hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

    "Sirius’a yolculuk, düşlere uyanmak, gökyüzüne tutunmak ve Atatürk.."

    02.01.2025 Perşembe | 13:21Son Güncelleme:

    Yıl bitmeden gezdiğim son sergi Durmuş Bahar’ın ‘Bulutlarda Gezinti’ adını taşıyan sergisiydi. Masallardan, mitlerden, rüyalardan, fantastik karakterlerden esinlenerek yaratılmış gerçeküstü bir dünyayı anlatan, küratörlüğünü Zeynep Öztürk’ün üstlenmiş olduğu, 13 Ocak’a kadar DG Art Gallery’de ziyaret edilebilecek olan bu sergiyi Durmuş Bahar’la konuştuk. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sirius’a yolculuk, düşlere uyanmak, gökyüzüne tutunmak ve Atatürk..

    1) Ben “Bulutlarda Gezinti" serginizi gezdikten sonra şöyle bir cümle kurdum; "İnsanı mutlu eden, iyi hissettiren, masalsı ve de rengarenk bir sergi." Gerçekten eve geldiğimde böyle hissediyordum. Sonra serginin kataloğuna bir göz atınca eserlerin adları ile ayrı bir yolculuğa daha çıktım. Aklımda kalan bir kaçı; "Sirius'a yolculuk, yumurtalar ülkesine yolculuk, kent masalları, yasak elma, küçük prens, Alice'in kupaları, düşlere uyanmak, gökyüzüne tutunmak, Atatürk.." Bazı eserlerin şiirleri, metinleri de vardı hatta.. Açıkçası merak ettiğim şu, bu sergide yer alan eserler nasıl bir sıra ile çıktı ortaya? Önce eseri üretip, yazısını yazıp sonra adını mı koydunuz yoksa eserden önce zaten başlıklar veyahut metinler var mıydı? 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Eserlerimin sizde böyle güzel hisler uyandırmasına çok sevindim. Eserlerimi herhangi bir sıralama ve düzen ile oluşturmadım açıkçası. 2009 yılından bugüne kadar üretim sürecimde oluşturduğum gerçeküstü imgeler bütünlüğünden oluşan gerçeküstü bir dilin varlığını eserlerime yansıtıyorum. Bu sergide de 2023 ve 2024 yıllarına ait 29 adet eserimden oluşan şekçiyi değerli küratörüm Zeynep Öztürk ile birlikte ‘Bulutlarda Gezinti’ adı altında oluşturduk. Hepsinin ortak noktası gökyüzü teması içerisinde gerçeküstü bir dille oluşturulması. Benim için gökyüzü her yeni hikaye için boş bir sayfa, oluşturduğum imgeler ise oluşturacağım her yeni hikayenin bir cümlesi veya kelimesi gibi. Bu hikayeleri bazen en başta kendim yazıp oluşturduğum gibi bazen de var olan hikayelerden, masallardan, rüyalardan, gerçeküstü her şeyden etkilenip, bunları düşsel dünyamda imgesel bir dille yeniden kurgulayıp anlatmaya çalışıyorum. Eserlerin oluşumu öncesinde hikayesini kendi yazdığım üretimime örnek olarak ‘Düşlere Uyanmak’ isimli eserimi örnek gösterebilirim. Sunum şekli olarak parçalı 8 adet görselden ve fonda hikayenin metni yer alan bir kompozisyondan oluşuyor.

    Bir ağaç altında oturan bir genç kadının her defasında ağacın altında elmayı ısırdıktan sonra gördüğü aynı rüyaları anlatan bir eser. Burada mesela hikaye ve başlık önceden oluşturuldu. Bu üretim biçimim dışında eserin hikayesinin devamı şeklinde bir seri de oluşturabiliyorum. Bu sergimde de yolculuk serisi, masallar serisi, dönüşüm serisi gibi konu bütünlüğü olan gerçeküstü eserlerimi görebilirsiniz. Bunun yanında var olan gerçeklikte etkilendiğim kişi veya olayları da gerçeküstü kurgu dünyamda imgelerimle yeniden anlattıklarım da oluyor. Örneğin, bu sergide benim için çok değerli olan, Atatürk isimli video animasyon GIF eserim. 2023 yılında Cumhuriyetimizin 100. yılına özel yaptığım, Atamızı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş hikayesini imgeler bütünlüğü ile anlatan bir eserimdir. 5 edisyonlu bir eser. 4 edisyonu değerli müze ve koleksiyonlarda yer almakta. Son edisyonunu kendime saklayıp benim için değerli olan bu ilk solo sergime taşımak istemiştim. Ve bunu gerçekleştirdiğim için mutluyum. Bahsettiğim gibi gökyüzü teması benim için çok önemli. Düşsel yolculuğumu özgürce yaptığım, eserlerimi oluşturduğum kutsal bir oyun alanı benim için. Gökyüzüne bu kadar ilgi duyunca ister istemez astroloji ve yıldızlar ile de bağ kuruyorsunuz. Bazı eserlerime de bunu yansıtıyorum. Sergimde de yer alan, isminden de anlaşılacağı gibi Sirius’a Yolculuk bunlardan biri.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sirius’a yolculuk, düşlere uyanmak, gökyüzüne tutunmak ve Atatürk..

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    2) Hatırlıyorsunuzdur muhtemelen.. Sergiyi açılıştan evvel beraber ilk gezmeye başladığımız sırada, bir kaç eseri yakından gördükten sonra buradaki renkler, çizimler, karakterler bana Tim Burton imzası taşıyan "Alice in Wonderland"i ve de onun bazı filmlerinin bana verdiği hissi anımsattı demiştim. Hatta siz de bu filmleri çok sevdiğinizi ve de defalarca izlediğinizi söylemiştiniz bana. O sırada da yanlış hatırlamıyorsam ‘Küçük Prens’ eserinizin önündeydik.. Ben açıkçası sergideki her eserde çocukluğumdan hatırladığım masallardan da izler gördüm. Bana göre ‘Pamuk Prenses, Uyuyan Güzel, Alaaddin’in Sihirli Lambası, Külkedisi, Kırmızı Başlıklı Kız, Rapunzel..’ bir çoğu bu eserlerin içindeydi.. Ve sergi sonrası ne yapmak istedim biliyor musunuz, bu masalları yeniden okuyup, yetişkin halimle bana şu anki yaşamım için ne söylüyorlar yeniden bir düşünmek istedim.. Bilmiyorum eserlerinizi yaratırken böyle bir amacınız da var mıydı?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Harika gözlemler ve değerli düşünceler. Sergimi bu şekilde deneyimlemiş olmanız beni çok mutlu etti. Evet, hatırlıyorum, sergiyi birlikte gezerken Tim Burton ve onun "Alice in Wonderland" filmi üzerine konuşmuştuk. Bu filmlerin benim için de özel bir yeri var, ve defalarca izlemekten büyük keyif alıyorum. Aslında sadece filmler değil gerçeküstü tüm yaratıcı üretimler beni etkiliyor. Gerçeklikten uzaklaşıp düşsel sorgulamaları özgürce yapabildiğimiz özgür alanlar ilgi alanım açıkçası. Eserlerimi yaratırken, izleyicileri çocukluk hatıralarına, hayal gücüne ve masalların büyülü dünyasına götürmeyi amaçladığım doğrudur. Bu sayede, herkesin kendi hikayelerini ve duygularını eserlerimde bulabilmesini umuyorum. Dolayısıyla, eserlerimde masallardan ve fantastik hikayelerden izler bulmanız kesinlikle bilinçli bir tercihimdi. Amacımın, izleyicilerin kendi içsel dünyalarına yolculuk yapmalarını sağlamak ve de onların hayal gücünü harekete geçirmek olduğunu söyleyebilirim. Bunu yaparken masalların ve bu hikayelerin zamansız olmasından da faydalanarak izleyiciyi tanıdık izler ile kendi hikayelerimin düşsel yolculuğuna geçiş yapmaları için kapı açmış oluyorum. Açıkçası bu masal karakterlerini kendi hikayelerim içerisine izleyiciyi de dahil etmek için araç olarak kullanıyorum. Ayrıca, masalları yeniden okuyup, yetişkin gözünüzle farklı anlamlar ile keşfetmek harika bir fikir. Eserlerimin size bu ilhamı vermiş olması beni çok mutlu etti.

    3) Bu sırada tekniğiniz de fazla karşılaşılmayan bir teknik. Basın bülteninde "resim, illüstrasyon, manipüle edilmiş fotografik nesneler ve de sayısal ortamda oluşturulmuş dijital nesnelerin dijital kolaj tekniği ile bir araya getirilmesi" yazıyor. Hatta bir fotoğrafınızda bir tür çizim eldiveni var elinizde. Bu tekniği, bir resmi yaparken ne kadar süre harcadığınızı, bu eserlerin bugün sergideki haline dönüşene kadar nasıl bir süreç izlediğini nasıl anlatırsınız bize?

    Sirius’a yolculuk, düşlere uyanmak, gökyüzüne tutunmak ve Atatürk..

    Eserlerimi üretirken tek bir program kullanmıyorum. Dijitalin farklı olanaklarını kullanarak imgelerimi, görsellerimi tek tek oluşturuyorum. Bir görseli üretmek için 3D’yi kullandığım gibi hazır bir fotoğrafik öğeyi manipüle etmek için Adobe Photoshop da kullanabiliyorum. Bunun yanında kimi görsellerimi kendime özel oluşturduğum digital brush’larım (dijital fırça) ile çizim tabletimin üzerinde çalışarak üretiyorum. Dijitalin güncel olanaklarını her zaman takip eden ve üretimime deneyimleyerek dahil etmeye çalışan biriyim. Eserime hangi dijital etki iyi gelecekse o dijital tekniği kullanıyorum. Üretirken sadece bu ya da şu programı, tekniği kullanacağım diyerek kendimi kısıtlamıyorum. Son dönemde de yapay zekanın dijitaldeki varlığı ile özellikle video animasyon çalışmalarımda yapay zekayı da hibrit üretim olarak deneyimlemeye başladım. Üretim sürecimde tek tek oluşturduğum görselleri, imgeleri kolaj tekniği ile bir araya getirerek katmalardan oluşan kompozisyonlar oluşturuyorum. Hepsinin ayrı, ayrı oluşturulması, bir kurgu içerisinde bir araya getirilmesi günlerinizi ve haftalarınızı alabiliyor. Aşama aşama, katman katman çalışma prensibiyle üretiyorum. Kullanılacak imgelerin, görsellerin oluşturulma aşaması, bir araya getirme kurgulama aşaması ve kurgulanan katmalardan oluşan kompozisyonun özel fırça ve dijital müdahaleler ile ince ayar diye adlandırabileceğimiz renk dengesini, genel detayları ele aldığım son rötuşlarını çalışma sürecimin özeti diyebilirim. Tabi bu dijital üretimin sunumuna ilişkin bir de baskı ve sunum süreci var ki bu da benim için çok değerli. 

    4) Sergiye geldiğim gün de bahsetmiştim, sergiye gelmeden önce bugüne kadar hiç görmediğim bir şey ile karşılaştım demiştim. ‘Bulutlarda Gezinti’ adına açılmış bir web sitesi var internette ve de web sitesinde AI (yapay zeka) ile yaratılmış bir karakter sizin serginizi anlatıyor bize. ( https://www.bulutlardagezinti.com/ ) Ayrıca bu websitesi’nde sergide yer alan bazı eserlerin GIF video animasyonları ile Al destekli hibrit üretimli videoları yer alıyor. Yani bir sergi içinde hem gerçeküstü ögeler (masallardan, mitlerden, rüyalardan, fantastik karakterlerden izler), hem de en yeni teknoloji (AI destekli üretilmiş videolar) bir arada. Diğer bir yandan ise sergideki eserlerde hem karga, merdiven, göz vb gibi ezoterik semboller var hem de ufo gibi dünya dışı yaşamın varlığını bize anımsatan imgeler var. Bir de üzerine içinde yine pek çok sembolün yer aldığı Cumhuriyetin 100. Yılına özel ürettiğiniz Atatürk eseri var.. İtiraf etmem gerekiyor.. Uzundur hiç bu kadar farklı boyutu içerisinde barındıran bir solo sergi gezmedim.. 

    Sanatın bir iletişim dili olduğunu düşünüyorum ve sanatçının kendini en iyi ifade edebildiği disiplini kullanması gerektiğine inanıyorum. Sanat yapma biçimi sorunsalı, sanatçıyı ilgilendiren bir konudur. Hem klasik sanat disiplinlerini hem de dijital disiplini deneyimleyen biri olarak, kendimi dijital teknolojilerin sunduğu olanaklarla daha iyi anlatabildiğimi keşfettim. İçinde yaşayabileceğimiz dijital bir evrene geçiş sürecindeyiz ve hepimiz bunu deneyimliyoruz. Bu nedenle, teknolojinin getirdiği yeniliklerle kendimi güncel tutmaya çalışıyorum. Evet sergimize özel bir sitemiz var ve içerisinde güncel yapay zeka olanakları ile oluşturulmuş, sergiyi anlatan bir karakter var. Bunun yanında ayrıca sitenin içerisinde modellenmiş olan sergiyi 3D olarak gezebiliyorsunuz. Bunlar bir serginin güncel teknoloji ile destekleyici sunum yansımaları olarak görülse de, bunun yanında gerçekte var olan bir serginin dijital varlığına ilişkin deneyimlemelerimiz üzerinden sorgulamalarımızı da yapabilmemize olanak sağlıyor. Eserlere içerik olarak baktığımızda ise sanatsal bakış açımla geçmişle günümüz arasında gerçeküstü bağlar kuruyorum. Masallar, mitler gibi geçmişten izleri ve soyut kavramları günümüz teknolojisiyle harmanlayarak bir gökyüzü teması içerisinde yeni bir evreye, günümüze aktarıyorum. Hem geçmişi hem de günümüzü gerçeküstü dijital dilimle sorguluyor ve bu dönüşüm sürecinde sanat yapma biçimlerini deneyimliyorum. Kısaca, bu farklı oluşumlar nasıl bir bütünlük oluşturuyor sorusunun cevabını, günümüz teknolojisinin olanaklarını kullanarak kendime ait bir gerçeküstü dil oluşturmam olduğunu söyleyebilirim.Bu dilin içerisinde her eserimde sıklıkla kullandığım sabit imgelerim var. Bunlardan benim için en değerli olanları, sizin de fark etmiş olduğunuz bulut, merdiven, karga ve göz… Bulut ulaşılmak istenen hayalleri, düşleri anlatmaktadır. Merdiven gerçek olmayana, hayallere geçişi sağlayan araç olarak yer almaktadır. Karga hikayeye eşlik eden, şahitlik eden varlık olarak beni, izleyiciyi temsil etmektedir. Göz ise zamanı, yaşanan anıları anlatmaktadır. 

    5) Bilmeyenler için son dönemde "2024 yılında resim dalında Yılın Mimar Sinan’ı Ödülü"ne layık görülmüşsünüz.. Eserleriniz yurtiçi ve yurtdışında pek çok değerli koleksiyonda yer alıyor. (Yurtiçinde Erol Tabanca, Kezban Arca Batıbeki, Mustafa Taviloğlu, Ata Holding, Elgiz Müzesi, Bilfen Sanat Koleksiyonunda yurt dışında ise özel bir seçki İsveç Kraliyet Ailesi koleksiyonunda). Bu sergi de ilk kişisel serginiz.. Eğitiminize baktığımda ise öğreniminizin resim-iş Öğretmenliği ile başladığını, yüksek lisansınız sonrasında ise bundan 15 yıl kadar önce sayısal ortamda eserler üretmeye başladığınızı görüyorum. Harika bir ilham.. O günlerde sizi ne etkiledi ve nasıl sayısal ortamda eserler üretmeye başladınız, ilk ürettiğiniz eser nasıl bir eserdi? Açıkçası merak ediyorum.

    Sirius’a yolculuk, düşlere uyanmak, gökyüzüne tutunmak ve Atatürk..

    Evet sanat eğitimimin yüksek lisans evresinde tez konumun teknolojiye paralel sanat eğitimini kapsaması ve de o dönemde atölyeden uzaklaşıp PC ortamında dijital üretim deneyimlerimin beni dijital sanatın içine sürüklediğini söyleyebilirim. İlk dijital üretimlerim kitapların içine yapıştırılan, kitabın kime ait olduğunu ve kişiyi anlatan, işlevsel, mini grafik işler olan ekslibris’lerdi. Bu ekslibris’ler ile bugün ürettiğim özgün eserlerimin temeli oluşturuldu diyebilirim. Ekslibris’leri oluşturma disiplinim o dönemde de yine aynıydı. Portre merkezli, o kişiyi anlatan simgeler ve görsel öğeleri kolaj tekniği ile bir araya getirerek dijital ortamda üretimlerimi oluşturuyordum. Ekslibris’lerle kişinin hikayesini anlatmak için oluşturduğum dili zaman içerisinde özgün eserlerimdeki hikayeleri anlatmak için kullanmaya ve geliştirmeye başladım. İlk ürettiğim eserim ise ‘Pencerem’ isimli, dijital ortamda oluşturduğum kolaj tekniği ile imgeler bütünlüğünden oluşan bir eserdi. 60x90 cm ölçülerinde açık bir pencere içerisinde, kaotik bir dünyayı anlatan görsellerin ortasında, araç lastiği ile kendine salıncak yapmış sallanan küçük bir çocuğu resmetmiştim. Gökyüzü teması içerisinde hikayemi anlatmıştım. Bu eserimde de bugün yaptığım eserler gibi süreçte birçok genç etkinlik sergisine katılarak gerçeküstü hikayelerimi paylaşıyordum. İlgi gören bu eserlerim ile yurtiçi ve yurtdışında birçok karma sergilerde yer aldım. Ve değerli Zeynep Öztürk’ün küratörlüğünde son dönem eserlerimden oluşan bir seçki ile DG Art Gallery’de ilk solo sergimi sanatseverlerle buluşturduk.