Özgürlüğü kıymetli ve değerli yapan insanın hislerinde gizlidir. İnsanın düşüncelerini, duygularını ve fikirlerini ifade etmesi, bu çıkarımlarıyla inşa ettikleri ve tasarladıkları, ortaya koyduğu yapıtlar düşüncenin ve düşünceyle bağdaşık özgürlüğün ortaya çıkardığı artı değerlerdir. Medeniyetlerin beşiği Anadolu’da tarihin ilkçağlarından itibaren düşüncenin, fikirlerin ve özgürlüğün değerini hissedebilmemiz için birçok yaşanmışlık, birçok tarihsel mesele mevcuttur.
Tarihin akışını değiştiren insanlar aslında o anın ötesine geçip sonrasını inşa etmekle meşguldürler. Onların bu mücadeleleri kimi zaman yaşamlarını adadıkları bir emele dönüşür. Bu emel uğruna da uzun mesailer harcarlar.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşlarıyla beraber Kurtuluş Savaşı’nı tamamladıktan sonra asıl mücadelenin yeni başladığına vurgu yaparak modern bir devletin temelini atacak inkılap hareketlerine girişmiştir.
Bu sürecin içinde 29 Ekim 1923 tarihinin yeri de satırları aşan bir büyüklüktedir. Uçurumun kenarına itilen bir ülkenin evlatları küllerinden bir Anka kuşu misali doğarak tekrar kanat çırpmaya başlamışken Cumhuriyet’in ilanı Türk toplumunun siyasal yaşamı kadar düşünce özgürlüğünün, fikirlerinin ve iradesinin de inşası için önemli bir kırılma noktasıdır.
Yüz yıl önce Cumhuriyet’in ilanıyla başlayan süreç içinde yaşamı boyunca inkılap çalışmalarını sürdürüp hayatını Türkiye Cumhuriyeti’ne adayan Mustafa Kemal Atatürk bu bağlamda müzikal reformlara da son derece önem vermiştir. Çoksesli müziğin memleketimizde uygulanabilir hale gelmesi adına tetkiklerde bulunmuş, yabancı uzmanları ülkemize davet etmiş, müzik ile ilgili çeşitli modernleşmelerin temelini atmıştır.
Kültürel alandaki inkılaplar kadar Türkiye toprakları dışında yaşayan Türklerle de bir “Kültür Birliği” oluşturulmasını hedefleyen Mustafa Kemal Atatürk yaşadığı dönemde Azerbaycan’da Türklerin durumunu yakından takip etmeye ve Kültür Birliği doğrultusunda ikili ilişkileri geliştirmeye özen göstermiştir.
Günümüze geldiğimizde kardeş ülke Azerbaycan’ın dünyaya kazandırdığı önemli sanatçılardan biri olan Turan Manafzade uzun yıllardır ülkemizde doğru temellerle inşa ettiği müzikal kariyerini Cumhuriyet’in yüzüncü yılı münasebetiyle hazırladığı “Türkiye 100” eseriyle taçlandırdı.
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının emaneti olan temellerin böyle bir marşla bir asrı aşan sürecinin kutlanması takdire şayan… Son dönemde ülkemizde de birçok sanatçı çeşitli marşlarla Cumhuriyet’in yüzüncü yılının coşkusuna katkı sağlarken “Dilde ve fikirde bir olma” mutluluğunu hissedebildiğimiz Azerbaycanlı Turan Manafzade’nin klasik marş temposu ve yüzüncü yıl coşkusunun ambiyans içinde hissedildiği “Türkiye 100” eseri dinlenildikçe ülkemizin her ferdinin coşkusuna coşku katacak değerde. Yeter ki özgürlüğün ve değerlerimizin kıymetini bilelim.
İyi ki doğdun Cumhuriyet, payidar ol…
Özgürlüğü kıymetli ve değerli yapan insanın hislerinde gizlidir. İnsanın düşüncelerini, duygularını ve fikirlerini ifade etmesi, bu çıkarımlarıyla inşa ettikleri ve tasarladıkları, ortaya koyduğu yapıtlar düşüncenin ve düşünceyle bağdaşık özgürlüğün ortaya çıkardığı artı değerlerdir. Medeniyetlerin beşiği Anadolu’da tarihin ilkçağlarından itibaren düşüncenin, fikirlerin ve özgürlüğün değerini hissedebilmemiz için birçok yaşanmışlık, birçok tarihsel mesele mevcuttur.
Tarihin akışını değiştiren insanlar aslında o anın ötesine geçip sonrasını inşa etmekle meşguldürler. Onların bu mücadeleleri kimi zaman yaşamlarını adadıkları bir emele dönüşür. Bu emel uğruna da uzun mesailer harcarlar.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşlarıyla beraber Kurtuluş Savaşı’nı tamamladıktan sonra asıl mücadelenin yeni başladığına vurgu yaparak modern bir devletin temelini atacak inkılap hareketlerine girişmiştir.
Bu sürecin içinde 29 Ekim 1923 tarihinin yeri de satırları aşan bir büyüklüktedir. Uçurumun kenarına itilen bir ülkenin evlatları küllerinden bir Anka kuşu misali doğarak tekrar kanat çırpmaya başlamışken Cumhuriyet’in ilanı Türk toplumunun siyasal yaşamı kadar düşünce özgürlüğünün, fikirlerinin ve iradesinin de inşası için önemli bir kırılma noktasıdır.
Yüz yıl önce Cumhuriyet’in ilanıyla başlayan süreç içinde yaşamı boyunca inkılap çalışmalarını sürdürüp hayatını Türkiye Cumhuriyeti’ne adayan Mustafa Kemal Atatürk bu bağlamda müzikal reformlara da son derece önem vermiştir. Çoksesli müziğin memleketimizde uygulanabilir hale gelmesi adına tetkiklerde bulunmuş, yabancı uzmanları ülkemize davet etmiş, müzik ile ilgili çeşitli modernleşmelerin temelini atmıştır.
Kültürel alandaki inkılaplar kadar Türkiye toprakları dışında yaşayan Türklerle de bir “Kültür Birliği” oluşturulmasını hedefleyen Mustafa Kemal Atatürk yaşadığı dönemde Azerbaycan’da Türklerin durumunu yakından takip etmeye ve Kültür Birliği doğrultusunda ikili ilişkileri geliştirmeye özen göstermiştir.
Günümüze geldiğimizde kardeş ülke Azerbaycan’ın dünyaya kazandırdığı önemli sanatçılardan biri olan Turan Manafzade uzun yıllardır ülkemizde doğru temellerle inşa ettiği müzikal kariyerini Cumhuriyet’in yüzüncü yılı münasebetiyle hazırladığı “Türkiye 100” eseriyle taçlandırdı.
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının emaneti olan temellerin böyle bir marşla bir asrı aşan sürecinin kutlanması takdire şayan… Son dönemde ülkemizde de birçok sanatçı çeşitli marşlarla Cumhuriyet’in yüzüncü yılının coşkusuna katkı sağlarken “Dilde ve fikirde bir olma” mutluluğunu hissedebildiğimiz Azerbaycanlı Turan Manafzade’nin klasik marş temposu ve yüzüncü yıl coşkusunun ambiyans içinde hissedildiği “Türkiye 100” eseri dinlenildikçe ülkemizin her ferdinin coşkusuna coşku katacak değerde. Yeter ki özgürlüğün ve değerlerimizin kıymetini bilelim.
İyi ki doğdun Cumhuriyet, payidar ol…