El terlemesi sosyal fobiye yol açabilir
İnsanlardaki 4-5 milyon ter bezinden yaklaşık 3 milyonunun eller, ayaklar ve yüz bölgesinde bulunduğuna dikkat çeken Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Bülent Kargı, ”Aşırı el terlemesi olan kişiler yeni ortamlara girmekten, başkalarıyla tanışmaktan ve tokalaşmaktan kaçınırlar. Hatta el ele tutuşmak bile istemezler. Bu durum zamanla kendilerine güvensizliğe, psikolojik sorunlara ve sosyal fobiye yol açabilir” dedi.
Terleme, ısı dengesini sağlayan ve bazı toksinlerin atılmasına yardımcı olan önemli vücut fonksiyonlarımızdan biri. Ancak uzmanlara göre ‘aşırı’ olması durumunda, kişilerin toplum içine çıkmalarını engelleyecek kadar olumsuzluklara da yol açabiliyor. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Bülent Kargı, “Hiperhidrozis, genellikle çocukluk çağında başlayan, vücudun yalnızca belli bölgelerinde aşırı terleme olması durumudur. Daha çok ellerde, koltuk altlarında, yüzde ve ayak tabanlarında aşırı terleme şeklinde görülür. Kalan bölgeler her insan gibi sıcakta veya eforla normal şekilde terler. Oysa ki Hiperhidrozis hastalığında ellerin veya koltuk altının terlemesi, sıcaklıkla ilgili değildir. Terlemeyi idare eden sempatik sinir sisteminin aşırı çalışması sonucunda meydana gelir. Kişinin günlük hayatını etkileyecek derecede fazla terleme halidir. Toplumda yaklaşık 100 kişiden 1 ila 3’ünde bu duruma rastlanır. Ancak bunların da yalnızca 3’te 1’i bu durumun bir bozukluk olduğunu düşünüp bir sağlık kuruluşuna başvurur” dedi.
"Tokalaşmaktan kaçıyorlar"
Bölgesel aşırı terleme (hiperhidrozis) hastalığının fiziksel şikâyetlerin dışında, psikolojik bazı sıkıntılara ve sosyal fobiye de yol açabildiğini işaret eden Doç. Dr. Ahmet Bülent Kargı, “Aşırı el terlemesi olan kişiler yeni ortamlara girmekten, başkalarıyla tanışmaktan ve tokalaşmaktan kaçınırlar. Hatta el ele tutuşmak bile istemezler. Bu durum zamanla kendilerine güvensizliğe, psikolojik sorunlara ve sosyal fobiye yol açabilir. Bu kişiler ellerinde sürekli mendil taşır, topluma girmekten çekinir, çeşitli bahaneler uydurabilirler. Bu yüzden el terlemesi aslında bir estetik ve kozmetik sorunu değil, bir sağlık sorunudur” diye konuştu.
Aşırı koltuk altı terlemesinin ise sosyal ortamda daha büyük bir fobi sebebi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kargı, “Bu kişiler ter izlerini gizlemek için kalın ve koyu renkli giysileri tercih ederler. Ancak bu durum daha da fazla terlemeye yol açar. Zaman zaman ellerini kaldırmak, otobüste askıya tutunmak bile onlar için işkenceye dönüşür” şeklinde konuştu.
25 yaşından önce başlıyor
Hiperhidrozis tanısının konulması için hastada bir takım belirtilerin görülmesi gerektiğini işaret eden Doç. Dr. Ahmet Bülent Kargı, 25 yaşından önce başlayan ve 6 aydan uzun süren, iki taraflı, kişinin günlük hayatını ve psikolojisini etkileyen, geceleri uyuyunca azalan bölgesel aşırı terleme olması durumunda Hiperhidrozis hastalığı tanısının konulduğunu söyledi.
"Başka hastalıkların habercisi olabilir"
Fazla kilolu olan kişilerin günlük aktiviteleri için bile normal kiloda olan kişilere göre daha fazla terlediğini vurgulayan Doç. Dr. Kargı; “Tüm vücutta görülen aşırı terleme ise bazı başka hastalıkların habercisi olabilir. Tiroit bezinin fazla çalışması, tüberküloz, Brusella (peynir hastalığı) gibi bazı enfeksiyonlar, bazı romatizmal hastalıklar, menopoz, şeker hastalığı, lenfoma gibi hastalıklar ve bazı ilaçlar da tüm vücut terlemesine yol açabilir” dedi.
Kremler tedavi etmiyor
Doç. Dr. Kargı, bölgesel aşırı terleme sorununda vücut bölgelerine göre başlıca üç farklı tedavi seçeneği olduğunu kaydederek şunları söyledi: “İyontoforez, sadece el terlemesi için uygulanan bir işlemdir. Su dolu bir kap içerisinde ellere zayıf elektrik akımı verilerek terlemenin azaltılması sağlanır. Etkisi ancak 2-3 hafta sürer ve kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Bir diğer tedavi yöntemi olan botoks, koltuk altına uygulanması halinde 2-3 aylık bir kuruma sağlayabilir. Ancak ellerde geçici kas felcine yol açması nedeniyle kullanılması önerilmez. Sempatektomi, cerrahi bir işlem olup el terlemesi ve aşırı koltuk altı terlemesinde kalıcı olarak ilgili sinirlerin bloke edilmesidir. Göğüs kafesinin iç kısmında yer alan bu sinirler yalnızca terlemeyi düzenlerler; hareket veya duyu fonksiyonları yoktur. Kapalı ameliyat yöntemiyle yapılır. Hasta uyutularak 2-3 mm'lik iki küçük kesiden girilerek işlem yapılır. İlgili sinir bölgesinin sıkıştırılması (klips konması) ile devre dışı bırakılması şeklinde yapılır. Hastalar genelde bir gece hastanede kalır. 3-4 gün sonra normal hayatına dönebilir.”
Tedavi için bazı krem, losyon ve kozmetiklerin de tercih edildiğini ancak bazı yan etkileri nedeniyle bunların sık kullanımının önerilmediğine de dikkat çeken Doç. Dr. Kargı, “Krem, losyon ve kozmetiklerin ayaklarda kullanılması denenebilir ancak ellerde tahriş edici olabilir ve etkisi azdır. Ayrıca krem, losyon ve kozmetikler teri azaltmaz, ter kanallarını tıkayarak terin dışarı çıkmasını engellerler. Ayrıca içeriklerindeki alüminyumun, insan sağlığına zararları gösterilmeye başlanmış ve kullanımı kısıtlanmaya başlamıştır” diye konuştu.