Canlı Yayın
Reha Erus
İstikamet İstanbul Havalimanı’ydı. Mesut’a süreyi sordum. ‘55 dakika sonra oradayız’ yanıtını verdi. Cumartesi olmasına karşın köprü trafiğine her zamanki gibi takıldık. Uzatmayayım zamanında havalimanına vardık. 65 yaş üstü ve İGA Pass üyelikleri sayesinde ‘Fast Track’ denen Hızlı Geçişler’den kontuara kadar rahatlıkla gelebildik. Check-in sonrası yine ayrıcalıklarla pasaport polisine ulaştık. Çok kibar davranan hanım polis memuru bize ‘İyi yolculuklar ve uçuşlar’ diyerek uğurladı.
Lounge çok kalabalıktı ama her zamanki gibi pide kuyruğuna iki kez girdim. Amerika yolcuları uçağa binmeden önce zorunlu ikinci bir güvenlik kontrolünden geçirilir. Yine çok yardımcı oldular ve sağolsunlar uçağa ilk bizi aldılar. Daha önce bir kez yolculuk ettiğim modern Airbus A350-941 uçağında bize ev sahipliği yapan güleç yüzlü hostesler sayesinde genelde kemerler bağlı 10 küsur saat oturacağımız koltuklara ulaştık.
Maalesef bu uzun zaman pek kolay geçmez. Kalkışı üst, ön ve yer kameralarından izledikten sonra her zaman yaptığım gibi seyretme fırsatı bulamadığım filmleri seçtim. 27 yaşında yaşamını yitiren ünlü İngiliz şarkıcı Amy Winehouse’ın hayatını anlatan ‘Back to Black’ ile başladım sırasıyla ‘Ford v Ferrari’, bol Oscar ödüllü savaş eseri ‘Dunkirk’ ve yerli film olarak ta ‘Lohusa’yı izledim. Bizimle ilgilenen kabin memuru Cansu Hanım’ın sunduğu yemekler gerçekten lezzetliydi. Köfte, bulgur pilavı, salata, şakşuka ve tatlı olarak krem karamel ilk tepsinin menüsüydü.
Boston’a inmeden iki saat önce daha hafif bir ikinci ikram yapıldı. Lazanya, lahana salatası ve revani. Uçaktan saygıyla uğurlanırken kabin memurları her bir yolcuya ‘Amerika’ya hoş geldiniz’ demeyi ihmal etmedi. Uçağımız erken indiği için pasaport kontrolü pek kalabalık değildi. Ama önümüzdeki iki yolcu da sorun çıkınca hayli bekledik. Pasaport polisi her zamanki gibi klasik soruları yöneltti.
Ne amaçla geldiğimizi, nerede ve ne kadar kalacağımızı, yanımızda taze gıda ürünleri, sigara ve alkollü içecek bulunup bulunmadığını sorduktan sonra parmak izlerimizi alıp bir de fotoğrafımızı çekerek pasaportları iade ederken ‘Tatilinizde bol bol eğlenin. Yeni yılınız kutlu olsun’ temennisi sonrası Boston’a resmen ayak bastık.
Yaklaşık 4 hafta yakın akrabalarımızda kalıp yılbaşını burada geçireceğiz. Programda New York, New Jersey, New Hampshire ve Vermont gezileri var. İzlenimlerimizi zaman zaman sizlerle paylaşacağım. Özellikle Amerikalılar’ın ikinci kez ülkeyi yönetecek Başkan Donald Trump’tan beklentilerini araştırıp sizlere anlatacağım.
İstikamet İstanbul Havalimanı’ydı. Mesut’a süreyi sordum. ‘55 dakika sonra oradayız’ yanıtını verdi. Cumartesi olmasına karşın köprü trafiğine her zamanki gibi takıldık. Uzatmayayım zamanında havalimanına vardık. 65 yaş üstü ve İGA Pass üyelikleri sayesinde ‘Fast Track’ denen Hızlı Geçişler’den kontuara kadar rahatlıkla gelebildik. Check-in sonrası yine ayrıcalıklarla pasaport polisine ulaştık. Çok kibar davranan hanım polis memuru bize ‘İyi yolculuklar ve uçuşlar’ diyerek uğurladı.
Lounge çok kalabalıktı ama her zamanki gibi pide kuyruğuna iki kez girdim. Amerika yolcuları uçağa binmeden önce zorunlu ikinci bir güvenlik kontrolünden geçirilir. Yine çok yardımcı oldular ve sağolsunlar uçağa ilk bizi aldılar. Daha önce bir kez yolculuk ettiğim modern Airbus A350-941 uçağında bize ev sahipliği yapan güleç yüzlü hostesler sayesinde genelde kemerler bağlı 10 küsur saat oturacağımız koltuklara ulaştık.
Maalesef bu uzun zaman pek kolay geçmez. Kalkışı üst, ön ve yer kameralarından izledikten sonra her zaman yaptığım gibi seyretme fırsatı bulamadığım filmleri seçtim. 27 yaşında yaşamını yitiren ünlü İngiliz şarkıcı Amy Winehouse’ın hayatını anlatan ‘Back to Black’ ile başladım sırasıyla ‘Ford v Ferrari’, bol Oscar ödüllü savaş eseri ‘Dunkirk’ ve yerli film olarak ta ‘Lohusa’yı izledim. Bizimle ilgilenen kabin memuru Cansu Hanım’ın sunduğu yemekler gerçekten lezzetliydi. Köfte, bulgur pilavı, salata, şakşuka ve tatlı olarak krem karamel ilk tepsinin menüsüydü.
Boston’a inmeden iki saat önce daha hafif bir ikinci ikram yapıldı. Lazanya, lahana salatası ve revani. Uçaktan saygıyla uğurlanırken kabin memurları her bir yolcuya ‘Amerika’ya hoş geldiniz’ demeyi ihmal etmedi. Uçağımız erken indiği için pasaport kontrolü pek kalabalık değildi. Ama önümüzdeki iki yolcu da sorun çıkınca hayli bekledik. Pasaport polisi her zamanki gibi klasik soruları yöneltti.
Ne amaçla geldiğimizi, nerede ve ne kadar kalacağımızı, yanımızda taze gıda ürünleri, sigara ve alkollü içecek bulunup bulunmadığını sorduktan sonra parmak izlerimizi alıp bir de fotoğrafımızı çekerek pasaportları iade ederken ‘Tatilinizde bol bol eğlenin. Yeni yılınız kutlu olsun’ temennisi sonrası Boston’a resmen ayak bastık.
Yaklaşık 4 hafta yakın akrabalarımızda kalıp yılbaşını burada geçireceğiz. Programda New York, New Jersey, New Hampshire ve Vermont gezileri var. İzlenimlerimizi zaman zaman sizlerle paylaşacağım. Özellikle Amerikalılar’ın ikinci kez ülkeyi yönetecek Başkan Donald Trump’tan beklentilerini araştırıp sizlere anlatacağım.
SON DAKİKA
