SON DAKİKA! Cumhurbaşkanı Erdoğan- CHP Genel Başkanı Özgür Özel görüşmesine kim ne diyor? 2 PARTİ 2 KULİS
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel arasında gerçekleşen kritik görüşme, siyaset arenasında geniş yankı uyandırdı. Bu önemli buluşmaya dair iki partiden gelen tepkiler ve kulis bilgileri, siyasi gündemi belirliyor. AK Parti ve CHP kanadından yapılan açıklamalar, görüşmenin içeriği ve olası sonuçları hakkında çeşitli ipuçları veriyor. CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Dicle Canova iki partideki nabzı tuttu. İşte detaylar...
Dicle Canova'nın açıklamaları şöyle:
CHP içinde sürece halen temkinli yaklaşan bir grup var. Öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan için CHP genel merkezine Cumhurbaşkanlığı forslu bayraklar getirilmesini eleştirenler oldu. 'Niye cumhurbaşkanı forsu çekiliyor, neticede gelen AK Parti'nin genel başkanı değil mi?' sorusu ile birlikte CHP'nin mevcut sistemde en çok eleştirdiği partili cumhurbaşkanı meselesine atıfta bulunuyorlar. Bu hareket tarzı ile eleştirilen partili cumhurbaşkanı modelinin bir anlamda benimsendiği anlamına geldiğini düşünüyorlar.
'Muhalefet ile iktidar arasındaki diyalog önemlidir' vurgusu yapılmakla birlikte, 'Gerçek meselelerin konuşulmasına ve çözümüne yol açarsa sorun yok ama bu başka bir kutuplaşmanın parçası haline dönüşürse bundan birileri rahatsız olur' düşüncesi var. 'Ayrıca iktidar nezdinde ricacı muhalefet görüntüsü sergilenmemeli' diyenler var. 'Muhalefetin iş yaptırma tarzı toplumsal taleplerin sahada sözcülüğünü yapıp, iktidarı mecbur bıraktırmaktır' deniyor.
Belli kesimlere veya belli kişilere jest anlamına gelebilecek meseleler çok kabul görmez. Mesela 28 Şubatçı paşaların affedilmesi sonrası Kobani davasından çıkan kararlar örnek gösteriliyor. 'Olumlu bir adım, adalet mekanizmasının tümden çalıştırıldığı anlamına gelmez' deniyor. 'Kişilere ve olaylara endekslemek doğru değil. Tüm toplumu etkileyecek adımlar attırmak gerekir mesajı veriyor' bu kesim. Örneğin 'Özgür Özel'in asgari ücret veya çiftçinin sorunları için Cumhurbaşkanı'na ileteceğim' demesini 'Doğru bir dil değil' diyerek eleştirenler var.
Parti içindeki bu kesime göre çay fiyatında doğrudan sorumluluk iktidarın. 'Düşük fiyat, mevcut iktidarı yıpratan bir şey. Burada CHP'nin ne sorumluluğu var? İktidar zaten bu sorunu görmüyor mu?' deniyor. 'Mitingle basın açıklamaları ile söylersiniz bu doğru ama cumhurbaşkanı ile görüşmede dile getirilecek bir konu değil' diyorlar. 'Toplumun genelini etkileyen daha temel meselelerin üzerinde durulmalı' mesajı veriliyor. 'Ve günün sonunda bu görüşmeler kime yarıyor?' sorusuna, 'gerçekçi yanıt verip ona uygun değerlendirme yapılması gerektiği' mesajı veriliyor.
CHP içinde bu süreci destekleyenler ise 'Özgür Özel'in üzerinde durduğu konu sorun çözmek ve muhalefet sorumluluğu içinde sorunların çözümüne katkıda bulunmak. Çiftçinin emeklinin işçinin öğrencinin öğretmenin tümünün talepleri var. Bunların çözümüne vesile olması toplum nezdinde olumlu algılanır' deniyor. Bugüne kadar ki muhalefet refleksinde bu olmadığı için yadırgandığı vurgulanıyor ama sahada vatandaştan aldıkları geri dönüşlerin olumlu olduğunun altı çiziliyor. 'Vatandaş bize yapmanız gereken bu sonuç alın diyor' ifadesi kullanılıyor.
'Belli kesimlerin, belli kişilerin sorunlarına çözüm; aksayan politikaların düzeldiği anlamına gelmez' eleştirilerine ise 'Genel merkeze yakın halka, 'Toplum genelle ilgilenmez, toplumsal kesimler benim sorunum çözüldü mü diye bakar' yaklaşımında ve bu hemen oya, bir kazanıma dönüşmese bile güven oluşturacağı inancı var. Muhalefetin 'Bunlar yapar, benim sorunumu çözer' algısını yaratması üzerinde duruluyor. Bir önceki seçimde 'Yaparsa yine Erdoğan yapar' anlayışından zarar gördüklerini de ifade ediyorlar. 'Güven yaratamadık' özeleştirisi ile bunu sağlamak amaçlanıyor.
Cumhurbaşkanlığı forslu bayrağın genel merkeze getirilmesi içinse, 'Bu kesim eleştirileri çözüm odaklı değil, kriz yaratma amaçlı' olarak okuyor ve 'Ziyarete gelen bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı. Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil ediyor. O fors hepimizin forsu' deniyor. Ancak bu sürecin ete kemiğe bürünmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bazı sorunların çözümü için beklentileri karşılaması gerektiğinin de altı çiziliyor. 'Eğer normalleşme konusunda samimi ise gereğini de yapmak zorunda. Toplumda kangren olmuş sorunlar konusunda adım atmalı' mesajları veriliyor. 'Bu olmazsa görüşmeler dilek ve temenni ekseninde kalır. Muhalefet de dilini mecburen sertleştirir' tespitleri yapılıyor.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
AK Parti kulislerinin de nabzını tuttum. O cephede görüşme için öne çıkan başlıkları şöyle sıralamak mümkün:
- Terörle mücadelede ortak tutum sergilenmesi.
- Kayyum atamaları ve nedenlerinin iyi anlaşılması.
- Türkiye'nin menfaatleri ile ilgili konularda ortak hareket edilebilmesi.
- Ekonomide popülist yaklaşımlardan kaçınılması.
- Toplumu kutuplaştırmaya dönük konularda sağduyulu davranılması.
- Dış politika.
- Sivil anayasa.
'Kayyım konusunda hangi faaliyetleri yapıyorlar da devlet bu tedbiri almak zorunda kalıyor, bu anlatılır' deniyor. 'Doğrudan dağa, PKK'ya bağlı bir yapı var. Tüm siyasetin buna mesafe koyması lazım. CHP DEM'e can suyu olmamalı, bundan vazgeçmeli. Belediyeleri dağa adam çıkarmak için kullanıyorlar. Neden sorunlu kişiler aday yapılıyor? Zorunlu kalındığı için görevden alınıyor' deniyor.
Mahkeme kararlarını bazen beklemek yerine hızlı hareket etmek gereken durumlar da olabiliyor. Mesela Hakkari'den başlanmasının önemli bir nedeni var. Bu yaz Türkiye, Kuzey Irak'ta Pençe Kilit bölgesini kapatacak. Sınır birliklerinin yer aldığı Hakkari'nin sağlam ellerde olması bu anlamda kritik öneme sahip. Dış politika başlığında ise ilk görüşmede Özgür Özel'in 'İçeride muhalefet partisiyiz, dışarıda Türkiye partisiyiz' sözleri AK Parti cephesinde çok olumlu karşılandı, çok kıymetli bulundu. Bu sözleri uygulamada ne yapacağının önemli olduğu vurgulanmakla birlikte, muhalefet partisinin bu noktaya gelmesinin Türkiye'nin menfaatleri açısından kritik öneme sahip olduğunun altı çiziliyor. Zaten bakanların CHP'li kurmaylarla yaptığı görüşmelere de bakarsak içişleri, dışişleri ve savunma bakanları ile görüşmeler oldu.
Sivil anayasa ise bir başka önemli konu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 23 yıllık iktidar sürecini sivil anayasa ile taçlandırmak istediği belirtiliyor. "Önünde, arkasında bir şey aranması haksızlık, buna ihtiyacı yok. Artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden dönüş olmaz ama bu sistemin aksayan yanları revize edilebilir' deniyor.
'Bu saatten sonra parlamenter sistem veya başbakanın olacağı bir başka modele dönüşü vatandaş da yadırgar' yaklaşımı söz konusu AK Parti'de.