Yine maalesef diyerek ülkemizde hayvan sevgisnini çoğalacağına giderek azaldığını görüyoruz. Sırf enflasyon nedeniyle mamaların pahalanması üzerine onları sokağa bırakanlar son zamanlarda hayli çoğalmış. Medyadan bilgi alıyoruz. Sitelerde oturanlar için hayvan beslemek kuralı ‘Yasak’ olarak geçiyor. Geçenlerde İstanbul Avcılar’da bir sitede, site yönetimi sırf bir çocuğun kediler aç kalmasın diye su ve mama kabı koymasına ‘ortak kullanım ihlali yaptı’ gerekçesiyle para cezası (1.000 TL) uygulamış. İnsaf ki insaf! Oysa o çocuğun yaptığı bu incelik örnek gösterilmeliydi. Son zamanlarda gazetelerde hayvanlar için kötü haberler yoğunlaştı. Sanki bir üçüncü sayfa. Öldürülen flamingolar, kanatları kesilen leylekler, dayak yemiş orası burası yaralanmış kedi ve köpekler.
Atları, eşekleri kırbaçlamalar. Niçin, neden yapıyoruz bu işkenceleri, kötülükleri? Onlar da birer canlı ve inanın bizlere yararları çok. Resmen terapi yapabiliyorlar. Onları okşamak bile Pardue Üniversitesi İnsan -Hayvan Bağları Araştırma Merkezinin yaptığı bilimsel sonucuna göre beynimizde serotonin, dopamin gibi iyi hissettiren kimyasalların salgılanmasını sağlıyor. Bu da stres düzeyimizi düşürüyor ve sakinleştiriyor Ayrıca kan basıncımız düzene giriyor. Bu sadece bir canlı evcil havyanı okşamakla elde edilebiliniyor. Bugün bazı AB ülkelerinde demanslı hastalar evcil hayvanlarla destekli tedavi ediliyor ve olumlu sonuçlar alınabiliyor. Evcil hayvanların özellikle yaşlılara ilaç gibi geldiği yine bir araştırma sonucu. Yalnızlığı önlediği gibi depresyon tehlikesini uzaklaştırabiliyor. Ege’de yaşadığımız balıkçı köyünde tam 12 kedimiz ve bir köpeğimiz var. Ayrıca bahçemizde 4 kaplumbağa yaşıyor. Bizlere mutluluk veriyorlar. Yaşantımıza ortak oluyorlar. Sevgi saçıyorlar.
Lütfen ‘Dünya Hayvanları Koruma Günü’ arifesinde ‘Hayvanları neden sevmiyoruz?’ diye sorgulayıp ülke olarak çareleri tüketmeyelim derim.
Yine maalesef diyerek ülkemizde hayvan sevgisnini çoğalacağına giderek azaldığını görüyoruz. Sırf enflasyon nedeniyle mamaların pahalanması üzerine onları sokağa bırakanlar son zamanlarda hayli çoğalmış. Medyadan bilgi alıyoruz. Sitelerde oturanlar için hayvan beslemek kuralı ‘Yasak’ olarak geçiyor. Geçenlerde İstanbul Avcılar’da bir sitede, site yönetimi sırf bir çocuğun kediler aç kalmasın diye su ve mama kabı koymasına ‘ortak kullanım ihlali yaptı’ gerekçesiyle para cezası (1.000 TL) uygulamış. İnsaf ki insaf! Oysa o çocuğun yaptığı bu incelik örnek gösterilmeliydi. Son zamanlarda gazetelerde hayvanlar için kötü haberler yoğunlaştı. Sanki bir üçüncü sayfa. Öldürülen flamingolar, kanatları kesilen leylekler, dayak yemiş orası burası yaralanmış kedi ve köpekler.
Atları, eşekleri kırbaçlamalar. Niçin, neden yapıyoruz bu işkenceleri, kötülükleri? Onlar da birer canlı ve inanın bizlere yararları çok. Resmen terapi yapabiliyorlar. Onları okşamak bile Pardue Üniversitesi İnsan -Hayvan Bağları Araştırma Merkezinin yaptığı bilimsel sonucuna göre beynimizde serotonin, dopamin gibi iyi hissettiren kimyasalların salgılanmasını sağlıyor. Bu da stres düzeyimizi düşürüyor ve sakinleştiriyor Ayrıca kan basıncımız düzene giriyor. Bu sadece bir canlı evcil havyanı okşamakla elde edilebiliniyor. Bugün bazı AB ülkelerinde demanslı hastalar evcil hayvanlarla destekli tedavi ediliyor ve olumlu sonuçlar alınabiliyor. Evcil hayvanların özellikle yaşlılara ilaç gibi geldiği yine bir araştırma sonucu. Yalnızlığı önlediği gibi depresyon tehlikesini uzaklaştırabiliyor. Ege’de yaşadığımız balıkçı köyünde tam 12 kedimiz ve bir köpeğimiz var. Ayrıca bahçemizde 4 kaplumbağa yaşıyor. Bizlere mutluluk veriyorlar. Yaşantımıza ortak oluyorlar. Sevgi saçıyorlar.
Lütfen ‘Dünya Hayvanları Koruma Günü’ arifesinde ‘Hayvanları neden sevmiyoruz?’ diye sorgulayıp ülke olarak çareleri tüketmeyelim derim.