hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

    Nişantaşı’nın şık İtalyan restoranı ‘Marcello’da 4 'Sciura'

    27.12.2024 Cuma | 08:31Son Güncelleme:

    Davetiyenin başında 1960 yapımı ‘La Dolce Vita’ filminden meşhur bir sahne vardı. Yuvarlak hatlı, güzel ve tatlı Sylvia üzerindeki şık gece elbisesiyle dizine kadar Aşk Çeşmesi'nin içine girmiş, tüm cazibesi üzerinde ‘Marcello, come here !’ diye sesleniyordu. Bu sahnenin hemen altında ise iki cümle yer alıyordu:

     

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ‘Sizi İstanbul’un İtalyan’ı Marcello’yu deneyimlemeye davet ediyoruz. Napolili Executive Şef Luigi Mariconda ve Genovalı focaccia şefi Massimiliano Nardo’nun İtalya’nın en iyi lezzetlerini bir araya getirdiği menüsünü deneyimlemenizden memnuniyet duyacağız.’

     

    Yılın son günleri..

    Kızıl güneş Nişantaşı'nın lüks binaları arasında batarken hızlı adımlarla The Stay Boulevard Nişantaşı’ndan içeri giriyor, dosdoğru en üst kata çıkıyorsunuz. Girişte bordo mermer zeminin içinden altın harflerle ‘Marcello’ yazısı karşılıyor sizi. 

    Adını Federico Fellini'nin kült filmi La Dolce Vita'nin jön bașrolü Marcello Mastroianni'den alan bu şık İtalyan restoranından içeri girdiğinizde ilk dikkatinizi çeken şey yüksek ahşap tavanlar, İtalyan taș pizza fırını, zeytin ve de limon ağaçları oluyor. (İç dekorasyon Autoban imzası taşıyor.) 

    Duvarlarda siyah beyaz fotoğraflar, bazı köşelerde ise dikkat çekici sanat eserleri var. Buradaki fotoğraflar arasında güneş gözlüklerinin arkasından "anlat tatlım, bekliyoruz" dermiş gibi bakarak espresso'sunu içen "sciura" temalı altın kızlar fotoğrafının hikayesi en çok hoşuma giden hikayelerden biri. (Bu hikayeyi aşağıda ayrıca anlatacağım.)

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Masaya ilk oturduğunuzda size geniz yakan hakiki zeytin yağları ile fırından yeni çıkmış taze ekmekler servis ediliyor. 

    Nişantaşı’nın şık İtalyan restoranı ‘Marcello’da 4 Sciura

    İtalya'nın Recco bölgesine özgü bir lezzet olan, burası için özel olarak üretilen peynir ile yapılan ‘Focaccia tipo Recco’ ise bu restoranın en büyük iddiası. Genovalı focaccia șefi Massimiliano Nardo sırf bu tadı Türkiye'de meraklılarına deneyimletebilmek için İtalya'dan çıkıp gelerek Türkiye'ye yerleşmiş. İlk gününden itibaren her gün Marcello’nun seyirci seven davetkar mutfağında Executive șef Luigi Mariconda ile beraber birbirinden leziz İtalyan tatlarını peş peşe sıralıyorlar. (Bu arada Şef Luigi de günlük ürettiği taze makarnalar konusunda iddialı. Yemek sonrası masaya gelen tiramisu ile özel harman espresso ise Luigi'nin annesinin özel tarifi.)

    Menüye son dönemde eklenen tatlar arasında ise Kuzey İtalya'nın klasik bir tarifi olan Ossobuco (risotto ile servis edilen dana incik), Carbonara Al Tartufo (trüf mantarlı makarna) ve de Fiori di Zucca Ripieni (kremamsı ricotta peyniri ile doldurulmuş taze kabak çiçekleri) yer alıyor. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Her saniye buram buram İtalya havasını soluduğunuz bir mekan burası. Batmakta olan güne çiçeği burnunda bir kokteyl ile hoşçakal derken bir yandan da açık mutfakta şeflerin sizin için pişirdiği tatları göz ucuyla izliyorsunuz. (Buradaki kokteyler dikey tarım dolaplarında yetişen yeșillikler kullanılarak yapılıyor ve de hepsi vegan.) 

    Uzun lafın kısası;

    La Dolce Vita filmini izlediyseniz, 1960’ların İtalya’sını severseniz, tatlı bir italyan kasabasının altın sarısı renkli bir evinin giriş kapısında başlayan aşk hikayelerine düşkünseniz, bu mekanı seveceksiniz..

    Çünkü burası aynı o yıllardaki gibi yakışıklı ve şık adamların, güzel ve çekici kadınlara bakıp (ya da tam tersi) "sağlığına hayat !" diyerek mutlulukla kadeh kaldırdıktan sonra aldığı bir yudum şaraba gülümsediği o İtalyan restoranlarının enerjisini taşıyor üzerinde..

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bu sırada nerede olduğumuzu anlatırken ne yediğimizi paylaşmayı atladım. Davetli olduğumuz gece bizim menümüzde trüf mantarlı enfes bir Focaccia, leziz bir burrata salata ve de etli taze makarna vardı. Yemek sonrasında da tabiki beklendiği gibi taze tiramisu ve de espresso ile gecemiz sona erdi..

     Marcello’da ‘anlat tatlım bekliyoruz’ diyen göz alıcı 4 ‘Sciura’

    Daha önce duymuş muydunuz bilemiyorum ancak ben The Stay Kreatif Yöneticisi Maya Yıldırım'ın bundan üç yıl evvel yayınlanan “Sciura !” başlıklı yazısını okuyana kadar Sciura ne demek bilmiyordum ve de “Sciuragram” instagram hesabını takip etmiyordum. Meğer Kuzey İtalya'da belirli tipteki bir kadını anlatan, "sciura" olarak yazılan ancak "şura" şeklinde okunan bir terminoloji varmış. Aslında ‘evli kadın' anlamına gelen signora'ya, Milano diyalektiğinde sciura denirmiş ve de altmışını geçmiş bu kadınlar şehir merkezinde oturan modern kadınlarmış. Her gün bulușacakları arkadaşları, görecekleri sergileri ve de deneyecekleri restoranları varmış. Trendleri değil, kendi stillerini takip etmeyi severlermiş. Gereğinde şapkasından ayakkabısına, çorabından çantasına kadar tek renk giyinmesini bilir, gereğinde de kimsenin yan yana getiremeyeceği renkleri ve de desenleri birbiri ile cesurca birleştirirlermiş. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Nişantaşı’nın şık İtalyan restoranı ‘Marcello’da 4 Sciura

    Detaylara önem veren, kökü İtalyan aristokrasisine dayanan, saçı her daim fönlü, hakiki kürklü, süslü ve de sanat düşkünü bu elegan kadınların konumuzla alakası nedir diyenler için..

    Marcello'ya girdiğinizde restoranın hem içinde hem de terasında bazı siyah beyaz fotoğraflar ve de sanat eserleri yer alıyor demiştim ya hani yukarıda, işte ‘Sciura’ bu duvarlardaki fotoğraflardan biri ile ilgili.. 

    The Stay Kreatif Yöneticisi Maya Yıldırım’ın bahsettiğim yazısının sonunda ‘..genç bir kadın olarak sciura olacağım günleri sabırsızlıkla bekliyorum..’ cümlesi yazıyordu. O cümleyi okuyunca içimden ‘o zaman Marcello bir anlamda Maya’nın kendisini sciura olarak hayal ederek kurguladığı detayları da içeriyor olmalı’ diyerek bunların hangi detaylar olabileceğini merak ettim ve de kendisine buradaki sanat eserlerinin, fotoğraflarının hikayesini sordum..

    Bana ilk olarak burada yer alan sanat eserlerinin dışında buradaki bir fotoğraf ile ilgili olarak kendilerinin yarattığı, kendilerine ait bir eser olmasını istediklerinden bahsetti. Yıllardır beraber çalıştıkları fotoğraf sanatçısı Erdal Akbaş'la Marcello'nun mutfağında bir çekim yapmışlar. Şık ve olgun kadınların yaşadığı İstanbul’un sciura merkezi olan Nişantaşı'nda, kendi kıyafetleri ve de tarzlarıyla sciura temasına uygun 4 kadını yan yana getirip çekmiş, ardından da bu siyah beyaz fotoğrafı gururla duvarlarına asmışlar. 

    İlk baktığınızda restoranın bir parçası gibi duran bu fotoğraftaki 4 hoş hanımefendiyi ise aslında epey yakından tanıyorlarmış. Bu kadınların kim olduğunu sorduğumda ise şöyle bir yanıt aldım kendisinden: "onu bir kez olsun fönsüz görmediğim 92 yaşındaki anneannem Müşfika, onun ömür boyu yakın dostu olmuş üniversiteden sınıf arkadaşı Emine Teyze, yılların Nişantaşılısı Semra Teyze ve aralarındaki en çıtırları 68 yaşındaki Meral Teyze."

    Türkiye’deki şık bir İtalyan restoranı için ne hoş bir detay.. Torun ve anneanne arasındaki ilişki ne kadar güzel bir biçimde sanata dönüşerek gündelik yaşamın tam merkezine taşınmış ama değil mi?

    Marcello’da bir İngiliz, bir Koreli, bir de Türk, 3 sanatçıya ait eserler yer alıyor

    Marcello’daki sanat eserleri konusunda sevgili Maya Yıldırım ilk olarak humorist sanatçı Sedat Girgin'in Marcello için çizdiği orjinal bıyıklı janti karakterinden bahsetti. Restoranın hemen girişinde yer alan, asansörden çıkar çıkmaz rahatlıkla görülebilen (tavanda yer alıyor) bu eser ne yazık ki restorana bugüne kadar gelen pek çok kişinin gözden kaçırdığı bir esermiş..

    Nişantaşı’nın şık İtalyan restoranı ‘Marcello’da 4 Sciura

    Dünyaca ünlü sanatçı Jeff Robb'un portal üçlemesi (portal oval 3, portal rectangle 1 ve portal 7) adını taşıyan üç eseri ise kendisinin tabiriyle "bir uzay boşluğundan bir kadın vücudu sanki eserden dışarı çıkacakmış gibi" olan hiperrealist işlermiş. (Bu üçlemeden özellikle portal oval 3, benim en çok ilgimi çeken, bir ileri bir geri yerimde gidip giderek resmin içindeki hareketi görmeyi çok sevdiğim bir eserdi.)

    Koreli heykeltıraş Jung Kuk Taek'in ‘businessman’ serisinden bir eseri ise Marcello’nun terasında yer alan bir eser. Meraklı bir biçimde, elinde bir dürbünle terasta yenen yemeklere bakan bu devasa metal heykeli de eğer buraya gelmiş ancak terasa çıkmamışsanız gözden kaçırma şansınız yüksek.

    Nişantaşı’nın şık İtalyan restoranı ‘Marcello’da 4 Sciura

    Bu arada Marcello’daki sanat eserlerinin yanı sıra aynı binada, ‘The Stay Boulevard’ın 1'nci katında yer alan Komedi Kulüp'ün hemen girişinde de şu an ‘Winter Tale’başlıklı bir sergi var. Küratörlüğünü Renk Erbil’in üstlendiği bu sergide de 11 sanatçının (Devrim Erbil, Renk Erbil, Bahri Genç, Sadık Altınok, Beste Alperat, İnci Tezel, Mine Zabcı, Süleyman Saim Tekcan, Eda Tekcan, Ece Clarke ve Ali Rıza Akdolu) resim, heykel, enstalasyon ve de karma tekniklerle üretilen 31 eseri yer alıyor. Komedi Kulüp'te ise biliyorsunuz komedi gecelerinin dışında bazı geceler özel jazz geceleri oluyor. Özellikle yılın son günlerini yaşadığımız şu günlerde birbirinden güzel programlar peş peşe sıralanmış bir halde. Yılı iyi yemek, iyi müzik ve de enerjisi yüksek bir şekilde kapatmak isteyenler için, bir mekanda üst düzey pek çok güzel deneyimin bir arada yaşanabileceği güzel bir alternatif.