Tatilinizin kabusa dönmemesi için bunlara dikkat
Uzun bayram tatili çok sayıda kişi için eşsiz bir tatil fırsatı ve büyük şehirler çoktan boşaldı ve insanlar tatil beldelerine akın etti. Tatil sırasında hesapta olmayan pek çok kaza ve aksiliğe karşı dikkatli olmakta fayda var. Yılan ısırması, arı sokması, deniz kestanesi batması ya da denizanası çarpması gibi durumlar tatilinizi kabusa dönüştürebilir. Peki böyle bir durumla karşılaşıldığında ne yapacağınızı biliyor musunuz? Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Prof. Dr. Gürkan Ersoy, bu gibi durumlarda alınabilecek önlemleri sıraladı ve yanlış yapılanlarla ilgili uyarıda bulundu.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Acil Tıp Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Gürkan Ersoy, tatile çıkacakları uyardı. Prof. Dr. Ersoy, yılan ısırması, arı sokması, deniz kestanesi batması ya da denizanası çarpması gibi nedenlerle tatilin kabusa dönmemesi için önceliğin korunmak olduğuna dikkat çekerken, toplumda doğru gibi kabul edilen yanlışlara da değindi.
Prof. Dr. Gürkan Ersoy, sıcak havanın etkisini gösterdiği bu günlerde nem oranın da yüksek olması nedeniyle bazı sağlık sorunlarının görüldüğünü hatırlattı. Prof. Dr. Ersoy, özellikle yaşlı, çocuk, hamile ve mesleği gereği sıcak ortamlarda çalışanların daha dikkatli hareket etmesi gerektiğini belirtti. Kronik rahatsızlığı bulunanların da risk grubunda yer aldığını ve söz konusu kişilerin 10.00- 16.00 saatleri arasında sokağa çıkmaması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Gürkan Ersoy, “Eğer sokağa çıkmaları zorunluysa bu kişilerin, şapka, güneş gözlüğü, açık renk kıyafetler ve şemsiye kullanması gerekiyor" dedi.
Deniz kestanesine zeytinyağlı çözüm
Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Acil Tıp Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Gürkan Ersoy, denizde sık karşılaşılan deniz kestanesi dikeninin batması ya da denizanası çarpması gibi durumlara karşı dikkatli olunması gerektiğini hatırlattı. Prof. Dr. Ersoy, deniz kestanesi dikeninin batması durumunda, o bölgenin önce sabunlu suyla yakınmasını ardından zeytinyağı sürülmesini istedi. Prof.Dr. Ersoy, şöyle dedi:
"Kısa sürede iyileşme görülecektir. Eğer birkaç gün geçmesine rağmen ağrı veya kızarıklık görülürse iltihaplandığı anlamına gelir ve sağlık kuruluşuna başvurulması gerekiyor. Denizanası veya o anda göremediğimiz bir deniz canlısının bize çarpması durumunda; yapılacak en güzel tedavi; vücudumuzun neresi etkilendiyse o bölgeye 40-50 derece ısıda cildimizi yakmayacak şekilde sıcak su dökmektir. Böyle bir imkan yoksa o bölge sahildeki sıcak kuma batırılmalı. Denizanasının bıraktığı ve kaşıntı, ağrıyla yanma yapan zehirli maddeler sıcağın etkisiyle yok olacaktır. Buna alternatif ise sirkedir. Sirkeyi o bölgeye döktüğünüzde acınız hafifler ve zehrin etkisi geçer."
'Böcek sokmasında amonyak kullanılmaz'
Daha serin olması nedeniyle tercih edilen yüksek kesimlerde, arı, böcek, akrep sokması veya yılan ısırması gibi durumlarda kesinlikle amonyak kullanılmaması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ersoy, amonyağın ilk yardım veya tedavi amacıyla kullanılamayacağına dikkat çekerek, şunları ekledi:
"Bu gibi durumlarda yapılacak şey; sokulan ya da ısırılan bölge sabunlu suyla yıkanmalı. Üzerine hiçbir krem veya başka madde sürmeden, çok ciddi sıkıntı yaratıyorsa en yakın hastanenin acil servisine gidilmeli. Gidemeyecek durumdaysak 112’den yardım istenmeli. Yalnızca arı soktuğu zaman arının iğnesini görüyorsak, bir cımbızla onu oradan çıkartabiliriz. Akrep veya herhangi bir böceğin soktuğu bölgeyi, kızgın demirle dağlamak, o bölgeyi emmek tamamen yanlış girişimlerdir. Isırılan bölgeyi turnikeyle sıkmak hastaya acı vermekten başka bir şey değildir."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Grip misin yoksa nezle mi? Grip, nezle ve soğuk algınlığı arasındaki farklar ne? İşte ayırt etmenin yolu
Vücutta 300'den Fazla Reaksiyonda Görevi Var! Eksikliğinde En Sık Görülen Belirti Kas Krampları... Magnezyumun Önemi
Ağız Kanseri Riski: Erkeklerde 2 Kat Fazla Görülüyor! Belirtileri Göz Ardı etmeyin...
Gözden Kaçan En Önemli Salgın! Mide Ve Bağırsak Kanserlerini Tetikliyor! Bulaş Yaşı Çocukluk Çağına Kadar İndi
Uzman İsimden Korkutan Uyarı: 2050 Yılında, Dünya Nüfusunun Yarısı Miyopi Olacak Diye Tahmin Ediyoruz