hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Güncel ekonomi okumaları - 17

    04.07.2024 Perşembe | 16:43Son Güncelleme:

    Yılın ikinci yarısının hemen ilk günlerinde eko-politik gündem; içeride ve dışarıda kapsamlı ve tempolu gelişmelere sahne oldu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Küresel planda; açıklanan FED tutanakları ve Başkan Powell’ın güncel konuşmaları çerçevesinde gerçekleşme ihtimali azalan ve vadesi ötelenen bir “faiz indirim tablosu” adeta kesinlik kazandı. Güçlü Dolar sendromunun hakimiyetinde tamamlanacak bir ikinci yarıdan bahsederken, petrol fiyatlarında haftalar sonra ortaya çıkan yükseliş grafiği de dikkat çekti. Artık yakın vadeli analiz planlarına girmiş olan ABD başkanlık seçimleri özelinde, Amerikan Yüksek Mahkemesinin Donald Trump lehine aldığı “dokunulmazlık” kararı ile kendisinin adaylığı adeta konfirme edilirken, Joe Biden üzerindeki çekilme baskıları devam etti. Görece zayıf Biden ve Demokrat Yönetim karşısında FED’in elinin daha güçlü olacağı açık ve tüm finansal varlıkların güçlü dolar etkisi altında seyrini sürdürmesi kuvvetle mümkün görülmektedir. Avrupa Birliği’nin ilk turu tamamlanan Fransa seçim sonuçları ve yakın tarihli Avrupa Parlamentosu seçimleri üzerinden daha tartışmalı ve kırılgan bir bünye ile yola devam ettiği izleniyor. Ukrayna ve Gazze’deki savaşlar gölgesinde, Ukrayna ve Moldovya’ya, yerleşik mekanizması karşıtı bir kabul ve “savunma ittifakı” sıra-dışı yaklaşımı ortaya koyan bir uluslar-üstü yapının gidişatına şahit olunuyor. II. Dünya Savaşı sonrasında belli ideal ve maksatlarla tesis edilen “birleşik ve demokratik Avrupa” temasının; teorik ve pratik alanda yeniden sorgulanacağı; mercek altına çekileceği bir ortam kendisini kuvvetle hissettiriyor.

    TÜİK tarafından açıklanan Haziran ayı enflasyon rakamları, beklentilerin altında bir manşete işaret ediyor. Yerleşik enflasyondaki katılık ve yapışkanlık karakteristiklerinin değişmediği; hizmetler sektörü kaynaklı yukarı yönlü gidişin hız kesmediği bir süreç ile manşetler arasında bir görece uyumsuzluk göze çarpıyor. Görevdeki memurlar ve tüm emeklilerin ara zam oranlarının belirleneceği dönemsel kriter olma vasfının ön plana çıkarılmasının, kamuoyundaki tartışma ve eleştirilerin önünü açıcı rol oynadığı izleniyor. İTO Ücretliler Geçinme Endeksi bulgularının, tam iki kat yüksek gerçekleşmiş olması dahi, “asgari ücrette bölgesel ayrım ve düzenleme” uygulamaları dahil birtakım yeni açılım ile çözümlerin masaya yatırılması zaruretine işaret ediyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Açıklanan Haziran manşeti ile birlikte altı aylık enflasyon manşeti %25 düzeyinin altında kalmış bulunuyor. Bu durumda, parasal politikaları belirleme görevi üstlenen TCMB’nin yılsonu enflasyon tahmini alt sınırı için onbir puanın altında bir marj kaldığı ortaya çıkıyor. Baz etkisinin Temmuz ayından itibaren artan katkısıyla dahi, aylık bazda %2 çıtasının altında kalınma performansının ne surette ve hangi mesnetlerle sağlanabileceği hususu, üst tahmin bandı olan %42 manşeti için dahi, şimdiden tartışmalara konu ediliyor. Beklenen enflasyona göre reel faiz oluşturma temelli yaklaşımlar söz konusu olduğunda, “beklenti yönetimi” dinamiklerinin; ağırlık ve öncelik kazandığı biliniyor.

    Geçen hafta gene TÜİK tarafından yayınlanan “Sektörel Enflasyon Beklentileri” çalışmasında, piyasa katılımcıları; reel sektör; hanehalkı/vatandaş yılsonu beklentileri arasındaki derin farklılık-ayrışma ve Koç Üniversitesi-Konda çalışmasındaki %93’lük hanehalkı/vatandaş beklentisi faktörleri de, her halde, dikkate alınacaktır. Ekonomi yönetimi tarafından, bir yıllık süreç sonunda artık “dezenflasyon evresi” planına geçildiği ifade edilmek ve Merkez Bankası PPK metinleri ve bağlantılı makro-ekonomik ihtiyati düzenlemelere de yer verilmekle birlikte, “parasal sıkılaştırma” kulvarı bakımından ciddi sorular ortaya çıkmaktadır. Merkez bir yandan bankalararası piyasada Türk lirası likiditesini azaltacak, mevduat faizlerini yukarıya itecek adımlar atmaktadır. Öte yandan, “artan kaynak girişi ile sisteme çok döviz girince, aşırı Türk lirası basıyorsunuz; bu da likidite fazlası yaratıyor!” ifadeleri, Hazine ve Maliye Bakanımız tarafından, bu haftanın başındaki canlı yayında, sarfedilmiştir. Vergi düzenlemeleri ile ilgili tartışma ve gelişmelerin zamanlaması ve dezenflasyonist politikalarla rabıtasının kurulması bakımından da tartışmalı hususlar bulunmakta; mali politikalar-yapısal reformlar bacaklarında (kamuda tasarruf kulvarı başta olmak üzere) tamamlayıcı ve daha kapsamlı düzenlemelere ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Haziran ayı dış ticaret rakamları, aylardır “rekor üstüne rekor kıran” ihracat performansımızda ani bir duraklamaya işaret ediyor. İhracatımızda görülen %10,6 oranında azalış ile birlikte dış ticaret açığımız, bir anda %21,4 oranında artış-bozulma tablosunu da önümüze getirmiş bulunuyor. Ocak-Mayıs döneminde %4,5 oranında bir büyüme performansı ile küresel ticarette yaşanan zorlu koşullara rağmen pozitif ayrışma gösteren ihracatımızdaki bu gerilemede, Haziran ayı takvim etkisi( uzatılmış bayram tatili) elbette göz önüne alınmalıdır. Ancak, “elli yıllık ihracat serüvenimiz” söz konusu olduğunda, şimdi yeni sayfaların açılma; yeni strateji ve açılımların ortaya konma zamanıdır!.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sözü edilen yeni açılım ile hamlelere güncel bir örnek olarak; D-8 (Gelişen Sekiz Ülke) üyesi ülkeler için geliştirilen “Yeni Nesil Takas Sistemi” girişimi ön plana çıkmaktadır. Beş trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe ve 2,5 trilyon dolarlık ticaret hacmine sahip bu yükselen dış pazar potansiyelini; dış ticaretin yerleşik barter mekanizmasına yeni düzenlemeler kazandırarak değerlendirme ve öncülük rolünü üstlenme gibi yenilikçi yaklaşımlara destek ve yeni atılımlara soluk verilmesi yerinde olacaktır. Dış ticarette; cesaretli ve özgün açılımlar ekseninde, görece yeni/keşfedilmemiş (un-tapped) ve potansiyeli yüksek uluslararası pazarlarda istikbalimizi aramalı ve yol açıcı-önder kimliğimizi sağlamlaştırma yolunda kararlılıkla ilerlemeliyiz.