Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Cumhurbaşkanı Erdoğan İslam İşbirliği Yatırım Konferansı'nda üye ülkelerin temsilcilerine hitap etti, Cumhurbaşkanı konuşmasında "Paris’te sarı yelekliler çıktı, durdur bakalım. Niye onları barış havzası içerisinde yola koyamıyorsun? Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste bunu böyle bilesin." açıklamasında bulundu.
Sadece şikayet etmekle, sadece konuşmakla bir yere varamayız, çareyi başkalarından beklemekle elde edeceğimiz hiçbir şey olmaz.
Öyleyse nerede eksiğimiz varsa oraya yoğunlaşıp hızla 1.7 milyar Müslümanların ve tüm insanlığın sıkıntılarına çözüm bulacak çalışmalar yapmalıyız.
İİT nüfusları Müslümanlardan oluşan tüm ülkeleri bir araya getiren bir yapı olması itibariyle elimizdeki en önemli araçtır.
Teşkilatımızın henüz bu beklentiyi karşılayacak bir etkinliğe henüz kavuşamadığını biliyoruz, ama bunun başarmanın mümkün olduğunu da biliyoruz.
Kimi sefalet düzeyinde bir yoklukla imtihan oluyor, kimi terörle, kimi kardeş kavgasıyla boğuşuyor. Çeşitli sebeplerle kendi içine kapanan İslam ülkeleri heba oluyor.
Dünyada benzer dayanışma örneklerini sergileyen pek çok kuruluş vardır, bizlerin de aynı başarıyı göstermemesi için hiçbir sebep göremiyorum.
Mademki hepimiz kardeşiz, öyleyse buna uygun davranmalıyız.
FİLİSTİN MESELESİ
Değerli kardeşlerim, biliyorsunuz İİT kuruluşunun temelinde Kudüs davası vardır, maalesef Kudüs’teki durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor.
İsrail’in hak hukuk adalet insanlık tanımayan tavrı, bölgedeki krizi Müslümanlar aleyhine sürekli derinleştiriyor.
Üstelik İsrail’in hoyratlığı, batı ülkeleri ve büyük bir üzüntüyle belirtmek isterim ki kimi Arap devletleri tarafından adeta teşvik ediliyor.
Türkiye olarak Kudüs konusunda çoğu zaman yalnız kaldığımızı hissediyoruz.
Son yıllarda saldırı altında olmamızın sebebini bu ilkeli duruşumuzdan dolayı olarak görüyoruz.
Kudüs davasından asla vazgeçmeyeceğiz, aynı şekilde Keşmir, Arakan ve Türkistan başta olmak üzere pek çok yerde Müslümanlar aleyhine gelişmeler yaşanıyor.
BATI ÜLKELERİNDE ARTAN İSLAM DÜŞMANLIĞI
Batı ülkelerinde giderek yaygınlaşan İslam düşmanlığı da bir başka sorun.
Her biri proje ürünü olan ve dinimizin adını istismar eden terör örgütleri de bu zulümlerin bahanesi olarak kullanılıyor, son NATO zirvesinde hala Fransa’nın başkanı kalkıyor hala İslami terörden bahsediyor, kendisine kaç kere söyledim İslam’ın anlamı barıştır. Siz İslami terör ifadesiyle barış ve terörü nasıl bir araya getirebiliyorsunuz?
Karşımızda susuyor, zirvede aynı ifadeleri kullanıyor.
Paris’te sarı yelekliler çıktı, durdur bakalım. Niye onları barış havzası içerisinde yola koyamıyorsun? Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste bunu böyle bilesin.
Bu çatı altında bir araya gelen bizlere düşen görev, varlığı tehdit altına alınan Müslümanın yanında yer almaktır.
Yapılan saldırıların hiçbiri bu kutlu yükselişi durdurmaya yetmeyecektir.
Görevimiz aydınlık geleceğimize giden yolda, her bir kardeşimizin onurlu ve güvenli bir şekilde ayakta kalabilmesini sağlamaktır.
Türkiye olarak, tıpkı dönem başkanlığımızda olduğu gibi bu doğrultuda üzerimize düşen her görevi yerine getirmeye hazırız, bunu başardığımızda önümüzde yepyeni bir dönemin kapıları açılacaktır.
AİLE YAPISININ ÖNEMİ
Bugün geleceğiniz tehdit altında gören toplumların tamamının ortak özelliği aile kurumunu zayıflatmıştır. Gelinen noktada bu tür ülkelerin aile kurumunu yeniden ayağa kaldırmaya yetmiyor çünkü temel çökmüş durumda.
İslam ülkeleri olarak aile kurumumuza ne kadar sahip çıkarsak geleceğimize de o kadar umutla bakabiliriz.
Bu bakımdan aile içi şiddet, önüne geçmemiz gereken en önemli tehditlerden biridir, kadının ve çocuğun uğradığı ruhsal ve fiziksel şiddeti bitirmeden güçlü aile yapısına geçemeyiz.
“Müslüman o kimsedir ki elinden ve dilinden diğer Müslümanlar da emindir, sadıktır”
Hep birlikte seferberliğe girmeyiz, biz yaratılanı yaratandan ötürü severiz. Siyah, beyaz, Arap, biz böyle bir ayrım yapamayız.
Biz ne yaparız, Allah için severiz, zaten İslam’ın güzelliği farklılığı burada.
Toplantımızda bu konuda somut kararların alınacağını öğrenmekten memnuniyet duyuyorum.
Daha da güçlendireceğimiz aile yapımızla geleceğimizi gönül rahatlığıyla emanet edeceğimiz bir gençlik yetiştirebiliriz.
Batı kaynaklı tehditlere karşı, çocuklara, engellilere, yaşlılara ne kadar iyi sahip çıkarsak aile yapımızı o derece iyi korumuş oluruz.
GÖÇMENLER VE YARDIM KONUSU
Diğer yandan Suriye başta olmak üzere, çeşitli bölgelerdeki krizler sebebiyle sayıları milyona varan çocuk, öksüz ve yetim kalmıştır. Suriye’de Somali’de Sudan’da Filistin’de olanlar ortada. Dikkat edin bütün bunlar hep İslam ülkelerinde devam ediyor, İslam ülkelerini böl parçala anlayışıyla devam ediliyor.
Müslümanlar olarak kardeşlerimizin emanetine sahip çıkmak boynumuzun borcudur, kaybolup giden her çocuğumuzun vebalini üzerimizde taşıyoruz.
Kardeşlerim, günümüz toplumlarında karşımıza çıkan yeni durumlar bizi özellikle sosyal politikalarımızı gözden geçirmeye itiyor.
Esasen peygamber efendimizin (s.a.v) “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” ikazı sosyal politikalarımızın en çarpıcı rehberidir.
Ailenin güçlendirilmesi ve sosyal devlet ilkelerinin hayata geçirilmesi konusunda kendi aralarında işbirliğine teşvik etmeli ve desteklemeliyiz.
Türkiye olarak dünyanın en yaygın sosyal politikalarını uygulayan ülkelerden biriyiz. Genel sağlık sigortamız nüfusumuzu neredeyse tamamını kapsıyor.
Garip gurebaya sahip çıkmak sosyal politikalarımızın özünü oluşturuyor.
Geçen yıl ihtiyacı olanlara 43 milyar lira yardım ulaştırdık.
82 milyon nüfusa sahip ülkemizde sadece 33 bin 500 kişinin resmi veya özel huzur evlerinde kalıyor olması aile yapımızın hala sağlam olduğunu göstermektedir. Gönül isterdi ki bu sayı sıfır olsun.
Türkiye 3 milyon 650 bini Suriyeli, 350 bini Kürt olmak üzere toplam 5 buçuk milyon göçmene ev sahipliği yapan bir ülkedir.
Türkiye’ye yasa dışı yollardan giren sığınmacılardan kurduğumuz merkezlerde işlemlerini tamamladıklarımızı ülkelerine gönderiyoruz. Aynı şekilde Suriye’de oluşturduğumuz güvenli bölgelere de 370 bin kişi kendi isteğiyle yerleşmiştir.
Resulayn ve Tel Abyad arasında 1 milyon kişiyi iskan edebileceğimiz bölge için çalışmalara başladık.
Henüz 1 ülke dışında Türkiye’ye somut destek veren kimse olmadı.
Ekonomik bakımdan bizden çok daha iyi durumda olan Avrupa ve kimi Arap ülkeleri sınırlarını bu mazlumlara kapatırken biz ekmeğimizi onlarla bölüşmekten çekinmiyoruz.
ARNAVUTLUK'TAKİ DEPREM
Bu vesileyle bugün sizlere bir çağrım olacak, biliyorsunuz bundan bir hafta önce Arnavutluk’ta 6,4 şiddetinde bir deprem oldu ve bu deprem neticesinde orada 51 kardeşimiz öldü. Tüm ailelerine başsağlığı diliyoruz. Yüzlerce Arnavut kardeşimiz yaralandılar. Şu an Arnavutluk’un Durres kenti kötü durumda. Biz Müslümanlar Arnavutluk’taki kardeşlerine de gereken desteği vermelidir diye düşünüyorum.
Biz ilk andan itibaren gerek AFAD gerek Kızılay’la birlikte yardım gönderdik gönderiyoruz. Kendilerine bir de 500 konut sözümüz var inşallah onu da yapacağız. 3 ayrı bölgede biz bu 500 konutu süratle inşa edip bir an önce bu konutlara yerleşmelerini sağlayalım istiyoruz.
Ve siz değerli kardeşlerimden de aile, sosyal güvenlik bunları konuştuğumuz bir toplantıda bu destekleri duyurmayı kendime bir görev addediyorum.
Gayretleriniz ve emeğiniz için üye ülkelerin siz değerli temsilcilerine teşekkürlerimi sunuyorum.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
22 Kasım 2024 cuma namazı vakti saat kaçta? Diyanet İstanbul, Ankara, İzmir cuma saati, öğle ezanı vakti
Besicinin 90 koyununu 1 dakikada çaldılar
Selma Ateş'e saldırıyı azmettirmişti! Eşini ve yanındaki kişiyi öldürdü: Elektronik kelepçeyi kırıp kaçtı
SON DAKİKA HABERİ... Narin cinayetinde düğüm çözülecek mi? 3. kanlı delil ortaya çıktı
Kasesi 1000 TL! Uludağ'daki 'çorba' Bakanlığı harekete geçirdi