O gece Gheorghiu'nun performansından çok etkilendim, elimdeki konser broşürüne peş peşe notlar aldım ancak hemen bir yazı yazamadım. Aylar sonra başka bir şey ararken birden o kitapçık çıktı önüme. Notlarımı yeniden okuyunca vaktinden biraz geç de olsa o konseri yine de yazmak istedim. Başlığını da "Yeni Çağın Carmen Kılıklı altın Amazon Kadınları" koydum. İşte o yazı benim o güne kadar tanımadığım bir çok insanla bir kaç saat içinde beni tanıştıran önemli bir yazı oldu. Büyük çoğunluğu kadınlardan gelen, insanı tarifsiz mutlu ve de iyi hissettiren sayısız mesaj aldım. (https://www.cnnturk.com/yazarlar/guncel/duygu-merzifonluoglu/yeni-cagin-carmen-kilikli-altin-amazon-kadinlari-1528224)
İşte o nedenledir ki ne zaman BİFO'nun bir konseri olduğunu duysam, ne zaman Borusan Müzik Evi'ndeki özel performanslardan birine davetli olsam, ne zaman Borusan Contemporary’de yeni bir sergi olsa tekrar o geceye giderim. Yine bir Borusan daveti, yine o özel gecelerden biri, yine kim bilir bana nasıl güzel duygular hissettirecek der, merakla davet gecesini beklerim.
İtiraf etmem gerekirse geçen gece de öyle dedim..
Borusan'ın 80. Yıl özel konseri olacaktı Zorlu PSM'de. Davetiyede Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nın (BİFO) 25. Sezonunu o geceki konser ile kutlayacağı ve konser öncesi de Borusan'ın "80 yılın izinde" belgeselinin tüm davetlilere gösterileceği yazıyordu..
Okur okumaz keşke dedim, imkan olsa da izleyebilsem belgeseli evden. Çünkü akşamlarım bu aralar dünyaya uyum sağlamaya çalışan ufak bir hanımefendiye ayrılmış durumda. Bu sebepten ötürüdür ki çok istiyor olsam da ne yazık ki katılamayacağım dedim.
Sevgili Mehtap Hanım sağolsun hemen iletti belgeseli. Ben de ilk fırsatta oturup bir çırpıda izleyiverdim. İşte bu yazıyı yazma sebebim. İstedim ki fırsat bulan herkes izlesin bu belgeseli.
Çünkü belgeseli izlediğinizde hem Borusan'a hem de Kocabıyık ailesine bakış açınız değişiyor. Daha önce saygı duyarken şimdi sevgi ve yakınlık da duymaya başlıyorsunuz. Belgesel size büyük başarılar ile geçmiş 80 koca yılın kısa bir özetini gösteriyor göstermesine ama bana göre asıl gördüğünüz şey güçlü aile bağları oluyor.. Birbirine sevgi ve de güvenle bağlanmış mutlu çalışanlar oluyor.. Memlekete bir vefa borcu olduğunu bilen, bunun için sıkı çalışan ve de ülkenin geleceğine çok büyük bir iyimserlikle bakan iş insanları oluyor..
Mesela "Borusan işini iyi yapar, topluma faydalı bir kuruluştur." algısının bu geçen 80 yılda nasıl yaratılmış olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Türkiye'nin sorunlarını çok iyi bilip ona çareler arayan insanların nelerin peşinde koştuğunu görüp, aile geçmişine sahip çıkan torunların dedelerinin adını nasıl yaşattığını daha iyi anlıyorsunuz.
3 neslin barış ve refah içinde bir arada yaşama şekli, dededen toruna kalan Borusan gibi bir mirasın "Hedef 200 yıl" diyerek "daha yeni başladık" sloganını kullanarak taşıma biçimi size ülkenin geleceğine dair müthiş bir ilham veriyor. Özellikle de bugünün Türkiye'sinde..
"Bugüne kadar bir çok şey yaptık ama bunlar şu an mühim değil, asıl bundan sonra daha neler neler yapacağız bu memlekette, biz ileri bakıyoruz, yolumuz uzun.." hisleri ile dolup taşıyorsunuz..
Borusan'ın kurusucu Asım Kocabıyık'ın 6 torunu örneğin.. Hepsi iyi okullarda okumuş, iyi yetişmiş, kendi ilgi alanlarında uzmanlaşmış sonra da yeniden şirkete dönerek, şirketi bulunduğu noktadan daha da ileri götürmek için neler yapılabilir araştırmaya başlamışlar. Sürdürülebilirliği bir yaşam tarzı olarak benimsemişler. İklim, insan ve inovasyon’un öneminden bahsediyorlar söz kendilerine verildiğinde. Çevreye verdikleri zararı minimize edebilmek hatta mümkünse nötrleştirmek için neler yapılabilir bunun peşindeler.
Torunlardan biri örneğin gelecekte Dünyaya faydalı olan şirketlerin hayatta kalabileceğine inanıyorum diyor. Bir diğer torun ise rüzgar santrallerinde bu bir ilk diyor. Kuş gözlemcilerimiz var bizim. Göçmen kuşlar veya yarasalar geldiğinde, kuş gözlemcilerimiz hemen haber veriyor, durduruyoruz santralleri, ölmesin diye kuşlar, zarar vermeyelim diye doğaya, dikkat ediyoruz yaptıklarımıza..
Bir diğeri "..Çocuklarımıza katabileceğimiz en büyük değerler Türkiye'nin değerleri, Atatürk'ün açtığı yolda aynı şekilde ilerlemek. Dedemiz için en büyük ilham kaynağı oydu, bizim için de dedemiz.." diyor.
Belgeselde belirli aralıklarla görüyorsunuz hepsini. Hem en mütevazi halleriyle kendi düşüncelerini dile getiriyorlar hem de arada bir Contemporary’nin olduğu Perili Köşkün en güzel boğaz gören terasında kol kola girerek tüm dünyaya "beraber güzeliz biz, gücümüz birlikten geliyor bizim" diyor, içinizi ısıtıyorlar.
Bu arada belgeselde Rahmi Koç, Bülent Eczacıbaşı gibi isimler de varlar. Borusan'ın kurusucu Asım Kocabıyık ile olan dostluklarını, anılarını, Borusan şirketinin yıllar içerisindeki başarısına olan tanıklıklarını söz onlara verildiğinde keyifle anlatıyorlar.
Bülent Eczacıbaşı örneğin belgeselin bir yerinde kendi babası ile Borusan'ı kuran Asım Bey'i şöyle anlatıyor "..Cumhuriyet idealleriyle yetişmiş iki öncü sanayici, ikisi de büyük Atatürk hayranı, Türkiye'nin çağdaş uygarlıklar düzeyini aşmasının Atatürk ilkelerinin benimsenmesi ile gerçekleşebileceğine inanan insanlardı.."
Gerçi Asım Bey'in eşi Nurhan Hanım’ın da belgeselde dediği gibi aynı harp görmüş jenerasyonun Atatürk'e olan sevgisi çok farklı..
Zaten belgeseli izlediğinizde Kocabıyık ailesine, bugüne kadar sahip çıktıkları değerlere ve de yaşama bakış şekillerine dair çokça fikriniz oluyor. Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık’ın anlattıklarından ise aklınızda kalan pek çok anekdot oluyor. Ahmet Kocabıyık'ın yaşam yolu kesişen herkeste ister istemez derin izler bırakmış olduğunu görünce de içinizden "çünkü bir yanı bugünü yaşarken, diğer yanı geleceği şimdiden oluşturma çabası içinde olan vizyoner bir yönetici" diyorsunuz.
Borusan Grup CEO'su Erkan Kafadar Ahmet Kocabıyık ile yaşadığı bir anısını anlatıyor örneğin. Kafadar'ın yeni Borçelik Genel Müdürü olduğu zamanlar. Bir gün Ahmet Kocabıyık kendisini yanına çağırıyor ve de sürdürülebilirlik ilkesi açısından son derece önemli yaklaşım sergileyerek senden sonra senin yerine kim geçebilir bunu şimdiden belirle ve yetiştir diyor.
"Faydalı olmak, yapabileceğinin en iyisini yapmak, çalışkan olmak.." Ahmet Kocabıyık'ın bu cümlesi ile başlıyor belgesel ve hem şirketin hem de aile kültürlerinin bu olduğunu söylerken "ahenk içinde bir aile"nin önemini belgesel boyunca her fırsatta vurguluyor.
93 yılında orkestrayı (bugünkü BİFO) kurarken "Üretim ve orkestranın çalışma şeklini birbirine benzettim. İkisinde de hataya yer yok..." diyor ve bugün ne büyük gururdur ki Borusan 80. Yılını İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO)'nın seçkin davetlilerden oluşan bir topluluk için hazırlanan özel performansı ile kutluyor.
Borusan Holding Başkan Yardımcısı ve Borusan Kocabıyık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Hamedi ise belgeselde Mirgün Cabas kendisine "Kocabıyık Vakfı neye hizmet eder?" diye sorduğunda kısa ve öz bir yanıt veriyor: Türkiye'nin çağdaşlaşması, çağı yakalaması için çalışır. Çağı yakalamanın tek yolu eğitim, kültür ve sanat..
İşte Atatürk’ün değerlerine sahip çıkarak yetiştirilen nesillerin farkı ve de Türkiye'ye kattıkları..
Darısı paradan evvel barışı, birlik ve beraberliği, sevgiyi, güveni ve de Atatürk ilkelerini kendinden sonraki jenerasyona miras olarak bırakmaya öncelik veren ailelerin başına..
Not: 80. Yıl belgeselini Borusan Holding'in youtube hesabı üzerinden izleyebilirsiniz.
O gece Gheorghiu'nun performansından çok etkilendim, elimdeki konser broşürüne peş peşe notlar aldım ancak hemen bir yazı yazamadım. Aylar sonra başka bir şey ararken birden o kitapçık çıktı önüme. Notlarımı yeniden okuyunca vaktinden biraz geç de olsa o konseri yine de yazmak istedim. Başlığını da "Yeni Çağın Carmen Kılıklı altın Amazon Kadınları" koydum. İşte o yazı benim o güne kadar tanımadığım bir çok insanla bir kaç saat içinde beni tanıştıran önemli bir yazı oldu. Büyük çoğunluğu kadınlardan gelen, insanı tarifsiz mutlu ve de iyi hissettiren sayısız mesaj aldım. (https://www.cnnturk.com/yazarlar/guncel/duygu-merzifonluoglu/yeni-cagin-carmen-kilikli-altin-amazon-kadinlari-1528224)
İşte o nedenledir ki ne zaman BİFO'nun bir konseri olduğunu duysam, ne zaman Borusan Müzik Evi'ndeki özel performanslardan birine davetli olsam, ne zaman Borusan Contemporary’de yeni bir sergi olsa tekrar o geceye giderim. Yine bir Borusan daveti, yine o özel gecelerden biri, yine kim bilir bana nasıl güzel duygular hissettirecek der, merakla davet gecesini beklerim.
İtiraf etmem gerekirse geçen gece de öyle dedim..
Borusan'ın 80. Yıl özel konseri olacaktı Zorlu PSM'de. Davetiyede Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nın (BİFO) 25. Sezonunu o geceki konser ile kutlayacağı ve konser öncesi de Borusan'ın "80 yılın izinde" belgeselinin tüm davetlilere gösterileceği yazıyordu..
Okur okumaz keşke dedim, imkan olsa da izleyebilsem belgeseli evden. Çünkü akşamlarım bu aralar dünyaya uyum sağlamaya çalışan ufak bir hanımefendiye ayrılmış durumda. Bu sebepten ötürüdür ki çok istiyor olsam da ne yazık ki katılamayacağım dedim.
Sevgili Mehtap Hanım sağolsun hemen iletti belgeseli. Ben de ilk fırsatta oturup bir çırpıda izleyiverdim. İşte bu yazıyı yazma sebebim. İstedim ki fırsat bulan herkes izlesin bu belgeseli.
Çünkü belgeseli izlediğinizde hem Borusan'a hem de Kocabıyık ailesine bakış açınız değişiyor. Daha önce saygı duyarken şimdi sevgi ve yakınlık da duymaya başlıyorsunuz. Belgesel size büyük başarılar ile geçmiş 80 koca yılın kısa bir özetini gösteriyor göstermesine ama bana göre asıl gördüğünüz şey güçlü aile bağları oluyor.. Birbirine sevgi ve de güvenle bağlanmış mutlu çalışanlar oluyor.. Memlekete bir vefa borcu olduğunu bilen, bunun için sıkı çalışan ve de ülkenin geleceğine çok büyük bir iyimserlikle bakan iş insanları oluyor..
Mesela "Borusan işini iyi yapar, topluma faydalı bir kuruluştur." algısının bu geçen 80 yılda nasıl yaratılmış olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Türkiye'nin sorunlarını çok iyi bilip ona çareler arayan insanların nelerin peşinde koştuğunu görüp, aile geçmişine sahip çıkan torunların dedelerinin adını nasıl yaşattığını daha iyi anlıyorsunuz.
3 neslin barış ve refah içinde bir arada yaşama şekli, dededen toruna kalan Borusan gibi bir mirasın "Hedef 200 yıl" diyerek "daha yeni başladık" sloganını kullanarak taşıma biçimi size ülkenin geleceğine dair müthiş bir ilham veriyor. Özellikle de bugünün Türkiye'sinde..
"Bugüne kadar bir çok şey yaptık ama bunlar şu an mühim değil, asıl bundan sonra daha neler neler yapacağız bu memlekette, biz ileri bakıyoruz, yolumuz uzun.." hisleri ile dolup taşıyorsunuz..
Borusan'ın kurusucu Asım Kocabıyık'ın 6 torunu örneğin.. Hepsi iyi okullarda okumuş, iyi yetişmiş, kendi ilgi alanlarında uzmanlaşmış sonra da yeniden şirkete dönerek, şirketi bulunduğu noktadan daha da ileri götürmek için neler yapılabilir araştırmaya başlamışlar. Sürdürülebilirliği bir yaşam tarzı olarak benimsemişler. İklim, insan ve inovasyon’un öneminden bahsediyorlar söz kendilerine verildiğinde. Çevreye verdikleri zararı minimize edebilmek hatta mümkünse nötrleştirmek için neler yapılabilir bunun peşindeler.
Torunlardan biri örneğin gelecekte Dünyaya faydalı olan şirketlerin hayatta kalabileceğine inanıyorum diyor. Bir diğer torun ise rüzgar santrallerinde bu bir ilk diyor. Kuş gözlemcilerimiz var bizim. Göçmen kuşlar veya yarasalar geldiğinde, kuş gözlemcilerimiz hemen haber veriyor, durduruyoruz santralleri, ölmesin diye kuşlar, zarar vermeyelim diye doğaya, dikkat ediyoruz yaptıklarımıza..
Bir diğeri "..Çocuklarımıza katabileceğimiz en büyük değerler Türkiye'nin değerleri, Atatürk'ün açtığı yolda aynı şekilde ilerlemek. Dedemiz için en büyük ilham kaynağı oydu, bizim için de dedemiz.." diyor.
Belgeselde belirli aralıklarla görüyorsunuz hepsini. Hem en mütevazi halleriyle kendi düşüncelerini dile getiriyorlar hem de arada bir Contemporary’nin olduğu Perili Köşkün en güzel boğaz gören terasında kol kola girerek tüm dünyaya "beraber güzeliz biz, gücümüz birlikten geliyor bizim" diyor, içinizi ısıtıyorlar.
Bu arada belgeselde Rahmi Koç, Bülent Eczacıbaşı gibi isimler de varlar. Borusan'ın kurusucu Asım Kocabıyık ile olan dostluklarını, anılarını, Borusan şirketinin yıllar içerisindeki başarısına olan tanıklıklarını söz onlara verildiğinde keyifle anlatıyorlar.
Bülent Eczacıbaşı örneğin belgeselin bir yerinde kendi babası ile Borusan'ı kuran Asım Bey'i şöyle anlatıyor "..Cumhuriyet idealleriyle yetişmiş iki öncü sanayici, ikisi de büyük Atatürk hayranı, Türkiye'nin çağdaş uygarlıklar düzeyini aşmasının Atatürk ilkelerinin benimsenmesi ile gerçekleşebileceğine inanan insanlardı.."
Gerçi Asım Bey'in eşi Nurhan Hanım’ın da belgeselde dediği gibi aynı harp görmüş jenerasyonun Atatürk'e olan sevgisi çok farklı..
Zaten belgeseli izlediğinizde Kocabıyık ailesine, bugüne kadar sahip çıktıkları değerlere ve de yaşama bakış şekillerine dair çokça fikriniz oluyor. Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık’ın anlattıklarından ise aklınızda kalan pek çok anekdot oluyor. Ahmet Kocabıyık'ın yaşam yolu kesişen herkeste ister istemez derin izler bırakmış olduğunu görünce de içinizden "çünkü bir yanı bugünü yaşarken, diğer yanı geleceği şimdiden oluşturma çabası içinde olan vizyoner bir yönetici" diyorsunuz.
Borusan Grup CEO'su Erkan Kafadar Ahmet Kocabıyık ile yaşadığı bir anısını anlatıyor örneğin. Kafadar'ın yeni Borçelik Genel Müdürü olduğu zamanlar. Bir gün Ahmet Kocabıyık kendisini yanına çağırıyor ve de sürdürülebilirlik ilkesi açısından son derece önemli yaklaşım sergileyerek senden sonra senin yerine kim geçebilir bunu şimdiden belirle ve yetiştir diyor.
"Faydalı olmak, yapabileceğinin en iyisini yapmak, çalışkan olmak.." Ahmet Kocabıyık'ın bu cümlesi ile başlıyor belgesel ve hem şirketin hem de aile kültürlerinin bu olduğunu söylerken "ahenk içinde bir aile"nin önemini belgesel boyunca her fırsatta vurguluyor.
93 yılında orkestrayı (bugünkü BİFO) kurarken "Üretim ve orkestranın çalışma şeklini birbirine benzettim. İkisinde de hataya yer yok..." diyor ve bugün ne büyük gururdur ki Borusan 80. Yılını İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO)'nın seçkin davetlilerden oluşan bir topluluk için hazırlanan özel performansı ile kutluyor.
Borusan Holding Başkan Yardımcısı ve Borusan Kocabıyık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Hamedi ise belgeselde Mirgün Cabas kendisine "Kocabıyık Vakfı neye hizmet eder?" diye sorduğunda kısa ve öz bir yanıt veriyor: Türkiye'nin çağdaşlaşması, çağı yakalaması için çalışır. Çağı yakalamanın tek yolu eğitim, kültür ve sanat..
İşte Atatürk’ün değerlerine sahip çıkarak yetiştirilen nesillerin farkı ve de Türkiye'ye kattıkları..
Darısı paradan evvel barışı, birlik ve beraberliği, sevgiyi, güveni ve de Atatürk ilkelerini kendinden sonraki jenerasyona miras olarak bırakmaya öncelik veren ailelerin başına..
Not: 80. Yıl belgeselini Borusan Holding'in youtube hesabı üzerinden izleyebilirsiniz.