İş yaşamında kendi hikayenizi yeniden yazın
İş dünyasında sık yaşanan ve pozisyonu ne olursa olsun bir çok kişinin hayatını kilitleyen, mutsuz olmalarına yol açan senaryolar hep birbirine benziyor. Duygusal şiddet, yok sayılmak, takdir edilmemek, terfi edememek... Eğer böyle bir sorun yaşamadıysanız harika. Ama pek çok çalışan gibi bu sorunlarla karşılaşıyorsanız kendi hikayenizi yeniden yazın. Bunun için ise şu 4 adımlık egzersizi uygulayın.
Özellikle büyükşehirde ve plazada özel sektörde çalışıyorsanız iş dünyasının kendi içinde senaryoları olduğuna, bazı hikayeleri yaşamanın kaçınılmazlığına şahit olursunuz. Bugünlerde sizin başınıza gelen olay, aynı anda başka birilerinin de başına geliyordur. Çünkü bu hikayeler, bir çok kişi için kendini tekrar eder niteliktedir, farklı hayatlarda yeniden ve yeniden yaşanır. Tıpkı hayatımızın diğer alanlarında tekrar tekrar yaşanan hikayelerin benzerliği gibi... Esas kadın gelir, evin tek oğlunu alır ve kayınvalide- gelin filmi vizyona girer.
İş dünyasında sık yaşanan ve pozisyonu ne olursa olsun bir çok kişinin hayatını kilitleyen, mutsuz olmalarına yol açan senaryolar nelerdir diye baktığımda en sık rastlanan hikayelerin şunlar olduğunu gördüm.
En sık rastlanan 7 mutsuzluk senaryosu
1- Duygusal şiddet görüyorsunuzdur. (Fiziksel şiddeti ya da cinsel istismarı bu listenin dışında tutuyorum, bu yazının konusu değil.) Sözlü olarak kaba bir iletişime maruz kalıyor, topluluk içinde azarlanıyor ya da imalı bir tarza maruz bırakılıyorsunuzdur; aşağılanıyor, rencide ediliyorsunuzdur... Sonuç olarak işe ayak sürüyerek gittiğiniz bir duygu durumundasınızdır.
Lider Yönetici çalışanlarını nasıl yönetmeli?
Linkedin’de bu 8 yanlışı yapmayın
İş görüşmesinde bunları asla söylemeyin
Özgeçmiş hazırlamada 5 SEO tekniği
2- Görülmüyorsunuzdur. Siz kendi yeteneklerinize ve ürettiğiniz iş sonuçlarınıza güvenirken, yönetim aynı şekilde düşünmüyordur ya da yöneticiniz sizin fikirlerinizi almıyordur. Kısaca yok sayıldığınızı düşündüğünüz, değersiz olduğunuzu hissettiğiniz olaylar yaşıyorsunuzdur. Sizi terfi ettirmiyorlardır da dışarıdan başka birini yöneticiniz olarak, getiriyorlardır... gibi.
3- Ne yapsanız takdir edilmiyorsunuzdur. Başkalarının takdir edildiğine, ya da daha düşük performans gösteren kişilerin terfi aldığına tanıklık ediyorsunuzdur.
4- Uzun süredir aynı pozisyondasınızdır, gelişiminiz için geribildirim almıyorsunuzdur ya da size yatırım yapılmıyordur. Tam olarak beklenen yetkinlik setiyle sizin sahip olduklarınız arasındaki boşluğu fark edemediğiniz için yükselemiyorsunuzdur.
5- Bir gün bir şey yapmışsınızdır, örneğin ‘cahil cesaretiyle’ yönetim toplantısında bir şey söylemişsinizdir, size bir etiket yapıştırılmıştır. Her türlü fırsatta o davranışınız önünüze getiriliyordur. Özetle geçmişi silemiyor, algınızı yönetemiyorsunuzdur.
6- İş yerinde sosyalleşme ya da iş ilişkileri ağı oluşturma çok önemli bir beceri seti olarak karşınıza çıkmaktadır. Sizden iş dışında, iş yeri çalışanlarıyla sosyalleşmeniz, yönetimle ilişki kurmanız beklenmektedir. Ancak siz dışadönük, kendini çok kolay ortaya koyan, iletişimi kolaylıkla başlatıp sosyalleşen bir kişi değilsinizdir. Bu beklenti, sizin karakteristik yapınıza uygun değildir. Ya da siz, bunun gerekliliğine inanmıyorsunuzdur. İş yapış şekliniz kuvvetlidir. Bununla birlikte, sosyalleşmede daha rahat olan kişiler popülerdir, buluşmalar olur, özel hayatta görüşmeler organize edilir. Siz katılmaz ya da katılamazsınız. Artık ya küskün ya da kızgın çocuksunuzdur.
7- Gerçekten inovatif, girişimci, katalizör, risk alan, kararlı, bütünle hareket edebilen, iletişimi ve ilişkileri çok kuvvetli, liderlik özellikleri güçlü birisinizdir. Ancak şirketin sistemi, sizin sisteminizle uyuşmuyordur. Örneğin şirketin değerleri yıllar içerisinde değişmiş, evrilmiştir, aranızdaki mesafe açılmıştır. Ya da gelişim ve öğrenme hızınız aynı değildir, bunu görmüyorsunuz, görüşlerinizde ve isteklerinizde diretiyorsunuzdur. Ya da görmenize rağmen şirkette kalmayı tercih ediyorsunuzdur. ‘Çünkü çok emek vermişsinizdir!’
Hiçbirini yaşamadıysanız tebrikler!
Hangisi size tanıdık geliyor? “Hiçbirini hiç yaşamadım” ve “Bizim şirketimizde bunlar yaşanmaz” diyorsanız doğru yerde, doğru kişilerle, potansiyelinizi ortaya koyarak ve mutlulukla çalışıyorsunuz demektir. Sizi, şirketinizi ve etrafınızdaki kişileri tebrik ederim.
Bu hikayelerin hepsine bir bütün olarak baktığınızda ortak bir yan görebiliyor musunuz?
Hepsi ilişkilerle ilgili değil mi? Yani konular, hem sizin kendinizle hem de diğerleriyle kurduğunuz ilişkilerle ilgili.
Entelektüel zekanız bu durumların üstesinden gelmeniz için yeterli olmayacaktır. Oysa ki sosyal ve duygusal zeka kapasitenizi artırarak kilitlerinizi açabilir, daha mutlu bir iş yaşamı içerisinde olabilirsiniz.
Küsüp, kızıp, sürekli şikayet mi edeceksiniz?
Hikayeleri değiştirmeyi başkalarından beklemek ne kadar gerçekçi bir beklenti? Kendimizi dönüştürmek de bir o kadar zor, uğraştırıcı ve çoğu zaman acı verici olabilir. Hayatın her alanında olduğu gibi, sizin niyetinizin ne olduğu çok önemli, karar size ait, seçimlerinize uygun davranmak, seçimlerinizin de sorumluluğunu alarak ilerlemek yetişkin olabilmenin gereği. Küsmek, kızmak, sürekli şikayet etmeye devam etmek ya da mazeret üreterek mi çalışmak istiyorsunuz, hikayelerin bütününe bakabilmek, gözlemlemek, duygularınızın ve diğerlerinin duygularının farkına vararak, yeni davranış modelleri geliştirip hikayeyi bilinçli olarak yeniden mi yazmak istiyorsunuz?
Beynimizin "plastisite" özelliğini kullanalım
Eğer seçiminiz ikincisiyse, sosyal ve duygusal zeka kapasitenizi geliştirmeniz gerekecek. Sosyal ve duygusal zeka nedir? Kendi duygularımızın ve diğerlerinin duygularının o anda farkına varabilmek ve bu bilgiyle kendimizi ve ilişkilerimizi doğru bir şekilde yönetebilmektir. Geliştirebilir mi? Evet kesinlikle. Çünkü beyin, plastisite özelliği yani esnekliği sayesinde, yeni sinir ağları, yeni yollar oluşturabiliyor. İnsanının sürekli gelişimi de bu yeni yollarla sağlanabiliyor. Söz konusu gelişimin beyinde gerçekleştiği yerlerden biri beyinde limbik sistem içerisinde yer alan hipokampüs bölgesi.
Konya’daki taksi şoförü İstanbul’da taksi şoförlüğü yapmaya başlarsa...
Bu bölge duygu, hareket ve hafıza gibi birçok işlevin genel merkezi ve öğrenme- bellek gibi bilişsel işlevler için sürekli olarak yeni nöronlar üretebiliyor. Hipokampüs bir çeşit iç gps’imiz gibi. Pratik bir örnek üzerinden gidelim. İstanbul’daki taksi şoförüyle, Konya’daki taksi şoförünün yol bilgisi hafızası aynı karmaşıklıkta değil. İstanbul’daki taksi şoförü sürekli olarak yeni yerlere gidiyor, yeni yollar öğreniyor, bu bilgilerin hepsini depoluyor, hipokampüsü de beynin plastisite özelliği nedeniyle büyüyor. Konya’daki taksi şoförü İstanbul’da taksi şoförlüğü yapmaya başlarsa, beynin plastisite özelliği sayesinde yeni yollar öğrenir, gelişir.
Dolayısıyla sosyal ve duygusal zekamızı geliştireceksek, Konya’dan İstanbul’a gitmeyeceğiz ama bu yolculuk gibi bizi geliştirecek, bizi farklı yerlere taşıyacak yeni öğrenme yollarına koyulacağız.
Daniel Goleman sosyal ve duygusal zekayı 4 alanla ifade etmektedir.
Kendinizle ve diğerleriyle ilgili farkındalıklarınız, kendinizi ve ilişkilerinizi yönetebilme kabiliyetiniz.
Şu 4 adımlık egzersizi uygulayın
Bu dört alana dair farkındalıklarınızı artıracak bir egzersiz çalışması yapabilirsiniz. Her alanda, ayrı ayrı çalışmanızı desteklemek adına bazı sorular yazdım, üzerinde düşünün ve içtenlikle cevaplayarak yazın. Özellikle yazmanızı tavsiye ediyorum. Sonrasında yukarıdaki hikaye örneklerinden hangisini yaşıyorsanız ona gidin. Ya da kendi yaşadığınız bambaşka, size ait olan hikayeye... Yazdığınız cevaplarla yaşadıklarınız arasında bağlantı kurun. Ne görüyorsunuz? Neyi farklı yapabilirsiniz? Yaşadığınız hikayede neyi değiştirirseniz daha mutlu ve başarılı hissedersiniz?
1- Kendinizle ilgili farkındalığınız,
· Siz kimsiniz? Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
· İş yaşamınızda duygularınızın ne kadar farkında oluyorsunuz?
· Duygularınızın nedenlerine baktığınızda kendinizle ilgili ne keşfediyorsunuz?
· Hayatınızdaki olmazsa olmaz değerleriniz neler?
· Kişisel gücünüzün kaynaklarını nereden alıyorsunuz?
2- Kendinizi yönetebilme beceriniz,
· Sahip olduğunuz duyguları nasıl ortaya koyuyorsunuz, duygularınıza nasıl karşılık veriyorsunuz?
· Duygusal olarak ne kadar dengedesiniz?
· Duygu, düşünce ve davranışlarınızda ne kadar esneyebiliyorsunuz?
· Pozitif bakış açısı ve tutum sergilemek konusunda nasılsınız?
· Adaptasyon yeteneğinizi nasıl ortaya koyuyorsunuz?
3- Diğerleriyle ilgili farkındalıklarınız,
· İş çevrenizde olan insanların tipik özellikleri neler?
· Organizasyonunuzu nasıl tanımlarsınız?
· İş çevrenizde olan insanları gözlemlediğinizde en çok hangi duygularla hareket ettiklerini görüyorsunuz?
· İş yaşamınızdaki insanlara hangi durumlarda empati gösteriyorsunuz?
4- Diğerleriyle olan ilişkilerinizi nasıl yönettiğiniz,
· İş yaşamında yaşadığınız ya da yaşama olasılığınız bulunan çatışma anlarında ne yapıyorsunuz?
· Diğerleriyle üzerinde bıraktığınız etkiyi nasıl buluyorsunuz?
· İlişkilerinizde güven inşa etmek için nasıl tutumlar ve davranışlar sergiliyorsunuz?
· İçinde yer aldığınız gruplarda işbirlikçi bir yaklaşımla takım çalışmasını desteklemek için neler yapıyorsunuz?
· İş yaşamında olan ya da olabilecek değişimlere nasıl karşılık veriyorsunuz?
Farkındalıklarınızla gelen bu yeni bilgiler, yeni davranışlara yönelmenizi destekleyecek, sosyal ve duygusal zeka kapasitenizi büyüterek, kendi hikayenizi kendinizin yazmanıza yardımcı olarak daha huzurlu ve refah içinde yaşamanızı sağlayacaktır.
* Selmin Gök Has, Eğitim Danışmanı ve İş Dünyası Koçu