Hollanda bisiklet ekosistemi bilindiği üzere bir hayli yüksek bir gelişime sahip. Nüfusundan daha çok bisiklet sahipliği olan bir ülkeden bahsediyoruz. Tabiki bunda ülkenin ve yerel yöneticilerin bu alana dair yaptıkları yatırımlar ve halkın bilinçlenmesi için gösterdikleri çaba çok değerli.
Autonomy’de bu yıl ulaşıma odaklanıldığı kadar, lojistik odaklı şirketlerinde yoğunluğundan bahsedebiliriz. Iklimlendirme sektöründe bulunan Denso bir elektrikli bisiklete eklediği soğutuculu dolabı ile trafiğe kapalı alanlarda veya dar sokaklarda özellikle soğuk zincir lojistiği konusunda bir alternatif sunuyor.
Geçen yıl Avrupa Birliği’nin bir mobilite programı olan Reciprocity’de , Avusturya Steyr ve Almanya Leibzig’de farklı sürücüsüz shutlle çözümlerini inceleme şansı bulmuştum. Özellikle küçük kampüsler, ufak şehirler için doğru bir çözüm olarak karşımıza çıkıyorlar. Ani frenleme konularında ufak pürüzleri de çözebilirler ise toplu taşıma araçları konusunda güzel bir çözüm oluşturabilecekler. Autonomy’de artık elektrikli olmayan bir araç görmüyoruz, bu durum bize artık klasik üretimlerin yerini elektriklilere tamamen bıraktığının da bir habercisi niteliğinde.
Özellikle paylaşımlı mobilite araçlarının birbiri ile bağlantılı modlara sahip olması düşünüldüğünde, bu geçiş tüm araçların birbiri ile dara alışverişi yaparak trafiği ve ulaşımı daha nitelikli ve kolay hale getireceği kesin diyebiliriz.
Bu konuda özellikle paylaşımlı mobilite ekosisteminin büyümesinde kamu, özel sektör, üniversiteler ve yeni teknolojilere yapılacak yatırımların önemi çok büyük. Avrupa’da yer alan tüm oyuncular da Autonomy’de konuşma başlıklarında bunun önemine dikkat çekiyorlar.
Özellikle 2024 yılı başlarında ülkemizde de Yıldız Teknik Üniversitesi YTU Innovation Hub, Otonom ve Dijital Araştırmalar Kümesi ODAK ile bu alana yatırım yapan oyuncuları bir araya getiriyor. 153 milyon liralık bir fon ile yeni girişimlerimizin, mobilite şirketlerinin yeni ürünleri için test altyapısı kuruluyor. Otonom sürüş, yapay zeka, dijital ikiz oluşturma, iklimlendirme odaları, powertrain testleri gibi birçok alanı barındıran bu test merkezleri yeni ürünler için hayati önem sahipler. Geçen yıl Avusturya’da Magna’nın test merkezinde otomotiv ve mobilite için oluşturdukları alanları yerinde görme şansı bulmuştum. Bu sebeple ülkemiz adına ne denli değerli bir yatırım olduğunun farkındayım.
YTU İnnovation Hub özellikle ODAK kümelenmesi dışında girişimcilere atölyelerinde ürünlerinin prototiplerini geliştireceği, mühendisleri yardımıyla ürünlerin ticarileştirilmesi ve farklı pazarlara ulaşması anlamında birçok olanak tanıyor. Karbon emisyonlarına dair çalışmalarda ise Sürdürülebilirlik Laboratuvarlarıyla, özellikle Paris iklim anlaşması ve Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatına uyumluluk için yapılan çalışmalarda olumlu etkiler bırakacaklarını düşünüyorum. Ülkemizdeki yeşil girişim şirketlerinin bu alanda yapacakları çalışmalar ülkemizdeki küresel ısınma ve diğer felaketleri önleyeceği gibi yaşam alanımızı da koruyucu destekler sağlayacaklar.
Autonomy de Türk Girişimleri ve şirketleri de yeni ürünlerini katılımcılara sunma şansı buldular. Comodif, Mobiqu, Alba, Byqee bunlardan bazıları. Farklabs’dan Ömer Hantal’ın da konuşmacılar arasında yer alarak yaptıkları çalışmaları dinlemek gurur vericiydi.
Özellikle ulaşımın gün geçtikçe daha zorlayıcı olduğunu göz önüne alırsak, toplu ulaşımda çeşitliliğin artması, alternatif ulaşım modlarının birbiri ile etkileşimin sağlanması, sürdürülebilirlik için çok çok değerli. Yollarımızı büyütmekten daha çok, etkin ulaşım sistemleri gerçekleştirmeye odaklanarak, zamanı kazanmak ve yaşam alanlarımızı korumak bizleri daha mutlu bireyler haline getirebilir
Hollanda bisiklet ekosistemi bilindiği üzere bir hayli yüksek bir gelişime sahip. Nüfusundan daha çok bisiklet sahipliği olan bir ülkeden bahsediyoruz. Tabiki bunda ülkenin ve yerel yöneticilerin bu alana dair yaptıkları yatırımlar ve halkın bilinçlenmesi için gösterdikleri çaba çok değerli.
Autonomy’de bu yıl ulaşıma odaklanıldığı kadar, lojistik odaklı şirketlerinde yoğunluğundan bahsedebiliriz. Iklimlendirme sektöründe bulunan Denso bir elektrikli bisiklete eklediği soğutuculu dolabı ile trafiğe kapalı alanlarda veya dar sokaklarda özellikle soğuk zincir lojistiği konusunda bir alternatif sunuyor.
Geçen yıl Avrupa Birliği’nin bir mobilite programı olan Reciprocity’de , Avusturya Steyr ve Almanya Leibzig’de farklı sürücüsüz shutlle çözümlerini inceleme şansı bulmuştum. Özellikle küçük kampüsler, ufak şehirler için doğru bir çözüm olarak karşımıza çıkıyorlar. Ani frenleme konularında ufak pürüzleri de çözebilirler ise toplu taşıma araçları konusunda güzel bir çözüm oluşturabilecekler. Autonomy’de artık elektrikli olmayan bir araç görmüyoruz, bu durum bize artık klasik üretimlerin yerini elektriklilere tamamen bıraktığının da bir habercisi niteliğinde.
Özellikle paylaşımlı mobilite araçlarının birbiri ile bağlantılı modlara sahip olması düşünüldüğünde, bu geçiş tüm araçların birbiri ile dara alışverişi yaparak trafiği ve ulaşımı daha nitelikli ve kolay hale getireceği kesin diyebiliriz.
Bu konuda özellikle paylaşımlı mobilite ekosisteminin büyümesinde kamu, özel sektör, üniversiteler ve yeni teknolojilere yapılacak yatırımların önemi çok büyük. Avrupa’da yer alan tüm oyuncular da Autonomy’de konuşma başlıklarında bunun önemine dikkat çekiyorlar.
Özellikle 2024 yılı başlarında ülkemizde de Yıldız Teknik Üniversitesi YTU Innovation Hub, Otonom ve Dijital Araştırmalar Kümesi ODAK ile bu alana yatırım yapan oyuncuları bir araya getiriyor. 153 milyon liralık bir fon ile yeni girişimlerimizin, mobilite şirketlerinin yeni ürünleri için test altyapısı kuruluyor. Otonom sürüş, yapay zeka, dijital ikiz oluşturma, iklimlendirme odaları, powertrain testleri gibi birçok alanı barındıran bu test merkezleri yeni ürünler için hayati önem sahipler. Geçen yıl Avusturya’da Magna’nın test merkezinde otomotiv ve mobilite için oluşturdukları alanları yerinde görme şansı bulmuştum. Bu sebeple ülkemiz adına ne denli değerli bir yatırım olduğunun farkındayım.
YTU İnnovation Hub özellikle ODAK kümelenmesi dışında girişimcilere atölyelerinde ürünlerinin prototiplerini geliştireceği, mühendisleri yardımıyla ürünlerin ticarileştirilmesi ve farklı pazarlara ulaşması anlamında birçok olanak tanıyor. Karbon emisyonlarına dair çalışmalarda ise Sürdürülebilirlik Laboratuvarlarıyla, özellikle Paris iklim anlaşması ve Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatına uyumluluk için yapılan çalışmalarda olumlu etkiler bırakacaklarını düşünüyorum. Ülkemizdeki yeşil girişim şirketlerinin bu alanda yapacakları çalışmalar ülkemizdeki küresel ısınma ve diğer felaketleri önleyeceği gibi yaşam alanımızı da koruyucu destekler sağlayacaklar.
Autonomy de Türk Girişimleri ve şirketleri de yeni ürünlerini katılımcılara sunma şansı buldular. Comodif, Mobiqu, Alba, Byqee bunlardan bazıları. Farklabs’dan Ömer Hantal’ın da konuşmacılar arasında yer alarak yaptıkları çalışmaları dinlemek gurur vericiydi.
Özellikle ulaşımın gün geçtikçe daha zorlayıcı olduğunu göz önüne alırsak, toplu ulaşımda çeşitliliğin artması, alternatif ulaşım modlarının birbiri ile etkileşimin sağlanması, sürdürülebilirlik için çok çok değerli. Yollarımızı büyütmekten daha çok, etkin ulaşım sistemleri gerçekleştirmeye odaklanarak, zamanı kazanmak ve yaşam alanlarımızı korumak bizleri daha mutlu bireyler haline getirebilir