Gitmeden önce bu şova dair teknoloji ve sanatın 360 derece bir sahnede buluştuğunu biliyordum. Sözsüz aksiyon tiyatrosunun sahne ile seyirci arasındaki mesafeyi kaldırarak izleyicileri şovun bir parçası yaptığını da basın bülteninde okumuştum. Daha önce Amerika'da bu şovu izlemiş olan bir dostumdan şovun tek kelimeyle "inanılmaz !" olduğunu da duymuştum. Ancak bu alanı kendim deneyimledikten sonra akrobasi, tiyatro, dans, ışık ve müziğin bir araya geldiği bu şovun neden sıra dışı olarak tasvir edildiğini çok iyi anladım.
Basın toplantısında şovun Sahne Amiri Pablo Carpintero ile performans sanatçıları Lucia Kern, Julia Astigueta ve Tomas Wurch kendi açılarından şovu anlatırken bu şovun en başta yakın arkadaş ve aileleri davet ettikleri küçük ölçekli testlerle başladığını, sürecin farklı şehirlerde gösteriyi sunabilecek hale böyle geldiğini söyledi ve de “Gösterimizdeki en önemli fark, izleyiciyi katılmaya, tepki vermeye ve gösteride yer almaya teşvik etmemiz. Amacımız, izleyicilerin sahnelerde kendilerini görmelerini, onların da yapabileceklerini veya belki de o durumu yaşadıklarını hissetmelerini sağlamak." dedi.
Performans sanatçılarından Julia Astigueta Türk izleyicilerin tamamen kendilerini gösteriye kaptırıp, şova katıldıklarından bahsederken, Tomas Wurch, izleyiciyi kışkırtmanın, onları koltuklarının rahatlığından çıkarıp, tiyatroyu bir rave veya rock konseriyle karıştıran bir gösteri yaratmanın, bir tür meydan okuma olduğunu söyledi.
Akrobasi sanatçısı Lucia Kern ise bu 65 dakikalık şovun izleyici ile aktörler arasındaki sınırları ortadan kaldırarak, sahnenin eğlenceli enerjisini alana getirmek olduğunu, bu şovun bu nedenle kendileri için tutku ve güzelliğin bir ifadesi olduğunu söyledi.
İzleyicilerin ana sahneye alınarak, özel efektler ve müzik ile performans sanatçılarının arasında gerçek bir deneyim yaşadıkları bu şovu bugüne kadar Leonardo Di Caprio, Usher, Beyonce, Jim Carry, Kayne West, Bradley Cooper gibi dünyaca ünlü isimler de izleyerek "muhteşem bir deneyim’’ olarak tanımlamış.
Yapı Kredi’nin 80. yıl dönümü kapsamında düzenlenecek olan Feelin’ Good etkinliklerinden biri olan şovun ilk gösterisi bu akşam 18:00'de Volkswagen Arena'da sahnelenmeye başlıyor. Bu akşamdan itibaren 26 Ağustos akşamı da dahil olmak üzere İstanbul'da toplamda 12 şov gerçekleştirmeyi planlayan, bir Piu Entertainment organizasyonu olan bu şovun biletlerine Biletix, Passo, Biletinial ve Bubilet’ten ulaşabilirsiniz.
Fuerza Bruta'nın Wayra şovunun provasında deneyimlediklerim..
Bu Broadway şovunun bana göre en keyifli yanı sizin de başından sonuna kadar bir şekilde şova dahil oluşunuz. İçeri girdiğiniz ilk anda hareket başlıyor. Kendinizi bir anda spotların arasında buluyorsunuz. Acaba ne taraftan nasıl bir şey olacak, şov ne zaman başlayacak derken ışıklar bir anda sönüyor ve tavan hareket etmeye başlıyor. Hep göz hizasında izlemeye alışkın olduğunuz sahne şovu bu defa tavanda..
Bir kadın, sanki uzay boşluğunda, yerçekimsiz bir ortamda dolunayla karşı karşıya. Çıplak gözle görülmesi mümkün olmayan bir doğa olayına tanıklık ediyor gibisiniz. Sonra bir anda o tek kadından başka kadınlar türüyor, bir anda çoğalıyorlar sanki.
Tavan her geçen saniye aşağı doğru yavaş yavaş hareket ediyor. Ne zamanki görüntü netleşiyor, uzak gördükleriniz yakınlaşıyor o zaman nasıl bir şeyle karşı karşıya olduğunuzu daha iyi anlamaya başlıyorsunuz.
Sanki bir boyutla başka bir boyutun arasındaki kaba duvar yıkılmış yerini ne yaparsanız yapın asla kıramayacağınız şeffaf bir duvara bırakmış. Her şeyi görüyor, izliyorsunuz olduğunuz yerden ancak o alana müdahale edemiyorsunuz.
Sularla dans eden o kadınlar, ıslak uzun saçlarıyla en alımlı hallerinde oradan oraya hızla atıyorlar bedenlerini. Sanki o görünmez duvarı kırmak istermiş gibi olabilecek en sert şekilde atıyorlar hem de kendilerini. Arada bir irkilip "acaba kırılır mı bu şeffaf duvar?” diye sorsanız da kendinize bunun bir Broadway şovu olduğu ve de bugüne kadar Dünya çapında 34 ülkede, 5.000’in üzerinde performans ile 6 milyondan fazla izleyici ile buluştuğu geliyor aklınıza.
Sonra birden tavanın size iyice yaklaştığı, tavanla aranıza yalnızca bir iki karışlık mesafe bıraktığı sırada bir şeyler olmaya başlıyor. Kendinizi yalnızca izleyici olarak düşünürken o alımlı suratlı, biçimli vücutlu kadınlardan biri ile göz göze geldiğinizi fark ediyorsunuz.
Ortam loş. Ne tamamen aydınlık ne de tamamen karanlık..
Işıkların gelgitiyle her şey en güzel rengine bürünmüş.
Gözleriniz tanımadığınız dansçılardan birinin gözlerine hapsolmuş, elini uzatıyor size doğru.
Sanki siz de uzatsanız elinizi değeceksiniz.
O görünmez duvarın içinden geçiverecek eliniz.
Tam o an şov ekibinden, sizi şovun ilk anlarından itibaren yönlendiren Sahne Amiri Pablo Carpintero "hadi diyor, uzatın elinizi, yumuşacık bir biçimde dokunun, karşılık verin ona..”
Biraz çekinerek biraz da korkarak uzatıyorsunuz elinizi.
Bir şey olmayacağından, o duvarın kırılamayacağından eminsiniz ama aynı Çin'in Şanghay şehrinde, Huangpu Nehri kenarında yer alan 468 metrelik radyo ve televizyon kulesinin en tepesindeki şeffaf zeminin üzerinden yürürken düşüverecekmişsiniz gibi hissettiren o an gibi bir anın içindesiniz. Ancak bu defa tam tersi. Düşmek değil de üzerinize birilerinin düşmesi mesele.
Ortam bu sırada masmavi.
Hem de parlament mavisi.
Tavan inebileceği maksimum sınıra inmiş. Boyu 1.70'ten fazla olanlar neredeyse başlarını eğip öyle yürüyebilecekler.
Tam o sırada gök gürültüsüz bir şimşek çakıyor sanki.
Dev bir okyanusun altında gibisiniz. Dansçılar sular arasında, o dev okyanusun deniz kızları gibiler. Siz hem bir okyanusun altında hem de buz tutmuş bir nehrin altında gibisiniz.
Sonra bir anda ışıklar sönüyor.
Bir bakmışsınız ki şovun ikinci etabına geçivermişsiniz.
...
Bu şov gerçekten kaçırılmaması gereken, insana sahnede ve de merkezde olmanın gücünü hatırlatırken bir yandan da iyi ve de mutlu hissettiren, boyut algısını yerle bir eden olağanüstü bir şov.
Gitmeden önce bu şova dair teknoloji ve sanatın 360 derece bir sahnede buluştuğunu biliyordum. Sözsüz aksiyon tiyatrosunun sahne ile seyirci arasındaki mesafeyi kaldırarak izleyicileri şovun bir parçası yaptığını da basın bülteninde okumuştum. Daha önce Amerika'da bu şovu izlemiş olan bir dostumdan şovun tek kelimeyle "inanılmaz !" olduğunu da duymuştum. Ancak bu alanı kendim deneyimledikten sonra akrobasi, tiyatro, dans, ışık ve müziğin bir araya geldiği bu şovun neden sıra dışı olarak tasvir edildiğini çok iyi anladım.
Basın toplantısında şovun Sahne Amiri Pablo Carpintero ile performans sanatçıları Lucia Kern, Julia Astigueta ve Tomas Wurch kendi açılarından şovu anlatırken bu şovun en başta yakın arkadaş ve aileleri davet ettikleri küçük ölçekli testlerle başladığını, sürecin farklı şehirlerde gösteriyi sunabilecek hale böyle geldiğini söyledi ve de “Gösterimizdeki en önemli fark, izleyiciyi katılmaya, tepki vermeye ve gösteride yer almaya teşvik etmemiz. Amacımız, izleyicilerin sahnelerde kendilerini görmelerini, onların da yapabileceklerini veya belki de o durumu yaşadıklarını hissetmelerini sağlamak." dedi.
Performans sanatçılarından Julia Astigueta Türk izleyicilerin tamamen kendilerini gösteriye kaptırıp, şova katıldıklarından bahsederken, Tomas Wurch, izleyiciyi kışkırtmanın, onları koltuklarının rahatlığından çıkarıp, tiyatroyu bir rave veya rock konseriyle karıştıran bir gösteri yaratmanın, bir tür meydan okuma olduğunu söyledi.
Akrobasi sanatçısı Lucia Kern ise bu 65 dakikalık şovun izleyici ile aktörler arasındaki sınırları ortadan kaldırarak, sahnenin eğlenceli enerjisini alana getirmek olduğunu, bu şovun bu nedenle kendileri için tutku ve güzelliğin bir ifadesi olduğunu söyledi.
İzleyicilerin ana sahneye alınarak, özel efektler ve müzik ile performans sanatçılarının arasında gerçek bir deneyim yaşadıkları bu şovu bugüne kadar Leonardo Di Caprio, Usher, Beyonce, Jim Carry, Kayne West, Bradley Cooper gibi dünyaca ünlü isimler de izleyerek "muhteşem bir deneyim’’ olarak tanımlamış.
Yapı Kredi’nin 80. yıl dönümü kapsamında düzenlenecek olan Feelin’ Good etkinliklerinden biri olan şovun ilk gösterisi bu akşam 18:00'de Volkswagen Arena'da sahnelenmeye başlıyor. Bu akşamdan itibaren 26 Ağustos akşamı da dahil olmak üzere İstanbul'da toplamda 12 şov gerçekleştirmeyi planlayan, bir Piu Entertainment organizasyonu olan bu şovun biletlerine Biletix, Passo, Biletinial ve Bubilet’ten ulaşabilirsiniz.
Fuerza Bruta'nın Wayra şovunun provasında deneyimlediklerim..
Bu Broadway şovunun bana göre en keyifli yanı sizin de başından sonuna kadar bir şekilde şova dahil oluşunuz. İçeri girdiğiniz ilk anda hareket başlıyor. Kendinizi bir anda spotların arasında buluyorsunuz. Acaba ne taraftan nasıl bir şey olacak, şov ne zaman başlayacak derken ışıklar bir anda sönüyor ve tavan hareket etmeye başlıyor. Hep göz hizasında izlemeye alışkın olduğunuz sahne şovu bu defa tavanda..
Bir kadın, sanki uzay boşluğunda, yerçekimsiz bir ortamda dolunayla karşı karşıya. Çıplak gözle görülmesi mümkün olmayan bir doğa olayına tanıklık ediyor gibisiniz. Sonra bir anda o tek kadından başka kadınlar türüyor, bir anda çoğalıyorlar sanki.
Tavan her geçen saniye aşağı doğru yavaş yavaş hareket ediyor. Ne zamanki görüntü netleşiyor, uzak gördükleriniz yakınlaşıyor o zaman nasıl bir şeyle karşı karşıya olduğunuzu daha iyi anlamaya başlıyorsunuz.
Sanki bir boyutla başka bir boyutun arasındaki kaba duvar yıkılmış yerini ne yaparsanız yapın asla kıramayacağınız şeffaf bir duvara bırakmış. Her şeyi görüyor, izliyorsunuz olduğunuz yerden ancak o alana müdahale edemiyorsunuz.
Sularla dans eden o kadınlar, ıslak uzun saçlarıyla en alımlı hallerinde oradan oraya hızla atıyorlar bedenlerini. Sanki o görünmez duvarı kırmak istermiş gibi olabilecek en sert şekilde atıyorlar hem de kendilerini. Arada bir irkilip "acaba kırılır mı bu şeffaf duvar?” diye sorsanız da kendinize bunun bir Broadway şovu olduğu ve de bugüne kadar Dünya çapında 34 ülkede, 5.000’in üzerinde performans ile 6 milyondan fazla izleyici ile buluştuğu geliyor aklınıza.
Sonra birden tavanın size iyice yaklaştığı, tavanla aranıza yalnızca bir iki karışlık mesafe bıraktığı sırada bir şeyler olmaya başlıyor. Kendinizi yalnızca izleyici olarak düşünürken o alımlı suratlı, biçimli vücutlu kadınlardan biri ile göz göze geldiğinizi fark ediyorsunuz.
Ortam loş. Ne tamamen aydınlık ne de tamamen karanlık..
Işıkların gelgitiyle her şey en güzel rengine bürünmüş.
Gözleriniz tanımadığınız dansçılardan birinin gözlerine hapsolmuş, elini uzatıyor size doğru.
Sanki siz de uzatsanız elinizi değeceksiniz.
O görünmez duvarın içinden geçiverecek eliniz.
Tam o an şov ekibinden, sizi şovun ilk anlarından itibaren yönlendiren Sahne Amiri Pablo Carpintero "hadi diyor, uzatın elinizi, yumuşacık bir biçimde dokunun, karşılık verin ona..”
Biraz çekinerek biraz da korkarak uzatıyorsunuz elinizi.
Bir şey olmayacağından, o duvarın kırılamayacağından eminsiniz ama aynı Çin'in Şanghay şehrinde, Huangpu Nehri kenarında yer alan 468 metrelik radyo ve televizyon kulesinin en tepesindeki şeffaf zeminin üzerinden yürürken düşüverecekmişsiniz gibi hissettiren o an gibi bir anın içindesiniz. Ancak bu defa tam tersi. Düşmek değil de üzerinize birilerinin düşmesi mesele.
Ortam bu sırada masmavi.
Hem de parlament mavisi.
Tavan inebileceği maksimum sınıra inmiş. Boyu 1.70'ten fazla olanlar neredeyse başlarını eğip öyle yürüyebilecekler.
Tam o sırada gök gürültüsüz bir şimşek çakıyor sanki.
Dev bir okyanusun altında gibisiniz. Dansçılar sular arasında, o dev okyanusun deniz kızları gibiler. Siz hem bir okyanusun altında hem de buz tutmuş bir nehrin altında gibisiniz.
Sonra bir anda ışıklar sönüyor.
Bir bakmışsınız ki şovun ikinci etabına geçivermişsiniz.
...
Bu şov gerçekten kaçırılmaması gereken, insana sahnede ve de merkezde olmanın gücünü hatırlatırken bir yandan da iyi ve de mutlu hissettiren, boyut algısını yerle bir eden olağanüstü bir şov.