hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Şakir Paşa kimin hikayesi? Gerçek hikaye! Şakir Paşa kimdir, hangi dönemi ve yılları anlatıyor?

    Şakir Paşa kimin hikayesi Gerçek hikaye Şakir Paşa kimdir, hangi dönemi ve yılları anlatıyor
    expand
    KAYNAKCnnturk.com

    Şakir Paşa Ailesi dizisinin hangi dönemi ve yılları anlattığıyla beraber Şakir Paşa'nın kim olduğu da araştırılıyor. Dizinin ön hazırlık aşamasında Şakir Paşa ailesinin yaşamları ve ilişkilerini gözler önüne serecek olan dizinin hikayesi 1912’de başlayacak. Peki ama Şakir Paşa tarihte var mı, gerçek hikaye mi?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Usta isimlerin oyuncu kadrosunda yer alan "Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar", bu pazar saat 20.00’de NOW izleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor. Dizi; güçlü oyuncu kadrosu, çarpıcı hikayesi ve görkemli prodüksiyonuyla sezona damga vuracak. İşte prodüksiyona dair bazı çarpıcı detaylar…

    Şakir Paşa Ailesi kimin hikayesi? 

    Entrika ve sırlarla dolu Şakir Paşa ailesinin yaşamları ve ilişkilerini gözler önüne serecek olan dizinin hikayesi 1912’de başlayacak. Osmanlı'nın önemli bir paşa ailesinin bireyleri olan Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı, modern resmin ustası Fahrünnisa Zeid, ilk Türk gravür sanatçısı Aliye Berger ve ilk Türk seramik sanatçısı Füreya Koral gibi isimlerin hayatlarından kesitler de dizide yer bulacak.

    Şakir Paşa kimdir? 

    Tarihte Şakir Paşa ile ilgili şu bilgiler yer almaktadır. Dizideki Paşa ile aynı hikayenin olup olmadığına dair henüz resmi bir açıklama yapılmadı. 

    1891-1895 yılları arasında Sadrazamlık görevi yapan Ahmed Cevad Paşa'nın kardeşi, Halikarnas Balıkçısı olarak tanınan roman ve hikâye yazarı Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın babasıdır. Babası Mustafa Asım Bey idi. Babası ve annesi 1861 yılında ölünce kimsesiz kaldı. Kardeşi Ahmed Cevad ile birlikte askeri okula verildi.
     
    Ayrıca Şakir Paşa olarak Cevat Şakir'in hikayesi de şu şekildedir: 

    Cevat Şakir Kabaağaçlı veya tanınan adıyla Halikarnas Balıkçısı (17 Nisan 1890, Girit[1] - 13 Ekim 1973, İzmir), Bodrum'a olan aşkı ile tanınan ünlü roman ve hikâye yazarıdır.

    17 Nisan 1890 tarihinde, Osmanlı'nın son köklü ailelerinden Şakir Paşa Ailesine mensup babasının yüksek komiser olarak görev yaptığı Girit'te doğdu. Babası Girit ve Atina'da sefirlik ve valilik yapan Mehmed Şakir Paşa, annesi Giritli Sare İsmet Hanım; amcası II. Abdülhamid devri Sadrazamı Ahmed Cevad Paşa, dedesi Şurayı Askeri Dairesi Reisi Miralay Mustafa Asım Bey'dir.

    Cevat, Şakir Paşa’nın ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Doğumdan bir önceki gece annesi İsmet Hanım’ın rüyasında Musa peygamberi görmesinden dolayı Musa ön adını almış, II. Abdülhamit zamanında sadrazamlık ve kumandanlık yapmış ve iki evliliğinden de çocuğu olmayan ve onu kendi çocuğu gibi seven amcası Cevat ile babası Şakir’in isimleri ise adı olmuştur: Musa Cevat Şakir.[2]

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Cevat Şakir, altı çocuklu ailenin en büyük evladıydı. Ailesinin tüm fertleri sanatta yetenekliydi. Sırasıyla dünyaya gelen Hakkiye, Ayşe, Suat, Fahrelnisa ve Aliye adlı kardeşlerinden Fahrelnisa resim alanında, Aliye gravür alanında üne kavuştu; Hakkiye'nin kızı Füreya Koral, ilk Türk kadın seramikçi oldu; Fahrelnisa'nın çocukları Nejad Melih Devrim ressam; Şirin Devrim ise tiyatrocu oldu.

    Cevat Şakir, çocukluk hayatının ilk yıllarını babası Şakir Paşa'nın elçi olarak bulunduğu Atina'da geçirdi. İlköğrenimini Büyükada'da, orta ve liseyi 1907'de Robert Kolej'de tamamladı. İlk yazısı aynı yıl İkdam gazetesinde yayımlandı. Bu, İngilizceden tercüme bir yazıydı. Lise öğreniminden sonra İngiltere'de denizcilik öğrenimi yapmak istediyse de ailesinin ısrarı ile Oxford Üniversitesi'nde tarih öğrenimi gördü. 1913'te İtalyan bir hanımla evlenerek İtalya'da kaldı ve resim öğrenimi gördü.

    İstanbul'a döndüğünde gazete ve dergilerde yazılar yayınlamaya başladı. Aile, 1914 yılında maddi sıkıntı içine girmiş ve babası Mehmed Şakir Paşa Afyon'daki Kabaağaçlı çiftliğine yerleşmişti. Babasının çiftlikte bir tartışma anında Cevat Şakir'in silahından çıkan kurşunla vurularak ölmesi üzerine cinayet iddiasıyla yargılandı ve 15 yıl kürek cezasına çarptırıldı.[3] Cezasının yedi yılını çektikten sonra baş gösteren verem hastalığından ötürü tahliye edildi.[4]

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    1925 yılına kadar geçimini haftalık dergilerde tercümeler, yazılar yayınlayarak, resim ve yeni tarz tezhipler yaparak, karikatür yaparak, karikatür çizerek ve renkli dergi kapakları hazırlayarak temin etti. Türk basınında kapakçılığın gelişmesinde katkısı vardır.

     

    Halikarnas Balıkçısı'nın Bodrum'daki büstü
    Dört asker kaçağının kadersizliğiyle ilgili olarak "Hüseyin Kenan" takma adıyla kaleme aldığı 13 Nisan 1925 tarihli "Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler" başlıklı öyküsünden ötürü İstanbul İstiklal Mahkemesi'nde yargılandı. ‘Memlekette isyan bulunduğu sırada, askeri isyana teşvik edici yazı yazmak’ tan suçlu bulundu. Mahkeme Başkanı Ali Çetinkaya tarafından idama mahkûm edilmek istendiyse de, Kılıç Ali Bey'in önerisiyle kalebentlikle Bodrum'a sürüldü.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    3 yıllık sürgünlüğünün yarısını Bodrum'da tamamladı. Cezasının son yarısını İstanbul'da tamamladıktan sonra, çok sevdiği insanları ve doğal güzellikleriyle kaynaştığı Bodrum'dan uzak kalamadı ve Bodrum'a yeniden dönüp yaklaşık 25 yıl kaldı.

    Bodrum'un Antik Çağ'daki adı olan Halikarnas'ı mahlas olarak benimseyen Cevat Şakir, Bodrum'da balıkçılık dahil çeşitli işlerde çalıştı. Edebiyat sahasına giren eserlerinin büyük kısmını da Bodrum'da yazdı. İkinci evliliğini dayısının kızı Hamdiye, üçüncü evliliğini Hatice Hanım'la yapan Cevat Şakir'in üç evliliğinden beş çocuğu oldu. Çocuklarının orta öğrenim çağına gelince, o yıllarda bu kasabada ortaokul bulunmaması sebebiyle ailesini İzmir'e nakletti. Yaşamını yazarlık ve turist rehberliği ile sürdürdü, rehberlik kurslarında da ders verdi. 13 Ekim 1973'te İzmir'de kemik kanserinden öldü. Vasiyeti üzerine Bodrum'a gömüldü. Kabri Bodrum-Gümbet'teki Türbe Tepesinde manevi oğlu Şadan Gökovalı ile seçtiği yerde küçük bir müzesi ile birlikte "Halikarnas Balıkçısı Müzesi" adı altında bulunmaktadır.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow