Seçimlerden hemen sonraki sekiz haftalık kısa dönemde, Swap hariç net TCMB rezervlerinde altmış milyar dolar civarında bir artış yaşandığını kestiriyoruz. Sadece Mayıs ayının üçüncü haftasındaki üç milyar doların üzerindeki artışla, brüt rezervlerin yüzkırkiki milyar dolara ulaştığını hesaplıyoruz. Dışarı kaynaklı fon girişi sağlama/hızlandırma bakımından ve enflasyondaki kur geçişkenliğini baskı altında tutma yönünden görece avantajlı bir rezerv biriktirme süreci yürütüldüğüne şahit oluyoruz. Ancak, bu tercih ve politikaların, başta carry trade “saatli bombası” olmak üzere, orta-uzun erimde olumsuz açılım ve gelişmeleri çağıracağı, tecrübeyle sabittir. Üstelik, Türk Lirası ile rezerv biriktirir ve dolar kuru sabit kalırken ülkeye giren “sıcak para ağırlıklı” fonlar ile hem döviz miktarı, hem de, rezerv için basılan para (TL.) miktarı da artmaktadır. Bu durumda, “miktarsal sıkılaştırma” ilkesinin ihlali ve hatta, beklenen sonuçları bakımından iptali tehlikesi karşısında ne yapılması planlanmaktadır? kritik sorusu gündeme gelmektedir.
Sayıları onaltı milyonu bulan emeklilere yönelik maaş düzenlemeleri gündemin üst sıralarında yer almaya devam ediyor. Sadece birkaç yıl sonra bu sayının yirmi milyona ulaşacağı dikkate alındığında, yakın bir tarihte, her 1 emekliye; 1.2 çalışan oranına ulaşılacağı anlaşılıyor. Ülkedeki yaş ortalaması bakımından otuzdört yaşını geçtiğimiz ve artık,“hızla yaşlanan nüfus” kategorisine geçtiğimiz gerçeği de ayrıca not ediliyor. İşte, İstanbul Planlama Ajansı tarafından yaptırılan “İstanbul’ da Emekli Olmak 2024” başlıklı araştırmanın henüz açıklanan bulguları da burada dikkatleri çekiyor:
Her üç emekliden birinin resmi olarak çalışmaya devam ettiği; şehirde bulunan her altı haneden birinin de emekli aylığı ile geçindiği tespit ediliyor. Emekli maaşı ile geçinenlerin beşte birinin kirada oturduğu, iki kişilik ortalama emekli ailesi için ortalama yaşam maliyetinin yirmibeşbin lira seviyesine ulaştığı ölçümleniyor. Rahatlıkla geçinebildiğini ifade eden emekli oranı %15 civarında kalırken, yakın zamanlı EYT düzenlemesinden yararlanarak emekli olanların neredeyse yarısının çalışmaya devam ettikleri izleniyor.
Mali kaynak arayışında yeni bir açılım olarak; ülkemizde faaliyet gösteren çokuluslu şirketler için asgari kurumlar vergisi düzenlemesinin gündeme getirildiği görülüyor. Esasen, seneler önce İrlanda öncülüğünde yaşama geçirilen “vergi istisnası tanıyarak yabancı şirket/sermaye çekme” taktiğine karşıt biçimde ve OECD patronajında yürütülen kapsayıcı çalışmaların geçmişi, 2021 Ekim’ ine kadar uzanıyor. Küresel ekonominin %90’ ınından fazlasını temsil eden imzacı 140 ülke arasında yer alan Türkiye, bu kulvarda aktif olma kararlılığını, bizzat Hazine ve Maliye Bakanı tarafından deklare etmiş bulunuyor. Buna göre, “asgari %15 kurumlar vergisi” uygulamasına tabi olacak ve yıllık konsolide hasılatları 750 milyar doları aşmış bulunan çokuluslu şirket sayısının, ülkemizde faaliyet gösteren toplam seksenbin kurumun sadece %2.5 gibi bir kısmını kapsayacağı öngörülüyor. Yabancı sermaye-yatırım çekme amacına ters düşmeyecek; verilmiş teşvikleri ihlal etmeyecek ve nihayet %25’ lik oran ile on puan yüksek kademeden vergilendirilen yerli kurumları rencide etmeyecek uygulama modelleri üzerinde hassasiyetle çalışılması mecburiyeti ortadadır!.
Son yılların sosyo-ekonomik gerçeği ve güncel yaşamın yerleşik bir dinamiği haline gelen e-ticaret kulvarında büyümenin; hacim ve kapsam olarak sürdüğü, Ticaret Bakanlığı’ nın güncel verileriyle de destekleniyor. Türkiye’ nin e-ticaret hacminin 2023 yılında, %115 oranında bir artışla 1.8 trilyon lira düzeyine ve genel ticaretin beşte biri büyüklüğüne ulaştığı hesaplanıyor. Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) içinde %7’ lik bir oranı temsil eden bu ekonomik kulvarın; mal ve hizmet kalemleri bakımından eşit oranda desteklendiği, sayıları 560 bini aşan şirketin faaliyet gösterdiği anlaşılıyor. E-ticaret hacminden en büyük payı, beyaz eşya ve küçük ev aletleri sektörünün aldığı, onu; elektronik ve giyim, ayakkabı, aksesuar sektörlerinin izlediği ölçümleniyor. E-ticaret işlem sayısının bu yılsonunda 6.7 milyar adede; toplam hacmin ise 3.4 trilyon liraya ulaşması bekleniyor. Geçen yıl için hesaplanan sepet ortalaması tutarının 403 lira olduğu ve ortalama kargo teslim süresinin iki gün olarak kayıtlara geçtiği ayrıca not ediliyor. Ülke ekonomisinde yaygınlaşan ve ekonomik aktörlerin her kesimi tarafından kabul gören e-ticaret kulvarının önü açık; katma değer üretimi bakımından istikbali parlak görülüyor.
Seçimlerden hemen sonraki sekiz haftalık kısa dönemde, Swap hariç net TCMB rezervlerinde altmış milyar dolar civarında bir artış yaşandığını kestiriyoruz. Sadece Mayıs ayının üçüncü haftasındaki üç milyar doların üzerindeki artışla, brüt rezervlerin yüzkırkiki milyar dolara ulaştığını hesaplıyoruz. Dışarı kaynaklı fon girişi sağlama/hızlandırma bakımından ve enflasyondaki kur geçişkenliğini baskı altında tutma yönünden görece avantajlı bir rezerv biriktirme süreci yürütüldüğüne şahit oluyoruz. Ancak, bu tercih ve politikaların, başta carry trade “saatli bombası” olmak üzere, orta-uzun erimde olumsuz açılım ve gelişmeleri çağıracağı, tecrübeyle sabittir. Üstelik, Türk Lirası ile rezerv biriktirir ve dolar kuru sabit kalırken ülkeye giren “sıcak para ağırlıklı” fonlar ile hem döviz miktarı, hem de, rezerv için basılan para (TL.) miktarı da artmaktadır. Bu durumda, “miktarsal sıkılaştırma” ilkesinin ihlali ve hatta, beklenen sonuçları bakımından iptali tehlikesi karşısında ne yapılması planlanmaktadır? kritik sorusu gündeme gelmektedir.
Sayıları onaltı milyonu bulan emeklilere yönelik maaş düzenlemeleri gündemin üst sıralarında yer almaya devam ediyor. Sadece birkaç yıl sonra bu sayının yirmi milyona ulaşacağı dikkate alındığında, yakın bir tarihte, her 1 emekliye; 1.2 çalışan oranına ulaşılacağı anlaşılıyor. Ülkedeki yaş ortalaması bakımından otuzdört yaşını geçtiğimiz ve artık,“hızla yaşlanan nüfus” kategorisine geçtiğimiz gerçeği de ayrıca not ediliyor. İşte, İstanbul Planlama Ajansı tarafından yaptırılan “İstanbul’ da Emekli Olmak 2024” başlıklı araştırmanın henüz açıklanan bulguları da burada dikkatleri çekiyor:
Her üç emekliden birinin resmi olarak çalışmaya devam ettiği; şehirde bulunan her altı haneden birinin de emekli aylığı ile geçindiği tespit ediliyor. Emekli maaşı ile geçinenlerin beşte birinin kirada oturduğu, iki kişilik ortalama emekli ailesi için ortalama yaşam maliyetinin yirmibeşbin lira seviyesine ulaştığı ölçümleniyor. Rahatlıkla geçinebildiğini ifade eden emekli oranı %15 civarında kalırken, yakın zamanlı EYT düzenlemesinden yararlanarak emekli olanların neredeyse yarısının çalışmaya devam ettikleri izleniyor.
Mali kaynak arayışında yeni bir açılım olarak; ülkemizde faaliyet gösteren çokuluslu şirketler için asgari kurumlar vergisi düzenlemesinin gündeme getirildiği görülüyor. Esasen, seneler önce İrlanda öncülüğünde yaşama geçirilen “vergi istisnası tanıyarak yabancı şirket/sermaye çekme” taktiğine karşıt biçimde ve OECD patronajında yürütülen kapsayıcı çalışmaların geçmişi, 2021 Ekim’ ine kadar uzanıyor. Küresel ekonominin %90’ ınından fazlasını temsil eden imzacı 140 ülke arasında yer alan Türkiye, bu kulvarda aktif olma kararlılığını, bizzat Hazine ve Maliye Bakanı tarafından deklare etmiş bulunuyor. Buna göre, “asgari %15 kurumlar vergisi” uygulamasına tabi olacak ve yıllık konsolide hasılatları 750 milyar doları aşmış bulunan çokuluslu şirket sayısının, ülkemizde faaliyet gösteren toplam seksenbin kurumun sadece %2.5 gibi bir kısmını kapsayacağı öngörülüyor. Yabancı sermaye-yatırım çekme amacına ters düşmeyecek; verilmiş teşvikleri ihlal etmeyecek ve nihayet %25’ lik oran ile on puan yüksek kademeden vergilendirilen yerli kurumları rencide etmeyecek uygulama modelleri üzerinde hassasiyetle çalışılması mecburiyeti ortadadır!.
Son yılların sosyo-ekonomik gerçeği ve güncel yaşamın yerleşik bir dinamiği haline gelen e-ticaret kulvarında büyümenin; hacim ve kapsam olarak sürdüğü, Ticaret Bakanlığı’ nın güncel verileriyle de destekleniyor. Türkiye’ nin e-ticaret hacminin 2023 yılında, %115 oranında bir artışla 1.8 trilyon lira düzeyine ve genel ticaretin beşte biri büyüklüğüne ulaştığı hesaplanıyor. Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) içinde %7’ lik bir oranı temsil eden bu ekonomik kulvarın; mal ve hizmet kalemleri bakımından eşit oranda desteklendiği, sayıları 560 bini aşan şirketin faaliyet gösterdiği anlaşılıyor. E-ticaret hacminden en büyük payı, beyaz eşya ve küçük ev aletleri sektörünün aldığı, onu; elektronik ve giyim, ayakkabı, aksesuar sektörlerinin izlediği ölçümleniyor. E-ticaret işlem sayısının bu yılsonunda 6.7 milyar adede; toplam hacmin ise 3.4 trilyon liraya ulaşması bekleniyor. Geçen yıl için hesaplanan sepet ortalaması tutarının 403 lira olduğu ve ortalama kargo teslim süresinin iki gün olarak kayıtlara geçtiği ayrıca not ediliyor. Ülke ekonomisinde yaygınlaşan ve ekonomik aktörlerin her kesimi tarafından kabul gören e-ticaret kulvarının önü açık; katma değer üretimi bakımından istikbali parlak görülüyor.