İstanbul'daki son depremin yeri ve büyüklüğü ikiye böldü!
Marmara Denizi’nde önceki gün meydana gelen 3.2 büyüklüğündeki deprem nedeniyle Prof. Dr. Naci Görür, “Kumburgaz fayındaki depremler rahatsız edici” diye konuştu. Prof. Dr. Cenk Yaltırak ise “Sürekli her küçük depreme sosyal medya üzerinden ‘Eyvah büyük deprem mi geliyor’ diye yorum yapılmasını doğru bulmuyorum” dedi. Prof. Dr. Şerif Barış da şöyle tepki gösterdi: “Büyük depremin hangi gün, hangi saatte olduğunu söyleyecek teknoloji yok, hep aynı muhabbet, yeter” (Mert İnan/Milliyet)
İstanbul’da Marmara Denizi’nin 4.8 kilometre derinliğinde önceki gün meydana gelen 3.2 büyüklüğündeki deprem, endişeye neden olurken uzmanları karşı karşıya getirdi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden yapılan açıklamada, saat 16.55’te meydana gelen depremin Marmara Denizi’nin 4.8 kilometre derinliğinde olduğu kaydedildi.
Sarsıntı özellikle İstanbul’un Esenyurt ve Avcılar gibi kıyı ilçelerinde hissedildi. Mikro ölçekli olduğu belirtilen depremin ardından Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Twitter’dan, “Arkadaşlar, bugün Marmara’da meydana gelen 3.2’lik deprem, beklediğimiz Kumburgaz fayı üzerinde. Gerçi Marmara’da bu büyüklükteki depremler çökel içerisinde gaz çıkışları sonucu da gelişiyor ama onlar daha çok Tekirdağ fayında görülüyor. Bu saatten sonra kilitli olan Kumburgaz fayı üzerinde olan depremler hiç hoş değil, rahatsız edici” açıklaması yaptı. Kamuoyunda endişeye yol açan bu açıklamaya uzmanlar tepki gösterdi.
‘Gündem olsun diye’
İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Cenk Yaltırak ise her mikro ölçekli deprem sonrası sosyal medya üzerinden yapılan açıklamalara tepki göstererek şunları söyledi: “Marmara Denizi ve çevresinde her yıl yüzlerce deprem aktivitesi meydana geliyor. Her küçük sarsıntıdan sonra aynı şeylerin tekrar edilmesinden bilim insanı olarak rahatsız oluyorum. Sosyal medya üzerinden her küçük depreme sürekli ‘Eyvah büyük deprem mi geliyor’ şeklinde yorum yapılmasını doğru bulmuyorum” dedi.
Bilimsel araştırmalara yatırım yapılıp, Marmara özelinde çalışacak bir yapı oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yaltırak, “Mevcut sistem yeterli değil. 17 Ağustos’tan sonraki 21 yılı iyi değerlendiremedik. Bazı insanlar gündemde kalabilmek için her deprem aktivitesinden sonra paniğe neden olan açıklamalar yapıyor. Sonra taraftarları ‘O hoca bu işe yıllarını vermiş, elbette bilecek’ diyor. Bu çevre dar bir çevre ve herkes herkesi biliyor. Maalesef sosyal medya izleyicileri bu işi takım tutmaya dönüştürmüş. Bir lafı alıp yayıyor.”
‘Yuvarlak, sınanamayan fikir beyanları’
Prof. Dr. Cenk Yaltırak, son deprem aktivitesi üzerinden yapılan yorumlara yönelik şu bilgileri paylaştı: “Eğer söylediğinde bilimsel bir şey var ise yazdığından anlaşılır. Ancak bu yok. Sadece yuvarlak, sınanamayan fikir beyanları. Bunun için de kağıtta çizili bir çizgi değil, üç boyutlu bir harita gerekir. Konuşanların elinde var ise göstersinler. AFAD üzerinden veri indirip, depremlerin yerine dahi bakamayanlar nasıl konuşuyor anlamak mümkün değil. Medya üzerinden sürekli yorum yapanların, biraz da oluşan aktiviteler ve fay haritaları ile bilimsel yayın yapmalarını bekliyoruz. İki doktora öğrencimle birlikte 22 bin kilometre veri ile Marmara’yı üç boyutlu haritaladık. Fayların derindeki geometrisini hız modelleriyle normalize ettik. Bunları yapmayanların hâlâ tek fay demesi ve her depremi buna yorması yanlış bir yönlendirme.”
‘Enerji biriktiren dört fay var”
Prof. Cenk Yaltırak, “Marmara Denizi’nin içinde 240 ile 500 yıl arası kırılmayan dört fay parçası bulunuyor. Bunlardan en riskli olanı ve kırılmasını öngördüğümüz fay hattı Osmangazi Köprüsü’nün olduğu yerden başlayıp, İmralı Adası kuzeyine uzanan 110 kilometrelik hat. Biz tarihsel olarak tüm katalogları bir araya getirerek, yıkıcı ve yıkıcı olmayan depremler şeklinde bir tasnif yaptık.
Tarihsel süreçte İzmit Körfezi, İstanbul, Tekirdağ, Yalova, Gaziköy, Gelibolu, Şarköy hattı üzerinde kayıt altına alınan 38 depremin yıkımlara neden olduğu açık. Tarihsel veriler birkaç kaynaktan okumakla çözülebilecek bir iş değil. Yaptığımız modellemeye göre, İstanbul’da büyüklüğü 7.2 ile 7.6 arasında değişen ve şu an enerji biriktiren dört ayrı fay parçası bulunuyor. Bu faylardan biri kırıldıktan sonra bir sonrakinin hemen kırılması veya yüz yıl beklemesi gibi bir mutlak bilgi söz konusu değil. Bu fayların ne kadar zaman aralığında kırılacaklarını bilmiyoruz” dedi.
‘Her seferinde aynı muhabbet’
Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şerif Barış, Marmara Denizi ve İstanbul çevresinde her yıl binlerce deprem aktivitesi olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Her 3 büyüklüğündeki depremden sonra oturup, felaket senaryoları çizeceksek işimiz var! Son deprem aktivitesine bakarak, ‘Çok büyük deprem olacak, bu sarsıntı öncüdür’ diyemeyiz. Depremi konuşmak yerine, daha az zararla depremi nasıl atlatırız kısmını konuşmuyoruz. Evet, büyük deprem olacak. İstanbul ve çevresini sarsacak. Üstelik birçok yıkım yaşanacak. Ancak altını çizerek söylüyorum, anlatmaktan dilimizde tüy bitti. Büyük depremin hangi gün, hangi saatte olduğunu söyleyecek bir teknoloji henüz icat edilmiş değil. Her seferinde aynı muhabbet yeter artık!”
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Karabük'te kartpostallık görüntü! Sarıçiçek Yaylası beyaza büründü
Ankara'da korkunç kaza! Önüne gelene çarptı
KABİNE TOPLANTISI GÜNDEM MADDELERİ | Kabine Toplantısı ne zaman, YARIN MI? Asgari ücret, Suriye’deki gelişmeler...
Kayak Merkezlerinde Yılbaşı Yoğunluğu
100 Binde 1 Görülüyor: Doktorlara Ameliyatta 'Mide' Şoku!