hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

    Mimozaların ardından “Adada Lavanta Günleri”

    21.07.2022 Perşembe | 11:52Son Güncelleme:

    Ne zaman gitsem adaya hep aynı şeyi düşünürüm. “Yazar daha çok yazar olur, şair daha çok şair, sanatçı daha çok sanatçı olur, kim ne olması gerekiyorsa burada daha çok o olur” derim ve o yüzden de Bostancı iskelesinden ayrılan vapurun o iskeleden ayrılışıyla beraber melankolik bir ruh haline bürünürüm.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ada benim için o an başlar çünkü.
    Martılar, dalgalar, vapurdaki sessiz insanlar adaya yanaşıp, ayağımı kıyıya değdirene kadar zihnimdeki hikayenin sessiz kahramanları olur.
    Yol aldıkça vapurda oturduğum koltukta yanıma, karşıma denk gelen kişileri teker teker incelemeye başlarım. Onlar bunu bilmez ama adalı oluşları onların kıyafetinden, çantasından, bu kısacık seyahat içindeki hal ve tavrından belli olur. Vapur kıyıya yanaşırkenki rahatlıkları, bu kıyıya yüzlerce kez aynı böyle vapurla gelmiş oluşları yüzlerinden apaçık okunur.

    Mimozaların ardından “Adada Lavanta Günleri”

    Bilmiyorum siz de benim gibi misiniz..
    Mesela adalı olmadığınız halde, orada bir eviniz aileniz olmadığı halde sanki çocukluğunuzu geçirdiğiniz mahallenize gelmişsiniz, hangi kapıyı çalsanız sofraya sizin için de bir tabak konuverecekmiş gibi hisseder misiniz..
    Eski Türk filmlerindeki sıcaklığı, neşeyi, güveni Adanın çay bahçelerinden birindeki bir demli çayla beraber içer misiniz..
    Önünden geçtiğiniz her evi hikayesini hiç bilmiyor da olsanız biliyor gibi hisseder, bahçesinden yola taşan çiçeklere sevgiyle dokunarak geçer misiniz..
    Konuşur mu mesela sizinle de o eski panjurlu köşkler, süslü bahçeler, ön kapısında aile adının baş harfleri yazılı ferforjeler..

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Mimozaların ardından “Adada Lavanta Günleri”

    Bilmiyorum ki..

    Ama işte benim için ada böyle bir yerdir, nostaljiktir.
    Rüzgarının kokusu İstanbul gibi değildir daha hislidir.
    İlkbaharda Aya Yorgi kilisesinde dilek dilemek için nadiren ama yılda bir de olsa düzenli olarak, eline makarasını alıp adaya gidenlerden değilimdir ama bisiklet kiralayıp, pedalların dönemediği yerlere kadar o ince sokaklarda turladığım zamanlarda adalı gibi hissetmişimdir.
    Denk düşerse, “bir değişiklik olsun, bir ada havası alıp gelelim” diyerek her yaz bir kaç defa da olsa mutlaka gitmeyi ihmal etmeyenlerden değilimdir ama en son vapurla şehre geri dönmeden bir akşam vakti adadaki kalabalık dondurmacılardan birinde top top dondurmaları yemeye doyamadığım zaman çoktur.
    Ben yaz geldi mi İstanbul’da duramayıp adadaki evine taşınan, yazları adasız İstanbul’u yaşayamayan, ada lafı bir cümlede geçti mi duramayıp “adalıyım ben” diyenlerin “adalı” hayatlarını bilmem ama adayı, yeterince zaman geçirirsem aşık olmaya çoktan hazır olduğum, uzaktan tanıdığım ancak fazlaca yakın hissettiğim biriymiş gibi görürüm. O yüzden de eğer adada bir evim olsaydı asla oradan çıkmayacağımı çok iyi bilerek, her defasında adaya bir yabancı olarak giderim.
    Ama hep giderim. Bazen bir dostu görmeye bazen sokaklarında boş boş gezinmeye, bazen geçmişi düşlemeye bazen de sadece iyi şeyler hissetmeye..

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    O nedenle sevgili Aslı Öymen’in “Adada Lavanta Günleri başlıyor, gelmez miydiniz?” davetini alınca önce gülümsedim sonra da koşa koşa gittim adaya. Oradaki bir dostu ziyaret etmeye gider gibi gittim. Beni orada bekleyenler olduğunu bilerek gittim. Adalılarla, Adalarda uzun yıllardır yaşayanlarla tanışma heyacanıyla gittim. Lavantaların hikayesini dinlemeye gittim.

    Sonra da adanın tarihi yapılarından biri olan Loc’ada’nın avlusunda upuzun bir masada önce Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül, ardından Adalar Belediye Başkanı Yardımcısı Engin Çelik ve sonra da “Lavanta Günleri” düzenleme komitesi üyeleri Halim Bulutoğlu (Adalar Vakfı Başkanı ve Adalar Müzesi kurucularından), Eva Kent, Işıl Sayın, Melis Seyhun Çalışlar ve Ali Erkut ile tanıştım.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Mimozaların ardından “Adada Lavanta Günleri”

    Bu yıl ilki düzenlenen “Adalar Lavanta Günleri” Adalar Mimoza İnisiyatifi ortaklığı ve Adalar Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle düzenleniyormuş meğer. Bu projenin ana sponsoru da Türkiye’nin ilk aroma üreticisi olarak bilinen Aromsa şirketiymiş. (Aromsa’nın Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Murat Yasa’nın anlattıklarına göre özellikle son dönemde gıda sektöründe çiçek tatları ön plana çıkmış. Lavantanın kullanımı içeceklerde, çikolatalarda, çay veya kolonyalarda artmış. Dolayısıyla bu projeye katılmak ve de lavanta yetiştiriciliği, bu yıl 40’ncı yılını kutlayan ve de üst kademelerde %67’sini kadınların oluşturduğu şirketleri açısından çok anlamlı ve önemliymiş.)

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bu projenin komite üyelerinden biri olan Eva Kent de bu projenin fikir annesiymiş. Peki ya bu projenin hikayesi nasıl başlamış derseniz..

    Eva Kent, 30-40 sene önce Almanya’dan tatil için Büyükada’ya gelmiş ve sonrasında da adada kalmayı, burada yaşamayı seçmiş, Adadanın güzel kokulu yaseminlerine ve de ada toprağında yetişen egzotik çiçeklerine hayran, kendi evinin bahçesinde de renk renk çiçekler yetiştiren bir adalıymış. Her köşe başında hediyelik eşya satan dükkanlarda ucuz plastik çiçeklerden yapılma Çin malı saç bantlarının adayı ve adanın güzel çiçeklerini yansıtmadığını düşünerek, “neden insanlara adadan giderken yanlarında götürebilecekleri adaya ait, adada yetişmiş çiçeklerin içinde olduğu, adalı kadınlar tarafından adada yapılmış hediyeler sunmuyoruz?” demesi ile hikaye başlamış ve de Adalar Mimoza İnisiyatifi’nden arkadaşı Işıl Sayın’la beraber bu fikri gerçekleştirme yolculuğuna çıkmışlar. Nasıl ki Avrupa’da gezdiğimiz her ülkeden, her şehirden o ülkeye o şehre özgü hediyelerle dönüyorsak adadan da insanlar neden böyle bir hatıra ile dönmüyorlar diyerek önce bahçelerinde lavanta olanlardan fide desteği sağlanmış, ardından İsmek ile beraber atölyeler oluşturulmuş ve de adalı kadınlara “lavanta kalbi” dokumaları öğretilmiş. Sonra da işte bugünlere gelmişiz. Lavanta günlerine. Adalı kadınlara yeni ve güzel bir gelir fırsatının yaratıldığı, adayı renk renk çiçek açtıran günlere..

    Mimozaların ardından “Adada Lavanta Günleri”

    Şimdi o nedenle Adalar Müzesi’nin orta avlusunda kurulan pazar yerinde yer alan adalı kadınlara ait 16 stant ve burada Adalı kadınların ürettiği lavanta temalı tüm el yapımı hediyelikler çok değerli çünkü bir zamanlar çiçekçiliği ile de ünlü olan ada bu sayede bugün yeniden eskiyi hatırlamaya çalışıyor. Adada yıllar içerisinde yetiştirilen onlarca egzotik bitkinin zamanla azalmış olduğu unutulmaya, o yaralar sarılmaya ve de adanın toprağına, tohumuna yardımcı olunmaya çalışılıyor.

    Katılımın ücretsiz olduğu, buradan elde edilen tüm gelirin Adalı kadınlara aktarılacağı “Adalar Lavanta Günleri” çeşitli atölyeler, söyleşiler, geziler, konserler ve de sunumlar ile 24 Temmuz akşamına kadar devam edecek.