Canlı Yayın
Reha Erus 
James Cameron dünya sinemasının barometresidir. Filmlerinin ne kadar seyirci ve hasılat yapacağı merak edilir. Ayrılan bütçenin en az üç misli hasılat elde edilirse yapıt başarılı demektir. 2009’de çevrilen ilk ‘Avatar’ filmi hala seyirci hasılat rekorunu elinde bulunduruyor. Tam 2 milyar 840 milyon dolar. Yeni filminin çıplak ana bütçesi ise 250 milyon dolar. James Cameron ve ekibi için en büyük risk pandemi sonrası sinemanın bir türlü toparlanamadığı gibi seyircinin sinema salonlarından kaçıp Disney Plus , Netflix gibi abone ile temin edilen internet bağlantılı web sitelerinden film, dizi, belgeselleri seyretme olanağı bulması.
Bu bakımdan Avatar – Suyun Yolu çok önemli bir sınav. Dünyadaki enflasyon film dünyasına da fazlasıyla yansıyor. Amerika’da biletler 10 doları geçti yani 200 TL’ye yakın. AB ülkelerinde ise 10 Euro’dan başlıyor. O da 200 TL. Ülkemizde ise 45 -50 TL. Alım gücüne göre pahalı. 4 kişilik bir ailenin beyaz perde eğlencesi 200 TL ki bu rakam orta halliler için oldukça yüksek geliyor.
Entelektüel filmler olarak kabul edilen festival filmleri sinemalarda gerçek bir kriz yaşıyor. Örneğin ‘Armegaddon’ filmi 30 milyon dolara mal oldu ama gişelerde ki hasılatı 2 milyon dolar ile adeta çakıldı. Ünlü yönetmen Steven Spielberg’in 40 milyon dolarlık bütçeye sahip ‘The Fabelmans’ yapıtı yalnızca 5.7 milyon dolar getirdi. 55 milyon dolarlık bütçeye sahip ‘Tar’ da sadece 5.3 milyon dolar kazandı. Bu olumsuz ve cılız rakamlara tanık olan film şirketleri bir an önce sinema salonlarından kaçma yolunu deniyorlar. Sinema seyircisi kendi mısırını patlatarak, meşrubatını seçerek evinde televizyon karşısında daha az bir para karşılığı koltuk konforu ile artık film veya dizisini izleyebiliyor.
Ülkemizde sinemalarda seyirci ve hasılat rekortmeni Recep İvedik serisinin son filmi de salonlardan kaçtı. Evlerde izleniyor. Diğer Türk filmleri de salonlarda umduğunu bulamadı, bulamıyor. Kriz ciddi şekilde kapıda. Onun için James Cameron’un ‘Avatar – Suyun Yolu’ filmi salon sınavı hayati önem taşıyor.
James Cameron dünya sinemasının barometresidir. Filmlerinin ne kadar seyirci ve hasılat yapacağı merak edilir. Ayrılan bütçenin en az üç misli hasılat elde edilirse yapıt başarılı demektir. 2009’de çevrilen ilk ‘Avatar’ filmi hala seyirci hasılat rekorunu elinde bulunduruyor. Tam 2 milyar 840 milyon dolar. Yeni filminin çıplak ana bütçesi ise 250 milyon dolar. James Cameron ve ekibi için en büyük risk pandemi sonrası sinemanın bir türlü toparlanamadığı gibi seyircinin sinema salonlarından kaçıp Disney Plus , Netflix gibi abone ile temin edilen internet bağlantılı web sitelerinden film, dizi, belgeselleri seyretme olanağı bulması.
Bu bakımdan Avatar – Suyun Yolu çok önemli bir sınav. Dünyadaki enflasyon film dünyasına da fazlasıyla yansıyor. Amerika’da biletler 10 doları geçti yani 200 TL’ye yakın. AB ülkelerinde ise 10 Euro’dan başlıyor. O da 200 TL. Ülkemizde ise 45 -50 TL. Alım gücüne göre pahalı. 4 kişilik bir ailenin beyaz perde eğlencesi 200 TL ki bu rakam orta halliler için oldukça yüksek geliyor.
Entelektüel filmler olarak kabul edilen festival filmleri sinemalarda gerçek bir kriz yaşıyor. Örneğin ‘Armegaddon’ filmi 30 milyon dolara mal oldu ama gişelerde ki hasılatı 2 milyon dolar ile adeta çakıldı. Ünlü yönetmen Steven Spielberg’in 40 milyon dolarlık bütçeye sahip ‘The Fabelmans’ yapıtı yalnızca 5.7 milyon dolar getirdi. 55 milyon dolarlık bütçeye sahip ‘Tar’ da sadece 5.3 milyon dolar kazandı. Bu olumsuz ve cılız rakamlara tanık olan film şirketleri bir an önce sinema salonlarından kaçma yolunu deniyorlar. Sinema seyircisi kendi mısırını patlatarak, meşrubatını seçerek evinde televizyon karşısında daha az bir para karşılığı koltuk konforu ile artık film veya dizisini izleyebiliyor.
Ülkemizde sinemalarda seyirci ve hasılat rekortmeni Recep İvedik serisinin son filmi de salonlardan kaçtı. Evlerde izleniyor. Diğer Türk filmleri de salonlarda umduğunu bulamadı, bulamıyor. Kriz ciddi şekilde kapıda. Onun için James Cameron’un ‘Avatar – Suyun Yolu’ filmi salon sınavı hayati önem taşıyor.
SON DAKİKA
