hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Duygu Merzifonluoğlu Duygu Merzifonluoğlu

    İngiliz görsel sanatçı Ian Berry’nin denim Dünyası Nişantaşı’nda..

    02.12.2024 Pazartesi | 07:18Son Güncelleme:

    28 Kasım sabahı Kalyon Kültür'de İngiliz görsel sanatçı Ian Berry ile tanıştım. Basın toplantısından bir gün evveldi ve kendisi o sırada Türkiye’deki ilk kişisel sergisinin son hazırlıklarını tamamlıyordu..

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hem tarihi hem de mimari açıdan önemli bir yapı olan, II. Abdülhamit döneminden kalma Taş Konak'ın girişinden arka odalardan birine doğru ilerledik ve kurulumu bitmiş eserlerden birinin önüne geldik. Odanın tüm duvarını boylu boyunca kaplamış, ilk bakışta kendime göre "map of well known people / tanınmış kişilerin haritası" olarak adlandırdığım bu eser Dünyaca ünlü pek çok sanatçı, müzisyen, modacı, model veya kendi alanında profesyonel ismin portresinden oluşan bir eserdi.

    İngiliz görsel sanatçı Ian Berry’nin denim Dünyası Nişantaşı’nda..

    Berry’nin "Denim Legends" adını verdiği, size tüm zamanlarda denim efsanenizin kim olduğunu, yani denimi üzerinde gördüğünüz kişilerden en çok kime yakıştırdığınızı soran bu eser, Clint Eastwood'dan Steve McQueen'e, Miles Davis'den Bob Marley'e, Brooke Shields'dan Madonna'ya, Gisele Bündchen'den Kate Moss'a kadar tüm zamanların en iyi bilinen yüzlerinin portrelerini Berry'nin etkileyici yorumu ile size gösteren bir eserdi. (Bu arada portreler ile ilgili ufak bir bilgi. Levi Strauss'un portresi bu eserdeki portreler arasında yer almıyor. Onu görebilmek için Berry’nin websitesi’ndeki portreler bölümüne bir göz atmanız gerekiyor. Bu portrenin önemi nedir diyenler için; 20 yıldır sadece denim kumaş / kot malzeme kullanarak eserlerini yapan bir sanatçı olan Ian Berry, hem Levi Strauss Müzesi’nde yer alan ikonik Denim Yenilikçileri Müzesi için Levi Strauss'un portresini yapmak űzere görevlendirilmiş olan hem de geçtiğimiz yıl 501 jean'in 150. yıldönümünde Paris, Milano ve Madrid'de dev eserlerini sergilemiş olan bir sanatçı.)

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bu eserin hemen yanındaki duvarda ise o sırada henüz daha asılmamış, ters duran bir eser vardı. “Paradise Lost" adını taşıyan bu eser Los Angeles'taki Roosevelt Otelini tasvir eden, ışık gölge oyunlarının sadece denim kullanılarak verilmiş olan, yakından gördüğünüzde daha da çok etkileneceğiniz bir eser ve benim de gördüğüm ilk andan beri favorim. Hikayesi ise oldukça keyifli..

     İngiliz görsel sanatçı Ian Berry’nin denim Dünyası Nişantaşı’nda..

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ian Berry bana bir gün bir arkadaşını ziyarete Los Angeles'a gittiğini ve bu ziyaret sırasında da tesadüfen bu oteli bulduğunu anlattı. Otelin içine girdiğinde yüzme havuzu ve şezlonglar dahil her şey aynı burada göründüğü gibiymiş. Yalnızca yüzme havuzunun sağ üst köşesindeki şezlonglardan birinde o sırada bir kişi oturuyormuş fakat bu esere o kişiyi koymamış. Bu bilgiyi öğrenince Berry’e ‘o kişiyi sildin yani..’ dedim gülerek ve o da beni teyit etti ancak bu defa da bu bilgi benim esere her baktığımda o köşede hayali bir silüet görmeme neden oldu..

    Bu sırada merak edenler için Berry’nin ziyarete gittiği arkadaşı çağdaş sanatın öncülerinden biri olan ünlü ressam ve fotoğrafçı David Hockney'miş..

    II. Abdülhamit döneminde yapılan Taş Konak..

    Gelelim Nişantaşı’nın göbeğindeki Taş Konak’ın anlamlı hikayesine..

    Türk sanat musikisinin klasiklerinden biri olan, büyük ihtimalle Müzeyyen Senar’ın sesinden duymaya alışkın olduğunuz ‘kimseye etmem şikayet’ parçasını bilirsiniz. İşte o parçanın sözlerinin yazarı Şair İhsan Raif Hanım (hece ölçüsünü kullanan ilk kadın şairimiz) meğer farklı dönemlerde bugün Ian Berry’nin sergisinin olduğu konakta ailesi ile beraber yaşamış. Bu yapı II. Abdülhamit tarafından yaptırılmış ve de 1889 yılının son aylarında Şair İhsan Raif Hanım’ın bir devlet adamı olan babası Mehmet Raif Paşa’ya tahsis edilmiş. 2020 yılından itibaren ise Kalyon Kültür olarak hizmete açılmış. (Yapının mimari açıdan değerlendirilmesine Kalyon Kültür’ün websitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.)

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Zamanında şiirler yazılmış, şarkılar bestelenmiş, sanatla kültürle dolup taşmış bir konağın bugün de yine sanatla iç içe olması ne güzel bir şans değil mi?

    Bu arada bu konu ile ilgili olarak Kalyon Kültür'ün Direktörü Dr. Cem Bülent Ünal’dan sohbetimiz sırasında Kalyon Kültür’ün önümüzdeki dönemde tıpkı Ian Berry gibi dünyaca ünlü pek çok sanatçıyı Türkiye’ye getirmek konusunda hazırlık içerisinde olduğunu öğrendim. Öyle görünüyor ki Kalyon Kültür, bundan sonrasında güzel sanat projeleri ile tanışmamıza imkan sağlayarak sanat dünyamıza yepyeni bir nefes olacak.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ian Berry'nin Taş Konak’ta sergilenen ilk kişisel sergisi ile ilgili olarak ise şu şekilde bir ayrıntı var. Ian Berry, geçtiğimiz Mart ayında İstanbul’u ziyaret ederek, Taş Konak’ın tarihi bir atmosferi olan, zamanında pek çok ünlü ismin (Mehmet Raif Paşa’nın ardından bir dönem Arif Mardin’in ailesinin de evi olmuş bu konak) yaşadığı bir yapı olduğunu öğrenince sergi için kendi arşivinden mekanın ruhuna uygun eserlerini seçerek buraya getirmiş. Sergide yer alan ‘Secret Garden’ isimli enstelasyon ise burada Berry tarafından Taş Konak’ın mimarisine göre yeniden renove edilmiş. Daha önce Londra, İsveç, New York, Fransa, San Francisco, Barcelona gibi ülkelerde sanatseverlerle buluşmuş olan bu ünlü enstalasyonun yer aldığı bölüm ise serginin en etkileyici bölümlerinden biri

    Diğer bir yandan Ian Berry bana bu koleksiyonda yer alan eserlerin çoğunun bütün dönemlerden en çok sevilen, kendi kitlesinin en çok beğenip en çok paylaştığı eserlerden oluştuğunu söyledi. Berry’nin kendi kişisel hayatından da (ilk eserlerini yapmaya başladığı kendi gençlik döneminin bir portresi, Londra'daki kendi evinin oturma odası gibi) bazı kesitlerin yer aldığı sergide ise kendisinin en beğendiği ve de kendine yakın gördüğü eserlerin başında 11 yaşındaki oğlunun portresi geliyor. (Bu sergi için ise Berry’nin yeni üretmiş olduğu iki eser var. Bunlardan biri Çin astrolojisinden 12 hayvan figürü ve sembollerinden oluşan bir seri, ikincisi ise ilhamını 15. yüzyılın mavi beyaz İznik çinilerinden alan bir natürmort.)

    İngiliz görsel sanatçı Ian Berry’nin denim Dünyası Nişantaşı’nda..

    Bu arada eserler arasında Ian Berry’nin 2015 yılında yapmış olduğu "Behind closed doors" (sergi afişi olarak kullanılan merdivenli eser) adını taşıyan da bir eser var. Bu eserle ilgili olarak Berry bana bu eseri yapmış olduğu dönem çok seyahat ettiğini, yıl içerisinde 44-45 ülkeye sergi için gittiğini, kendisi için çok yoğun zamanlar olduğunu anlattı. Ardından da ‘Tabi bunlar Instagram’a fazla yansımıyor. Instagram’a daha çok günde 16 saat stüdyoda nasıl tek başıma çalıştığım gibi şeyler yansıyor.’ diyerek o dönemin kendisi için olan öneminden bahsetti. Ben de bunun üzerine merak ederek web sitesi (https://www.ianberry.org) üzerinden önce “Behind closed doors" eserine, ardından da bu eserin bulunduğu seriye şöyle bir göz atmak istedim. Aslında görmek istediğim o yoğun dönemin eserlerindeki izleriydi. İşte Berry’nin insana gizli bir kameradan farklı evlerin içindeki yalnız yaşamlardan belirli kesitler gördüğünü hissettiren eserleri ile böyle tanışmış oldum.

    Bu eserler bana, insanlara gösterdiğimiz daha doğrusu göstermeyi seçtiğimiz hallerimiz ile kimsenin bizi görmediği, kolay kolay da belki göremeyeceği evdeki en yalnız ancak en gerçek hallerimizi yeniden düşünmeye itti. O dönemin eserlerinde kendi hayatını uzaktan izleyen insanları, etkisi altında oldukları yoğun duyguları ve de yalnızlığın ağırlığını gördüm.

    Sonra da şunu düşündüm. Ian Berry çok cana yakın, duygularını gizlemeyen ve de hikayesine sahip çıkan cesur bir sanatçı. İlk tanıştığınızda hem konuşmasında hem de eserlerini üretim biçimini anlatışında müthiş bir tutku ve heyecan hissediyorsunuz. Belki bunun nedeni bu yolculuğa kendisinin tabiri ile ‘bir deney’ gözüyle bakmasından kaynaklanıyordur. Bu hikayenin nereye gidebileceğine dair olan merakı ve de yeni bir şeyler denemekten korkmaması ona bu gücü veriyordur. Sonuçta kim tahmin edebilirdi ki bundan 20 yıl önce, üniversiteden sonra ailesinin evine döndüğünde, bir yığın giyemediği kotunu değerlendirmek için daha önce gazete kağıtları kullanarak yapmış olduğu bir portreyi kendi kotlarını keserek yeniden yapmayı deneyerek bugünkü noktaya ulaşacağını. Denim kumaşın hayatlarımızda olan vazgeçilmez yerini bir tür iletişim aracına dönüştürerek kendine has bir teknik geliştirip bu alanda dünya çapında iyi bilinen bir sanatçı olacağını..

    İngiliz görsel sanatçı Ian Berry’nin denim Dünyası Nişantaşı’nda..

    Bu sırada bir not, Berry’nin web sitesinde bir çok otorite tarafından gelmiş geçmiş en iyi F1 pilotlarından biri olarak kabul edilen Brezilyalı Ayrton Senna’nın (1994 San Marino Grand Prix’teki kazada ölen otomobil yarış pilotu) portresini, Senna’nın ailesinin kot pantolonlarını kullanarak yaptığı fotoğraf ve videolarından çok etkilendim. O kamera arkası görüntülerini görünce Senna adına kurulan enstitüyü desteklemek amacıyla yapılan bu portrenin zaman içinde neden Berry’nin en tanınmış portresi haline geldiğini kesinlikle daha iyi anlıyorsunuz.

    Ne enteresan değil mi? Bir gün kendi evinde, kendi başına, kendi eşyalarınla sonunun nereye gideceğini bilmeden çıktığın bir yolculuk bir bakıyorsun günün birinde hiç tanımadığın insanların senden kendileri için de istediği bir yolculuğa dönüşüyor.

    Hayat, gerçekten de tahmin edilemez sürprizlerle dolu..

    Aslı Bora Küratörlüğündeki bu özel sergiyi 14 Şubat’a kadar Kalyon Kültür'de ziyaret edebilirsiniz.