Canlı Yayın
Uğur Hakan Hacıoğlu
Uğur Hakan Hacıoğlu: Çocuk yaşlarda bir gitarla yolunuzun kesişmesi ile başlayan müzikal yolculuğunuzda günümüze kadar ilerlemiş olduğunuz kariyerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Müziğe başladığınız dönemle şu anki dönem arasında ne gibi farklılıklar gözlemliyorsunuz?
Mert Demir: Müzik benim için başladığım andan itibaren hep bir rahatlama noktası oldu. Bunu bozulmamasına çok özen gösterdim. Kurduğum saf ilişkiyi yıkmadan kariyer yaratabildiğim için ekstra mutluyum. Tek fark insanlar tarafında tanınmaya başlamış olmam olabilir.
U.H.H.: Aslında müziğe başladığınız ilk yıllardan itibaren modern müzikal türlerin yanında geleneksel temelleri olan türlere de ilginiz vardı. Eski ile yeni, şark ile garp çalışmalarınızda birbirine hep yer buldu. Sentezleri, farklı türleri müziğinizde bir araya getirme fikri nasıl ortaya çıktı?
M.D.: Seçmiş olduğum yolculuk boyunca durduğum her durakta temas ettiğim herkesin bir payı var. Beraber ürettiğim, yemek yediğim, sohbet ettiğim herkes ve gördüğüm, gezdiğim, yaşadığım her yerden etkilendim. Sonuç olarak geldiğim yeri tasarlamadım, sadece yolda buraya evrildim.
U.H.H.: Günümüzün müzikal beklentilerinin arasında dikenli yoldan gitmeyi tercih edenlerdensiniz. Kendi sözünüz, kendi müziğinizle var olma mücadelesi veriyorsunuz. Bu mücadelenin ne gibi zorlukları var? Kendi kaleminizden çıkanlara ses olup dinleyiciye aktarmak nasıl bir his?
M.D.: Başlarken dikensiz yollar da olduğunu biliyordum. Fakat orası benim mutluluğuma çıkmıyordu. Müzik benim için bir doğrusu veya yanlışı olan bir şey değil. Aslına bakarsan müzik benim için dikenli dikensiz diye ayrılacak bir şey bile değil. Benim için bir yol var ve oradan gidiyorum.
U.H.H.: Her yokuşu çıkışın bir zorluğu olsa da sonucunda varılan manzarada bir soluk alabilmek bile mücadelenin üstüne kıymetli bir hediye oluyor. Bu bağlamda çıkılan her uzun yokuş aslında bir şarkının üretim süreci… Sürecin sonunda da dinleyicinin geri dönüşü bir hediye… Dinleyicilerin çalışmalarınıza gösterdiği ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
M.D.: Tamamen kendi oyun alanımı kurup zevk aldığım şeyleri yaparak insanlara ulaşabilmiş olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.
U.H.H.: Yeni çalışmanız “Ateşe Düştüm” geçtiğimiz günlerde dinleyiciyle buluştu. Ud tınılarının oldukça yoğun hissedildiği, farklı bir aşkın, bambaşka bir alemin hissedildiği bir parça… Şarkının ortaya çıkış sürecinden bizlere bahseder misiniz?
M.D.: Mela Bedel şarkının nakaratını yazmıştı zaten. Bana şarkıyı dinlettiğinde şarkıya aşık oldum. Kalan kısımlarını bir günde tamamladım. Bu kadar hızlı sonuca varan üretimler daha çok içime siniyor. Hatta biraz daha ileri gideyim, daha gerçek işler oluyor.
U.H.H.: Live At Tolan performansınızı izlerken tema itibarıyla Her filmini hissettim. Onca mekanik öğenin ve ekipmanın arasında kamera açısı ve kullanılan renk ile aslında saf duyguları arayan bir his dünyası hissediliyordu. Bu görsel çalışmaların geri plandaki hazırlık süreci nasıl başladı?
M.D.: Bu şekilde hissedilmesi hoşuma gidiyor. Genel olarak çok steril ve çok nizami işler yapılmaya çalışılması benim üretimlerimi tam tersi etkileyebiliyor. Live Session’ı tasarlarken sette dönen her şeyin görünmesini istedim.
U.H.H.: Dinleyicinin günümüzde müziğe yaklaşımını, ilgi ve hassasiyetini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce dinleyici ile müzik arasındaki bağın kuvvetlenmesi için ne yapılması gereklidir?
M.D.: Bence artık müzik türlerinden ziyade yolculuklar takip ediliyor. Hatta bu yüzden ben ilgi çekiyor olabilirim çünkü müziğimden ziyade yolculuğumu aktarıyorum ve aktaracağım. Ben bir dinleyici olarak sanatçıya daha çok yakınlaşabilmek için ona dair daha fazla şey bilmek istiyorum.
U.H.H.: Günümüzde insanların kendilerini gözlemleme, gelişimlerini görebilme noktasında ellerinde önemli bir alan olarak sosyal medya var. Üstelik profesyonelleşme ya da yeni olanakların açılabilmesi adına da birçok fırsatı içerisinde barındırıyor. Bu bağlamda sosyal medyayı müzisyenler adına artı değer olarak değerlendirebilir miyiz?
M.D.: Dijital dünyada bireyler güç olmaya başladığından beri finansal güçler çaresiz kalmaya başladı. Çünkü artık bir kamera ile herkes popüler olabilir noktasına gelindi. Bu hem iyi hem kötü… Kendini bilen birisi için kolaylık sağlayacak tüm yenilikler artı değerdir. Kendimi de bunu artı değer olarak kullanabilmiş birisi olarak görüyorum.
U.H.H.: Geleceğe dair projelerinizden bahsetmek gerekirse… Yakın zamanda gerçekleşecek yeni projeleriniz var mı?
M.D.: Yılsonuna kadar yetiştirmeyi planladığım bir albüm var onun heyecanı ve telaşı içerisindeyim.
U.H.H.: Son olarak söyleşimizin okurlarına ne söylemek istersiniz?
M.D.: Vakit ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Umarım en kısa sürede konserlerde buluşur, tanışırız.
Uğur Hakan Hacıoğlu: Çocuk yaşlarda bir gitarla yolunuzun kesişmesi ile başlayan müzikal yolculuğunuzda günümüze kadar ilerlemiş olduğunuz kariyerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Müziğe başladığınız dönemle şu anki dönem arasında ne gibi farklılıklar gözlemliyorsunuz?
Mert Demir: Müzik benim için başladığım andan itibaren hep bir rahatlama noktası oldu. Bunu bozulmamasına çok özen gösterdim. Kurduğum saf ilişkiyi yıkmadan kariyer yaratabildiğim için ekstra mutluyum. Tek fark insanlar tarafında tanınmaya başlamış olmam olabilir.
U.H.H.: Aslında müziğe başladığınız ilk yıllardan itibaren modern müzikal türlerin yanında geleneksel temelleri olan türlere de ilginiz vardı. Eski ile yeni, şark ile garp çalışmalarınızda birbirine hep yer buldu. Sentezleri, farklı türleri müziğinizde bir araya getirme fikri nasıl ortaya çıktı?
M.D.: Seçmiş olduğum yolculuk boyunca durduğum her durakta temas ettiğim herkesin bir payı var. Beraber ürettiğim, yemek yediğim, sohbet ettiğim herkes ve gördüğüm, gezdiğim, yaşadığım her yerden etkilendim. Sonuç olarak geldiğim yeri tasarlamadım, sadece yolda buraya evrildim.
U.H.H.: Günümüzün müzikal beklentilerinin arasında dikenli yoldan gitmeyi tercih edenlerdensiniz. Kendi sözünüz, kendi müziğinizle var olma mücadelesi veriyorsunuz. Bu mücadelenin ne gibi zorlukları var? Kendi kaleminizden çıkanlara ses olup dinleyiciye aktarmak nasıl bir his?
M.D.: Başlarken dikensiz yollar da olduğunu biliyordum. Fakat orası benim mutluluğuma çıkmıyordu. Müzik benim için bir doğrusu veya yanlışı olan bir şey değil. Aslına bakarsan müzik benim için dikenli dikensiz diye ayrılacak bir şey bile değil. Benim için bir yol var ve oradan gidiyorum.
U.H.H.: Her yokuşu çıkışın bir zorluğu olsa da sonucunda varılan manzarada bir soluk alabilmek bile mücadelenin üstüne kıymetli bir hediye oluyor. Bu bağlamda çıkılan her uzun yokuş aslında bir şarkının üretim süreci… Sürecin sonunda da dinleyicinin geri dönüşü bir hediye… Dinleyicilerin çalışmalarınıza gösterdiği ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
M.D.: Tamamen kendi oyun alanımı kurup zevk aldığım şeyleri yaparak insanlara ulaşabilmiş olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.
U.H.H.: Yeni çalışmanız “Ateşe Düştüm” geçtiğimiz günlerde dinleyiciyle buluştu. Ud tınılarının oldukça yoğun hissedildiği, farklı bir aşkın, bambaşka bir alemin hissedildiği bir parça… Şarkının ortaya çıkış sürecinden bizlere bahseder misiniz?
M.D.: Mela Bedel şarkının nakaratını yazmıştı zaten. Bana şarkıyı dinlettiğinde şarkıya aşık oldum. Kalan kısımlarını bir günde tamamladım. Bu kadar hızlı sonuca varan üretimler daha çok içime siniyor. Hatta biraz daha ileri gideyim, daha gerçek işler oluyor.
U.H.H.: Live At Tolan performansınızı izlerken tema itibarıyla Her filmini hissettim. Onca mekanik öğenin ve ekipmanın arasında kamera açısı ve kullanılan renk ile aslında saf duyguları arayan bir his dünyası hissediliyordu. Bu görsel çalışmaların geri plandaki hazırlık süreci nasıl başladı?
M.D.: Bu şekilde hissedilmesi hoşuma gidiyor. Genel olarak çok steril ve çok nizami işler yapılmaya çalışılması benim üretimlerimi tam tersi etkileyebiliyor. Live Session’ı tasarlarken sette dönen her şeyin görünmesini istedim.
U.H.H.: Dinleyicinin günümüzde müziğe yaklaşımını, ilgi ve hassasiyetini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce dinleyici ile müzik arasındaki bağın kuvvetlenmesi için ne yapılması gereklidir?
M.D.: Bence artık müzik türlerinden ziyade yolculuklar takip ediliyor. Hatta bu yüzden ben ilgi çekiyor olabilirim çünkü müziğimden ziyade yolculuğumu aktarıyorum ve aktaracağım. Ben bir dinleyici olarak sanatçıya daha çok yakınlaşabilmek için ona dair daha fazla şey bilmek istiyorum.
U.H.H.: Günümüzde insanların kendilerini gözlemleme, gelişimlerini görebilme noktasında ellerinde önemli bir alan olarak sosyal medya var. Üstelik profesyonelleşme ya da yeni olanakların açılabilmesi adına da birçok fırsatı içerisinde barındırıyor. Bu bağlamda sosyal medyayı müzisyenler adına artı değer olarak değerlendirebilir miyiz?
M.D.: Dijital dünyada bireyler güç olmaya başladığından beri finansal güçler çaresiz kalmaya başladı. Çünkü artık bir kamera ile herkes popüler olabilir noktasına gelindi. Bu hem iyi hem kötü… Kendini bilen birisi için kolaylık sağlayacak tüm yenilikler artı değerdir. Kendimi de bunu artı değer olarak kullanabilmiş birisi olarak görüyorum.
U.H.H.: Geleceğe dair projelerinizden bahsetmek gerekirse… Yakın zamanda gerçekleşecek yeni projeleriniz var mı?
M.D.: Yılsonuna kadar yetiştirmeyi planladığım bir albüm var onun heyecanı ve telaşı içerisindeyim.
U.H.H.: Son olarak söyleşimizin okurlarına ne söylemek istersiniz?
M.D.: Vakit ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Umarım en kısa sürede konserlerde buluşur, tanışırız.
SON DAKİKA
