Dünya basının epey yoğun ilgi gösterdiği ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin yüzü daha asıktı. Rus mevkidaşı Lavrov'unsa, ki normalde güldüğüne az rastlanır, yüzünde kendi tebessüm siciline kıyasla büyük bir gülümseme vardı. Görüşmeler uzadı, hatta bu işi kişisel bir misyon olarak gören ve zaman zaman Beyaz Saray ile de fikir çatışmasına giren Kerry, bir ara güvenli hattan bir konferans görüşmesi yaptı Washington'la. Fırsattan istifade Rus bakan Lavrov da o boşluğu bir anlamda propaganda amaçlı kullandı. Ortak basın toplantısını bekleyen basın mensuplarına pizza ve votka dağıttı. Cenevre geneline yayılan o fotoğraf, kimin daha zorlu bir süreç atlattığının işaretiydi belki de…
Anlaşma kağıt üzerinde ne diyor?
Üzerinde mutabık kalınan plan kapsamında, Pazartesi'den itibaren silahlar hem havada hem karada susacak. Halep'in kuşatma altındaki bölgelerine de insani yardım gidecek. Silahlar 7 gün boyunca susabilirse bir sonraki aşama Amerika'nın Suriye'de terörle mücadele için ortak uygulama merkezi kurması. Bu kapsamda sahadaki hedeflere dair veriler paylaşılacak. İsim değiştirip El Kaide ile bağını koparan Nusra Cephesi ve IŞİD'in hedef alınması konusunda da koordinasyon başlayacak. Burada asıl önemli unsur Rusya'nın Esad rejimini Nusra'nın bulunduğu alanlarda hava harekatı gerçekleştirmesinin önüne set çekmesi olacak. Amaç, bu bölgelerde ayrım gözetmeden atılan varil bombaları ya da klor gazı saldırılarının önüne geçmek. Bunun karşılığında da Amerika desteklediği muhalif grupları, Nusra cephesinden kendilerini ayrı tutmaları için ikna edecek.
Anlaşmadaki boşluklar
Şubat ayında yine Ruslarla varılan anlaşmanın akıbeti düşünülürse güvensizliğin sebebi anlaşılır. O anlaşma Rusya'nın Esad rejimine destek vermek üzere Halep'e ağır silah takviyesi yapması sonrası çökmüştü. Anlaşmada Nusra meselesi kilit. Anlaşma uyarınca şimdi muhalifler Nusra Cephesi'nden savaşçılarını kendi alanlarından çıkarmak zorunda kalacaklar. Çünkü anlaşma uyarınca IŞİD'in yanı sıra Nusra da hedef olacak Rus ve Amerikan hava saldırılarında. Ama bu da Rusya ve Amerika'nın anlaşma kapsamında hedef olamayacak meşru muhalif grupları ve Nusra'nın olduğu yerlerin nasıl belirleyeceğine bağlı.
Pentagon: Ruslara güven olur mu?
Amerika diyoruz ya hep. Hangi Amerika diye sormak da lazım yine. Dış politikada farklı odakların farklı düşündüğü, birbirini elbette eleştirdiği, farklı çözüm planları ortaya koyduğu bir siyaset sahnesi orası. Beyaz Saray, Dışişleri Bakanlığı, Pentagon, CIA. ABD ve Rusya arasında sağlanan mutabakat da, o birimler arasındaki görüş ayrılıklarından muaf değil asla.
Cenevre'de varılan anlaşma, eğer ateşkes tutabilir ve taraflar birbirine silah çekmeden durabilirse, ABD ve Rusya arasında Suriye içersinde ortak operasyonun önünü açabilir diyor. İngilizcede bir laf vardır: Good luck with that. Bizim Türkçe'de "Hadi İnşallah" gibi bir şey işte. Kırım ve Ukrayna'yı Kafkasya'da, Suriye'yi de Ortadoğu'da kendilerine rekabet alanı olarak seçen iki rakip güçten söz ediyoruz. Kolay değil ortak çalışmak. Hele de ABD'de seçime 2 ay kalmışken.
Tereddütü dile getiren de işin askeri ve stratejik boyutuyla ilgilenen Pentagon. Zaten işin bu kadar uzamasının ardında da o var. Sorun da Ruslarla güven meselesi. Savunma Bakanı Ashton Carter'ın Rusya konusundaki pozisyonu işin diplomasisini yürüten ABD Dışişleri Bakanlığı kadar mülayim değil. Daha bu uzlaşıdan 2 gün önce yaptığı bir konuşmada Rusya'ya saydırdı deyim yerindeyse. Rusya için "Yanlış bir hırs ve isabetsiz bir korkuyla uluslararası düzenin altını oyuyor" diyor. Hatta onun için Rusya ABD için en büyük 5 tehditten biri. Amerikan basınına göre, Carter, Kerry'ye anlaşma için yeşil ışık yakılmadan önce yapılan görüşmelerde mutabakata itiraz eden tek Obama Yönetimi yetkilisiydi. "Suriye ve Irak toprak bütünlüğünü korur mu, adil yönetebilen merkezi hükümetleri görmeye benim ömrüm vefa eder mi bilemiyorum" diyen CIA Başkanı John Brennan'ın da bazı rezervleri vardı anlaşmayla ilgili. Ama Carter gibi net bir muhalefet koymadı ortaya görüşmelerde, "Denemeye değer" dedi.
Dünya basının epey yoğun ilgi gösterdiği ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin yüzü daha asıktı. Rus mevkidaşı Lavrov'unsa, ki normalde güldüğüne az rastlanır, yüzünde kendi tebessüm siciline kıyasla büyük bir gülümseme vardı. Görüşmeler uzadı, hatta bu işi kişisel bir misyon olarak gören ve zaman zaman Beyaz Saray ile de fikir çatışmasına giren Kerry, bir ara güvenli hattan bir konferans görüşmesi yaptı Washington'la. Fırsattan istifade Rus bakan Lavrov da o boşluğu bir anlamda propaganda amaçlı kullandı. Ortak basın toplantısını bekleyen basın mensuplarına pizza ve votka dağıttı. Cenevre geneline yayılan o fotoğraf, kimin daha zorlu bir süreç atlattığının işaretiydi belki de…
Anlaşma kağıt üzerinde ne diyor?
Üzerinde mutabık kalınan plan kapsamında, Pazartesi'den itibaren silahlar hem havada hem karada susacak. Halep'in kuşatma altındaki bölgelerine de insani yardım gidecek. Silahlar 7 gün boyunca susabilirse bir sonraki aşama Amerika'nın Suriye'de terörle mücadele için ortak uygulama merkezi kurması. Bu kapsamda sahadaki hedeflere dair veriler paylaşılacak. İsim değiştirip El Kaide ile bağını koparan Nusra Cephesi ve IŞİD'in hedef alınması konusunda da koordinasyon başlayacak. Burada asıl önemli unsur Rusya'nın Esad rejimini Nusra'nın bulunduğu alanlarda hava harekatı gerçekleştirmesinin önüne set çekmesi olacak. Amaç, bu bölgelerde ayrım gözetmeden atılan varil bombaları ya da klor gazı saldırılarının önüne geçmek. Bunun karşılığında da Amerika desteklediği muhalif grupları, Nusra cephesinden kendilerini ayrı tutmaları için ikna edecek.
Anlaşmadaki boşluklar
Şubat ayında yine Ruslarla varılan anlaşmanın akıbeti düşünülürse güvensizliğin sebebi anlaşılır. O anlaşma Rusya'nın Esad rejimine destek vermek üzere Halep'e ağır silah takviyesi yapması sonrası çökmüştü. Anlaşmada Nusra meselesi kilit. Anlaşma uyarınca şimdi muhalifler Nusra Cephesi'nden savaşçılarını kendi alanlarından çıkarmak zorunda kalacaklar. Çünkü anlaşma uyarınca IŞİD'in yanı sıra Nusra da hedef olacak Rus ve Amerikan hava saldırılarında. Ama bu da Rusya ve Amerika'nın anlaşma kapsamında hedef olamayacak meşru muhalif grupları ve Nusra'nın olduğu yerlerin nasıl belirleyeceğine bağlı.
Pentagon: Ruslara güven olur mu?
Amerika diyoruz ya hep. Hangi Amerika diye sormak da lazım yine. Dış politikada farklı odakların farklı düşündüğü, birbirini elbette eleştirdiği, farklı çözüm planları ortaya koyduğu bir siyaset sahnesi orası. Beyaz Saray, Dışişleri Bakanlığı, Pentagon, CIA. ABD ve Rusya arasında sağlanan mutabakat da, o birimler arasındaki görüş ayrılıklarından muaf değil asla.
Cenevre'de varılan anlaşma, eğer ateşkes tutabilir ve taraflar birbirine silah çekmeden durabilirse, ABD ve Rusya arasında Suriye içersinde ortak operasyonun önünü açabilir diyor. İngilizcede bir laf vardır: Good luck with that. Bizim Türkçe'de "Hadi İnşallah" gibi bir şey işte. Kırım ve Ukrayna'yı Kafkasya'da, Suriye'yi de Ortadoğu'da kendilerine rekabet alanı olarak seçen iki rakip güçten söz ediyoruz. Kolay değil ortak çalışmak. Hele de ABD'de seçime 2 ay kalmışken.
Tereddütü dile getiren de işin askeri ve stratejik boyutuyla ilgilenen Pentagon. Zaten işin bu kadar uzamasının ardında da o var. Sorun da Ruslarla güven meselesi. Savunma Bakanı Ashton Carter'ın Rusya konusundaki pozisyonu işin diplomasisini yürüten ABD Dışişleri Bakanlığı kadar mülayim değil. Daha bu uzlaşıdan 2 gün önce yaptığı bir konuşmada Rusya'ya saydırdı deyim yerindeyse. Rusya için "Yanlış bir hırs ve isabetsiz bir korkuyla uluslararası düzenin altını oyuyor" diyor. Hatta onun için Rusya ABD için en büyük 5 tehditten biri. Amerikan basınına göre, Carter, Kerry'ye anlaşma için yeşil ışık yakılmadan önce yapılan görüşmelerde mutabakata itiraz eden tek Obama Yönetimi yetkilisiydi. "Suriye ve Irak toprak bütünlüğünü korur mu, adil yönetebilen merkezi hükümetleri görmeye benim ömrüm vefa eder mi bilemiyorum" diyen CIA Başkanı John Brennan'ın da bazı rezervleri vardı anlaşmayla ilgili. Ama Carter gibi net bir muhalefet koymadı ortaya görüşmelerde, "Denemeye değer" dedi.