hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Eko-Politik akışta öne çıkanlar..

    21.07.2024 Pazar | 14:17Son Güncelleme:

    Geride bıraktığımız haftanın son işgününde, küresel planda yaşanan çevrimiçi-işletim aksaklıkları gündemin birinci sırasına yerleşti. İlk plandaki değerlendirmelerde bile, elde edilmiş, günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş; “dijital konfor alanı” temelinde ortaya çıkabilecek riskler ve bunların etkinlikle yönetilmesi gibi başlıklar ağırlık kazandı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hesap makinelerinin yaygınlaşmasından sonra, “kafadan dört işlem yapamayacak” duruma gelenler benzeri pek çok örnek, elde edilmiş dijital konfor/beceri karşısında temel becerilerini feda etmiş bir eko-politik yapılanmaya işaret etmektedir. Küresel ölçekte yaşanan bu son olay, insan-egemen yapıya hizmet etmesi gereken (dijital) teknoloji’nin, nasıl “herşeye hakim duruma geldiği” yakıcı sorusunu, bir kere daha gündeme getirmektedir. Gerektiğinde ve acil durumlarda “kendi ayakları üzerinde durabilecek” beceri birikimine sahip ol(a)mayanlar, mutlak teknoloji hakimiyetine peşinen teslimiyet kıskacına düşmektedir.

    Tüm araştırma ve gözlemlerde, teknolojinin son alet ve kazanımlarına en yakın duranlar arasında gençlerimizin ön plana çıktığı bilinmektedir. Son dönemlerde Tekno-Fest gibi oluşumlara gösterilen ilgi ve katılım da ortadadır. Ancak, teknoloji kazanım ve yeteneklerine çok yakın duran genç nüfusun, temel beceri ve akademik kazanım bakımından sergilediği genel düzey düşündürücü ve son yüksek öğretim geçiş sınavı sonuçlarına göre de, endişe uyandırıcı niteliktedir. Temel alanlardan sadece Türkçe’ de %50 oranını adeta kılpayı aşan soruları doğru cevaplandırma oranı, mesela, matematik için %14; kimya için ise %12 oranlarının dahi altında kalmaktadır. Okul öncesi ile birlikte tam ondört yıllık bir kurumsal eğitim sürecinin sonunda ortaya çıkan bu tablonun dikkatle okunması gereklidir. Üstelik, yüksek öğretim sistemine geçiş yapan öğrenci donanımı ve “girdi kalifikasyonu” göz önüne alınmadan bu kulvarda da etkin/etkili/verimli kaynak kullanımını sağlamak ve objektif değerlendirmeleri gerçekleştirmek imkansız görülmektedir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Her bakımdan önemli ve öncelikli bu kapsamdaki konulara etraflıca eğilme gayretini daha sonraya bırakarak, eko-politik akışta öne çıkan satır başı tespitlere yer verelim:
    Tarihsel endeks rekorlarını geride bırakan Borsa İstanbul’un, bir kısım yapısal dönüşümleri henüz gerçekleştirmekten uzak kaldığı izleniyor. Halka Arz kaldıracının, makul sınır ve kısıtlar test edilircesine, çok sayıda ve kısa zamanda birbirini takip ettiği bir sürecin, adeta sonuna gelindiği; yılın ilk yarısında halka arz olan yirmidört adet şirket ortalama getirisinin sadece %12,9 oranıyla, %42,9’luk artış gösteren BIST100 endeksinin çok altında kaldığı ortaya çıkıyor. “Tavan yapma!” beklenti ve kurgusundan uzakta kalan yüzbinlerce küçük yatırımcının süratle çıkış yaptığı, buna karşın büyük yatırımcı sayısının oransal artış gösterdiği anlaşılıyor. İştirakçilerin, enflasyon muhasebesi perspektifinden mahrum oldukları borsada, bakiyesi ellibin lira altında olanların oranı %75’i aşıyor. Üstelik, borsa iştirakçilerinin yarısının portföyleri onbin liranın altında bulunuyor. Daha fazla derinlik kazanmış ve oyuncu/katılımcı/halka arzcı… gibi profillerden ziyade “yatırımcı” kimliğine daha yakınların çoğunlukta olduğu bir BİST; “Türkiye, Sermaye Piyasalarından Yükselecektir” ifadesinin teminatı ve ana kaynağı olacaktır.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Önümüzdeki hafta gerçekleştirilecek PPK toplantısı öncesinde, Kur Korumalı Mevduat (KKM) faiz oranı alt sınırı ve yabancı para krediler büyüme oranında düşürme olmak üzere iki ana makroekonomik ihtiyati tedbiri uygulamaya alınmakla birlikte, parasal politikalar kulvarı ve bir bütün olarak Sıkılaştırma işinin ne kadar etkin ve hızlı yürütüldüğüne dair sorular, henüz ve net biçimde ortadan kalkmamaktadır.

    Henüz açıklanan “2023 Türkiye e-Ticaret Ekosistemi Raporu”, sektörün satış hacminin %132 oranında büyüme sağlayarak 1,9 trilyon lira hacmine ulaştığına ve altı milyar adete yaklaşan işlem sayısının varlığına işaret ediyor. 26-35 yaş arası tüketicilerin, %42 oranıyla en büyük müşteri grubunu oluşturması; en fazla işlem adedinin haftanın ilk günü gerçekleştirilmesi bulguları da dikkat çekici bulunuyor. Bugünlerde Meclise sunulan tüketici koruma alanı ile ilgili yasal paket içinde yer alan e-ticaret sektörü üzerine yeni teklifleri yakından izlemek gerekiyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Moody’s derecelendirme kuruluşunun onbir yıl sonra notumuzu iki kademe yükseltmesi ve görünüm değerlendirmesini pozitif olarak koruması olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Ancak, “yatırım yapılabilir” not seviyesinin henüz dört basamak altında bulunulduğu ve ilgili beklentinin piyasalarda daha önceden satın alındığı faktörlerinin hesaba katılması gerektiği vurgulanıyor. Türkiye’ye giriş yapmak isteyen ve kurumsal kimliği daha kuvvetli (emeklilik fonları, ülke yatırım fonları, vb.) birçok finansal yapılanmanın, kendi mevzuat-iç işleyiş kuralları gereği; önde gelen üç değerlendirme kuruluşundan en az iki tanesinin, “yatırım yapılabilir” skorlarını beklediği ve bu gelişme ile bağlı/kısıtlı olduğunu da, bu noktada hatırlamak gerekiyor.