hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Yürüyen Ceset Sendromu nedir?

    Yürüyen Ceset Sendromu nedir
    expand
    KAYNAKCnnturk.com

    Dilimizde bir deyim vardır. Genellikle çok zayıf, güçsüz kimseler için ya da yorgunluk ve üşengeçlik gibi sebeplerle yürümeye dahi zorlanan kişileri tanımlarken “Canlı Cenaze Gibisin” denir. Bu bir benzetme tabi.. Ama kendini gerçekten canlı cenaze gibi hisseden kişiler olduğunu biliyor musunuz?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu tarafından yayınlanan ASM Yaşam dergisinde yer alan habere göre; ilk olarak 1880 yılında Fransız Nörolog Jules Cotard tarafından tanımlanan ve adını bu doktordan alan Cotard sendromuna yakalananlar, ölü olduklarına inanır. Vücudunda kan olmadığını iddia ederler, bedeninden çürümüş et kokusu geldiğini söylerler hatta teninde gezinen kurtları görüp görmediğinizi sorarlar.

    Kadınlarda daha çok görülüyor

    Cotard sendromu sık görülen bir hastalık değil neyse ki ama Amerikan Psikiyatri Birliği’nin Ruhsal Bozukluklar listesine girmiş durumda. İstatistiklere göre, gelişmiş ülkelerde ve kadınlarda görülme sıklığı daha fazla. Hastalığın ortaya çıkma yaşı ise ortalama 52..

    Hastalık, herşeyini kaybetmiş olduğu duygusunun hakim olmasıyla başlıyor. Bu duygu öyle baskın oluyor ki, hasta bir süre sonra fiziksel kayıplar yaşadığını da düşünüyor; önce vücudunun belirli bir bölümünü ardından tüm bedenini kaybettiğini hissediyor. Bu da ölüm duygusunu beraberinde getiriyor. Ölü olduğuna net bir şekilde inanan hasta, bu iddiasını ispatlamak için intihar girişiminde bulunabiliyor; zaman zaman da ölümsüz olduğu düşüncesine kapılıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kesinleşmiş bir tedavisi yok

    “Yürüyen Ölü Sendromu” adı da verilen “Cotard Sendromu”, nöropsikiyatrik bir bozukluk. Beyin tümörleri, depresyon, panik atak, şizofreni ya da paranoyalarla ortaya çıktığı belirtiliyor. 

    Tanımlanması, 136 yıl öncesine dayanıyor olsa da ender görülen bir hastalık olması dolayısıyla kesinleşmiş bir tedavi yöntemi bulunmuyor. Hastalar, ilaç ve beyne elektrik şoku uygulanmasıyla tedavi edilmeye çalışılıyor. Ağır vakalarda ise hasta gözlem altına tutuluyor.

    "Birden kendimi ölmüş gibi hissettim"

    Birkaç yıl önce, Amerika’da yaşayan 17 yaşındaki Haley Smith, bu hastalıkla mücadele eden kişilere umut oldu. Genç kız, hastalığın ortaya çıkışını, “Sınıfta otururken birden kendimi ölmüş gibi hissettim. Revire gittim, hemşire her şeyin normal göründüğünü söyledi. Eve doğru giderken içimde birden mezarlığa gidip, diğer ölülerle yakın olma isteği doğdu” sözleriyle anlattı.

    Mezarlıkta piknik yapmak isteyen, korku filmlerinde zombi gördükçe rahatlayan Smith, tüm bu semptomlarla 2 yıl tek başına mücadele etti. Utancından kimseye birşey anlatamadığını söyleyen genç kız, tedaviye ancak 19 yaşında başvurdu.

    Söylediğimiz gibi, hastalığın kesin bir tedavisi yok. Ancak terapisti, ailesi ve erkek arkadaşından destek alan Haley Smith, kendini yürüyen bir ölü gibi hissetmeyi bıraktı.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow