Chris Botti: “Müzikteki her şeyin anahtarı…”
Lirik dizelerinin zenginliği ve derinliği içinde, kadifemsi bir tonda duyduğunuz trompetin sesi… Zaman zaman üst perdenin en uzak noktalarına net ve güçlü bir girişle serpiştirilen caz, pop ve klasik notaları… Sade bir müzikseveri bile melodilerinin hâkimiyeti altına alan ve benim de ilk olarak 2006’da, İstanbul Caz Festivali kapsamında dinlediğimde trompetiyle kelamına hayran olduğum bestecilerden Chris Botti yeniden İstanbul’da!
“Hiçbir şey bize ait değildir. Tek yapabileceğimiz aktarmaktır.” Amerikalı sanat filozofu ve medya aktivisti Denis Dutton böyle diyor (Ayrıntı Yayınları, Murat Turan çevirisi) “Sanat İçgüdüsü” adlı kitabında… “Bu kitaptaki amacım en başından sanatın genel niteliklerini evrilmiş adaptasyonlar olarak açıklamaktı. Standart kanona tekrar tekrar göndermeler yapmış olsam da, alt uçtaki popüler sanat diye görmezden gelinebilecek şeyleri de analize dahil etme niyetiyle yazdım. Eğer analizim doğruysa, uyku vakti hikâyelerinden, Susam Sokağı’ndan ve gençlik edebiyatından televizyon dizilerine, aşk romanlarına ve formüllerle yazılmış Hollywood filmlerine kadar uzanan sanat eğrisi hakkında daha anlamlı bir tartışma yürütmemize olanak tanıyacaktır.” diyerek meramını sarkıtan Dutton’un gölgesinde, benim de her daim altını çizerek nidalandığım “yapabildiğim temizinden bi’aracılıktır” mottosundan hareketle bugünün hemhaline sözü bırakırım…
Müzik hikâyesinin başlangıcını, “Annem klasik piyanistti ve büyükannem profesyonel org çalıyordu; ben isyan ettim ve trompet çalmak istedim” diyerek özetleyen ve sonrasında bir gün -daha üçüncü sınıftayken- TV’de, ABD’li caz trompetçisi, (The Tonight Show Starring Johnny Carson’da çalan grubu yöneten) Doc Severinsen’i izlediğini ki bunun da trompeti eline alıp nasıl çalınacağını öğrenmeye çalışmasını sağlayan ilk kıvılcım olduğunu belirtip ekliyor: “Ve on iki yaşımdayken Miles Davis’in sesini duydum ve ardından adeta bir ışık anahtarı yandı. İşte o zaman bir caz müzisyeni olmak istediğimi anladım.” diyen Grammy ödüllü trompetçi, besteci Chris Botti, 17 Mayıs Cuma akşamı, Kod Müzik organizasyonuyla Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda müzikseverlerle buluşuyor.
Son olarak 2021 yılında, İstanbul AKM’de, caz, pop ve klasik notalarının arenasında trompetiyle meşkine şahit olduğumuz Botti, bu konserinde, akustik caz ve klasik standartlara odaklanan -Blue Note Records etiketiyle yayınlanan- “Vol.1” adlı yeni albümünden şarkılarını açık havanın sessizliğine bırakacak! Trompet için; “Bu enstrümanın insanları gerçekten melankolik hissettirebileceğini düşünüyorum; ve bence büyük trompetçilerin içlerinde o kalp kırıklığı var. Ve bu kalp kırıklığı unsuru benim hayatımda da çok önemli ve trompetin bu şekilde çalınmasını seviyorum.” ifadesini kullanan Chris Botti ile bir röportaj gerçekleştirdik…
“Çünkü trompet umursamaz”
· “Gündelik yaşam, insanların sürekli olarak toplumsal beklentilere uyum sağlama çabası içinde oldukları bir dramaturjik sahnedir.” der Kanadalı sosyolog Erving Goffman… Bu tanımdan yola çıkarak bugün yaşadığımız dünya gidişatına bakınca, sizin “2023 Z Raporu”nuzdan ne çıkar? Ve dünya sanatına / müziğine dair 2024 yılı (kısa ve uzun vadede) öngörünüz ne olur?
“Tur yapabildiğimiz bir yıl”, benim için her zaman harika bir yıldır diyebilirim. Pandemiden bu yana yılda, 250 gün dışarıda olup bunu yapabildiğimiz için çok şanslıyız ve harika bir grupla yollara düşüp müzik yapabilmekten gerçekten çok mutluyum. Öngörü kısmına gelirsek de, uzun zaman önce tahmin yapmayı bıraktım. Sanırım en iyisi, sadece iyimser kalmak, şu an ki zamanda kalmak, kalabilmek ve işlerin nasıl gelişeceğini görmek.
· Louis Armstrong, “Trompet çalmak için herhangi bir kural yok. Sadece notaları, müziği hissetmek ve doğru zamanda doğru şeyi çalmak gerekir.” derken, Miles Davis, “Trompet, sözcüklerin ifade edemediği duyguları ifade etmenin en güzel yoludur.” diye tanımlar trompeti… Siz de müzikte 50 yılı devirdiniz; yaşadığımız dünya şartlarında çok zor… Geçmişte ve bugün için müzik ve trompet sizin için ne ifade ediyor? Mesela, bugün trompet ve müziği nasıl tanımlarsınız?
Aynı şekilde hissetmiyorum aslında. Tanrı, Louis Armstrong’u kutsasın. Onun için kolaydı. Notaları olması gereken yerde çalarsınız. Trompetin sizden beklediği başka şeyler var ve bu pratik yapmayı gerektirir. Dünyada olup bitenlerle fazla ilgilenemezsiniz, çünkü trompet umursamaz. Onu nasıl çalacağınızı öğrenmeli ve saatlerce peşinden koşmalısınız. Ve Miles’ın dediği gibi, kendinizi ifade etmenin harika bir yolu... Bence benim için müziğin geleceği, ne sıklıkla tura çıkmamız gerektiğiyle tanımlanacak. Ve diyebilirim ki benim için asıl mesele bu!
· Sizinle 2016’da, Habertürk Gazetesi için bir röportaj yapmıştım. O vakit röportajda: “Bence sadece iki tip müzik türü var: İyi mi, yoksa kötü mü? Veya insanlar müzikle ilişki kurabiliyor mu, kuramıyor mu? Önemli olan da bunlar değil mi! Ben de mümkün olduğunca çoğu insana dokunan ve ilişkilendirilebilir bir müzik yapmak istiyorum.” demiştiniz. Bugün 2024 yılı itibariyle düşüncelerinizde neler değişti?
Hiçbir şey. Hâlâ aynı şekilde hissediyorum. Kötü, gözlemcinin gözünde öznel bir şeydir ve iyi de öyle. Ama benim işim, “iyi olduğunu düşündüğüm müziği yapmak” ve umarım müziğim, dinleyicilerle bağ oluşturabilen duygusal bir şekilde yankılanır, yankılamaya da devam eder.
“Volume 2 ve 3”ü heyecanla bekliyorum”
· “Yaşayan en büyük caz müzisyeni” ifadesi veya Grammy Ödülü veya Billboard listesinde bir numara olmak veyahut People dergisinin “En Güzel 50 İnsan” listesinde yer almak gibi, tüm bunlar sizin için ne ifade ediyor?
“İyi”; bunu söyleyen kişi, benim için çalışan birisi, muhtemelen menajerim falan olmalı, ama bu çok hoş bir şey! Ve bu tür övgüleri ve benzerlerini gördüğümde güzel bir his ama çocukken böyle bir kariyeriniz olacağını hiç düşünemezsiniz ya öyle bir şey… Müziğim hakkında böyle şeyler söylenmesi beni çok şanslı hissettiriyor. Diyebileceğim, hepsi harika.
· 2023 Eylül’ünde “Vol.1” adlı albümünüzü çıkardınız. Albüm hakkında neler söylemek istersiniz, doğuşundan bahseder misiniz? Mesela, bu albümün diğer çalışmalarınızdan farkı nedir?
Bence bu işin temel taşı ve oyuncusu, (Kanadalı müzisyen, kayıt yapımcısı, besteci, şarkı yazarı ve aranjör) David Foster’ı emeklilikten çıkarıp genellikle bilinmediği bir şey yapması için ikna etmem ve sonrasında doğrudan bir caz kaydı yapmak oldu. Foster’ın pop ve R&B projelerindeki öncekilerin aksine, bu albüm tamamen cazla ilgili. Hem çok aktif hem de bir o kadar pasif olarak olağanüstü bir iş çıkardığını düşünüyorum. (Es notu: Foster; Whitney Houston, Celine Dion ve Mariah Carey gibi yıldızların muhteşem hit’lerinin tamamlayıcısı, piyanist ve müzik dehası olarak anılıyor.) Belirtmeliyim ki onu müzisyen olarak dünyalar kadar seviyorum. Bence en iyi yapımcı… Ve sadece Blue Note Records ile yeni bir ilişki başlatmakla kalmayıp, David Foster’ın liderliğinde bu süreci yönetmek çok büyük bir şans. Harika bir deneyimdi.
· Albümde, “Old Folks”, “My Funny Valentine”, “Someday My Prince Will Come” ve “Blue In Green” gibi standartların yeni ballad yorumlarının yanı sıra Coldplay’in “Fix You” şarkısının cover’ını ve John Splithoff’un yazdığı vokal özelliğinin öne çıktığı “Paris” cover’ı görüyoruz. Başta albümün yapımcısı David Foster olmak üzere kemancı Joshua Bell, piyanist Taylor Eigsti, gitarist Gilad Hekselman ve davulcu Vinnie Colaiuta da albümde dikkat çeken isimlerden. Nasıl bir araya geldiniz? Ezcümle, albümün mutfağında neler yaşandı?
Joshua ile üniversite yıllarından beri tanışıyoruz. Benden birkaç yaş küçük ama onu 16 veya 17 yaşındayken Indiana Üniversitesi'nde tanıdım. David Foster’ı ise en az 25 yıldır, LA sahnesinde tanıyorum ve çok yakın arkadaş olduk. O muazzam bir yetenek, açıkça bir ikon. John ise konuk sanatçı olarak “Paris” şarkısını yazdı. Kesinlikle yeni, genç ve yükselen bir yıldız... Ve bu benim Blue Note için ilk yolculuğum. Albümün ve çıkış şeklinin gururunu yaşıyorum. Alan Sides tarafından miks’lenen bu albüm, benimle ilgili olan bir kayıt için çok önemli. Evet, şimdi de “Volume 2” ve “Volume 3”ü heyecanla bekliyorum/z. Takipte kalın!
“Tüm çalışmamız gerçekten o anın içindeydi”
· Albümünüzü dinledim, anlaşılan yaratım aşaması çok keyifli geçmiş! Albümün prova / kayıtlarında ve yolculuğunda yaşadığınız absürt veya ilginç anılarınız var mı? Bizimle paylaşır mısınız?
David’in orada oturduğu ve bizim de ona fikirler sunduğumuz, havaya şeyler fırlattığımız bir formatta olması çok eğlenceliydi. Örneğin, başka bir şarkıyı denemekte zorlanıyorduk, işler yolunda gitmiyordu ve ben de, “Hey, bakın, “Fix You”yu deneyelim” dedim Coldplay’den.Sonrasında olansa; orijinalin, yani Coldplay grubunun ve Chris Martin’in canlı konserlerinde o kadar güzel yaptığı düzenlemeyi çaldık ve beş dakika içinde her şeyi çözüp hazır hale getirdik. Ayaklarımızın üzerinde düşünebilme yeteneğimiz, bir müzik bandı prodüksiyon albüm yapımı ekibi olarak anında değişiklik yapabilmemiz, öncesinde bir orkestratörle çalışmam gerektiğinde uzun zaman alırdı. Bu albümdeki tüm çalışmamız ise gerçekten o anın içindeydi ve bundan çok keyif aldım.
· Miles Davis: “Caz, müzikte özgürlük demektir. Notalarla konuşur ve ruhunuzu serbest bırakır.” diye tanımlar cazı, John Coltrane ise: “Caz, bir keşif yolculuğudur. Sonsuz bir özgürlük ve yaratıcılık alanıdır.” der… Klasik müzikte ise sözü Johannes Brahms’a bırakırsak: “Klasik müzik, zamansızdır; geçmişi hatırlatır, bugünü yaşatır ve geleceğe ilham verir.” Bugün 2024 yılı itibariyle dünya caz ve klasik müziğine baktığınızda nasıl bir ortam görüyorsunuz? Caz ve klasik müziği yaratanları ve dinleyenleri nasıl fotoğraflıyorsunuz?
Verdiğiniz üç alıntı da harika ve çok yerinde; cazın ne olduğunun tarihinde ya da insanlarla veya genel olarak müzikle nasıl ilişkilendiğiyle ilgili hepsinin bir yeri var. Benim söyleyeceklerim bu beyefendiler kadar güçlü olamazdı. Bu yüzden, üçünün bir karışımını alabilir ve şarkılarının en iyilerinden çalabiliriz. 2024 yılında, caz ve klasik müzik dünyasına bakıldığında, çevreyi nasıl algıladığım ve caz ile klasik müziğin yaratıcılarını ve dinleyicilerini nasıl hayal ettiğime gelince; bu alıntılar, genel olarak bu sorulara yanıt veriyor gibi. Yaratıcılar ve dinleyiciler, bu derin ve çeşitli ifadelerle sürekli bir keşif ve özgürlük durumunda olacaklar. Müzik, geçmişle bağlarını sürdürürken şimdi ki zamanı canlı tutacak ve geleceği ilhamlayacak bir araç olarak kalmaya devam edecektir.
· Diyelim ki bugünden 10 yıl sonraki kendinize ve sizin hayranlarınıza bir sözünüz / cümleniz olsa bu nasıl bir mesaj olurdu?
Umarım beni dinleyen ve konserlerime gelen herkesi yapabildiğim kadar uzun süre eğlendirebilmeye devam edebilirim. Trompet çok fiziksel bir enstrüman olduğu için, bırakma zamanının ne zaman olduğunu bana o söyleyecek! Ama umarım çalabildiğim kadar uzun süre devam ettirebilir ve bu güzel enstrümanla müzik yapmaya devam ederim.
· Son zamanlarda size iyi gelen neler var; kitap, müzik, tiyatro, albüm, sergi veyahut bir an veya bir fotoğraf karesi gibi, paylaşırsanız biz sanatseverler de nasiplenelim isterim?
Son zamanlarda hayatıma pozitiflik getiren şeylerden bahsedecek olursam, motor sporlarına ve araba yarışlarına büyük bir ilgi duyuyorum. Bu durum, geçtiğimiz yıl boyunca hayatıma büyük heyecanlar, eğlenceler getirdi ve yeni bir hobi oldu. Yoga ve trompet dışında gerçekten sahip olduğum bir hobi yoktu. Bu nedenle, hayatımın bu geç döneminde, bir yıl önce bu heyecanı keşfetmek benim için büyük bir şey oldu. Amerika'da dedikleri gibi, gerçekten heyecanlıyım.
· 2024 / 2025 yılı projelerinizden, kafanızda veya hayalinizde veyahut masanızda olan işlerden bahseder misiniz?
2024 yılı gerçekten tur yılı olacak ve umarım, ne zaman olacağını henüz bilmiyorum ama yılın sonlarına doğru, belki Eylül veya Kasım gibi, Blue Note için başka bir Chris Bode Volume Two albümü yapmayı düşünmeye başlarız. Bu planlarım arasında yer alıyor.
· Ve son olarak “bu da var paylaşalım, çoğalsın..” dediğiniz neler varsa yazmak / eklemek isterim?
Lütfen canlı performansımıza / konsere gelin! Şeytan detaylarda gizli, gerçekten de öyle! Canlı gösteriye gelirsiniz, beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ve işte bu yüzden bizim bir işimiz var. Ayrıca şehrinize gelmekten, uçağa atlayıp bir sonraki şehre gidiyor olmaktan mutluluk duyuyorum. İnsanların şans verip çokça müzik dinlemeye gitmelerini umuyorum, çünkü canlı müzik bana göre, müzikteki her şeyin anahtarıdır.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Guns N' Roses İstanbul Konseri Tarihi ve Bilet Fiyatları: Guns N' Roses İstanbul Konseri Ne Zaman, Biletler Satışa Çıktı mı?
Anita Taylor'ın 'Moonraker' sergisi VISION ART PLATFORM'da!
Osmanlı Padişahları sırası, Osmanlı'da tahtta kalma süreleri! Sırasıyla tahta çıkan padişahlar... Mehmet, Kanuni, duraklama, gerileme dönemi Osmanlı padişahları kimler?
Kuruluş Osmanlı'da beylikler dönemi! Osmanlı'da hangi beylikler var? Osmanlı dönemi Anadolu beylikleri hangileri?
Taş Tepeler’in uzaylıları