hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Güncel Ekonomi Okumaları - 19

    18.07.2024 Perşembe | 11:52Son Güncelleme:

    2024 yılının; daha başlamadan, küresel planda bir “Seçimler Senesi” olarak ilan edildiğini hatırlatarak başlamalıyız. Dünyada, sayısı yetmişe ulaşacak pek çok seçim arasında, Kasım ayındaki ABD başkanlık seçimi, küresel eko-politik dinamikleri belirleme/yönlendirme bakımından ön plana çıkmaktadır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Suikast girişimi sonrasında, yeniden başkan seçilme bakımından şansının arttığı değerlendirilen Trump’ın, seçim ortağı olacak ismi açıklaması, büyük yankı uyandırmıştır. Daha kıdemli ve uzun politik kariyere sahip Marco Rubio veya Doug Burgum gibi isimlerden ziyade, henüz Senato’da onsekiz ayını tamamlamış Ohio Senatörü J.D. Vance’ın tercih edildiği görülmektedir. Trump ile arasında tam kırk yıl yaş farkı bulunan genç politikacı, sadece Başkan Yardımcılığı konumuna değil, ve fakat, M.A.G.A. -Yeniden Büyük Amerika hareketinin müstakbel liderliği rolünün en kuvvetli adayı haline gelmektedir. 2016 yılında yayınladığı ve taşrada yaşayan ailesinin üç kuşak boyunca mücadelesini ele alan “Hillbilly Elegy” (Köylüye Ağıt) kitabı ve sinemaya aktarılan aynı isimli film ile tanınmışlık sağlayan; her yönüyle taşralı-geleneksel profil ile değerleri temsil iddiasında olan bir siyasal kimlik ön plana çıkmaktadır.

    Bu güncel gelişmeler çerçevesinde, bin sayfaya yakın bir külliyat olan “Mandate for Leadership”- Liderlik için Rehber başlıklı ve Amerika için Muhafazakar ajanda ve yol planını ortaya koyan kapsamlı çalışmaya daha çok dikkat sarfetmek doğru olacaktır. “America 2025” başlığı altında, başta tüm bürokrasinin yeniden yapılandırılması amacını taşıyan köktenci önerilerin, muhtemel Trump riayesetinde bir numaralı uygulama sorumlusu olarak Vance’ın tercih edildiği ortaya çıkmaktadır. Trump’ın eski ekibi içinde yer alan Steve Bannon ile meslektaşımız Peter Navaro’nun yeniden hareketlenmeleri ve güncel paylaşım ile yayınları da dikkatleri çekmektedir. İlk planda ve küresel eko-politik çerçevede, daha keskin ve ben-merkezcil bir Amerikan duruşunun ilk sinyalleri okunmaktadır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dünya ekonomisinin gidişatını izleme bakımından en sağlam kaynaklardan birisi olan IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nun güncellenmiş edisyonu henüz paylaşılmış ve küresel büyüme öngörülerinde herhangi bir değişikliğe yer verilmediği görülmüştür. ABD ekonomisinde görece bir soğuma öngörülürken, Avrupa bazında bir toparlanma ikliminin ön plana çıkacağı kestirilmektedir. Güncel raporun, ana temasını oluşturan alt başlığının, bu kez; “Küresel Ekonomi Sıkıntılı Bir Noktada” tercümesiyle ifade edilebilecek bir içerikte olduğu not edilmektedir. Bu “sıkıntılı” durumun, genel olarak olumlu ilerleyen küresel dezenflasyon sürecine karşın, merkez bankalarının vaziyet etmede geç kalma zafiyetleri ve kamu maliyesi cenahında yaşanan sıkıntılardan kaynaklandığı belirtilmektedir. Öte yandan, ülke ve bölgeler bazındaki güncellemelere göre, Türkiye ekonomisi için 2024 yılı büyüme öngörüsünün 0,5 puanlık yukarı yönlü bir güncelleme ile 3,6 manşetine yükseltildiği; 2025 için ise 2,7 oranının paylaşıldığı izlenmektedir. En büyük dış ticaret ortağımız Avrupa için ortaya konulan % 0,9 (2024) ve %1,5 (2025) öngörüleri ise ülkemizin ihracat politikalarını yeniden yapılandırma bakımından mutlaka dikkate alınmak gerekir.

    Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Haziran ayına ilişkin bütçe uygulama sonuçlarının açıklanması ile birlikte, bütçe cephesinde ilk altı aylık tablo ortaya çıkmaktadır. Merkezi yönetim bütçesinin ilk altı ayda (iki çeyreklik dönem sonunda) yediyüzelli milyar lira civarında açık verdiği ve geçen yılın aynı dönemine göre gider kaleminde %94 oranında bir artış sergilendiği anlaşılmaktadır. İlaveten, cari transferler kaleminde geçen döneme oranla %75’e ulaşan bir artışla yeniden yükselişe geçildiği izlenmektedir. Faiz ödemeleri toplamının, ilk altı ayda beşyüzyetmişbeş milyar liraya; sosyal güvenlik sistemine aktarılan kaynak miktarının yediyüzelli milyara ve kamu maaş tutarının birtrilyonüçyüz lira (yaklaşık olarak vergi gelirlerinin %65’ine tekabül eden tutar) seviyesine ulaştığı güncel tablo karşımıza çıkmaktadır. Ekonomide; Parasal-Mali-Yapısal Reform bütüncül yaklaşımı göz önüne alındığında, ilk altı aylık bu tablo; bütçe/mali bacak bakımından sıkılaştırma ve tasarruf ihtiyacına, bir kere daha, önemle işaret etmektedir.