hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Bugünlerde ne Çin'le; ne Çin'siz!..

    07.07.2024 Pazar | 18:26Son Güncelleme:

    Çin için kırk yıl önce başlayan “dünyanın en büyük ve düşük maliyeti üretim-tedarik merkezi” olma serüveni; son on yılda önemli makas ayrımlarına girilmiş bulunsa da, halen devam ediyor. Mao’dan hemen sonra gelen Deng döneminde başlatılan söz konusu açılım, günümüzde Başkan Şi önderliğinde ve Çin Rüyası çerçevesinde sürdürülüyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Çin Rüyası”, ortaya koyduğu yaklaşımlar temelinde, ülkeyi; düşük maliyetli/tapon fason mal üreticisi etiketinden uzaklaştırarak, “uluslararası pazarlarda rekabetçi; kaliteli; yenilikçi; öncü ve global marka çıkaran ülke” kimliğine taşımayı hedefliyor. Nitekim, son on yıl içerisinde, Çin mahreçli Global Marka sayısında önemli artışlar; özgün ve yenilikçi teknolojilerde sıçramalar; küresel işbirliği ve küresel varlık gösterme bakımından ilerlemeler birbirini takip ediyor. Çin’in, ustalıkla seçtiği elektrikli araçlar(EV), güneş panelleri ve bataryalar, nadir metaller başta olmak üzere, pek çok alanda ön aldığı izleniyor.

    Elbette işin arka planında, Çin’in sahip olduğu üretim kapasitesi ve arzdan kaynaklanan büyük gücü yer alıyor. Pek çok sektörde sürekli kapasite fazlası veren Çin, iç tüketiminin yetersizliği yüzünden küresel pazarlara  “yüklenme” eleştirisine öteden beri hedef oluyor. Araştırmalar, örneğin Çin otomotiv endüstrisi üretim kapasitesinin, Çinli tüketicilerin satın alma kapasitesinden iki kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Bu arada, dışarıdan gelen baskılara da bağlı olarak, Çin yönetiminin kendi vatandaşlarına yönelik olarak, eski arabalarını takas yoluyla yeni EV satın alma başta olmak üzere,  sağladığı tüketim teşvik paketlerinin geniş kabul görmediği bildiriliyor. Gene, “Plastiksiz Temmuz” farkındalık ayının kutlandığı bu günlerde, propan/propilen/PVC/PET kategorilerinde, son onbeş yılda büyük yatırımlara giden Çin’de, iç tüketimin ancak kurulu kapasitenin yarısını tüketebildiği ve dışarıya daha fazla plastik satma baskısının bu yüzden arttığı ifade ediliyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Pandemi döneminde sürekli “stoklara çalışan”  ve limanlarındaki boş konteynerleri geri yollamayan Çin, şimdi küresel piyasalara hakim olma suçlamasıyla karşılaşıyor. Dünyada, 223 ülke ekonomisinden sadece 50’sine karşı dış ticaret açığı veren Çin için bu olumlu tablo, diğer çoğunluk (173 ülke) bakımından sistematik bir dezavantajı işaret ediyor. Mesela, Türkiye-Çin dış ticaret dengesi, keskin bir dengesizlikle, ülkemiz aleyhine 1/9 nispetinde devam ediyor! Çin’in, son beş yılda verdiği bir trilyon dolara yaklaşan küresel ticaret fazlasının tam iki katlık artış sağladığı hesaplanıyor. İşte, tam bu noktada, Çin mahreçli ürünlere karşı uygulanan kısıtlama ve/veya yaptırımların, birbiri peşi sıra devreye alındığı görülüyor.

    Sürecin başında, 2018 yılında dönemin ABD Başkanı Donald Trump tarafından başlatılan Ticaret Savaşları yer alıyor. Çin’in ihraç ettiği dört kritik ürüne %10-25 arasında değişen tarifeler ile start alan   ve “Çip Savaşları” başlığı ile de hatırlanan bu süreç, Biden yönetiminin Mayıs ayında açıkladığı ve EV (elektrikli araç), batarya, çelik ve alüminyum, temiz enerji kalemlerini uygulamaya dahil eden karar ile ilerliyor. Kasım ayındaki seçim öncesinde adaylığı kuvvetle muhtemel ve seçilme şansı yüksek Trump tarafından Çin’e karşı ilave düzenlemeler getirileceği ifadesinin sürekli olarak vurgulanması dikkat çekiyor. Başkan Trump’ın bu konudaki bir numaralı danışmanı meslektaşımız Peter Navaro’nun 16 Haziran’da yayınladığı son eserinde; “mevcutlara ilaveten yeni yaptırım getirilmesi ve şahin duruş’tan asla taviz verilmemesi” mesajları ön plana çıkıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tabloya dahil olan Avrupa Birliği’nin, EV üzerine 24 Haziran itibarıyla Çin menşeli araçlara ek vergi koyması gözden kaçmıyor. İlginç bir nokta olarak, uygulanan %10 ortak ek vergi üzerine, “markalara göre değişen” farklı oranların ilave edilmesi ön plana çıkıyor. Aslında, AB’nin, bu yolla, Çinli üreticilerin Avrupa’da daha fazla üretim yatırımı yapmalarına yol açmayı amaçladıkları okunuyor. Macaristan ve Belçika’ya gelen yatırımların yenileri tarafından takip edilmesi arzulanıyor. İlaveten, tedarik zincirlerinin Avrupa ile daha fazla entegre edilmesi ve teknolojik paylaşım bakımından daha istekli olunması talep ediliyor. Çin karşısında üç yüz milyar avro dış ticaret açığı veren AB’nin; bu ülkeden yaptığı ithalat kalemindeki %40’lık artıştan endişe duyduğu önemle belirtiliyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İyimser kanatta olanların; AB’nin yeni ek vergi karar ve düzenlemelerinin, yakın gelecekte “otomotivde Çin’le entegrasyon dalgası” oluşturacağı yönündeki değerlendirmeleri ilginç bulunmaktadır. Ukrayna ile ilgili gelişmeler sonrasında ağır ticari yaptırımlara uğrayan Rusya’nın, dış ticaret kulvarındaki kaybını, neredeyse tamamen, Çin ile telafi etmiş olması da dikkate değer bir gelişmedir.

    Ülkemiz de, Çin’e karşı bu kervana katılmış olmak ve EV ithalatına, henüz bir gün önce, “ek mali yükümlülük” getirmiş olmakla beraber, yapılan güncel değişiklikle, “yatırım teşvik belgesi kapsamında gümrük muafiyetinden yararlanılarak gerçekleştirilen Çin menşeli oto ithalatının hariç tutulması” ifadesi önemlidir. Bu suretle, yatırım için gelecek Çinli otomobil üreticilerine yol açıldığı ve büyük ölçekli üretim tesis yatırımlarının beklendiği anlaşılmaktadır. Bilinen markaların öne çıktığı bu kulvarda, “kuruluş yeri”; “yerlileşme (batarya ve pil öncelikli)”; “ istihdam” başlıklarının dikkatle müzakere ve değerlendirmelere konu edilmesi doğru olacaktır.