En iyisi film seyretmektir. Boston’a gündüz giderken dört, gece dönüşte ise ancak bir film izlerim. Bu kez yerli bir yapıt seçtim. Kaçırdığım ‘Son Akşam Yemeği’. Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılı için 2023’te vizyona giren film Çankaya köşkünde 28 Ekim 1923’te yani Cumhuriyetin ilanından bir gece önce yaşanan ve Gazi Mustafa Kemal’in ‘Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz’ açıklamasını bir başka boyuttan beyazperdeye aktarıyo
Senaryosuna Ayla Hacıoğulları ve Vilmer Özçınar ikilisinin imza attığı filmde yönetmen koltuğunda Levent Onan’ı görüyoruz. Uçakta yemekler dağıtılmadan önce filmi izlemeye başladım ve karşıma Çankaya köşkünün yanı başındaki mutfak çıktı. İlk izlenimim mutfaktaki gerginlik pişecek yemeklerin ötesinde seyrediyordu. Belli ki önemli bir toplantı arifesinde Mustafa Kemal ve kader arkadaşları belki 600 yıllık geçmişi olan Osmanlı’yı sona erdirecek çok kritik bir karar alacaklardı.
Tabii burada kilit kişilik her yönü ile Osmanlı inancına bağlı, görmüş geçirmiş, geçmişte sarayda çalışmış, Çanakkale’de savaşmış, kurşun yarasıyla çolak kaldığı için mutfakta sadece ocakçıbaşı görevi verilen Engin Şenkan’ın başarı ile canlandırdığı Ahir Usta’ydı.
Saray’la köşk arasında sanki bir köprü görevini üstleniyor olması zaten ‘Son Akşam Yemeği’nin temasıydı. Mutfakta aşçının, yamağının ve diğer çalışanların Cumhuriyetin ilanının arifesinde görüşleri de değerli olacaktır. Bu arada annesinin ölümü ile dedesi Ahir Usta’nın zorunlu yanına gelen Elif ki minik Azra Aksun tarafından kusursuz canlandırılıyor bu geçiş döneminde yeni Cumhuriyet neslinin bir çocuk simgesi konumunda gösteriliyor.
Latife Hanım rolünde Pelin Akil ise bu son derece önemli toplantıya katılacak Mustafa Kemal’in kader arkadaşları için yemek solonu ile mutfak arasında mekik dokuyarak kusursuzluk için sürekli titizleniyor. İlk yemeği Ahir Usta torunu Elif için yumurta kırıp sahanda tereyağı ile karıştırırken doğrusu ağzım sulandı.
Neyse ki kabinde yemek servisi başladı ve filmi durdurdum. Uzatmayalım seyrettiğim filmin ikinci bölümünde mutfakta malzeme eksikliği baş gösterip panik oluşunca ocakçıbaşı Ahir Usta’ya zamana karşı yemekleri yetiştirme sorunları başlar. Saray günlerinden beri yanından eksik etmediği yıpranmış yemek tarifleri kitapçığını çıkarması ve servis masa tabaklarına Osmanlı yemeklerini döktürmesiyle Ahir Usta özellikle konukların damak beğenisini fazlasıyla kazanıyor.
Bu arada diş ağrısını öne sürerek yemeklere dokunmayan Mustafa Kemal’in sanki Osmanlı armalı masa servisi düzenine bir tepkisi olarak algılanıyor. Final sahnesinde Mustafa Kemal’in mutfağa inip Ahir Usta’ya Cumhuriyeti ilan etme fikrini sorması ve masada uyuya kalan torun Elif’i okşaması ve onun özellikle kendisi için getirdiği kurabiyeyi tatması ile artık Cumhuriye’tin ilanının hazır olduğunu anlıyoruz.
‘Son Akşam Yemeği’ filmi bitince Onur Tuna’nın başarılı bir Mustafa Kemal Atatürk karakteri çizdiğini görüyoruz. Belki bugüne kadar beyazperde de en iyisi
diyebiliriz. Ancak göze batan Atatürk’ün boyu 1.74 boyundaydı. Onur Tuna ise neredeyse 2 metre uzunluğuna yakın ve bence mümkün olduğu kadar yakın plan gösterilmeliydi uzaktan değil. Sonuçta ‘Son Akşam Yemeği’ değişik bir açıdan Cumhuriyet ilanını yansıtıyor. Emeği geçenleri kutlamak gerek.
En iyisi film seyretmektir. Boston’a gündüz giderken dört, gece dönüşte ise ancak bir film izlerim. Bu kez yerli bir yapıt seçtim. Kaçırdığım ‘Son Akşam Yemeği’. Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılı için 2023’te vizyona giren film Çankaya köşkünde 28 Ekim 1923’te yani Cumhuriyetin ilanından bir gece önce yaşanan ve Gazi Mustafa Kemal’in ‘Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz’ açıklamasını bir başka boyuttan beyazperdeye aktarıyo
Senaryosuna Ayla Hacıoğulları ve Vilmer Özçınar ikilisinin imza attığı filmde yönetmen koltuğunda Levent Onan’ı görüyoruz. Uçakta yemekler dağıtılmadan önce filmi izlemeye başladım ve karşıma Çankaya köşkünün yanı başındaki mutfak çıktı. İlk izlenimim mutfaktaki gerginlik pişecek yemeklerin ötesinde seyrediyordu. Belli ki önemli bir toplantı arifesinde Mustafa Kemal ve kader arkadaşları belki 600 yıllık geçmişi olan Osmanlı’yı sona erdirecek çok kritik bir karar alacaklardı.
Tabii burada kilit kişilik her yönü ile Osmanlı inancına bağlı, görmüş geçirmiş, geçmişte sarayda çalışmış, Çanakkale’de savaşmış, kurşun yarasıyla çolak kaldığı için mutfakta sadece ocakçıbaşı görevi verilen Engin Şenkan’ın başarı ile canlandırdığı Ahir Usta’ydı.
Saray’la köşk arasında sanki bir köprü görevini üstleniyor olması zaten ‘Son Akşam Yemeği’nin temasıydı. Mutfakta aşçının, yamağının ve diğer çalışanların Cumhuriyetin ilanının arifesinde görüşleri de değerli olacaktır. Bu arada annesinin ölümü ile dedesi Ahir Usta’nın zorunlu yanına gelen Elif ki minik Azra Aksun tarafından kusursuz canlandırılıyor bu geçiş döneminde yeni Cumhuriyet neslinin bir çocuk simgesi konumunda gösteriliyor.
Latife Hanım rolünde Pelin Akil ise bu son derece önemli toplantıya katılacak Mustafa Kemal’in kader arkadaşları için yemek solonu ile mutfak arasında mekik dokuyarak kusursuzluk için sürekli titizleniyor. İlk yemeği Ahir Usta torunu Elif için yumurta kırıp sahanda tereyağı ile karıştırırken doğrusu ağzım sulandı.
Neyse ki kabinde yemek servisi başladı ve filmi durdurdum. Uzatmayalım seyrettiğim filmin ikinci bölümünde mutfakta malzeme eksikliği baş gösterip panik oluşunca ocakçıbaşı Ahir Usta’ya zamana karşı yemekleri yetiştirme sorunları başlar. Saray günlerinden beri yanından eksik etmediği yıpranmış yemek tarifleri kitapçığını çıkarması ve servis masa tabaklarına Osmanlı yemeklerini döktürmesiyle Ahir Usta özellikle konukların damak beğenisini fazlasıyla kazanıyor.
Bu arada diş ağrısını öne sürerek yemeklere dokunmayan Mustafa Kemal’in sanki Osmanlı armalı masa servisi düzenine bir tepkisi olarak algılanıyor. Final sahnesinde Mustafa Kemal’in mutfağa inip Ahir Usta’ya Cumhuriyeti ilan etme fikrini sorması ve masada uyuya kalan torun Elif’i okşaması ve onun özellikle kendisi için getirdiği kurabiyeyi tatması ile artık Cumhuriye’tin ilanının hazır olduğunu anlıyoruz.
‘Son Akşam Yemeği’ filmi bitince Onur Tuna’nın başarılı bir Mustafa Kemal Atatürk karakteri çizdiğini görüyoruz. Belki bugüne kadar beyazperde de en iyisi
diyebiliriz. Ancak göze batan Atatürk’ün boyu 1.74 boyundaydı. Onur Tuna ise neredeyse 2 metre uzunluğuna yakın ve bence mümkün olduğu kadar yakın plan gösterilmeliydi uzaktan değil. Sonuçta ‘Son Akşam Yemeği’ değişik bir açıdan Cumhuriyet ilanını yansıtıyor. Emeği geçenleri kutlamak gerek.