarını da ev yaşamında kullanılan geleneksel tekniklerde aramış. Sergide, Yenigül’ün tufting ve punch dokuma teknikleriyle ürettiği duvar işleri; önceki çalışmalarının temelini oluşturan desen defterleri; kolalama yöntemiyle biçimlendirdiği ev içi nesnelerden kumaş kalıpları ve yüksek baskı örnekleri yer alıyor.
“Her mekân, insanla karşılıklı etkileşim içerisindedir. Yapılan müdahaleler her zaman karşılıklıdır,” diyen sanatçı Martin Heidegger’in “yuva” kavramına da atıfta bulunduğu bu olguyu şöyle açıklıyor:
“…Mekânlara karşı hissedilen özel olma durumu, onunla kurulan ilişki ile ilgilidir. Dolayısıyla kurulan her ilişki oluşan bağlar ile birlikte ona yeni bir kimlik ve boyut kazandırır. Martin Heidegger yaşamın özü olarak yuva kavramını, bir kimlik meselesi, aidiyet ve yerleşiklik olgusu etrafında ele alır. Ona göre insanın bir mekânla kurduğu bağ, o mekânı yalnızca bir fiziksel alan olmaktan çıkarır; ona anlam, bellek ve bilişsel bir haritayla birlikte kimlik kazandırır. Mekân yalnızca kişilerin içinde hareket edebildikleri ya da faaliyetlerini gerçekleştirebileceği yerler olmaktan öte, kişinin duygusal ve psikolojik unsurlarıyla değer kazanır. Kişi mekânı algılarken, onu aldığı mesajların birikimleriyle deneyimler ve tüm yaşadıklarıyla beraber okur. Kişinin kendi varlığının bir kazanımı olan eşya, kültürel, fiziksel, psikolojik ve bilişsel iletişimi sonucunda bir anlam kazanır. Mekâna ait olan izlerimiz, eşyalarla bir nevi desteklenir. ‘Benim olan-bana ait olan’ kişiselleşmiş nesnelerimiz, mekânın karakterini oluşturan temel yapı taşlarıdır…”
Not: Özlem Yenigün'ün sergisinin yanı sıra aynı tarihler arasında yine aynı galeride 11 sanatçının (Şerife Şen Akkaş, Ozan Bilginer, Ramazan Can, María Chillón, Emre Çalış, Sabine Delahaut, Engin Esen, Doğu Gündoğdu, Fırat Güner, Aslı Işıksal ve Jean-Michel Uyttersprot) üretimlerini bir araya getirdiği “Baskı Noktası” adlı karma sergi de yer alıyor.
Her iki sergi de 23 Ocak'ta açıldı ve 2 Mart'a kadar ziyarete açık.
4) Kasa galeri / Bankalar Caddesi - Karaköy
Sergi adı: DÜNYAYA UZANMAK
Sanatçı: Özge Enginöz ve Gözde Mulla
Ne anlatıyor?
Sergi, insan ve dünya arasında süregelen çok katmanlı ilişkiden ilham alıyor. Dünyaya uzanmak kavramı, bir varlığın kendi sınırlarını aşarak çevresiyle bağ kurmasını ve dünyayla birliğini ifade ediyor. Bu ilişkiler ağının olanaklarını ev üzerinden araştırmayı amaçlayan sergi, izleyiciyi bu çerçevede Özge Enginöz ve Gözde Mulla arasında gelişen diyaloğu keşfetmeye davet ediyor.
Serginin İngilizce başlığı “coming closer to the world”, Ursula Le Guin’in insanın dünyayla başka türlü ilişkilendiği bir toplumsal örgütlenme biçimi hayal eden Hep Yuvaya Dönmek kitabından geliyor. Kitaptaki, “Vadi’de Yeryüzü Evleri’nde Yaşayanlardan Kendilerinden Önce Yeryüzü’nde Yaşamış Olanlara” isimli şiirden alınan sergi başlığı, serginin atıfta bulunduğu temaları çözümlemek için yeni ihtimaller sunuyor.
Sergi 30 Ocak'ta açıldı ve 14 Mart'a kadar ziyarete açık.
5) Pilot Galeri / Sıraselviler - Beyoğlu
Sergi Adı: Yerçekimli Karanfil
Sanatçı: 6 sanatçının Grup Sergisi (Ece Ağırtmış, Eymen Aktel, Burak Ata, Melih Çebi, Hazal Özgür ve Ecem Yüksel)
Ne anlatıyor?
“Yerçekimli Karanfil”, yalnızca eserlerin toplamı değil, aynı zamanda bir araya gelişin, kesintisiz bir diyaloğun, ortak bir hissiyatta buluşmanın ürünü. Sergi, bir dönemin, bir ruhun, ortak bir dünya fikrinin yansımalarını taşıyor. Birbirine bakan, uzaktan da olsa takip eden, takdir eden, kimi zaman yapıtlara yapıtlarla yanıt veren sanatçılar bu sergi kapsamında bir araya geliyor. Bu sergi, sanatçıların kendi dünya algılarını birleştirerek yeni bir kolektivitenin şekillendirdiği bir alanı temsil ediyor.
Sergi 8 Şubat’ta açılacak ve 29 Mart'a kadar ziyarete açık olacak.
Aşağıda bu sergilerin bir kısmını detayları ile paylaşıyorum. Ben de en kısa zamanda Şubat ayı ile beraber bu sergileri gezmeyi planlıyorum..
1) Pera Müzesi / Asmalı Mescit - Beyoğlu
Pera Müzesi'nde şu an 2024 Macar - Türk Kültür Yılı kapsamında düzenlenen iki sergi var. Bunlardan biri "Hesaplar ve Tesadüfler: Macaristan Ulusal Bankası Koleksiyonu'ndan Algoritma Sanatı" adını taşıyan, algoritma ve bilgisayar sanatının üç öncü ismi Dora Maurer, Vera Molnar ve Gizella Rakoczy'nin eserlerinden oluşan bir sergi. Diğeri ise "Vera Molnar'ın İzinde" adını taşıyan, bilgisayar sanatının öncü isimlerinden Vera Molnar'a saygı duruşu niteliğindeki bir sergi.
Henüz gezememiş olanlar için her iki sergi de 23 Şubat'a kadar uzatıldı.
Not: The Matrix serisi, Vera Molnár'in izinde sergisine paralel hazırlanan özel bir programda Pera Müzesi'nde izleyicilerle buluşuyor. İsteyenler 16 Şubat'a kadar serinin 4 filmini de Pera Müzesi'nde izleyebilir.
2) Meşher / İstiklal Caddesi - Beyoğlu
Sergi adı: Hikâye İstanbul’da Geçiyor
Ne anlatıyor? 16. yüzyıldan günümüze farklı zamanlarda ve çeşitli edebi türlerde üretilmiş İstanbul temsillerini odağına alıyor.
Sergi, fantastik öykülerden grafik romanlara, bilim kurgudan casusluk hikâyelerine Batı edebiyatının kurmaca yapıtlarındaki İstanbul tahayyüllerini inceliyor. Bir yandan şehrin arka plan olarak kullanılışını gözlemlerken diğer yandan insanları, tarihî olayları ve kültürüyle önce edebiyata, ardından diğer yaratıcı alanlara nasıl ilham verdiğini araştırıyor.
Ömer Koç Koleksiyonu’ndan kitapların merkezde olduğu sergide Candide’den Don Juan’a, Orlando’dan Aziyade ve James Bond’a uzanan bir seçkiyle ziyaretçileri farklı boyutlarda bir yolculuğa davet ediyor. Kitaplara, yayımlanan Türkçe çevirilerinin yanı sıra çeşitli kaynaklardan gravür, resim, film, efemera, nadir koleksiyon objeleri, gazete kupürleri ve diğer arşiv malzemeleri eşlik ediyor.
Sergi 23 Ocak'ta açıldı ve 13 Temmuz'a kadar ziyarete açık.
3) Anna Laudel / Gümüşsuyu - Beyoğlu
Sergi adı: “Her Yerde Ev Olma Arzusu”
Sanatçı: Özlem Yenigül (ilk kişisel sergisi)
Ne anlatıyor? Sergi, insan ve mekân arasında kurulan güçlü bağa odaklanıyor. Sanatçı, “Nereye ait hissediyorum?” sorusunu merkeze alarak, mekân ve ev kavramlarını sorgulamış ve yanıtlarını da ev yaşamında kullanılan geleneksel tekniklerde aramış. Sergide, Yenigül’ün tufting ve punch dokuma teknikleriyle ürettiği duvar işleri; önceki çalışmalarının temelini oluşturan desen defterleri; kolalama yöntemiyle biçimlendirdiği ev içi nesnelerden kumaş kalıpları ve yüksek baskı örnekleri yer alıyor.
“Her mekân, insanla karşılıklı etkileşim içerisindedir. Yapılan müdahaleler her zaman karşılıklıdır,” diyen sanatçı Martin Heidegger’in “yuva” kavramına da atıfta bulunduğu bu olguyu şöyle açıklıyor:
“…Mekânlara karşı hissedilen özel olma durumu, onunla kurulan ilişki ile ilgilidir. Dolayısıyla kurulan her ilişki oluşan bağlar ile birlikte ona yeni bir kimlik ve boyut kazandırır. Martin Heidegger yaşamın özü olarak yuva kavramını, bir kimlik meselesi, aidiyet ve yerleşiklik olgusu etrafında ele alır. Ona göre insanın bir mekânla kurduğu bağ, o mekânı yalnızca bir fiziksel alan olmaktan çıkarır; ona anlam, bellek ve bilişsel bir haritayla birlikte kimlik kazandırır. Mekân yalnızca kişilerin içinde hareket edebildikleri ya da faaliyetlerini gerçekleştirebileceği yerler olmaktan öte, kişinin duygusal ve psikolojik unsurlarıyla değer kazanır. Kişi mekânı algılarken, onu aldığı mesajların birikimleriyle deneyimler ve tüm yaşadıklarıyla beraber okur. Kişinin kendi varlığının bir kazanımı olan eşya, kültürel, fiziksel, psikolojik ve bilişsel iletişimi sonucunda bir anlam kazanır. Mekâna ait olan izlerimiz, eşyalarla bir nevi desteklenir. ‘Benim olan-bana ait olan’ kişiselleşmiş nesnelerimiz, mekânın karakterini oluşturan temel yapı taşlarıdır…”
Not: Özlem Yenigün'ün sergisinin yanı sıra aynı tarihler arasında yine aynı galeride 11 sanatçının (Şerife Şen Akkaş, Ozan Bilginer, Ramazan Can, María Chillón, Emre Çalış, Sabine Delahaut, Engin Esen, Doğu Gündoğdu, Fırat Güner, Aslı Işıksal ve Jean-Michel Uyttersprot) üretimlerini bir araya getirdiği “Baskı Noktası” adlı karma sergi de yer alıyor.
Her iki sergi de 23 Ocak'ta açıldı ve 2 Mart'a kadar ziyarete açık.
4) Kasa galeri / Bankalar Caddesi - Karaköy
Sergi adı: DÜNYAYA UZANMAK
Sanatçı: Özge Enginöz ve Gözde Mulla
Ne anlatıyor?
Sergi, insan ve dünya arasında süregelen çok katmanlı ilişkiden ilham alıyor. Dünyaya uzanmak kavramı, bir varlığın kendi sınırlarını aşarak çevresiyle bağ kurmasını ve dünyayla birliğini ifade ediyor. Bu ilişkiler ağının olanaklarını ev üzerinden araştırmayı amaçlayan sergi, izleyiciyi bu çerçevede Özge Enginöz ve Gözde Mulla arasında gelişen diyaloğu keşfetmeye davet ediyor.
Serginin İngilizce başlığı “coming closer to the world”, Ursula Le Guin’in insanın dünyayla başka türlü ilişkilendiği bir toplumsal örgütlenme biçimi hayal eden Hep Yuvaya Dönmek kitabından geliyor. Kitaptaki, “Vadi’de Yeryüzü Evleri’nde Yaşayanlardan Kendilerinden Önce Yeryüzü’nde Yaşamış Olanlara” isimli şiirden alınan sergi başlığı, serginin atıfta bulunduğu temaları çözümlemek için yeni ihtimaller sunuyor.
Sergi 30 Ocak'ta açıldı ve 14 Mart'a kadar ziyarete açık.
5) Pilot Galeri / Sıraselviler - Beyoğlu
Sergi Adı: Yerçekimli Karanfil
Sanatçı: 6 sanatçının Grup Sergisi (Ece Ağırtmış, Eymen Aktel, Burak Ata, Melih Çebi, Hazal Özgür ve Ecem Yüksel)
Ne anlatıyor?
“Yerçekimli Karanfil”, yalnızca eserlerin toplamı değil, aynı zamanda bir araya gelişin, kesintisiz bir diyaloğun, ortak bir hissiyatta buluşmanın ürünü. Sergi, bir dönemin, bir ruhun, ortak bir dünya fikrinin yansımalarını taşıyor. Birbirine bakan, uzaktan da olsa takip eden, takdir eden, kimi zaman yapıtlara yapıtlarla yanıt veren sanatçılar bu sergi kapsamında bir araya geliyor. Bu sergi, sanatçıların kendi dünya algılarını birleştirerek yeni bir kolektivitenin şekillendirdiği bir alanı temsil ediyor.
Sergi 8 Şubat’ta açılacak ve 29 Mart'a kadar ziyarete açık olacak.