

Batılı tarihçiler Polonyalı besteci ve piyanist Fredrik Chopin’in özel hayatı ile ilgili hakkındaki eşcinsellik iddialarını ölümünden 171 yıl sonra irdelemeyi görev saydılar.
Babası Fransız, annesi Polonyalı olan klasik müzik dehası 39 yıla sığdırdığı yaşamındaki romantik bestelerini piyanonun tuşları arasından çıkartarak döneminin en ünlüsü sayıldı. Bugün bile romantik filmlerin fon müziği olarak Chopin’in bestelerine sık sık rastlarız ve notalarına kendimizi kaptırırız.
Lehçe adıyla Fryderyk Franciszek Chopin daha yedi yaşındayken ilk bestesini yapmış ve kısa yaşamına polonezler, prelüdler, valsler, çalgılı baladlar, sonatlar üzerine piyano çeşitlemelerinde bulunmuştu. Aşırı hassas ve kırılgan olduğu, sık sık hastalandığı, son yıllarında verem illeti ile boğuşarak ciddi sorunlar yaşadığı da bilinmekte.
Tarihçiler Chopin’in George Sand takma adlı kadın yazar Lucille Dupin yada başka bir adıyla Baronas Dudevant ile fırtınalı bir aşk yaşadığını, öncesinde de sanatçı Maria Wodzinska ile iki yıl nişanlı kaldığı ancak mutsuzluğunun bu süreçte tavan yaptığını yazmaktalar.
Polonyalı piyano virtüözünün romantik ve hüzünlü bestelerinin nedeninin bir erkeğe duyduğu platonik aşk olduğu iddiaları her zaman vardı. Ama ülkesinde kutsal bir simge sayılan Chopin’in özel yaşamındaki bu parantez Polonyalılar tarafından 'terbiyesizce bir karalama girişimi' olarak püskürtülmüştü.
Tutkulu mektuplar gönderdiği adamın adı Tytus Woyciechowski idi. Polonyalı besteci, ziraatçı, aktivist ve siyaseitçi bir entellektüeldi. Bugün Chopin Enstitüsünde ünlü piyanistin Tytus Woycieshowski’ye Ağustos - Ekim 1829 tarihleri arasında kendi el yazısıyla gönderdiği 21 mektup bulunmakta. Bu mektuplarda mutluluk, sevgili, aşk ve sarılma kelimelerine de sık sık rastlanmakta...
Chopin’in en güzel bestelerini de ‘Sıkı dostum’ dediği Woyciechowski ile yazıştığı dönemlerde notalara aktardığına tanık olunuyor.
İlk kez 2016’da ortaya atılan Chopin’in eşcinsellik iddiaları Polonya’da büyük tepki ile karşılanmış ve konu devletçe kapatılmıştı.
Ancak pandemi sırasında tekrar ele alınan ‘Chopin eşcinsel miydi?’ araştırması yeni bilgileri ortaya çıkartacak gibi. Chopin’in özel yaşamındaki bu ayrıntı ise Polonyalılar tarafından 'terbiyesizce bir karalama girişimi' denilerek tekrar püskürtülüyor.
Yaşamının son yıllarında ümitsizliğe düşen Chopin bir çok ülkede hala çalınan Cenaze Marşı yerine ölümünde Mozart’ın Requiem parçasının çalınmasını istemiş ve bu yerine getirilmişti. 15 Ekim 1849’da veremden yaşamını yitiren Chopin’nin mezarı Paris’te bulunuyor ancak ablası Izabella’nın isteği ile kalbi bir kavanozda Paris’ten Varşova'ya kaçırıldı, şimdi ise Kutsal Haç Kilisesi'nde saklanmakta.
Fotoğraf: Wikipedia
Batılı tarihçiler Polonyalı besteci ve piyanist Fredrik Chopin’in özel hayatı ile ilgili hakkındaki eşcinsellik iddialarını ölümünden 171 yıl sonra irdelemeyi görev saydılar.
Babası Fransız, annesi Polonyalı olan klasik müzik dehası 39 yıla sığdırdığı yaşamındaki romantik bestelerini piyanonun tuşları arasından çıkartarak döneminin en ünlüsü sayıldı. Bugün bile romantik filmlerin fon müziği olarak Chopin’in bestelerine sık sık rastlarız ve notalarına kendimizi kaptırırız.
Lehçe adıyla Fryderyk Franciszek Chopin daha yedi yaşındayken ilk bestesini yapmış ve kısa yaşamına polonezler, prelüdler, valsler, çalgılı baladlar, sonatlar üzerine piyano çeşitlemelerinde bulunmuştu. Aşırı hassas ve kırılgan olduğu, sık sık hastalandığı, son yıllarında verem illeti ile boğuşarak ciddi sorunlar yaşadığı da bilinmekte.
Tarihçiler Chopin’in George Sand takma adlı kadın yazar Lucille Dupin yada başka bir adıyla Baronas Dudevant ile fırtınalı bir aşk yaşadığını, öncesinde de sanatçı Maria Wodzinska ile iki yıl nişanlı kaldığı ancak mutsuzluğunun bu süreçte tavan yaptığını yazmaktalar.
Polonyalı piyano virtüözünün romantik ve hüzünlü bestelerinin nedeninin bir erkeğe duyduğu platonik aşk olduğu iddiaları her zaman vardı. Ama ülkesinde kutsal bir simge sayılan Chopin’in özel yaşamındaki bu parantez Polonyalılar tarafından 'terbiyesizce bir karalama girişimi' olarak püskürtülmüştü.
Tutkulu mektuplar gönderdiği adamın adı Tytus Woyciechowski idi. Polonyalı besteci, ziraatçı, aktivist ve siyaseitçi bir entellektüeldi. Bugün Chopin Enstitüsünde ünlü piyanistin Tytus Woycieshowski’ye Ağustos - Ekim 1829 tarihleri arasında kendi el yazısıyla gönderdiği 21 mektup bulunmakta. Bu mektuplarda mutluluk, sevgili, aşk ve sarılma kelimelerine de sık sık rastlanmakta...
Chopin’in en güzel bestelerini de ‘Sıkı dostum’ dediği Woyciechowski ile yazıştığı dönemlerde notalara aktardığına tanık olunuyor.
İlk kez 2016’da ortaya atılan Chopin’in eşcinsellik iddiaları Polonya’da büyük tepki ile karşılanmış ve konu devletçe kapatılmıştı.
Ancak pandemi sırasında tekrar ele alınan ‘Chopin eşcinsel miydi?’ araştırması yeni bilgileri ortaya çıkartacak gibi. Chopin’in özel yaşamındaki bu ayrıntı ise Polonyalılar tarafından 'terbiyesizce bir karalama girişimi' denilerek tekrar püskürtülüyor.
Yaşamının son yıllarında ümitsizliğe düşen Chopin bir çok ülkede hala çalınan Cenaze Marşı yerine ölümünde Mozart’ın Requiem parçasının çalınmasını istemiş ve bu yerine getirilmişti. 15 Ekim 1849’da veremden yaşamını yitiren Chopin’nin mezarı Paris’te bulunuyor ancak ablası Izabella’nın isteği ile kalbi bir kavanozda Paris’ten Varşova'ya kaçırıldı, şimdi ise Kutsal Haç Kilisesi'nde saklanmakta.
Fotoğraf: Wikipedia